ALMANYA: TURK TOPLULUKLARINADAN HABERLER

-ALMANYA BÜYÜKELÇİLİĞİNDE “YARGI ALGISI” PANELİ

-PANELDE, TOPLUM İLE HAKİM VE SAVCILARIN YARGI

ALGISI KONUSUNDAKİ ARAŞTIRMALAR SUNULDU

-ALMANYA

-SAVCILIK, AŞIRI SAĞCI PARTİNİN BİR ÜYESİ

HAKKINDA IRKÇI SÖYLEMLERİNDEN ÖTÜRÜ DAVA AÇTI

ALMANYA

-HAMBURG’DA ALMAN VATANDAŞLIĞINA

BAŞVURANLARIN SAYISI GEÇEN YIL AZALDI

-HAMBURG EYALET MECLİSİ BAŞKAN VEKİLİ GÜÇLÜ:

-”ALMANYA ARTIK GÖÇ ALAN DEĞİL, GÖÇ VEREN

ÜLKE KONUMUNA GELMEYE BAŞLADI”

-TÜRK DÜNYASI GENÇLİK TOPLULUĞU 6. GENÇLİK BULUŞMASI

-DÜNYANIN DEĞİŞİK YERLERİNDEN GELEN 160

GENCİN KATILDIĞI BULUŞMA 5 GÜN SÜRECEK

UYANIN BABALAR

-27 YILDIR HAK ARIYOR

-Avustralya’nın Melbourne şehrinde yaşayan Batı Trakya Türkleri

DR. SADIK AHMET’İ, 14. Ölüm Yıldönümünde Andılar

-ALMANYA BÜYÜKELÇİLİĞİNDE “YARGI ALGISI” PANELİ

-PANELDE, TOPLUM İLE HAKİM VE SAVCILARIN YARGI

ALGISI KONUSUNDAKİ ARAŞTIRMALAR SUNULDU

(FOTOĞRAFLI – GÖRÜNTÜLÜ)

ANKARA (A.A) – 27.07.2009 – Almanya’nın Ankara Büyükelçiliği ve Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı’nın (TESEV) desteğiyle yapılan, “Biraz Adil, Biraz Değil” ve “Adalet Biraz Es Geçiliyor” adlı iki araştırma sunuldu.

Almanya Büyükelçiliği konutunda düzenlenen panele, araştırmaları yapan ve kaleme alan Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mithat Sancar ve Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Suavi Aydın katılarak, çalışmalarını sundu. Panele ayrıca, Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk’un da aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı.

Panelin açılış konuşmasını yapan Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Eckart Cuntz, yapılan araştırmaların demokratik ve hukuk devletinin önemli unsuru olan yargıya duyulan güveni değerlendirdiğini belirterek, yargıya güven konusunun Avrupa’da ve Almanya’da da tartışıldığını ifade etti.

Yargıya güven konusundaki bilincin Türkiye’de arttığının gözlemlendiğini kaydeden Cuntz, “Bu tartışmaların AB sürecinde olması önemli. Yargı konusuna önem atfedilmesi memnuniyet verici” dedi.

Türkiye ile Almanya arasında yargı konusundaki işbirliğine de değinen Büyükelçi Cuntz, 2007’de iki ülke arasında yargı konusunda bir işbirliği anlaşmasının imzalandığını anımsattı.

Büyükelçinin konuşmasının ardından söz alan Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mithat Sancar, “Adalet Biraz Es Geçiyor…Demokratikleşme Sürecinde Hakim ve Savcılar” adlı araştırmasını sundu. Savcı ve yargıçların zihniyetine ve onların devlet, adalet ve hak kavramlarına nasıl yaklaştıklarına ışık tutmayı amaçlayan araştırma için 4 ilde 51 hakim ve savcıyla görüştüklerini söyleyen Sancar, bu görüşmelerin “derinlemesine mülakat” yoluyla yapıldığını bildirdi.

