ÇÖZÜM İRADESİ!..

ÇÖZÜM İRADESİ!..

“Kürt Sorununun Çözümü Sürecinde DTP De En Az Devlet Kadar Kararlı ve Samimi Olmalı, Silahların Gölgesinden Kurtulup, Demokrasi Sürecine Sahip Çıkmalı ve Yapıcı-Birleştirici İradeyi Ortaya Koyabilmelidir!..”

 

Sorun kelimesi ne kadar tatsız ve iticiyse, çözüm kelimesi o kadar hoş ve sevimlidir. Sorun varsa, acı vardır, üzüntü vardır, sıkıntı vardır, eziyet vardır.

 

Çözüm varsa rahatlama vardır, huzur vardır, selamet vardır, mutluluk vardır.

 

Büyük ve karmaşık sorunların küçük ve basit çözümleri olmaz. Uzun süreli, kronikleşmiş sorunların kısa vadede hemen gerçekleşir çözümleri yoktur.

 

Çözümün karmaşıklığını, zorluğunu, meşakkatini, risklerini hafifletecek olan iradedir, kararlılıktır, iyi niyettir, samimiyettir, azimdir.

 

Raporlar, projeler, paketler, eylem planları, yol haritaları işin ayrıntısıdır. Önemli olan ne yapmak istediğiniz ve yapma iradenizdir. İşin nasıl olacağı teknik bir konudur, öncelikle teknisyenlerin, uzmanların meselesidir.

 

Evet, irade varsa, kararlılık varsa, iyi niyet ve azim varsa, her şey hal yoluna konabilir, her engel aşılabilir.

 

Teknik konularda herkes ahkam kesebilir, farklı farklı hedefler, yöntemler, usuller, reçeteler önerebilir. Anayasal düzenlemelerden kurumsal düzenleme ve uygulamalara kadar birçok konu gündeme getirilebilir. Ama öncelikle “nasıl” sorusuna değil, “ne” ve “niçin” sorusuna cevap bulmalıyız. Ne istendiği konusunda uzlaşılırsa, diğerleri daha kolay halledilir.

 

Her çözüm bir uzlaşıdır. Her uzlaşının ise belli kişiler, kurumlar, taraflar arasında masa başında gerçekleşmesi de gerekmez. Uzlaşı, temel hassasiyetler, beklentiler, ilkeler üzerinde olur. Toplumsal kabül, en büyük uzlaşıdır. Asgari müşterekler öncelikle temel amaca yoğunlaşmakla şekillenmelidir.

 

Peki bugün umumiyetle istenen nedir?.. Kan akmasın. İnsanlar ölmesin. Silahlar hem sussun, hem de toprağa gömülsün. Her türlü baskı, nefret, dışlayıcılık, ayrımcılık son bulsun. İsyan, başkaldırı, şiddet, terör bir yöntem olarak gündemden düşsün. İnsanlar açlık, yokluk, yoksulluk, çaresizlik, geri kalmışlık ıstırabından kurtulsun. Bu topraklarda binlerce yıldır en güçlü şekilde var olan ve her türlü provokasyona karşı etnik çatışma yaşanmasını engelleyen “birlikte yaşama iradesi” sürdürülebilsin. Sevgi, hoşgörü, kardeşlik, birlik-bütünlük, dayanışma geçerli olsun. Adalet, hakkaniyet hüküm sürsün…

 

Evet, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bunları istiyor. Kimse kendi formülünü, toplumun talebi gibi dayatmamalıdır. Kürt kökenli vatandaşları talep, beklenti ve ihtiyaçlarıyla PKK’nın veya siyasi uzantısı DTP’nin siyasi proje ve fantezilerinin örtüştüğünü düşünmek de bir yanılgıdır. İdeolojik ve etnik saplantıların tatminiyle, demokratik hak ve özgürlüklerin karşılık bulmasını birbirine karıştırmamak durumundayız. Özü kaçırıp, şekilde boğulanlar çözümsüzlüğün tarafı olmak bir yana topluma hesap vermekten kurtulamazlar…

 

DTP Edirne Kongresi’nde “Barış isteğine kurşun sıkılmaz” pankartları açıldı, DTP İl Başkanı Beşir Berke “PKK’nın eylemsizlik kararına rağmen hükümet ve diğer sistem ortaklarının (orduyu kastediyor) savaşta direnmesi nedeniyle operasyonların devam ettiğini” söyledi. Öte yandan Abdullah Öcalan “Türkiye Başbakanı”nın muhatabı (ve de tek muhatabı) imiş gibi haberler yapılıyor. Sanki Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile terör örgütü PKK’nın ilişkisi terör nedeniyle değil de “iki devlet” arasında bir meydan muharebesinin arkasından mütareke yapılıyormuş gibi. Sanki terör örgütü canı istediğinde saldırılarına, mayın döşemelerine ara verip, canı istediğinde bir saldırıda Türk-Kürt demeden 15-20 kişiyi katletmiyormuş da ordu durup dururken operasyon yapıyormuş gibi… Sanki Kürtleri PKK temsil ediyormuş gibi… Ama doğruyu DTP Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk söylemiş; “partisinin bu süreçte üzerine düşeni yapmadığını, yapsaydı bu ölümlerin olmayacağını”… Ve eklemiş: “Biz kardeşliği savunuyoruz”… Oysa samimiyetini sonuna kadar götürse, bugüne kadar sadece terör örgütüne kardeşlik yaptıklarını da söylemesi ve “kendisine saldırmayana durup dururken mayın döşemekle, karakollara gece yarısı saldırı yapmakla bir yere varılamaz. Önce PKK silahı tümüyle bırakmalı, biz bunu savunuyoruz” demesi gerekirdi.

 

Bugün düne göre daha umutluyuz. Eğer birileri çözüm sürecini sabote etmeye, engellemeye, gözden düşürmeye kalkışırsa, bugüne kadarki ve bundan sonraki tüm vebali de üstlenmiş olur.

 

Sorun, daha fazla demokrasi, daha fazla hak ve özgürlükler temelinde çözülür. Çözüm sürecinin yönü demokratikleşmedir. Dolayısıyla yürütülen sürecin en önemli özelliği geçmişten ders alıp geleceği birlikte kurarak çocuklarımıza güçlü bir ülke bırakma azmidir.

 

Kökenimiz ne olursa olsun, bu topraklar üzerinde yaşayan herkesin başlıca görevi,  kan akmasını durdurmak; gelecek kuşaklara güçlü, müreffeh, barış içinde el ele yaşanan bir ülkenin bugünden temellerini atmak olmalıdır.

 

Evet, herkes sorunun değil, çözümün bir parçası olmalı ve herkes iyi niyetli bir şekilde makule yaklaşmalıdır.

 

 

Nail Amudi

ÇÖZÜM İRADESİ!.. - AKPKK

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir