Hüseyin MÜMTAZ
Dün “Ayios Spiridon’un Çanları Kimin İçin Çalıyor?” başlıklı ve Kıbrıs konulu bir yazı yazmıştık..
Eksik bırakmışız..
Meğer yakın coğrafyamızdaki Rum (ve muhtemelen Rus) Ortodokslara ait bütün çanlar Türkler için çalıyormuş..
Rodos, Girit, Ege adaları ve tabii Batı Trakya Türkleri..
Evet, dünyanın bütün çanları.. Birleşin ve koro halinde “Türkler için” çalmaya başlayın..
Hoş, zaten hiç durmuyorsunuz ya..
Duyan var mı, işte ondan şüpheliyim..
Son haber, eski Başbakan Papandreu’dan..
AB HABER’in haberine göre PASOK Başkanı, 1999 yılında, Türkiye’nin AB’ye katılımı ve kıta sahanlığı meselesinin iki ülke tarafından çözülememesi durumunda Lahey Uluslararası Mahkemesine gönderilmesiyle ilgili bir yol haritası bulunduğunu kaydetmiş.
1999 yılı, “M”HP’nin koalisyon ortağı olarak bulunduğu ve o ağızları doldurarak büyük büyük söylenilen “Elli Yedinci Cumhuriyet Hükümeti” dönemidir.
Doğrudur, “milliyetçi-ulusalcı liderler zirvesi”, kıta sahanlığının “çözülememesi durumunda” Lahey’e götürülmesini kabul etmiş, fakat Batı Trakya Türkleri konusuna hiç değinmemişlerdi..
PASOK Başkanı, bu arada ve eli değmişken Trakya’daki “Müslüman azınlık” konusuna da “açıklık” getirmiş ve “Bu, özellikle bir Yunan konusudur ve bunu kimseyle tartışmayız” dedikten sonra; “ekümenik patrikhaneyle” ilgili olarak da, “Ekümenik patrikhanenin kaderi, Yunanistan’ı ilgilendirir. Bu, Türkiye ile Yunanistan arasındaki ikili konularla ilgili değildir, bu, Türkiye’nin AB’ye karşı yükümlü olduğu bir konudur” diye eklemiş..
Olur…
Uygur Türkleri Çin’in iç işi olacak, Batı Trakya Türkleri sadece Yunanistan’ı ilgilendirecek ama Fener’deki kilise, Heybeli AB’yi ilgilendirecek..
Bu kafayla, “kıprıslıtürkler” meselesi de çok yakın bir gelecekte “Kıprıs” Rum Cumhuriyeti’nin iç işi olacak..
Bana en ufak bir faydası olmayan Fener’deki kilisenin papazı bütün Avrupa’yı ilgilendirecek ama Tuzcuköy Camii’ndeki hoparlörden yayılan ezanın sesi sadece Yunanistan’ı ilgilendirecek ve fazla geldiği için “sesi” kısılacak..
“Azılı Türk düşmanı”; Batı Trakya Bölgesi “Genel Sekreteri” Dimitris Stamatis; “Yunanistan’ın iç işi” olduğu için Türklerin yapmış olduğu kültürel etkinliklerinden rahatsız oluyor ve bu etkinliklerin aslından uzak bir şekilde, azınlığın kimliğini inkar edercesine adeta Yunanca olması için elinden geleni yapmaya gayret gösteriyor. Susurköy Belediyesi’nin her yıl geleneksel olarak gerçekleştirdiği “Kiraz Festivali” etkinlikleri kapsamında, Belediye Başkanı İsmet Kadı’ya “ekonomik baskı” uygulayarak basılan afişlerde bir kelime dahi Türkçe’nin yer almaması ve Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu Başkanı İskeçe Müftüsü Ahmet Mete’ye protokolde yer verilmemesi için uyarılarda bulıunuyor..
Batı Trakya bölgesine “özel görevli” ve “fevkalâde yetkilere sahip” bir Genel Sekreter atanması bile Yunanlıların bakış açısını anlatmıyor mu?
AB üyesi Yunanistan Batı Trakya’ya Bölge Genel Sekreteri atayabiliyor..
Hadi siz Türkiye’nin; “aday adayı” yahut “imtiyazlı ortak” statüsüyle; “geri kalmış”, “bıraktırılmış”, “kalkınmada birinci öncelikli” yöresi Güneydoğu Anadolu için meselâ “genel vali” kartvizitiyle “özel yetkili” bir genel sekreter atamaya kalkın bakalım..
Bakın neler olacak !