Bu araştırmayla, yargının tarafsızlığının “hassas bir alan” olduğunu gördüklerini kaydeden Sancar, görüştükleri savcı ve hakimlerinin çoğunun “yargıda siyasallaşmanın çok güçlü olduğu” görüşünü paylaştıklarını belirtti.

Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Suavi Aydın da, araştırmanın ikinci ayağı olan ve Prof. Sancar’la birlikte kaleme aldığı “Biraz Adil, Biraz Değil…Demokratikleşme Sürecinde Toplumun Yargı Algısı” konusunda bilgi verdi.

Aydın, çalışmanın toplumun yargıya ilişkin izlenim ve algılarını anlamayı sağlayacak dayanak noktaları tespit etmeyi hedeflediğini söyleyerek, araştırma için 20 ilde 59 kişiyle derinlemesine mülakat yapıldığını kaydetti.

Araştırma, yargı bağımsızlığının önündeki engeller, mahkemelerin adilliği, adalet sistemi dışında hak arayışı gibi farklı konular üzerinden yurttaşların hukuk sistemi ve yargısal işleyişe ilişkin bakış açılarını inceliyor.

Prof. Aydın, araştırma sonucunda yurttaşlar nezdinde “olumsuz mahkeme imajının” ve “mahkemelerini adil olmadığına dair inancın” ortaya çıktığını kaydetti. Yargı bağımsızlığı/tarafsızlığının olmadığı inancının da araştırma sonucunda ortaya çıktığını belirten Aydın, “medyanın yargıyı temsili” ve “yargı ile rejim arasındaki” ilişki konusunda yapılan iki araştırmayla, yargı algısı araştırmasının tamamlanacağını vurguladı.

Panelin ardından, katılımcılar onuruna büyükelçilik konutu bahçesinde kokteyl düzenlendi.

-ALMANYA

-SAVCILIK, AŞIRI SAĞCI PARTİNİN BİR ÜYESİ

HAKKINDA IRKÇI SÖYLEMLERİNDEN ÖTÜRÜ DAVA AÇTI

BERLİN (A.A) – 27.07.2009 – Almanya’nın Saarbruecken kentinde savcılık, aşırı sağcı Ulusal Demokratik Parti’nin (NPD) önde gelen üyelerinden Udo Pastoers hakkında, Yahudiler ve Türkler aleyhine ırkçılığı tahrik ettiği suçlamasıyla dava açtı.

Mecklenburg-Vorpommern eyalet parlamentosunda partisinin grup lideri olan Pastoers, 25 Şubatta NPD’nin bir gösterisinde yaptığı konuşmada, Almanya için “Yahudi cumhuriyeti” ifadesini kullanmış, “USrael” (ABD-İsrail) dediği İsrail’in Almanya’yı maşa olarak kullandığını savunmuş ve Türklere hakaret etmişti.

Pastoers için 4 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Eyalet parlamentosu, Pastoers’in dokunulmazlığını kaldırmıştı.

ALMANYA

-HAMBURG’DA ALMAN VATANDAŞLIĞINA

BAŞVURANLARIN SAYISI GEÇEN YIL AZALDI

-HAMBURG EYALET MECLİSİ BAŞKAN VEKİLİ GÜÇLÜ:

-”ALMANYA ARTIK GÖÇ ALAN DEĞİL, GÖÇ VEREN

ÜLKE KONUMUNA GELMEYE BAŞLADI”

HAMBURG (A.A) – 27.07.2009 – Almanya’nın Hamburg kentinde Alman vatandaşlığına başvuran yabancıların sayısında gerileme olduğu bildirildi.

Hamburg İstatistik Dairesi tarafından yapılan açıklamada, 2008 yılında Alman vatandaşlığına geçmek için başvuruda bulunan yabancıların sayısının 2007 yılına göre yüzde 5 oranında azaldığı belirtildi.

Açıklamaya göre, 2008 yılında toplam 245 bin 500 yabancı Alman vatandaşlığı için başvuruda bulundu.

Başvuruda bulunanların başında 55 bin 200 kişiyle Türklerin geldiği, bu rakamın tüm başvurular arasında yüzde 22,5’lik bir oranı temsil ettiği ifade edildi.

