Mehmet Barlas, 9 Eylül tarihli yazısında ilginç bir konuyu ele almış bulunuyor. “Çakma İslamcılar, çakma demokratlar, çakma tarafsızlar…” başlıklı yazısında “Çakma” kavramı üzerinde duran Mehmet Barlas “Çakma” kavramının “Yükselen Kavram” olduğunu söylüyor. Yazısında pek çok konuyu Ti’ye alan Barlas’ın kaleminden Hürriyet Gazetesi de nasibini almış durumda. Söz konusu yazıda Hürriyet ile ilgili bölüm şöyle ele alınmış:
“Yine Bodrum’da bir balıkçı kahvesindeydim.
Bodrum’un yerlileri kadar sadece yaz mevsiminde kendilerini buralı sayan ‘Çakma Bodrum’lular’ da vardı kahvede.
Masaların üzerindeki gazeteler paylaşılarak okunmakta, çaylar yudumlanmaktaydı.
O güne kadar Anıtkabir’i ziyaret eden kitlelerin fotoğraflarının büyütüldüğü ve ‘Ata’nın izindeyiz’ manşetinin her fırsatta kullanıldığı bir gazetede Kâbe’nin görüntüleri büyütülmüş ve ‘Peygamber’in izinde’ başlığı atılmıştı.
Bu gazeteyi elinde tutan kişi masa arkadaşlarına döndü ve ‘Çakma İslamcı bir gazete okumak ister misiniz’ diyerek onlara uzattı gazeteyi.”
Anlaşılacağı gibi; Sabah Yazarı Mehmet Barlas, rakip gazete Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Çakma Müslüman Ertuğrul Özkök’ün, yanına Çakma Nişantaşılı Gazeteci Ahmet Hakan Coşkun ile Çakma Sosyolog Ali Bulaç’ı alarak umreye gitmesini tiye almış bulunuyor(1).
Doğrusu, Türk Basını’nın amiral gemisi denilen Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün durup dururken umreye gitmesi, Tüm Türkiye gibi bizi de acayip meraklandırmıştı(2). Türk halkı, geçmişte Semra Özal’ın, günümüzde de Nadire İçkale’nin kafile başkanlığındaki sosyetenin hacca ve umreye gitmesine şahit olmuştu ama Ertuğrul Özkök ayarında birinin umreye gitmesi galiba bir ilkti. Tabi, Alevi Dedesi Ali Metin Dede’nin, Diyanet İşleri Eski Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz’ın himayesinde hacca gitmesini saymaz isek!
Ertuğrul Özkök’ün durup dururken umreye gitmesi üzerine, bizim köylü Hacı Omar’ın, durduk yerde kendiliğinden namaza başlayan gelini hakkında oğlanlarına söylediği o müthiş özdeyiş geldi aklıma:
-“Çocuklar şu geline dikkat edin. Aman gözünüzü üstünden ayırmayın. Bu galiba sizi boynuzlayacak! Durduk yerde namaza başlaması pek hayra alamet değil…”.
***
Nitekim Ertuğrul Özkök’ün durup dururken Umreye gitmesinin arkasındaki gerçek sebebi de öğrenmiş bulunuyoruz! Bu sebep, Doğan Holding’e kesilen 3.8 milyar TL’lik Vergi Cezası olabilir mi? Anlaşılan Aydın Doğan, holdinginde çalışmakta olan en önemli ismi umreye göndermek suretiyle hükümete mesaj vermek ve hükümetle diyalog kurmak istemiş! Çakma Nişantaşılı Ahmet Hakan Coşkun ile Çakma Sosyolog Ali Bulaç’ın, özellikle tercih edilmesi ve bu ikilinin Çakma Müslüman Ertuğrul Özkök’e yol arkadaşı olarak seçilmesi böyle bir tertibin ürünü olsa gerekir. Esasında özü İmam-Hatipli ve aslı Eyüplü olan Ahmet Hakan’ın Hürriyet gibi liberalizmin ve kapitalizmin bayraktarlığını yapan bir gazetede yazıyor olması da böyle bir planın parçası olsa gerektir. Çünkü Aydın Doğan ve çevresi de iyi biliyor ki; Ahmet Hakan Coşkun Eyüp Merkez’li Kanal 7’de palazlanmış bir Eyüp’lüdür. Onun Nişantaşılılığı henüz yeni. Mehmet Barlas’ın yaklaşımıyla söylersek o, Çakma Nişantaşılı…
İddialara göre; bacanak faktörünü kullanarak Haber Türk’ü ele geçirmeye çalışan Aydın Doğan, bir yandan da hükümetle diyalog arayışına girmiş bulunuyor. Malum, Haber Türk TV’nin Genel Yayın Yönetmenliğine yükseltilen Yiğit Bulut, Namık Kemal Zeybek’in damadı oluyor. Namık Kemal Zeybek’in kızı ve Kanal D’nin spikeri Şule Zeybek ile evli. Namık Kemal Zeybek ise Aydın Doğan’ın bacanağı. Her iki şahsiyet hem bacanak hem de hemşeri. Yani her ikisi de Kelkit Ruhu’na sahipler. İşte bu karmaşık akrabalık ilişkilerinin, Aydın Doğan’ın Haber Türk’ü ele geçirme operasyonu için kullanıldığı yönünde haberler çıktı medyada.
