Rıza Zelyut
<
p class=”MsoNormal” style=”margin: 0cm 0cm 0pt;”>Bir savaştan sonra galip ve mağlup vardır. Galip olan, yenilene şartlarını dayatır. Şu sıralarda PKK gerek Öcalan aracılığıyla doğrudan gerek DTP aracılığıyla dolaylı olarak şartlarını Türkiye’ye dayatıyor. ‘Avrupa modeli isterim, yani Kürtlerle Türkler eşit iki devlet konumuna gelmeliler. Kendi parlamentom ve silahlı kuvvetim de olmalıdır.’
PKK sanki Türk devletini yenmiştir; ona şartlarını sıralamaktadır. Türk devleti de bu şartları nasıl yumuşatacağının hesabını yapmaktadır.
Bunu biraz daha somutlaştırırsak şunu diyebiliriz: PKK 25 sene önce başlattığı Türk Silahlı Kuvvetleri ile mücadelesini; galibiyetle noktalamış gibidir. Çünkü; dayatan PKK’dır, bu istekleri kabul etmek durumunda kalan Türkiye Cumhuriyeti, dolayısıyla da TSK’dır. Bir taraf (PKK) silah gösteriyor; şunu şunu isterim diyor; öbür taraf (Türkiye) bu istekleri kabul etmeye hazırlanıyor.
Kimse gocunmasın ama, geldiğimiz noktaya dışarıdan bakan birisinin gördüğü manzara budur.
<
p class=”MsoNormal” style=”margin: 0cm 0cm 0pt;”>BU PAŞALARLA BU KADAR
Peki geldiğimiz süreçte siyasetçiler hatalı da TSK’yı yönetenler sütten çıkmış ak kaşık mı?
Ne yazık ki ABD dümensuyunda gitmeyi Atatürkçülük sanan Türk Genelkurmayı; PKK’nın bu kadar etkinleşmesine; Türkiye’nin de gericilerin eline düşmesine yol açan birinci sorumludur.
Lütfen, bir Cumhuriyet’i kuran Osmanlı paşalarına bakın; bir de Cumhuriyet’in yetiştirdiği paşalara. Osmanlı paşaları; Cumhuriyet paşalarından çok daha fedakar, vatansever, inançlı ve kararlı idiler. Cumhuriyet paşaları, ayrı bir feodal sınıf oluşturarak Atatürk’ün devrimci-halkçı çizgisine ihanet ettiler. TSK ikide bir yaptığı darbe ile Türkiye’deki ilerici düşünceyi ezdi; gerici-bölücü takımının önünü açtı. Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün son açıklamasına bakar mısınız? Bu adam; Türkiye’nin adının bile tartışılabileceğini söylüyor. Demek ki TSK gerçekten bozguna uğramıştır.
Allah’tan ki bu millet; Özkök türü asker feodallar gibi düşünmüyorlar.
<
p class=”MsoNormal” style=”margin: 0cm 0cm 0pt;”>YENİ ERGENEKON OPERASYONU
PKK’yı zafer kazanmış ordu konumuna yükselten Kürt açılımı; halkı çok kızdırıyor. İddia ediyorum: Kürt açılımı, halk oyuna sunulsun; destekleyenler yüzde 10’u geçmez. Bu yüzden Kürtçü AKP’li Hüseyin Çelik; bu işin referanduma götürülmesine karşı çıkıyor.
Böyle bir açmaz karşısında hükümetin işi gerçekten zor. Kürtçü ayrılıkçılara verilecek tavizleri gizlemek için yeni bir Ergenekon operasyonu başlatılabilir. Bu dalgada da bazı siyasetçiler gözaltına alınarak Kürtlere verilecek tavizler kamufle edilmek istenebilir.
<
p class=”MsoNormal” style=”margin: 0cm 0cm 0pt;”>DÜŞMANLIK YAYILIYOR
Şimdiye kadar iç içe yaşayan Türklerle Kürtlerin arasına ayrılıkçı Kürtçü hareket giriyor. Kürtçüler; Türklerle bir arada yaşama duygusunu yok etmek için ellerinden gelen her kışkırtamayı yapıyorlar. Böyle bir ortamda hükümetin bir arada yaşama duygusunu kuvvetlendirecek önlemleri düşünmesi gerekirken ‘ayrıştırıcı-çözücü’ reçetelerle ortaya çıkması; bu öfkeyi artırıyor. ABD baskısı ile bu işe kalkıştığını tahmin ettiğim Başbakan Erdoğan’a önerim; Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmamasıdır.
<
p class=”MsoNormal” style=”margin: 0cm 0cm 0pt;”>MHP’Yİ DİKKATE ALACAKSIN
Türkiye’yi bir içsavaşa bile götürebilecek böyle önemli bir konuyu, sadece İçişleri Bakanı’nın sırtına yıkmak son derece yanlıştır ve tehlikeyi de artırmaktadır. Her işte öne çıkan Başbakan Erdoğan iken şimdi neden kenara çekilmiş, susmaktadır?
Kendisine önerim MHP’den ve CHP’den gelen itirazları son derece dikkatlice incelemesidir. Bilmelidir ki bu öneriler kötü niyetle değil devlete yardımcı olmak amacıyla dile getirilmektedir.
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin öfkesinin şiddeti, onun haklılığından güç alan bir şiddettir. Onun sesi; milletimizin sessiz çoğunluğunun sesi gibi görülmelidir.
MHP Lideri’nin Türkiye’nin etnik çatışmaya iteklendiği bir süreçte Ülkü Ocakları’nı bile etkisizleştirerek bu çatışma ikliminden uzak durmaya çalışmasını AKP kurmayları doğru yorumlamalıdırlar. Bu partiden böyle şiddetli itirazlar geliyorsa, Kürt ayrılıkçığına taviz vermek biçimindeki bir açılım bu millete kabul ettirilemeyecek demektir.
İşin içine ayrılıkçılarla kol kola yürüyen bazı sözde gazetecileri sokarak milleti bu işe razı edeceklerini sananlara şunu hatırlatayım: Millet ne kördür ne de aptal. Zararın neresinden dönerseniz de kârdasınız demektir.
http://www.gunes.com/2009/08/19/yazarlar/y4.html
Bir yanıt yazın