Türkleri yüzde 8,5 oranla Polonyalılar, yüzde 5,6’şar oranla Sırplar ve Karadağlılar, yüzde 5 oranla Afganlar izliyor.

Açıklamada ayrıca, Hamburg’da 181 farklı ulustan insanların yaşadığı, bu insanların dörtte birinin diğer AB ülkesi vatandaşı oldukları kaydedildi.

Hamburg Eyalet Meclisi Başkan Yardımcısı Nebahat Güçlü, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ”Alman vatandaşlığına başvuranların sayısında azalma oldu, ancak Hamburg’da özellikle vatandaşlığa geçişlerdeki bürokratik engelleri kaldırıcı çalışmalar sonucunda vatandaşlığa geçenlerin oranı arttı. Almanya genelinde vatandaşlığa geçişlerde de azalma olduğu bir gerçek. Bunda Almanya’daki iş piyasasının durumu önemli rol oynamaktadır. Kalifiyeli elemanlar artık Almanya’dan diğer ülkelere göç ediyor. Almanya artık göç alan değil, göç veren ülke konumuna gelmeye başladı” şeklinde görüş belirtti.

-TÜRK DÜNYASI GENÇLİK TOPLULUĞU 6. GENÇLİK BULUŞMASI

-DÜNYANIN DEĞİŞİK YERLERİNDEN GELEN 160

GENCİN KATILDIĞI BULUŞMA 5 GÜN SÜRECEK

(

FETHİYE (A.A) – 27.07.2009 – Türk Dünyası Gençlik Topluluğu tarafından düzenlenen ” 6. Gençlik Buluşması” Muğla’nın Fethiye ilçesinde başladı.

Almanya, Batı Trakya, Doğu Türkistan, Bulgaristan, Irak, Suriye, İran, Afganistan, Moğolistan, Kazakistan, Kırım, Özbekistan, Makedonya, Yunanistan, Fransa, Çin, Türkmenistan, Kırgızistan, Azerbaycan ve Türkiye’den toplam 160 gencin katıldığı buluşmanın 5 gün süreceği belirtildi.

Türk Dünyası Gençlik Topluluğu yetkilileri ve buluşmaya katılan gençler Fethiye Kaymakamı Mehmet Ali Karatekeli’yi makamında ziyaret etti.

Ziyarette gazetecilere açıklama yapan Türk Dünyası Gençlik Topluluğu Başkanı Sedat Adakan, ”Türk dünyası gençleri kendi çabalarıyla bir şeyler yapmaya çalışmaktadırlar. 40-50 yıl sonrasının Türk dünyasının birlik beraberliği için uğraşmaktayız. Türk dünyası ne zaman birlik beraberliğini zayıflatmışsa diğer milletlerin zulmüne uğramıştır. Doğu Türkistan’da, Çin’de yakın zamanda yaşananlar ortada” dedi.

Adakan, 2007 yılının Nisan ayında Manisa’da çaktıkları kıvılcımın ardından, bu 6. buluşmanın Türk dünyası gençlerinin kendi çabalarıyla neler yapabileceğini ortaya koyduğunu söyledi.

Adakan, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Türk dünyasının büyükleri ve lideri olmaması bizleri üzmektedir. 20-30 yıl sonrasının lideri bu genç kadrolar arasından çıkacaktır. Bu toplantılar kesinlikle ırkçılık olarak ele alınmamalıdır. Türklüğün birlik beraberliği olarak görülmelidir. Doğu Türkistan’dan Sibirya’ya kadar önce gençleri, sonra liderleri olarak birlik, beraberlik, barış ve paylaşımcı ruhumuzu ortaya koyacağız. Bizler lider toplumuyuz. Ancak lider yetişememektedir.”

Bu arada, gençlik buluşması kapsamında düzenlenecek çalıştayda, ”Türk kültürünün dünya kültürüne etkileri ve Türklerde spor” konularının ele alınacağı kaydedildi.

Uyanın babalar

Hürriyet
26 Temmuz 2009, Pazar

ALMANYA’da diploma törenlerini izliyorum. Okulu başarıyla bitiren öğrenciler törenle diplomalarını alıyorlar. Başarılı öğrenciler arasında sayıları hiç de azımsanmayacak oranda Türk öğrencileri görünce, duygulanıyorum. Avrupa’daki Türk toplumu çocuğun geleceğinin eğitimden geçtiği gerçeğini artık anladı. Özellikle burda doğup büyümüş ve okula gitmiş, fakat iyi bir eğitim alamamanın ezikliğini çeken Türk anneler çocuklarının eğitimine büyük özen gösteriyorlar. Onlar çocuk eğitimi konusunda çok kararlılar, “ben iyi bir eğitim alamadım, ama çocuklarım geri kalmasın” diye çırpınıyorlar.

***

Veli toplantılarında, okullardaki diploma törenlerinde hep genç anneleri görüyorum. Almancaları iyi olduğu için öğretmenle, müdürle sıkı bir diyalog içindeler. Okul yöneticileriyle girdikleri kararlı tartışmalara tanık oluyorum. Öğretmenin karşısına çıkıp “ben çocuğumun liseye ya da ortaokula gitmesini istiyorum” diye diretiyorlar. Çünkü onlar, zamanında kendi aileleri dil sorunu ve çekingenlikten kaynaklanan nedenlerle öğretmene baskı yapamadığı için daha yüksek okullara gidemediler. Bu nedenle aynı acı tecrübeyi kendi çocuklarının da yaşamasını istemiyorlar.

***

Bu tabloyu görmek beni çok mutlu ediyor. Çünkü yıllardır biz Hürriyet çalışanları Avrupa haberlerimizde hep eğitimin önemini başa çıkardık. Başarılı öğrencileri “gurur kaynağımız” gibi başlıklarla hem mükafatlandırdık hem de cesartlendirdik. Nerde başarılı bir Türk genci varsa, bulup röportaj yaptık. Bu tür haberlerle anne babaların, çocukların böyle başarılı gençleri örnek almasını teşvik etmeye çalıştık. Avrupa’da başarının anahtarının iyi bir eğitimden geçtiği haberlerini bıkmadan usanmadan devam ettirdik.

***

Tüm bu çabalarımıza rağmen zaman zaman mesleği ve işi olmayan, suç olaylarına karışan Türk gençleriyle karşılaşınca, “acaba eğitimle ilgili haberlerimiz boşa mı gidiyor” şüphesine kapıldığım anlar oldu. “Niçin halen eğitim düzeyi düşük, bir mesleği olmayan, gençlerimiz var? Anne babalar bu kadar duyarsız mı” diye öfkelendiğim, düş kırıklığına uğradığım zamanlar yaşadım.

***

Ama inanın bu diploma törenleri şüphelerimi, düş kırıklığımı ve öfkemi alıp götürdü, ruhumu açtı. Diploma törenlerinde en başta kızlar olmak üzere Özlem, Damla, Burcu, Ahmet, Onur gibi pırıl pırıl başarılı gençleri görünce, yıllardır vermeye çalıştığımız eğitim mesajlarının artık yerine ulaştığı kanaati oluştu bende.

***

Diyeceksiniz ki, yeterli mi? Kesinlikle hayır. Mutlaka çok daha büyük gayret ve çaba gerekiyor. Çok daha alınacak yol var önümüzde. Özellikle Almancası zayıf olan ailelerin çocuk eğitimine daha duyarlı hale getirilmesi şart. Ama en çok da babaları bu konuda iğnelemek gerekiyor. Çünkü onlar işin rahatına kaçıyorlar ve çocuk eğitimini tamamen annelerin üzerine yıkmış durumdalar.

Anneler babaların bu rahatını bozun. Öğrenmek pahalıdır ama, cehalet çok daha pahalı gerçeğini babaların da kavraması gerekiyor.

27 yıldır hak arıyor

27 Temmuz 2009 /hürriyet Kemal DOĞAN

Almanya’da 27 yıl önce geçirdiği kaza sonucu haksızlığa uğradığı gerekçesiyle AİHM’de dava açıp kazanan ama bir türlü tazminat alamayan Selim Sürmeli, Almanya hakkında bir dava daha açtı. Bu kez davayı kaybeden süremli 30 bin Euro mahkeme masrafını ödeyemeyince hakkında tutuklama kararı çıkarıldı.

ALMANYA‘NIN Stade kentinde yaşayan bir çocuk babası Konyalı bilgiişlem uzmanı Selim Sürmeli (46), 27 yıl önce geçirdiği bir trafik kazasında kolundan sakatlanmasıyla başlayan hak mücadelesi hala sürüyor. Sigorta şirketi tazminat talebini reddedince Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) kadar gitti. AİHM, bir sigorta davasının 24 yıl sürmemesi gerektiğini, hukuk sürecinin çok yavaş işlediğine karar verdi ve 2006’da Almanya’nın Sürmeli’ye 10 bin Euro tazminat ödemesine hükmetti.

AİHM kararına rağmen tazminat davası yine sonuçlanmayan Sürmeli 2007’de kendini mağdur ettiği gerekçesiyle Aşağı Saksonya Eyalet Hükümeti’nden 20 milyon Euro tazminat talep etti. “Talebime yasal itiraz süresi geçmesine rağmen hiç bir reaksiyon gelmedi. Bu hukuki açıdan haklı olduğumu kabul etmeleri anlamına gelir. Dolayısıyla tazminatı ödemeleri gerekir” diyen Sürmeli, bunu yapmayınca Alman devletine karşı icra başvurusunda bulunduğunu, ayrıca parayı vermedikleri için de iflas davası açtıklarını söyledi.

Frankfurt Mahkemesi, devlete karşı icra ve iflas davası açılamayacağını belirterek, bu talebi geri çevirirken 30 bin Euroluk mahkeme masrafının Sürmeli tarafından ödenmesine karar verdi. Kendini haklı gördüğü için parayı ödemediği için hakkında tutuklama kararı çıkarılan Sürmeli, tutuklamak için için eve gelen polislere tutuklama kararının altında imza olmadığını öne sürerek, polislerle gitmeyi reddetti. Kısa bir süre önce bypass ameliyatı geçiren bu sırada bayılınca tutuklama kararı şimdilik askıya alındı.

Avustralya’nın Melbourne şehrinde yaşayan Batı Trakya Türkleri

DR. SADIK AHMET’İ, 14. Ölüm Yıldönümünde Andılar

Avustralya Batı Trakya Türkleri Derneği’nin 25 Temmuz 2009 tarihinde kendi dernek salonunda düzenlediği Dr. Sadık Ahmet’in 14. Ölüm Yıldönümü’nü Anma Töreni’ne 100’ün üzerinde üye ve misafirlerler katıldı. Bunların arasında TC Melbourne Başkonsolos temsilcisi, İdari ve Sosyal İşler Ataşesi Sayın Hüseyin Koç, Yurt Dışında Yaşayan Vatandaşlar Danışma Kurulu Avustralya temsilcisi Sayın Hilkat Özgün, Victoria Türk Kuruluşları Konseyi Başkanı Sayın Yusuf Vanlıoğlu, Dernek başkanları, temsilcileri ve İş adamları vardı.

“Anma Törenimizin amacı; Avustralya Batı Trakya Türkleri Derneği olarak, Dr. Dadık Ahmet’in başlattığı Türk Azınlık hakları mücadelesinin, onun hedefleri doğrultusunda devam ettiğini vurgulamaktır.” diyen Sihem İmam-Hüseyin, katılanları Dr. Sadık Ahmet’in anısına bir dakikalık saygı duruşuna davet ederek programı başlattı.