Aydın Doğan Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olur mu bilinmez! Yani Haber-Türk’ü ele geçireyim derken elindeki medya grubunu kaybetmekle karşı karşıya kalır mı? Zira medyada bu konuda oldukça ilginç yazı ve haberler var. Bu yazılardan birisi de Yeni Çağ Yazarı Sabahattin Önkibar’a ait. S. Önkibar dünkü yazısında Nostradamus gibi tahminlerde bulunmuş çünkü. Sayın Önkibar; “Yaşı 80’e yaklaşacak olan Aydın Doğan AKP’nin taarruzlarına pes eder ve medya gurubunu satmaya karar verir. Alıcı olarak muhtemel isimler, Ülker Gurubu, Cüneyt Zapsu, Cihan Kamer ve Fettah Tamimce’dir. Ancak bunların içinde en şanslı olan Ülker’dir…” diyor sonra da olacakları bir bir sıralıyor yazısında(3).
İşte bu hengâmede Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Çakma Müslüman Ertuğrul Özkök Çakma Nişantaşılı ve aslen Eyüplü bir İmam-Hatipli olan yazarı Ahmet Hakan Coşkun’u ve asla sıradan bir yazarlıktan öteye gidemeyen Çakma Sosyolog Ali Bulaç’ı da yanına alarak umreye gidiyor, umreden döndüklerinde ise büyük şok yaşıyordu! Çünkü Ertuğrul Özkök, yönetmiş olduğu gazetenin posta kutusunda Maliye’nin Doğan Holding’e kesmiş olduğu tam 3.8 milyar TL.lik Vergi Cezası Makbuzu ile karşılaşıyordu Mekke’den İstanbul’a döndüğünde!
9 Eylül tarihli Sabah Gazetesi konuya ilişkin haberi “Doğan’a Tarihi Ceza” şeklinde sürmanşetten verip adeta sevincini belirtirken, aynı tarihli Hürriyet “Dünyada Eşi Görülmemiş Ceza” şeklinde manşet atarak sanki üzüntüsünü belirtir gibiydi. Sabah Gazetesi, haberin ayrıntısında, söz konusu cezanın gecikme faizleriyle birlikte 5 milyar TL’yi bulacağını da yazıyordu. Demek oluyordu ki; Maliye, Ertuğrul Özkök’ün umreye gitme yemini yememiş ve bildiğini okumuştu! Dolayısıyla Çakma Müslüman Ertuğrul Özkök’ün umreye gitmesi, gördüklerini günlerce “Peygamber’in İzinde” başlığı ile ballandıra ballandıra anlatması ve elbette yol arkadaşlarına da anlattırması güme gitmiş, ne kendisine ne de çalıştığı holdinge hiçbir fayda vermemişti…
Yazmış olduklarını baştan sona okumadım. Ancak 8 ve 9 Eylül tarihli olanlarına şöyle bir baktım. 8 Eylül tarihli yazısında bir fotoğraf kullanmış. Ahmet Hakan ile yan yana Kuba Mescid’inde namaz kılıyorlar! Daha doğrusu namaz kılıyor gibi poz veriyorlar. Çünkü her ne kadar Ahmet Hakan Coşkun’un oturuşu namaz kılan bir adamı andırıyor ise de Ertuğrul Özkök’ün hareketinin namazla niyazla hiçbir alakası yok. O iki dizinin üstüne oturmuş kara gözlüklerinin arkasından karşıları inceleyip kolaçan ediyor. Anlaşılan İmam-Hatipli Ahmet Hakan, kendisini uyarmamış: “Ertuğrul Bey, tahıyyata oturunca ağırlığınızı yatay hale getirilen sol ayağın üstüne verip sağ ayak dik tutulacak. Gözler ise dizlere konulan ellerin ucuna bakacak. Öyle rast gele sağı solu incelemeyeceksiniz” dememiş. Ertuğrul Özkök, bu fotoğrafın altına şu açıklamayı yapmış:
