AKP’nin yerel seçimde Kürtler’den yediği büyük darbeden sonra gündemden düşen Kürt sorunu, yeniden konuşulmaya başladı. Bir yandan Ağustos’ta Abdullah Öcalan’ın açıklayacağı plan tartışılırken, öbür yandan önümüzde, Barzani-Talabani ittifakını oldukça ürküten Musul seçimleri bulunuyor. Özellikle ülkemizdeki Kürt sorununun bir parçası haline gelen Musul meselesinde, Türkiye yöneticilerinin yeni gelişmeler karşısında benimsedikleri (daha doğrusu benimsemedikleri) tutum ise oldukça düşündürücüdür.
Musul’da Ne Değişti?
Musul’da, Obama’nın iktidara gelişinden beri önemli gerilimler var: Barzani yönetimi ile yeni ABD yönetimi arasında gerginlik giderek artıyor. Barzani yöneticilerinin Obama siyasetinden rahatsızlıklarını yüksek sesle dile getirmeye başladıkları bir dönemdeyiz.
Kuzey Irak Kürtleri’ne Musul bölgesinde ve İsrail himayesinde, bol enerji rantı olan bir devletçik verme yolundaki Bush siyasetinin duraklaması, Barzani Kürtleri’ni uzun süredir huzursuz ediyordu. Obama iktidara gelir gelmez, ilk işi, Amiral Michael Mullen‘i Kuzey Irak’a yollayıp, müstakbel Kürdo-judaik devletin başkenti olarak vaat edilen Kerkük konusunda Barzani yönetimini uyarmak olmuştu. Barzani kadroları, ABD’nin bu uyarısına “ABD bize Kerkük’ü unutun demek istiyor,” sözleriyle tepki gösterdi.(1) Nitekim artık, Barzani yanlısı sitelerde, ABD’nin Kürtleri kendi kaderine terk ettiği yakınmalarına rastlamak, ilginç olmaktan çıkmıştır.
Barzani yönetimi ile ABD arasında Kerkük konusunda yaşanan gerilime en son 25 Temmuz seçim gerilimi de eklendi. Seçime Talabani ile Barzani’nin ortak listesi “Kurdistani” ile giren yönetim, başta PKK uzantısı partileri yasaklayarak, ardından da rakiplere sistematik baskı uygulayarak seçimin galibi olacağına emindi ki, hatırı sayılır bir rakiple karşılaştı. Kısa süre öncesine kadar Talabani’nin sağ kolu olan Nevşirvan Mustafa, ayrılarak kurduğu “lîst-é Goran,” yani Değişim listesiyle Barzani-Talabani ittifakına meydan okuyor. Eski bir peşmerge olduğundan, Kürtler içindeki saygınlığı yüksek olan Nevşirvan Mustafa’nın özellikle Süleymaniye gibi önemli merkezlerde güçlü olduğunu görebiliyoruz.(2) Goran’ın bu seçimde Barzani’yi çökertmesini kimse beklemese de, bölge halkının yolsuz Barzani yönetiminden bıkkınlığını ifade eden bir kanal haline geldiği vurgulanıyor.
Barzani’nin diğer bir önemli güç olan PKK’ya uyguladığı sansürü Goran’a uygulayamaması ise, ABD’nin bu yeni oluşuma desteğiyle açıklanıyor.
Barzani’nin ise bunlara yanıtı şimdilik karşı uyarılar yapma düzeyindedir. Büyük Ortadoğu Projesi’ye yönelik revizyonist, belki de tasfiyeci arayışları olan Obama yönetimi karşısında; nasıl Avrupa Birliği Rusya’ya, İsrail de İran’a karşı daha provokatif ve saldırgan bir siyaset güdüyorsa, Kuzey Irak Kürtleri’nin de Araplar’a karşı provokatif açıklamalara başvurduğunu görebiliyoruz. Merkezi Irak ordusunun küçük bir manevrasını bahaneyle sokaklara barikatlar kuruyorlar, her gün etnik çatışma imalarıyla gündeme oturuyorlar.
Tüm amaç, on küsur yıllık Büyük Ortadoğu Projesi’nden olası bir sapmanın önüne geçmektir; bu yolda, provokatif etnik şiddete başvurmak da uzak bir olasılık gibi görünmüyor.
Ve Türkiye
Tam da bu bağlamda, geçtiğimiz hafta yayınlanan, Kuzey Irak’ı İsrail’in değil de Türkiye’nin himayesine vermeyi ima eden ABD kaynaklı rapor karşısında Türk yöneticilerin tutumu da öğreticidir. Kuzey Iraklı Kürtler’in gerekirse Türkiye nüfuzuna girebilecekleri yolundaki raporda, Türkiye yöneticilerinin “Kuzey Irak’la ekonomik birliğe evet, siyasal birliğe hayır,” sözleriyle bu fikri geri çevirdikleri belirtiliyor.(3) Bu görüş, raporun yayınından sonra, bazı Türk siyasetçilerince de yinelendi.
Böylece, gerçeklikle bağı zayıf olan ve dengeleri yoklama niteliğindeki bir raporda Türkiye yöneticileri, Barzani’nin her alanda etki yitirdiği bir dönemde, siyasetlerini kökten değiştirecek ufuk ve niyete sahip olmadıklarını bir kez daha göstermiş oldular. Belki de Türk devlet adamlarına, Irak merkezi yönetimine rağmen petrol anlaşmaları yaparak devletçiği yasallaştıran Türk tekellerinin(4), Barzani yönetimi ile hamisi İsrail’in takdirleri yetmektedir.
(1) www.kurdistan.ru, “SshA molçalivo predlagayut kurdam zabıt’ o Kirkuke” 16.07.09.
(2) Ferhad Murasil, “Count Your Change,” Newsweek International, 24.06.09.
(3) . 09.07.09.
(4) Rasheed Ahmed, “Iraq Says Kurd Oil Deals Illegal, Kurds Foot Bill,” Guardian Online, 10.07.09
Barış Zeren
Odatv.com
20 Temmuz 2009
============================YORUM====================
From: nuri sabuncu <[email protected]>
boyle bir hadise ileri bir tarihte Kurdistan devletinin kurulusunun baslangici olur herhalde once birlesirTurkiye ile ve buyurler sonra referandumla Suriyeden Turkiyeden Iraktan parcalar alir ve Kurdistan kurulur. Kurd nufusu nasil cabuk buyuyor bunu hep biliriz.
Bir yanıt yazın