Dernek sekreteri Ayşe Erten, önce öğrencilerimizden Alara Öz’ü (üyemiz Feriha Reşitoğlu’nun yazdığı) TRAKYAM şiirini okuması için, sonra da dernek başkanı Hüseyin Meyzin’i açılış konuşmasını yapması için sahneye davet etti.

Dernek başkanı konuşmasında, Türk İstiklâl Savaşı sonunda, 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşmasıyla Yunanistan’a bırakılan Batı Trakya Türkleri halen bugün bu haklarını kullanma mücadelesi verdiklerini dile getirdi. Misafir ve üyelere bu törene katıldıkları için teşekkür etti.

Dernek üyelerinden Nadir Celil “Lozan’dan Günümüz’e” konuşmasında, Lozan Antlaşması’nın oluşunu ve bu antlaşmaya göre Yunanistan’da kalan Batı Trakya Türk Azınlığı’na verilen hakları açıkladı.

1. Batı Trakya Türk Azınlığı kendi dil, din ve kültürünü devam ettirmede serbesttir.

Kurdukları okullarda Türk öğretmenlerle Türkçe eğitim yapabilecek

Dini kurumlarını idare etme ve dini liderlerini seçmede serbesttir

Türk kültürünü istediği gibi devam ettirebilir

2. Bu azınlık haklarıyla beraber eşit vatandaşlık haklarına da sahiptir.

Batı Trakya Türk Azınlığına verilen bu hakların yavaş yavaş ellerinden alındığını ve günümüzde halen devam ettiğini ifade eden Nadir Celil bazı örnekler verdi:

İsminde “Türk” kelimesi olan kuruluşların kapatılması

Kendi okullarına Türk öğretmenlerini atayamaması

Türkçe eğitimin kısıtlanması

Kendi müftülerini seçememesi

Ve son olarak da, İmamların dahi Yunan hükümeti tarafından seçilip atanması eklendi.

Batı Trakya Türkleri’nin Azınlık hakları gibi birçok vatandaşlık hakları da ellerinden alınmıştı. Bunların başında 19. madde ile vatandaşlıktan çıkarılma, motorlu araç ehliyeti ve mal mülk satın alamama gelir. Avrupa Birliği üyesi Yunanistan’da Batı Trakya Türkleri son yıllarda vatandaşlık haklarına sahip olsalar da, 19. madde sorunu halen devam etmektedir.

Nadir Celil konuşmasını “Geçmişte bu haklarımızı koruyamamamızın bir nedeni eğitim seviyesinin düşük oluşudur. Bugün yeni yetişen eğitimli gençlik Batı Trakya konusunu bilinçli bir şekilde takip etmektedir ve Avrupa Batı Trakya Türkleri Federasyonu (ABTTF), Batı Trakya Türkleri’nin haklarını Uluslararası arenada savunmaktadır.” diyerek tamamladı.

Bu konuşmasının ardından ABTTF tarafından derneğimize gönderilen “Batı Trakya Türk Azınlığı – dünden bugüne” belgeseli ekranda ilgiyle izlendi.

TC Melbourne Başkonsolos temsilcisi İdari ve Sosyal İşler Ataşesi, konuşmasında Avustralya Batı Trakya Türk toplumunu yaptıkları etkinlikte Dr. Sadık Ahmet’i anarak Azınlık hakları mücadelesini devam ettirdiklerinden dolayı kutladı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin her zaman Batı Trakya Türkleri’nin her çeşit sorunlarıyla ilgili davalarda onlarla beraber ve yanlarında olduğunu belirtti.

“Sadık Ahmet Ölmüş Dediler” şiirini öğrencimiz Evren Haliloğlu’ndan dinledik. (Bu şiiri Batı Trakyalı şair/yazar İbrahim Baltalı yazdı.)

“Dr. Sadık Ahmet kimdir?” Dernek üyesi Memet İmam-Hüseyin, konuşmasına Batı Tarakya Türk Azınlığı’nın mücadelesinin Dr. Sadık Ahmet’in ölümüyle bitmediğini, bu mücadelenin devam ettiğini belirterek başladı. Dr. Sadık Ahmet’in kısa özgeçmişiyle devam etti. Eğitimini tamamlayıp 1978 yılında Batı Trakya’ya döndüğünde Eğitim, din ve ekonomik alanlardaki hakların tamamen alındığını görmesiyle mücadeleye başladığını söyleyerek bu haklardan sözetti ve örnekler verdi.

