Irak – Suriye Gerginliği ve Türkiye’nin Arabuluculuk Rolü

Bağdat merkezinde en güvenli bölge kabul edilen yeşil hat içinde patlayan bombalar 100’den fazla kişinin ölümüne ve yüzlerce kişisinde yaralanmasına sebep olmuştur. Saldırının hedefi incelendiğinde tüm sisteme yönelik olduğu söylenebilir. Savunma Bakanlığı’nın ilk açıklaması silahların İran malı olduğu yönündeydi. Fakat daha sonra Irak televizyonları, yakalanan Suudi Arabistan vatandaşı bir militanın Suriye’de askeri kampta eğitim aldığını itiraf ettiğini içeren görüntüler yayımlamıştır. Hemen ardından Irak güvenlik sözcüsü Kasım El-Musavi, Irak’ta savaşan İslami militanların Suriye tarafından eğitildiği suçlamasında bulunmuştur. İlişkiler büyükelçilerin geri çağrılması ile kesilme noktasına gelmiştir. Irak, saldırıları planlayan iki üst düzey eski Baas yöneticisi Muhammed Yunus Ahmed ve Satam Ferhan’ın iade edilmesini istemiştir. Henüz soruşturma sürmekle beraber en son saldırıları gerçekleştirilen kişilerin Basra yakınlarında bulunan Amerikan hapishanesinden bırakılan kişiler olduğu yönünde açıklamalar bulunmaktadır. Suriye ise Irak’tan konuyla ilgili belge ve delilleri ortaya koymasını istemektedir. Ayrıca Beşar Esad’ın son açıklamasında suçlamaları “ahlaksız” olarak nitelemesi ilişkileri daha da gerginleştirmiştir.

İşgal sonrası Irak’tan diğer Arap ülkelerine çok sayıda göç yaşanmıştır. Suriye’de resmi rakamlara göre yaklaşık 1.5, gayri resmi tahminlere göre 2 milyonun üzerinde Iraklı mülteci yaşamaktadır. Göç eden Iraklıların büyük çoğunluğu Arap Sünnilerden oluşmaktadır. Bu durum 40 yıldır Arap milliyetçiliğini devlet ideolojisi olarak uygulayan ve savunan Suriye’nin Irak içindeki gücünü arttırmaktadır. Fakat Irak’tan ayrılan ve direnişi yöneten eski Baas subayları Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Mısır ve hatta Yemen’de de bulunmaktadır. Bu ülkeler Irak üzerinde İran’ın artan etkisi karşısında kendi jeopolitik uzantıları ve dayanakları olarak gördükleri Arap Sünni kesimi korumaya ve yönlendirmeye çalışmaktadır. Özellikle ocak ayında yapılan yerel seçimlere Arap Sünni nüfusun katılımının sağlanmasında Suriye ve Suudi Arabistan’ın önemli etkisi olmuştur. Irak hükümeti, bu destek olmadan kendi meşruiyetlerini ve Irak’ta güvenliği sağlamanın çok zor olduğunu bilmektedir.

Irak’ta İran etkisine karşı denge oluşturabilecek en önemli ülkelerden biri Türkiye’dir. Türkiye sahip olduğu tarihsel ve jeopolitik güç çerçevesinde bölge halkları üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Türkiye’nin son yıllarda artarak gelişmekte olan Suriye ile ilişkileri, Suriyeli yetkililerin ifadesi ile “stratejik boyut” kazanmıştır. Irak ve Suriye’nin stratejik açıdan Türkiye’nin desteğine ihtiyaçları vardır. Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün gibi ülkeler Irak konusunda taraf olmaları sebebiyle arabuluculuk işlevini yerine getiremezler. Davutoğlu’nun arabuluculuk teklifini hem Irak hem de Suriye dışişleri bakanlarının kabul etmesi bu durumu net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Bağdat merkezinde en güvenli bölge kabul edilen yeşil hat içinde patlayan bombalar 100'den fazla kişinin ölümüne ve yüzlerce kişisinde yaralanmasına sebep olmuştur. Saldırının hedefi incelendiğinde tüm sisteme yönelik olduğu söylenebilir. Savunma Bakanlığı'nın ilk açıklaması silahların İran malı olduğu yönündeydi. Fakat daha sonra Irak televizyonları, yakalanan Suudi Arabistan vatandaşı bir militanın Suriye'de askeri kampta eğitim aldığını itiraf ettiğini içeren görüntüler yayımlamıştır. Hemen ardından Irak güvenlik sözcüsü Kasım El-Musavi, Irak'ta savaşan İslami militanların Suriye tarafından eğitildiği suçlamasında bulunmuştur. İlişkiler büyükelçilerin geri çağrılması ile kesilme noktasına gelmiştir. Irak, saldırıları planlayan iki üst düzey eski Baas yöneticisi Muhammed Yunus Ahmed ve Satam Ferhan'ın iade edilmesini istemiştir. Henüz soruşturma sürmekle beraber en son saldırıları gerçekleştirilen kişilerin Basra yakınlarında bulunan Amerikan hapishanesinden bırakılan kişiler olduğu yönünde açıklamalar bulunmaktadır. Suriye ise Irak'tan konuyla ilgili belge ve delilleri ortaya koymasını istemektedir. Ayrıca Beşar Esad'ın son açıklamasında suçlamaları "ahlaksız" olarak nitelemesi ilişkileri daha da gerginleştirmiştir. - turkish army turk ordusu operasyon savas

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir