Filistin Ortodoks Kongresi Yürütme Komitesi, geçtiğimiz günlerde (8 Ağustos) bir bildiri yayınladı. Bildiride Filistin Ortodoks Kongresi Yürütme Komitesi, Kudüs Ortodoks Patrikhanesi ve Patrik Theofilos’u Kudüs’ün Yahudileştirilmesine katkıda bulunmak ve Deir Mar İlyas bölgesindeki araziyi bile bile gözden çıkarmakla suçladı.
Yazılı açıklamada, Ortodoks Arapların vakıfları üzerinde söz hakkı iddia eden iki Yahudi şirketinin mahkemelik olmasının, El-Vâsıl yolu üzerinde ve Beytlahim ile Kudüs arasındaki Deir Mar İlyas bölgesinde yer alan Ortodoks Araplara ait vakıf arazilerinin Patrik Theofilos tarafından nasıl ihmal edildiğini ortaya çıkardığı vurgulandı.
Önceki Kudüs Patriği İrineos da, 14 Aralık 2007 tarihinde imzaladığı bir anlaşmayla söz konusu arazi de dâhil olmak üzere Kudüs Patrikhanesi’ne ait mülklerin kullanım haklarını İsrailli bir şirkete vermişti.
Theofilos, resmi sözcüleri ve avukatları aracılığıyla sürekli olarak “İrineos’un yaptığı anlaşmayı gayrimeşru olduğu için iptal edeceğini ve Arap Ortodoksların mülklerini geri alacağını” dile getirmesine rağmen, kendisi de aynı yoldan giderek söz konusu arazileri bu kez başka bir İsrail şirketinin kullanımına verdi.
Filistin Ortodoks Kongresi Yürütme Komitesi, bu anlaşmaların amacının Arap Ortodokslarının bölgedeki varlığının ortadan kaldırılması olduğunu kaydederek işgal şirketleriyle yapılan eski ve yeni anlaşmaların iptal edilmesini talep etti.
Yunan asıllı Patrik Theofilos’tan işgal şirketleriyle yaptığı ticari anlaşmaları iptal etmesini isteyen Yürütme Komitesi, Patrik’ten Arap Ortodokslara verdiği yazılı sözleri yerine getirmesi talebinde de bulundu. Komite, Patrik Theofilos’u da konuyu görüşmek üzere acilen toplantıya davet etti.
Kudüs Ortodoks Patrikhanesi’nin ve Yunan asıllı patriğinin Ortadoğu’da karışıklık yaratacak ve savaşı kışkırtacak bir tutum izlemeyi tercih ettiği anlaşılıyor.
Ortodoksların liderliğine soyunan, başka bir deyişle dünyadaki tüm Ortodoks toplulukların kontrolünü ele geçirmeye çalışan Yunan kökenli patriklerin, aynı dinden ve mezhepten olan insanlar arasında etnik ayırımcılık yapmaları garip bir tezat gibi görünüyor.
Ancak görünen o ki Kudüs Patrikhanesi’nin kontrolünü elinde bulunduranlar, Yunan asıllılar dışında bir etnik grubun, örneğin Arap kökenli bir Ortodoks’un, patrikhanede güçlenmesini ve yönetime gelmesini istemiyorlar.
Aslında, bu ırkçı, ayırımcı Ortodoksluk anlayışının arkasında tek bir merkezin güdümünün olduğunu anlamak güç değil.
Sibel Keskin
sibelkeskin@yahoo.com