Dr. Sadık Ahmet’in Türk Azınlığı’nın “Şikâyet ve İstekler”ini içeren bir imza kampanyasında 10 bin imza topladığını ve bu imzaları 25 Eylül 1987 tarihinde, Selanik’te yapılan “Demokrasi ve İnsan Hakları” toplantısında katılımcılara dağıttığını belirtti.

Bunun üzerine Yunan hükümeti Dr. Sadık Ahmet’e “Yalan haber yaymak ve sahte evrak hazırlamak”la suçlandığını; 30 ay hapis ve 100 bin drahmi para cezası verildiğini ilave etti.

29 Ocak olaylarını (Yunan hükümetinin ‘Batı Trakya’da Türk yok’ kararını Gümülcine’de protesto etme yürüyüşü – 1988) anlatıp, Yunan hükümetinin Batı Trakya Türk Azınlığı’nın hak arayışını bir ayaklanma olarak kabul ettiğini ve çok sert şekilde polis gücüyle halkın üzerine gidildiğini anlattı. Son olarak Dr. Sadık Ahmet’in hapse götürülürken Türk Azınlığı’na verdiği mesajı okudu:

“Ben bir Türk olduğum için hapse götürülüyorum.

Eğer Türk olmak bir suç ise, burada tekrar ediyorum.

Ben bir Türküm ve öyle kalacağım.

Bu mesajımla Batı Trakya Türk Azınlığı’na sesleniyorum ve Türk olduklarını unutmamalarını söylüyorum…” der.

Bu konuşmanın ardından Dr. Sadık Ahmet’in 1993 yılında, Rodop dağlarında yapılan geleneksel Alan Panayırı’nda halka seslenişini ve 1990 yılındaki mahkemesinden kısa bir belgesel gösterildi.

Sihem İmam-Hüseyin, program boyunca yapılan konuşma ve gösterilen belgesellerden anlaşıldığı gibi Batı Trakya Türkleri’nin kendi vatanları Yunanistan’da maruz kaldıkları haksızlıklardan dolayı kendileri için daha iyi bir hayat ve çocuklarına sağlıklı bir istikbal verebilmek için Avustralya dahil dünyanın birçok memleketine göç ettiklerini söyledi. Avustralya’ya göç eden Batı Trakya Türkleri’nin yeni vatanları Avustralya’da bütün haklara sahip, hür olarak mutlu yaşadıklarını ilave etti. Bu mutluluklarını belirten AVUSTRALYAM şiirini Meriç Öz okudu. (Bu şiiri de üyemiz Feriha Reşitoğlu yazmıştır.)

Programın son bölümünde Avustralya Batı Trakya Türkleri Derneği Türk Sanat Müziği Grubu, Nadir Celil yönetiminde Rumeli Türküleri sundular.

Program, Sihem İmam-Hüseyin’in, Dr. Sadık Ahmet’i Anma etkinliğinin gerçekleşmesini sağlayan herkese ve misafirlere teşekkür ederek, onları üyelerin hazırladığı Batı Trakya yiyeceklerini tadıp birlikte sohbet etmeye davet etmesiyle sona erdi.

Hazırlayan

Sihem İMAM-HÜSEYİN

Basın Yayın Sorumlusu

Avustralya Batı Trakya Türkleri Derneği

103 – 109 Union Street, Windsor VIC 3181

Tel: +61 3 9320 1229

Mob: 0408 209 505

Email: sihem.ih@bigpond.net.au

Melbourne, 27 Temmuz 2009

-ALMANYA BÜYÜKELÇİLİĞİNDE "YARGI ALGISI" PANELİ - turkiye almanya iliskilerinde yeni donem 2195961

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir