“Herkes kendinde olmayan şey için savaşır”,
Ya da,
“Kimin neye gereksinimi varsa onun için savaşır”
Napolyon için para para para,
ABD için güç güç güç üçlemesi geçerli.
Çin’den vahşet haberleri gelmeye devam ediyor,
Çin’de fabrikada çalışan Çinliler ile Uygur Türkleri arasında çıkan kavganın ateşlediği olaylar sokaklara taşınmış, çıkan olaylarda birçok kişi ölmüştü.
Uygur Türkleri ölenler için soruşturma açılmasını istiyor, Çin hükümeti ise olayları örtbas etmeye çalışıyor.
Çin Hükümeti çıkan olayların fitilini ateşleyen sorumluların peşine düşmüş onları bulma derdinde. Sorumluları bulacak diye ev ev baskın yaparak, Uygur Türklerini gözaltına alıp, sorumluların idam edileceğini açıklar açıklamaz, uygulamaya geçmek ve 196 Uygur Türkünü kurşuna dizmek neyin ispatı olabilir ki?
Güç bende, gösterisinden başka.
ABD, sırf çıkarları uğruna, Irak’a girebilmek için kendisinin yazıp yönettiği senaryoyu uygulamamış mıydı?
1,5 milyona yakın kişi bu senaryoya kurban edildi.
ABD’nin bitmek tükenmek bilmeyen arsızlığı için.
Afganistan,
Pakistan,
Hindistan,
Azerbaycan,
Irak,
Ve Çin,
ABD bir liste yapmış çelik çomak oynar gibi oynuyor insanlarla.
Canı istiyor saldırıyor,
Canı sıkılıyor nifak tohumu serpiştiriyor,
Güçlü olmanın verdiği şımarıklık mı bunlara sebep?
Öyle ya hem güçlü olup hem gücünü kaybetme korkusu içinde olmak demek ki bu kadar vicdanları yok edebiliyor.
Akdeniz’in en büyük limanlarından biri olan Pire Limanı’nın Çin Cumhuriyetinin en büyük şirketlerinden Cosco tarafından kiralanması ve beraberinde getirdiği ekonomik güç, bu denli rahatsız ediyor olabilir mi?
Çin ucuz ve kalitesiz işçiliği ile ürettiği ürünlere sahip olmasına rağmen, birçok ülkenin pazarında kendisine ciddi bir yer edinmiş ve bu sayede rakip olma yolunda bir hayli yol almış durumda.
Otomotiv,
Elektronik,
Gıda,
Plastik,
Ham petrol,
Çelik mamuller,
Hazır giyim,
Ve oyuncak sektörü…
Çin’in ucuz işçiliği ülkelerin karlılık oranına ciddi pay sağlıyor, bu nedenle de tercih ediliyor.
Napolyon para para para derken ABD’nin kulağına fazlası ile fısıldamış.
Ve ABD, içinde ki sese “Hadi Çin beni yorma katlet ve parçalan, bu sayede gücüm her dem baki kalsın” sözleri ile hayat veriyor.
Tüm bunlar, sokaklara çıkıp Uygur Türklerini yerlerde sürüme, dövme, taşlama, işkence ve şiddet uygulamayı haklı kılmadığı gibi asıp, kesme, kurşuna dizme, hakkı da vermiyor.
Sözüm ona ülke bütünlüğünü ve istikrarı sağlamak katliama eşdeğer değil.
Üstelik tüm dünyanın gözü önünde Türkistan topraklarını işgal edip, parçalara ayıran ve 60 yıldır bin bir işkence ve zulümle yok etmeye çalışan Çin değilmiş gibi.
Birileri Çin’in kuyusuna aynı zamanda Uygur Türkleri ile Doğu Türkistanlıların kuyusuna da taş atıyor, bundan nemalanan emperyalist devletler olurken, kurban olan, soykırıma uğrayan yine Türkler.
Dünya suskun,
Türkiye suskun,
Siyasiler suskun,
Medya suskun,
Her taşın altında ABD!
Sıkıldım, yoruldum bu kanlı para kolikten!
Nuran.talay@politikadergisi.com
Bir yanıt yazın