Batı Trakya’da 14 yıl önce Egnatia otoyolu için istimlâk yapılacak, her ne hikmetse yol sadece Türklerin arazilerinden geçecek, ve bu tazminatlar halen…
Yâni aradan 14 yıl geçmiş olmasına rağmen Yahyabeyli, Yassıköy, Susurköy ve Arabacıköy nahiyesine bağlı hak sahiplerine ödenmeyecek..
Ve bu, Yunanistan’ın “iç işi” olacak.
Bu köy isimlerinin sakın AB standartlarına göre yukarıda yazıldığı gibi kullanıldığını zannetmeyin..
Hepsinin Yunanca isimleri var.. Sırayla Amaranda, Iasmos, Sosti ve Amaksades..
AB üyesi Yunanistan’da Türk köy isimleri ille Yunanca olacak..
Ama “aday” Türkiye’de Türk köy isimlerinin ille de Yunancaları kullanılacak..
Mardin’de geçenlerde gerçekleştirilen 44 kişilik katliamın nedenlerinden biri olarak, bölgedeki yer isimlerinin “Türkçeleştirilmesi” gösterilecek..
Yunanistan’da Türk olacaksın..
Yunan yasalarına göre “ömür boyu” emekli maaşı almaya hak kazanacaksın..
Ama bu hakkı kazandığın halde ve hem de dört çocuklu isen adın Bedriye Zeybek olduğu için sana tarafsız davranılmayacak ve makul gerekçe gösterilmeden temel haklarından mahrum edileceksin..
AİHM’de mahkûm olacak ve mahkeme kararını “takmayacaksın”.. Bu, iç işin olacak..
Ama dönüp, Türkiye’de azınlık vakıflarının haklarını kovalayacak, çıkarılan yasaları beğenmeyeceksin..
Onlar hep Avrupa’nın işi olacak, Avrupa’yı ilgilendirecek..
Karamanlis ve Hristofiyas, “Uzun uğraşlardan sonra Kıbrıs meselesini nihayet AB meselesi haline getirdik” dememişler miydi?
Okçular Camii yakılacak, Kütüklü Baba Tekkesi manastıra çevrilecek, Taşlık bölgesinde Hıdır Baba Türbesi manastıra dönüştürülecek..
Bunlar Yunanistan’ın iç işi olacak ama Heybeli zinhar Türk yasalarına göre açılmayacak, ille de Fener’deki kiliseye bağlı ve “müstakil” olacak..
“AB’ye aday” ülke Türkiye’nin bütün dağ köylerine Amerika’sından İsveç’ine bütün elçilik-konsolosluk görevlileri serbestçe gidip saha araştırması yapacak, istatistikler-kamuoyu araştırmaları düzenleyecek “nabız ölçecekler” ama Türkiye Cumhuriyeti’nin Gümülcine Başkonsoslosu “dağ bölgesi”ne gidip dini törenlere-kültürel etkinliklere katılamayacak..
Gümülcine’de yayınlanan BİRLİK Gazetesi’nde (www.birlikgazetesi.info) konu ile ilgili olarak okuduğum yazıda şöyle bir cümle var..
“Bunu bu gün değil, şu günlerde yıldönümünü kutlayacağımız -1923 Lozan Barış Andlaşması-nda yaptığımız gibi, -biz Yunanlılarla birlikte yaşamak istiyoruz, Bulgarlarla ve Fransızlarla değil- dediğimiz ve tercihimizi yaptığımız gibi aynen arkasında duruyoruz bu kutsal emanetin. Son sözüm şu, durmayanlar utansın, emanete ihanet olmaz, ülkemiz Yunanistan yöneticileri de bunu bundan sonra da böyle bilecektir, bilmelidir”.
1923’deki “Yunanlılarla yaşamak istiyoruz” konulu o mahut “tercihin” hikâyesini daha önce yazmıştık..
Şimdi…
Yunanlıların yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır..
Batı Trakya, Rodos, Girit ve Ege Adaları’ndaki Türklerin başına gelenler…
Kıbrıs Türklerinin başına geleceklerin tıpkısıdır, en ufak bir şüpheniz olmasın..
Batı Trakya Türkü’nün şu veya bu şekilde yaptığı “Yunanlılarla yaşamak istiyoruz” tercihi kulaklara küpe olmalıdır..
2004 Annan referandumunda sana da aynı soru sorulmuştu ey Kıbrıs Türkü..
Anlaşılan o ki şartlar uygun hâle getirilince..
Konjonktür uyarına gelince..Denk gelince…
1923’de Batı Trakya Türkü’ne… 2004’de sana kurulan tezgâh..
Yakın bir zamanda yinelenecektir..
Kulağına küpe olsun..
Çanlar çalıyor… Duymuyor musunuz? 23/07/09
Bir yanıt yazın