Allah’ın ordusu değil Amerika’nın ordusu!

İbrahim Karagül
ibrahimkaragul@gmail.com 27 Ağustos 2009 Perşembe

Kürt meselesi, Belucistan meselesi, iki müttefik ülkeye atılan kazık, bir itiraf ve gerçekler… Bugün biraz çevrede dolaşalım. Frances Stonor Saunders’ın “Who Paid the Piper: The CIA and the Cultural Cold War” adlı kitabı “Parayı Verdi Düdüğü Çaldı” adıyla Türkçe’ye çevrilmişti. Kültürel savaşı konu eden kitap, bugünler için, gelecek için, bizler için çok önemli ipuçları sunuyor. Kitapta, Soğuk Savaş döneminde ABD istihbaratının, Batılı kurumların aydınları, yazarları, akademisyenleri, sanatçıları, şairleri, müzisyenleri, örgütleri nasıl kullandığına dair çarpıcı örneklerin yer alıyor. Batı karşıtı olan kişi ve çevrelerin bile nasıl kullanıldığına dair bilgiler aktarılıyor.

Kitapta, Marshall Planı ile paralel yürütülen çalışma çerçevesinde, Jackson Pollock, Irving Kristol, Andre Malraux, Reinhold Neibuhr, George Orwell, Bertrand Russell, Stephen Spender, Arthur Schlesinger Jr., Arnoldo Toynbee, Vladimir Nabokov, Jean-Paul Sartre, Herbert Spencer gibi daha birçok yazarın CIA tarafından finanse edildiği, gazete, dergi, kitap ve radyoların nasıl kullanıldığı, Encounter dergisinin 1953-1990 yılları arasında CIA parasıyla çıkarıldığı, Orwell’ın “1984” ve “Hayvan Çiftliği” gibi kitaplarının CIA tarafından basılıp dağıtıldığı, yine CIA’nın “demokratik sol” grupları komünizme karşı kullandığı ve bu çevrelerin yayınlarını finanse ettiği, sinemaya büyük paralar aktarıldığı, onlarca dergi çıkarıldığı, Amerikan yemek kültürünün, giyiminin, şarkılarının ve sanatının teşviki için kültür merkezlerinin, sinemanın, tiyatronun desteklendiği anlatılıyor.

Kitabın yayınından sonra İslam dünyasına yönelik kültürel savaşın elli yıl sonra nasıl bir kitaba konu olacağını tartışmıştım. Topyekun kuşatma, topyekun denetim ve yönetimdi asıl konu. Yoksa Batı’nın kendi muhalefetini nasıl yönettiği, CIA’nın hangi ülkelerde ne tür örtülü operasyonlar yaptığı bizce az çok bilinen şeylerdi. Bugünü ve yarını merak ediyorduk. Yarın “Kimlerin para alıp düdük çaldığı” yazılacaktı?

Ve merak ettiklerimiz sadece kültürel savaş değildi. Sıcak çatışmalar içinde yer alan İslami kimlikli yapıların ne kadarının kimler tarafından finanse edilip kullanıldığını merak ettik hep. Bu yüzden bazı ülkelerde “özgürlük” adına harekete geçen İslamcı savaşçıların aslında hem Müslümanlara hem tarihe hem kendilerine büyük bir ihanet itinde olduklarını üzülerek izledik.

Aslında Kürt meselesine benzeyen bir Belucistan sorunu vardır. İran’ı ve özellikle Pakistan’ı ciddi oranda yıpratan bir sorun bu. Büyük Belucistan devleti için geçtiğimiz yıl haritalar bile yayınlandı. Tabii hepsi ABD kaynaklı. Tıpkı Türkiye’nin bir bölümünü kesip alan haritalar gibi.

Pakistan’da istikrarsızlığı tartışırken, Benazir Butto suikastini tartışırken ABD ve İngiltere’nin müttefiki olan Pakistan’a karşı Özgür Belucistan Hareketi’ne destek verdiğini fark edince hayretler içinde kaldım. Bir yandan müttefikleri olan ülkeyi destekliyorlardı diğer yandan ülkeyi bölecek harekete silah ve finansal destek sağlıyorlardı. Ne gariptir ki, o bölgenin özgürlüğü için savaşan, ABD ve İngiltere’den para ve silah alan gruplar İslamcı gruplardı.

ABD ve İngiltere’nin, jeopolitik hesapları, enerji planları için projelendirdiği Büyük Belucistan için örgütler kuruluyor, harekete geçiriliyordu. Bu örgütler İslamcı’ydı ve kimlikleri yüzünden İslam dünyasında sempati bile topluyordu. Ne yazık ki hepsi birer taşerondu. Ne yazık ki, bu gerçeği anlatmak çok zordu.

Birkaç gün önce, İran Belucistan’ı için savaşan “Cundullah” (Allah’ın ordusu) örgütünün lideri olan Abdülmelik Rigi’nin kardeşi, örgütün İran topraklarındaki saldırılarını ABD’nin talimatıyla yaptığını açıkladı ve; “Cundullah’ı ABD kurup destekledi. Talimatlarımızı ondan alıyorduk. Kime saldırıp kime saldırmayacağımızı ABD’liler söylüyordu. Para ve teçhizat onlar tarafından veriliyordu” şeklinde sözler söyledi.

Pakistan’ı tartıştığımız hemen her yazıda Belucistan’daki garip ilişkiden söz ettik. Şimdi şartlar değişiyor. Belki Büyük Belucistan Devleti projesi bir süreliğine ertelendi. Bu örgütler de ortada kaldı. Birer birer deşifre oluyorlar, bağlantılar ortaya çıkıyor.

Ne tuhaf, Belucistan meselesi ile Kürt meselesi birbirine benziyor. ABD ve İngiltere, iki konuda da müttefiklerine kazık attı. Hem de çok büyük zarar vererek. Şimdi iki konuda da rüzgar tersine dönmüş gibi. Belucistan için savaşan örgütler ortada kalırken, Kürt meselesinde olumlu anlamda çok ciddi gelişmeler yaşanıyor.

Hayırlısı…


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir