Kardeş ve dost ülke Azerbaycan’a Başbakan’nın verdiği güvence unutuldu mu ?
ABD Başkanı Obama’nın Türkiye ziyaretinden önce, bu yılın Nisan ayı başında Türkiye’nin Ermenistan sınırını açacağı söylemleri, Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinde ciddî bir gerginliğe neden olmuştu. Kardeş Azerbaycan devleti ve kamu oyunda şok etkisi yapan bu olay, iki ülkede de yoğun tartışmalara neden olmuş, Azerbaycan’da ise çok ciddî kırgınlığa yol açmıştı. O tarihe değin güvenilirliliği tartışılmayan Türkiye’ye karşı, bazı kuşkular doğmuştu.
Bu nedenle, iki ülke parlamenterlerinin karşılıklı ziyaretlerini, Başbakan sayın Erdoğan’nın Azerbaycan ziyareti izledi. Cumhurbaşkanı sayın Aliyev ve Başbakan sayın Erdoğan’ın Bakü’da 13 Mayıs 2009 da yaptıkları ortak basın konferansında, Erdoğan: „Azerbaycan’nın özellikle Yukarı Karabağ konusundaki hassasiyeti, bizim aynen hassasiyetimizdir. Yukarı Karabağ`da işgal ortadan kalkmadıkça, kapıların açılması mümkün değildir. Bunu kim söylüyor ? Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı söylüyor. Bundan daha başka garantili bir ifade olabilir mi..?“ Başbakan bu güvencesini, Azerbaycan Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada da vurgulayarak tekrarladı.
Türkiye-Ermenistan arasında Bern’de imzalanan Protokolde, Türkiye’nin öteden beri izlediği bu „Devlet Politikası“, söz konusu ziyaretin üstünden daha dört ay geçmeden, bir tarafa itilmişe benziyor. Türkiye’nin olmazsa olmazı olan „Ermenistan’nın işgal ettiği topraklardan çekilmesi“ koşulu, protokolde yer almıyor. Buna, protokolde yalnızca „gönderme“ yapılıyor, denmektedir. Öte yandan Ermenistan Devlet Başkanı, imzalanan protokolde, bu konuda bir kararın bulunmadığını vurguluyor.
Türkiye, engin bir devlet geçmişi ve deneyimi olan bir ülkedir. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının Azerbaycan Cumhurbaşkanıyla yapılan ortak basın konferansında ve Azerbaycan Parlamentosunda bu kardeş ülke halkına verdiği sözün vazgeçilemez bir senet olması gerekmez mi? Türkiye’ye Azerbaycan ve diğer dost ve kardeş Türkî Cumhuriyetler veya diğer dost ülkeler nasıl güvenebilirler ?
Türkiye’ye karşı sarsılan güvenin yeniden sağlanması ve kırılan kâlplerin yeniden kazanılması, öyle sanıldığı gibi, hiç de kolay olmayacaktır.
Özellikle büyük ülke politikası güden ABD’nin istemleriyle, Türkiye’nin çıkarlarının çoğu kez örtüşemiyeceğini bilmek gerekir. Bu nedenle Türkiye, kendi ülke ve halkının çıkarlarına odaklanmalı, politikalarını bu eksende yapılandırmalıdır. Kendi ulusal çıkarlarına sahip çıkamıyan ve ABD’nin yönlendirmesi doğrultusunda politika belirleyen bir ülkeye, bırakın diğer ülkeleri, ABD’li diplomatların bile saygısı kalmaz.
Türkiye, kardeş ülke Azerbaycan’ın güvenini zedeliyecek ve dostluğunu kaybedecek bu yanlış politikasını, ivedi olarak düzeltmek zorundadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye’ye güvenilebileceğini kanıtlayan bir karar alarak, Türkiye’ nin onuruna sahip çıkmalı ve öteden beri izlediği Devlet Politikasına dönülmesini sağlamalıdır.
Muhalefet partilerini ve Türk kamuoyunu, hükümeti, son derece yanlış bu politikadan vageçirmesi için göreve çağırıyorum.
Prof.Dr. Hakkı Keskin