“Kuba Mescidi, Hz. Muhammed’in Medine’de namaz kıldığı ilk yerde yapılmış. Caminin restorasyonunda çalışan Türk işçiler, Hz. Muhamed’in namaz kıldığı yere bir işaret koymuşlar. Ahmet Hakan’la burada iki rekât namaz kıldık. Başında namaz takkesi olan benim, olmayan Ahmet Hakan”
Şimdi güler misiniz ağlar mısınız? Özkök’ün açıklaması tam da Amerikan Sayding reklamında tiyatrocu Müjdat Gezen’in söylemiş olduğu repliklere benzemiyor mu sizce: “Mahmuuut, şu anda ekrama ani giriş yaptım.” Ya da “Mahmuuut, şu anda ekramdaki kımrızılı benim” demesi gibi. Ya da “Mahmuuut, şu anda zorla götürülen var ya işte o benim” demesi gibi…
Ahmet Hakan Coşkun ise 9 Eylül tarihli yazısına bir fotoğraf koymuş. Ertuğrul Özkök bir Arap şeyhi edasıyla deveye kurulmuş, Ahmet Hakan ise yularından deveyi çeken bir uşak, ya da gulam rolünde. Yeryüzünde yalakalığın bu denlisi görüldü mü bilmiyorum. İşte bu ölçekte bir adam kalkmış bize “Cemal Vakası”ni anlatıyor iyi mi? Şimdi çıkıp birisi Ahmet Hakan’a “İşte Cemel Vakası da senin gibi yalakaların sebep olduğu bir hadiseydi. O gün Ertuğrul Özkök’ün oturduğu yerde Hz. Aişe, Talha ve Zübeyir oturuyordu. Senin yerinde de Mervan b. Hakem gibi adamlar vardı. Onların yalakalıkları yüzünden tam 10.000 Müslüman öldü”(4) dese haklı olmaz mı?
Çakma Müslüman Ertuğrul Özkök, hemşerisi olduğu İzmir’in düşman işgalinden kurutuluşunun yıldönümü olan 9 Eylül günü yazmış olduğu “İçkiyi Bırakacak mıyım” başlıklı yazısında Umre gezisinden sonra yakın çevresinin konuya ilişkin merakını şu sözlerle gideriyor:
“İçkiyi bırakmayacağım. İçki benim hayatımın önemli bir unsuru… Hayır, namaz kılmaya başlamayacağım. Oruç tutmuyordum. Bundan sonra tutmayı da düşünmüyorum. Kurban kesmek bana çok uzak bir şeydi, uzak kalmaya devam edeceğim.”. Eh şimdi tüm bunlardan sonra deli bozuk bir adam çıkıp Ertuğrul Özkek’e; “Madem bunların hiç birisini yapmayacaktın da ne halt etmeye umreye gittin lan. Senin ne hakkın var 1.5 milyar Müslüman’ın ibadetini sulandırmaya ve hafife almaya” dese haklı olmaz mı?
Neymiş efendim, Ertuğrul bey, “İnançlı bir insanmış. Allah’a inanıyormuş. İnançla ilgili en gelişmiş duygusu minnet ve şükretme duygularıymış…” . Sevsinler senin inancını. Bu kadar insan keriz mi ki şu cehennemî sıcaklarda oruç tutup Allah’ın rızasını kazanmaya çalışıyor. Bir de diyorlar ki; inançlara saygı gösterin. Müslümanların inançlarıyla dalga geçen bir adama neden saygı gösterelim efendim? Saygı denilen şey yiğidin malı mıdır ki öyle her önüne gelene göstersin. Saygı ancak onu hak edenlere gösterilir. Çakma Müslümanlara değil…
Kadir Geceniz kutlu olsun.
14 Eylül 2009
Ömer Sağlam
_________________
1-“Çakma Müslüman”, “Çakma Nişantaşılı” ve “Çakma Sosyolog” tabirleri şahsımıza aittir. Ö.S.
2- Desem de inanmayın. Aslında hiç kimse iplemedi Ertuğrul Özkök’ün umreye gitmesini.
3- Sabahatin Önkibar, “AKP bir dönem daha kalırsa Medya’da bunlar olur!” başlıklı yazısı, Yeni Çağ, 13.09.2009
4- Prof. Dr. Ahmet Akbulut, Sahabe Dönemi İktidar Kavgası, s.196, Ankara, 2001.