YİRMİ beş yıldır devam eden terörün görüntüsü şöyledir:
“Saldıran PKK, savunan Türk Silahlı Kuvvetleri.”
Buna rağmen ülkemizde saldırgan teröristler yerine askere çatmak moda oldu. Gizli tanıkların iftiralarıyla, gerçek dışı ihbarlarla tutuklanıp hapse atılan subaylar, komutanlar kamuoyunda üzüntü yaratıyor.
Zaman zaman ara verilmiş olsa da terör hiçbir zaman durmadı, hainlikler devam etti, yollara mayınlar döşendi, karakollara baskınlar düzenlendi.
Askerin yaptığı, bu melanete karşı cesaret ve fedakârlıkla yurdu savunmaktır.
Şimdi “tarihi fırsat”, “barış-kardeşlik”, “Kürt açılımı”, “Demokratik açılım” sözleri ağızlardan düşmüyor.
İyi de… Nasıl olacak bu? Belli değil! Açılımın sınırı nedir? O da belli değil.
Meçhul bir açılıma ve olmayan duaya “amin” denir mi?
PKK ve onun Meclis’teki ayağı DTP kanadından, katledilen bunca masum insan nedeniyle hiç pişmanlık sözü geliyor mu?
Hayır! Onlar sadece Türkiye’yi ve Türk ordusunu suçluyorlar!
Oysa saldıran, her türlü kötülüğü yapan kendileri!
PKK durmuyor, barış istemiyor, dağdan inmek, teslim olmak gibi bir düşüncesi de yok.
Ee… Nasıl çözeceksin bu sorunu? Tek taraflı taviz vererek mi? Eşkıyaya teslim olarak mı?
Teröristin her dediğini yapacaksın, eli kanlı katillere af çıkaracaksın, Öcalan dahil, hepsine anayasal güvence vereceksin, onlar da lütfedip silahlarını bırakacaklar!
Peki, böylece terör sorunu bitecek mi? Belki kısa bir süre için olaylar duracak ama sonra yeni istekler birbirini izleyecek. Önce özerklik, sonra bağımsızlık derken Kuzey Irak’taki aşiretlerle birleşerek “Büyük Kürdistan Devleti”ni kurma çabaları başlatılacak!
Yeni taleplerini kabul etmedin mi yine tehditler gelecek… İsteklerini yaptırmanın yolunu öğrendiler nasıl olsa… Dağa çıkacaklar, eylemler tekrar başlayacak!
Ormanları yakacaklar…
Köyleri basıp, çocukları, bebekleri öldürecekler…
Yollara mayınlar döşeyecekler…
Köprü, demiryolu, fabrika gibi yerleri bombalayacaklar…
Evleri kundaklayacak, sınır karakollarını basacaklar.
Yeni isteklerini namlunun ucuyla dayatacaklar. Sen yüz verirsen, onlar astarını istemez mi?
Kendi kendimizi aldatmayalım. Teröre tavizin sonu yoktur!
Bütün sorun Kürt ırkçılığıdır. Osman Pamukoğlu Paşa’nın deyimiyle adamlar birkaç meydan savaşı kazanmış gibi şartlar öne sürmekte, Türkiye Cumhuriyeti’ni pişmanlık içinde barış teklif eden mağlup bir devlet gibi görmekteler!
Başbakan’ın “Bedeli ne olursa olsun bunu çözeceğiz” sözü de onlara cesaret veriyor.
Terörün devam etmesi elbette ki faciadır. Terör, kan ve gözyaşı demektir. Sağlıklı bir barışı, huzur veren sükûneti kim istemez? Ancak, devletin kendi yasalarını uygulayamaz hale gelip ağır şartları kabul etmesi, aşağılanmaya katlanması doğru mudur?
Biz, dostluk, barış ve kardeşlikten yanayız ama onlar bu kardeşliği istiyorlar mı?
Amaçları bellidir: PKK yandaşı ırkçıları kültürel haklar, anadilde eğitim, ayrı halk, özerk yönetim durduramaz. Hedefleri “Büyük Kürdistan Devleti”ni kurmaktır.
Bunu kabul ediyorsanız Kürt sorunu çözülür!
Konuşulanların çoğu boştur! Aklın ve bilginin sınırı vardır ama cehaletin sınırı yoktur!
Bir yanıt yazın