Olmak ya da Olmamak
Mehmet Bedri Gültekin
Son günlerde Türkiye’nin dış politikasında ülkenin kaderi ile ilgili son derece önemli iki gelişme yaşandı.
Birinci gelişme, Çin’in Sincian Uygur Özerk Bölgesinde meydana gelen olaylar üzerine AKP Hükümetinin aldığı tavırdır. Recep Tayyip Erdoğan, olayları soykırım olarak nitelerken, olayların kışkırtıcısı olduğu belirtilen ve Amerika’da yaşamakta olan Rabia Kadir’in Türkiye’ye gelmek istemesi halinde vize vereceklerini açıkladı.
İkinci gelişme Rusya üzerinden Avrupa’ya giden doğal gaz boru hattına alternatif olarak Amerika tarafından kotarılan Nabucco Projesi’nin büyük tantanayla Ankara’da imzalanmasıdır.
Her iki gelişme de, Türk dış politikasında radikal bir kırılmanın yaşandığını gösteriyor. Türkiye her ne kadar yarım yüzyılı aşkın bir zamandır Atlantik ittifakı içinde yer alıyorsa da komşularıyla ilişkilerini her zaman iyi tutmaya gayret etti. Özellikle Rusya ve Çin ile olan ilişkilerinde özenli davrandı.
Ama şimdi durum değişmektedir. Halk içindeki desteğini her geçen gün kaybeden, ekonomik kriz karşısında tam bir çaresizlik içinde olan ve Ergenekon tertibi ile altından kalkamayacağı kanunsuzluklara batan ve büyük suçlar işleyen AKP, dış politikada ABD’nin önüne koyduğu oldubittilere tamamıyla teslim olmuştur.
SİNCİAN UYGUR OLAYI
Özerk Bölgenin Başkenti Urumçi’de meydana gelen olaylarda 191 kişi öldü. Çinli yetkililerin yaptığı açıklamaya göre ölenlerin 137’si Han Çinlisi, 54’ü Uygur. Çin, olayların Rabia Kadir’in başkanı olduğu Dünya Uygur Kurultayı tarafından kışkırtıldığını, saldırganların işyerlerini tahrip ettiklerini ve insanları öldürdüklerini, olayların bu gelişme üzerine çığırından çıktığını bildirdi.
Aslında Rabia Kadir’in kimliği olayların anlaşılması için yeterli ipucunu veriyor. Kadir, Çin’in en büyük zenginlerinden… 1999 yılında Amerika hesabına çalışmak suçundan tutuklanmış. 2005 yılında tahliye edilince de Amerika’ya yerleşmiş.
Rabia Kadir Amerika tarafından, toplam olarak 3 milyon Müslüman’ın katlinden sorumlu Bush ile birlikte Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmiş! Başında bulunduğu Dünya Uygur Kurultayı her yıl CIA’nın bir yan kuruluşu olan NED’den 210 bin dolar ödenek alıyor.
Amerika’nın, Uygur meselesini kaşıyarak Çin’e karşı kullanma stratejisi biliniyor. Bundan dolayı Urumçi’de olaylar patlak verince bütün Türk Cumhuriyetleri ve Rusya, Hindistan ve İran gibi belli başlı Asya ülkeleri, konuya temkinli yaklaştılar. Hatta tavırlarıyla Çin’e destek oldukları da söylenebilir.
Türkiye ise aldığı tutum ile bütün diğer Türk Cumhuriyetlerinden ve Asya ülkelerinden ayrıldı. Deyim yerindeyse Sincian Uygur olayında Türkiye, Amerikan dolmuşuna bindi. Basın ve yayın organları kampanya halinde bir Çin düşmanlığı yürüttüler. Mitingler düzenlendi.
Bu anlamda Urumçi’deki provokasyonun, Çin’de değil ama Türkiye’de şimdilik başarıya ulaştığı söylenebilir.
NABUCCO
‘Gaz yok ama boru anlaşması imzalandı.’ Aydınlık Dergisi Nabucco Projesine atılan imzaları bu şekilde değerlendirdi. Rusya Başbakanı Putin ise Antlaşma ile ilgili olarak “Herkesin toprağı kazma ve oraya boru döşeme hakkı vardır” sözleriyle tepkisini gösterdi.
Gerçekten de belli başlı gaz tedarikçisi ülkeler olan Rusya, İran, Azerbaycan ve Türkmenistan’ın olmadığı bu Antlaşma ne anlama gelmektedir. Sadece Irak gazı ile bu boru hattı işlevsel olacak mıdır?
Kaldı ki Irak gazı da garanti değildir. Amerika Irak’tan çekiliyor. Irak’ı, Amerika’nın kuzeyde kurduğu kukla devletten kaynaklanacak olan büyük bir kargaşa bekliyor. Yakın gelecekte, en radikal anti Batı bir yönetimin bu ülkede işbaşına gelmesi kuvvetle muhtemeldir.
Dolaysıyla Nabucco boru hattının bugünden görünen sonuçları şunlar olmaktadır:
1. Amerika’nın Rus Doğal gaz hattına alternatif olarak yeni bir projeyi gündeme getirmiş olması. Bir anlamda Rusya’ya gözdağı vermesi.
2. Irak’ın kuzeyinde kurulmuş olan kukla devletin doğal gaz kaynaklarının Batıya aktarılması. Batı’nın derdine derman değil ama Amerika ile kukla devletin yarasına merhem olacak.
İNTİHAR
Kısacası Nabucco boru hattı Türkiye açısından birinci olarak Amerikan çıkarları uğruna Kuzey Komşusu ile ilişkilerinin bozulması, ikinci olarak ulusal güvenliğe ve toprak bütünlüğüne doğrudan tehdit olan kukla devletin beslenmesine hizmet edecektir.
Neresinden bakılırsa bakılsın Türkiye’nin çıkarı ile izah edilemeyecek bir tablo ile karşı karşıyayız.
Çin Halk Cumhuriyeti, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu ayrılıkçı terör konusunda hep Türkiye’yi destekledi. Amerika ise ayrılıkçı terörü… Ve Türkiye şimdi kalkıyor Çin’e karşı Amerikanın kışkırttığı Çin’e yönelen ayrılıkçı terörü destekliyor.
Rusya Türkiye’ye, Bütün Doğu’nun gazının Batı’ya aktarılmasını sağlayacak olan Güney Akım Projesine dâhil olmayı teklif etti. Türkiye bu somut teklife cevap vermedi. Gitti Amerika’nın, gazı olmayan ama Rusya’ya tehdit anlamına gelen boru hattına imza attı.
Bu adımlar “intihar”dan başka bir sözcükle açıklanamaz. Ama hiç kimsenin şüphesi olmasın. Bu Türkiye’nin değil AKP’nin intiharıdır.
Bir yanıt yazın