Tarihi fırsat,
Tarihi girişim,
Tarihi gelişme,
Tarihi yaklaşım,
Tarihi yol haritası,
Tarihi elebaşı,
Tarihi…
İktidar Partisinin Genel Başkanı Başbakan Erdoğan’ın, sözde Kürt sorunu çözümüne yönelik “Kürt Açılımı” projesi ile muhatap aldığı terörün elebaşı ve destekçileri olduğuna göre bu girişim devletimize ne kazandırır? Öncelikle, Başbakan tarafından bunların açıklanması gerekir.
Yürütülen bu proje ile neler hedefleniyor sıralayalım;
· PKK’nın silah bırakması,
· TCK Madde 220’den yararlandırma,
· Elebaşına uygulanan tecrit’in son bulması için yanına 5–6 mahkûm gönderilmesi,
· Türk vatandaşlığından çıkarılmış Avrupa’da yaşayan Kürt kökenliye yeniden Türk vatandaşlığı verilmesi,
· Bölgede yaşayan vatandaşlara şefkatle yaklaşma,
· Kürtçe kullanımı engellerinin kaldırılması ile köylere Kürtçe isimlerinin yeniden verilmesi. Aynı zamanda ocuklara da Kürtçe isim konulması. Görsel yayınlarda Kürtçe yayına serbestlik ile Kürtçe konuşmaya da özgürlük verilmesi.
Tüm bu beklentilerin üniter devlet yapımız ile bağdaşmadığı açık. Anayasa’nın temel maddelerinden, “Madde.1”, “Madde.2”, “Madde.3”, “Madde.4” ve Türkiye Radyo ve Televizyon kanunu Yayın Esasları “Madde.5” de yer alan, “b”, “d”, “f”, “g” bentlerine aykırıdır.
Hangi Devlet, DTP gibi ne olduğu belli olan parti ile birlikte omuz omuza proje yürütür? DTP açıkça PKK terörünü desteklediğini söylerken, birlikte hareket edilmesi kabul edilemez.
Sözde Kürt sorunu çözümünde Kürt halkının temsilciliğine soyunmuş DTP ve PKK bölgede yaşayan Kürt vatandaşlarımızın temsilcisi veya sözcüsü olamaz. Aksinin de düşünülmesi stratejik bir hatadır.
DTP; Kürt vatandaşları adına hareket ederken, bölge halkının hak ve özgürlüklerini savunmaktan çok kolektif hakların peşinde koşmakta (Oysa özgürlüklerini ve gelişmesini kısıtlayan terör ve destekleyicisi DTP) . Üniter devlet yapısının değiştirilmesi ile ayrı egemenlik, ayrı millet, ayrı dil, ayrı bayrak, ayrı toprak elde etmenin arayışı içinde.
Eğer iddia ettikleri gibi amaç; “Barış” içinde yaşamak ise yapılanlar amaçları ile aynı paralellikte değil.
Bunun en iyi ispatı; 15 Ağustos 1984’den bu yana başlatılan “kanlı eylem ve saldırıların” sahibi PKK terör örgütünün elebaşı Öcalan’ın yol haritasını, kuruluşlarını kutladığı günde açıklaması. DTP yine Eruh’a giderek PKK’nın doğum günü kutlamalarında yerini alacak.
Görüldüğü üzere; asıl Kürt değil Kürtçülük sorunu var. Ülkemizde birçok etnik grup yıllardır birlik ve bütünlük içinde yaşamayı başarırken, bölgede yaşayan Kürt vatandaşlarımızın kışkırtılması ile kullanılmasına derhal son verilmesi gerekir. DTP’ yi muhatap almak teröre açıkça destektir.
Ayrıca; terör örgütü ile demokrasi arasında hiçbir bağ kurulamayacağından, demokratik açılım olarak nitelendirilmesi çelişki yumağından ibarettir.
Ve bu açılma;
“Bizler on yıllardan beri devam eden, binlerce insanımızın yaşamına, onarılamaz acılara, maddi ve manevi kayıplara mal olmuş, toplumsal dokumuzu bozan, ülkeyi etnik çatışmalar eşiğine getiren Kürt sorununa adil, demokratik, barışçı adımları desteliyoruz” diyor, Ermenilerden özür dileyen aydınlar.
Açılımı destekleyen aydınlara belirtmek isterim ki; Ermeni terör örgütü devamını sürdürmek için PKK adını almıştır. Örgütün, ülkemizde yarattığı kayıpları ve acıları, bölgenin gelişmemesi için yapılan zulümleri kabul etmemiz veya bunları yapanları muhatap almamız şehitlerimize, varlığımıza ihanettir.
“Bu soruna cesaretle eğilen ve çözüm arayan her girişimi, barış ve çözüm yolunda adım atan bütün kişi ve kurumları” da desteklediğini belirten aydınları, vicdanları ile baş başa bırakıyorum.
Sözde Kürt sorunu oyunu ile asıl hedeflenen; Cumhuriyet kazanımlarımızın yani Atatürk’ün en önemli mirası olan Lozan’ı tasfiye edilmesidir. AB Lozan’a değil, Sevr’e taraftardır. Ülkemizde yaşayan Azınlıklar ile aramıza nifak tohumları atarak Sevr gerçekleştirilmek istenmektedir.
Irk ve din üzerinden siyaset; insan hakları ihlalinin yoksulluk ile sindirme politikaları olduğu gerçeğini gizleyen emperyalist oyundan ibarettir. Bölge halkı üzerinde daima bu oyun oynanmış ve nifak tohumları meyvelerini vermeye başlamıştır.
Aç,
İşsiz,
Eğitim hakkı elinden alınmış,
İnsanlar için partinin dinin bir önemi olabilir mi?
Elbette yok,
O halde emperyalist oyunlara bir başka deyişle; ülkemizin üzerine haince planlar kurmuş güçlerin kurduğu tuzaklara düşüp kullanılmayalım/kullandırmayalım kendimizi. Devlet, millet olmanın anlamını yitirmek çözüm değil bağımsızlığın yitirilmesi ile eşdeğerdir.
Sonuç itibari ile 15 Ağustos 2009 tarihin de; “Elebaşı”, “bebek katili”, “terörist Öcalan’ın” hazırladığı “yol haritasını” tarihi fırsat olarak değerlendirilmek, terörü ve teröre destek verenleri muhatap almak, emperyalist güçlerin amaçlarına yönelik hareket etmektir.
İktidar Partisinin yürüttüğü Kürt Açılımı projesi; “ihanet” mi yoksa “gaflet” mi olduğuna tarih karar verecektir.
Nuran.talay@politikadergisi.com