nihat koc [ncnkoc@hotmail.com]1915’te üç lise tek mezun bile veremedi… çünkü bütün öğrencileri şehit oldular.. Öyle ki bütün öğrencileri şehit düşen Galatasaray, Konya ve İzmir liseleri 1915’te tek bir mezun veremedi Çanakkale ve İstiklal Savaşı’na katılan çok sayıda çocuk, vatan savunmasında destan niteliğinde kahramanlık örnekleri sergileyerek, “meçhul çocuk askerler” olarak Türk tarihinde yerini aldı. Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Tarih Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nuri Köstüklü, Türk milletinin vatan savunması verdiği dönemlerde erkek ve kadınlar kadar çocukların da çok önemli görevler üstlendiğini söyledi. Türk çocuklarının milli bir sorumluluk şuuru içinde gösterdikleri fedakarlıklar, çektiği çileler ve eziyetlerin tam olarak bilinmediğini vurgulayan Köstüklü, Anadolu’nun hemen her köşesinde, özellikle işgal gören yörelerde, çocukların da bir destan niteliğinde kahramanlık örnekleri sergilediğini anlattı. Çocuk askerler üzerine bir araştırma yaptığını ve elde ettiği bilgileri bazı seminerlerde sunduğunu dile getiren Köstüklü, bunlardan bazılarını şöyle sıraladı: “Antep savunmasında Kebapçı Said Ağa’nın oğlu küçük Mehmet, Şahin Bey’in oğlu Hayri, şehit Yolağası’nın oğlu Mehmed Ali gibi 11-12 yaşlarındaki çocukların özverisi göz yaşartıcı boyuttadır. Bu çocuklar Arslan Bey’in başında bulunduğu milis kuvvetlerinin içinde diğer Kuvayi Milliyeciler gibi silahlı olup yeri geldiğinde çatışmalara katıldılar ve çoğu zaman da istihbarat hizmetinde bulundular. KAHRAMANLIĞI TÜRKÜ OLDU Adanalı çocukların da İstiklal Savaşı’nda milli heyecan içinde hareket ettiğini dile getiren Köstüklü şöyle dedi: “Urfa’da 14 yaşındaki Bozan, Fransızlar kaçarken Kuvayi Milliye önünde harbe katıldı. Bu yavrunun kahramanlığını gören halk, Bozan için türkü bile yazdı. Sebeke dağından indim dereye/Atılıyor bombalar, bilmem nereye/Türk çeteleri dönmez geriye/Be yürü! yürü Bozan Yavrum yürü!/Vursun kırsın Fransızları, aslanım yürü!…” Köstüklü, Maraş savunması sırasında kendisine verilen köprü uçurma görevini yerine getiren Sarıca Köyü’nden 14 yaşındaki Ali ile milis kuvvetler arasında bir çok yeri dolaşmak suretiyle bilgi alışverişini sağlayan 10 yaşındaki Osmaniyeli Niyazi Aykan’ın da tarihe adını altın harflerle yazdırdığını ifade etti. YÜZLERCE GAZİ ÇOCUK Köstüklü, Çanakkale Savaşı’na katılan Galata-saray, Konya ve İzmir Liseleri gibi birçok okulun öğrencisinin şehit düştüğünü belirterek, savaşın olduğu dönemde bu üç lisenin mezun bile veremediğini söyledi. Türk milletinin kadını erkeği ve çocuğuyla tek vücut olarak düşmana karşı koyduğunu ve yabancı unsurları Türk topraklarından attığını belirten Köstüklü, “Türk çocuğu yeri geldiğinde omzunda silahla cephede savaştı, yeri geldi istihbarat için haber taşıdı, yeri geldi Türk askerine mermi götürdü” dedi. 12 YAŞINDAKİ NEZAHAT ONBAŞI Tabur Komutanı Binbaşı Halit Bey’in kızı 12 yaşındaki Nezahat onbaşının da, elinde silahı asker kıyafetiyl e çeşitli muharebelere katıldığını anlatan Köstüklü, “Ata binmesini ve silah kullanmasını çok iyi bilen bu kız çocuğu Milli Mücadele boyunca 70. Piyade Alayı’nın bir mensubu olarak tam bir asker gibi, cepheden cepheye koştu. Hatta bu Alaya, o bölgede ‘Kızlı Alay’ denmişti” diye konuştu. FAKÜLTE SİYAHA BOYANDI Çanakkale destanında bugünkü İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi eski adıyla Darul Fünun öğrencilerinin ise ayrı bir yeri var. 1915’te Darül Fünun 1. sınıfta öğrenim gören 2 bin 500 tıbbiyeli, okullarını bırakarak Çanakkele’ye koştu. İki tümen hâlinde Gelibolu’ya gelen gençler, bir Anzak baskını sonucu şehit oldular. Bu nedenle sonraki yıl açılışta siyaha boyanan Darul Fünun, 1921 yılında hiç mezun veremedi. TEK BACAĞIYLA SAVAŞTI Çocuk askerlerden Mehmet ve İsmail, şehrin durumu ile ilgili orduya dilenci kılığında bilgi götürürken düşman askerlerine yakalandılar ve hiçbir konuda düşman kuvvetlerine bilgi vermediler. Serbest bırakıldıktan sonra ateş açılması nedeniyle küçük Mehmet 4, İsmail ise 9 yerinden yaralandı. Mehmet’in hastanede ayağı kesilerek kurtarıldı. Ancak İsmail hastanede şehit oldu. Bir ayağı kesilen Gazi Mehmet, geri döndükten sonra tek ayağıyla Milli Mücadelede yine görev aldı. İngiliz askerlerini bulut aldı götürdü Kahramanlıkların tarih kitaplarına yazıldığı, ardında binlerce dramatik hikayelerin anlatıldığı Çanakkale Savaşları, 91 yıl sonra bile bazı bilinmeyenleriyle anılıyor. Çanakkale Boğazı’nı geçip, İstanbul’a ulaşmak isteyen İtilaf Devletleri, binlerce askerle Gelibolu Yarımadası’na ayak atmış, vatan topraklarını işgal etmişti. Her karış toprağında kanlı savaşların yaşandığı, anaların oğullarının başına kına yakarak savaşa gönderdiği bölgede, İngiltere’den gelen 4. Norfolk Taburu’nun Anzak Koyu’nda, bir bulut kütlesinin içinde kaybolduğu söylentileri, 91 yıldır hala konuşuluyor. Gelibolu Yarımadası’ndaki savaşa katılan İngiliz Kraliyet Ordusu’na ait 4. Norfolk Taburu’nun, 12 Ağustos 1915 tarihinde Anzak Koyu mevkiindeki 60. Tepede büyük bir bulut kütlesinin içinde kaybolduğu iddia edilmiş, bu olay savaştan sonra çeşitli tarih kitaplarında yerini almıştı. Yeni Zelanda Kıtası’nın 1. Sahra Birliği’ne bağlı 3. Bölükte savaşa katılan F. Reichardt, R.Nevnes ve J.L. Newman adlı üç asker, bu olaydan 50 yıl sonra olayın görgü tanığı olduklarını iddia etmiş, güneyden esen 70 kilometre hızındaki rüzgara rağmen, yaklaşık 250 metre uzunluğunda, 65 metre yüksekliğinde ve 60 metre genişliğindeki bulut kültesinin yer değiştirmeden 60. Tepe üzerinde durduğunu ve İngiliz askerlerinin bu kütlenin içinde kaybolduğunu anlatmışlardı. Bu olay, kimilerine göre gerçek, kimilerine göre rivayetten başka bir şey değildi. Ancak, bu tür olaylar, tek bir gerçeği değiştirememişti; o da, “Türk’ün vatan ve millet sevgisi uğruna verdiği binlerce candı…” Şehit torunları onur belgesi istiyor Dedesi Çanakkale’de şehit düşen işadamı Arif Sarıgül, Çanakkale Savaşı’nda şehit olan Mehmetçikler için “Onur Belgesi” verilmesi yönünde yasa çıkartılması talebiyle TBMM Başkanlığı, Başbakanlık ve Milli Savunma Bakanlığı’na başvuruda bulundu. Sarıgül, kendi adını taşıyan dedesinin Çanakkale Savaşı sırasında Alçıtepe yakınlarında şehit düştüğünü söyledi. Babası Süleyman Sarıgül’ün de İstiklal Savaşı’na katılarak çeşitli cephelerde savaştığını ve ‘gazi’ olarak İstiklal Madalyası aldığını anlatan Sarıgül, ancak Çanakkale Savaşı’nda şehit düşen dedesi için günün koşullarında herhangi bir belge verilmediğini söyledi. “Dedem için Şehitlik Beratı verilip verilemeyeceğini araştırdığımda, askeri makamlar, (Çanakkale Savaşı’nın Osmanlı Devleti döneminde olması nedeniyle, Türkiye Cumhuriyeti tarafından böyle bir belge verilmesinin mümkün olmadığını, bunun için TBMM’den yasa çıkması gerektiğini) söylediler ” diyen Sarıgül, bunun üzerine konuyla ilgili yasanın çıkartılması için TBMM Başkanı Bülent Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’e dilekçe gönderdiğini belirtti. Sarıgül “Çorum’daki 3240 Çanakkale şehidinin torunları, parlamenterlerimizden bu tarihi görevi yerine getirmelerini bekliyor” dedi. ÇORUM 18 Mart Çanakkale Zaferi’ni anma törenleri ve Şehitler Günü dolayısıyla Türkiye’nin dört bir yanından birçok kişi Çanakkale’ye akın etti. Çanakkale’deki şehitlikleri ziyaret edenler bu vatan için kendilerini feda eden atalarımızı dualarla yad ediyor. Bu arada İstanbul’da Edirnekapı ve Sakızağacı Şehitliklikleri’nde de çok sayıda Çanakkale şehidi yatıyor. Sadece Çanakkale değil, 16 Mart, Balkan, 1. Dünya Savaşı ve Sarıkamış savaşlarında yaralanıp, tedavi için İstanbul’daki hastanelere getirilip hayata veda eden şehitler ile son yıllarda Güneydoğu’da terör örgütü ile çarpışmalarda şehit düşen Mehmetçikler Edirnekapı ve Sakızağacı ‘nda yan yana yatıyor. ŞAMİL KUCUR Yurtdışında görevli oldukları sırada uğradıkları saldırılar sonucu hayatlarını kaybeden Dışişleri şehitleri, Cebeci Asri Mezarlığı’ndaki Dışişleri Şehitliği’nde düzenlenen törenle anıldı. Törende, saygı duruşunun ardından Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Ali Tuygan, bir konuşma yaptı. Dışişleri Şehitliği’ndeki bakanlık mensuplarının 1973’ten beri Ermeni terörü, 17 kasım militanları ya da bazı başka terör örgütlerince katledildiğini anımsatan Tuygan, 17 Aralık 2004’te Musul’da öldürülen 5 güvenlik görevlisi de dahil olmak üzere toplam 39 bakanlık mensubunun bu şehitlikte yatmakta olduğunu belirtti. Tuygan’ın konuşmasının ardından Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan bir din görevlisi Kuran-ı Kerim okudu. Törende şehit yakınlarının gözyaşlarını tutamadığı görüldü. |
|