Erdoğan’ı kızdıran PKK raporu yazarından bir rapor daha

24.08.2009 | Cevdet Aşkın

 

 

Atlantik Konseyi Nedir?
ABD’li bağımsız bir düşünce kuruluşu olan Atlantik Konseyi, Atlantik İttifakı temelinde uluslararası sorunlarda tartışma ve diyaloğu teşvik ederek ABD’nin yapıcı liderliğini geliştirmeyi amaçlıyor.

Rapor nasıl hazırlandı?
Atlantik Konseyi, 13-15 Nisan tarihlerinde Türkiye ve Irak’tan 14 kişinin katıldığı bir toplantı düzenledi. Katılımcılar arasında Türkiye’nin önde gelen kanaat önderleri ile Bölgesel Kürt Yönetimi yetkililerinin de bulunduğu toplantıdan sonra David Phillips, Türkiye ve Irak’a ziyaretlerde bulunarak üst düzey yetkililerle görüştü. Rapor, bu toplantı ve görüşmelerin zemininde hazırlandı. Kuruluş, konuyla ilgili olarak Washington’dan sonra biri eylül ayında İstanbul’da, diğeri daha sonra Erbil’de olmak üzere iki toplantı düzenlemeyi de planlıyor. İstanbul’daki toplantıya medya temsilcilerinin katılması hedefleniyor.

David L. Phillips kimdir?
ABD Dışişleri Bakanlığı ve BM Genel Sekreterliği eski üst düzey danışmanlarından olan David Phillips, halen New York ve Columbia üniversitelerinde dersler veriyor. Atlantik Konseyi’nde proje direktörlüğü de yapan Phillips, 15 Ekim 2007 tarihli “PKK’nın silahsızlandırılması, dağıtılması ve (topluma) yeniden entegre edilmesi” raporuyla dikkat çekmişti. Raporunu ilk kez yayımlayan Referans’a açıklamalarda bulunan Phillips, Türkiye’deki görüşmelerle ilgili randevuları hükümetin ayarladığını söylemişti.

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural’ın hükümetin Kürt açılımını “ABD projesi” olarak nitelemesiyle başlayan polemik sürerken, Vural’ın kanıt olarak gösterdiği “PKK’nın silahsızlandırılması, dağıtılması ve (topluma) yeniden entegre edilmesi” başlıklı raporun yazarı David Phillips ikinci raporunda da Türkiye ile Kuzey Irak arasında ilişkilerin geliştirilmesine yönelik bir yol haritası veriyor.
ABD’li düşünce kuruluşu Atlantic Council (Atlantik Konseyi) bünyesinde haziran ayında yayımlanan “Confidence Building Between Turks and Iraqi Kurds” -Türkler ve Iraklı Kürtler Arasında Güven İnşası- başlıklı raporda, ABD’nin çekilme aşamasında olduğu Irak’ta istikrarın önemine vurgu yapılarak Kuzey Irak’taki PKK varlığına ilişkin Erbil’e, Türkiye’deki Kürt sorunuyla ilgili Ankara’ya önerilerde bulunuluyor.
Bölgesel Kürt Yönetimi’nin PKK da dahil olmak üzere tüm Kürt partileri ve gruplarının katılacağı konferans planını hayata geçirmesi; PKK liderlerinin yakalanması, Erbil havaalanında örgüte nakit akışının daha etkin izlenmesi, PKK’lıların bulunduğu dağlık bölgelere giden yollara daha stratejik ve pro aktif kontrol noktaları kurulması, PKK’nın yan kuruluşu PÇDK’nın kapatılması için teyit edilebilir adımlar atması ve Bölgesel Kürt Yönetimi temsilcilerinin de Türkiye, ABD ve Irak arasında kurulan “Üçlü Mekanizma”ya dahil edilmesi yoluyla Kürt yetkililerinin istihbarat paylaşımı ve ortak operasyonlara daha tam katılımının sağlanması öneriliyor.
 
Raporda Türkiye’de PKK’ya olan desteğin azaltılması başlığında Ankara’ya yönelik öneriler ise şöyle sıralanıyor:
 
1-       Terörizme karşı mücadelenin ötesine geçilmesi: Nihai çözüm Türkiye’nin demokratikleşmesi ve kalkınmasının yanı sıra PKK’nın lider kadrosu dışında kalan üyelerine bir af düzenlemesinin yapılmasında yatıyor.
2-       Yasal reformların yapılması: Türkler federalizmi ayrılıkçılık ile eşanlamlı gördüğü için daha az iddialı adem-i merkeziyetçi şemalar düşünülebilir. Anayasanın vatandaşlığı tarif eden 7. maddesinde reform yapılması, Anti-Terör Yasası’nın ve Ceza Kanunu’nun 215, 216, 217, 220 ve 301. maddelerinde değişikliğe gidilmesi ya da kaldırılmaları ve kültürel reformların tam olarak uygulanması hukuk düzenini ve Türkiye’deki demokratik gelişmeyi ileriye götürecektir. Aynı zamanda katı, hesap sorulamayan ve son derece muhafazakâr yargı sisteminde reform yapacak önlemlere de ihtiyaç vardır.
3-       İstihdam yaratmaya odaklanma: Güneydoğu’da ekonomik faaliyetin teşvik edilmesi, çözümün bir parçasıdır. Yol, su şebekeleri, elektrik ve telefon hizmetlerine daha fazla yatırım yapılmasının yanı sıra özelleştirme ve toprak reformu da gereklidir.
4-       Düşmanla konuşma: Ankara, Öcalan ile görüşmeyi reddedebilir ama demokratik olarak seçilmiş olan DTP üyeleri etkin arabulucu olabilirler. Erdoğan, DTP milletvekilleriyle görüşmeli ve DTP’yi özlü görüşmeler için bir kanal olarak düşünmeli.
5-       Uzlaşmayı teşvik etme: Gerçeklerle uzlaşma süreciyle çatışmanın her iki tarafının mağduriyetleri ele alınmalıdır.
6-       Bölgesel bir yaklaşımın benimsenmesi: Türkiye ve Bölgesel Kürt Yönetimi arasındaki ilişkilerin gelişmesi, Türkiye’deki Kürtlere yönelik bir güven inşa önlemi olarak işlev görecektir ve bunun sonucu olarak güneydoğudaki gerilim azalacaktır.
7-       Avrupa ile bütünleşmeyi cesaretlendirme: Türkiye’nin AB üyeliği yolunda tutulması ülkenin demokratikleşmesi, Türkiye’deki Kürtlerin durumu ve Türkiye ile Bölgesel Kürt Yönetimi arasındaki ilişkilerin sürekli iyileşmesi için esastır. Avrupa, Türkiye’nin üyeliği konusunda tek ses olmalı ve imtiyazlı ortaklık çağrılarından vazgeçmelidir.
24.08.2009 | Cevdet Aşkın - 95665342 433e0fd8 59d4 4dfb 9c10 6b314b43f886 1

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir