TURKIYEDE ENGELLILER ANADOLU LISELERINE ALINMIYOR.

ne derseniz deyin ister tuzak ister öyküyü biliyorduk deyin. Bu öyküyü daha önce bende yakınlarıma gönderdim biliyordum ama şimdi Milli Eğitim Bakanı olacak herifin gitmeden aldığı bir kararla engellilerin Anadolu liselerine alınmasını engelleyen kararnameden sonra Bu (“ayıbı” demek çok zor bu ondan da çok fazla şey ifade eden) davranışı protesto etmek amacıyla ben yine herkese gönderiyorum.

Engellilere  “zarar vermeyeni bırakın” saygı göstermeyen tek canlı, insan olmalıdır. Sadece hayvanlar onlara zarar verir, o da kendilerini hayatta tutabilmek için. Şimdi varın MEB nın başında bulunan kişinin Ne olduğunu düşünün.

HAVVA AYNUR DEDEOGLU <haynurdedeoglu@gmail.com>

Sevgiler
Ne yapardiniz? Karari siz verin. Komik bir cümle beklemeyin, çünkü yok.
Yine de okuyun. Sorum
şu: Aynı kararı siz verir miydiniz?

Okuma ve öğrenme zorluğu çeken çocuklara özel eğitim veren bir okul icin bağıs toplama yemeğinde, çocuklardan birisinin babası katılımcılar tarafından asla unutulmayacak bir konuşma yaptı. Okula kendini adamış öğretmenleri kutladıktan sonra şöyle bir soru sordu: ‘Dışardaki etkenler tarafından etkilenmedikçe doğa herşeyi mükemmel bir şekil ve sırada yapıyor. Ama yine de oğlum Shay, diğer çocukların öğrendikleri gibi öğrenemiyor. Diğer çocukların anlayabildikleri gibi anlayamıyor. Oğlumda doğal olması
gereken şeyler nerede?’

Bu soru karşısında dinleyiciler sessiz kaldılar..

Baba devam etti. ‘Ben inanıyorum ki, dünyaya fiziksel ve zeka engelli Shay gibi bir çocuk geldiğinde, gerçek insan doğası kendini gösterme fırsatını buluyor ve bu da insanların o çocuğa davranış şekillerinde kendini gösteriyor.’

Ve sonra aşağıdaki hikayeyi anlatmaya başladı:

Shay ve babası bir gün parkta Shayin tanıdığı birkaç çocuğun baseball oynadıklarını gördüler.
Shay sordu, ‘Acaba oynamama izin verirler mi?’
Shay’in babası çoğu çocuğun Shay gibi bir çocuğun takımlarında oynamasını istemeyeceklerini ama aynı zamanda eğer oğluna izin verirlerse oğlunun o çok ihtiyacını duyduğu, engellerine rağmen başkaları tarafından kabul edilmenin özgüveni ve sahiplenme duygusunu vereceğini de biliyordu.
Shay’in babası çocuklardan birinin yanına yaklaştı ve (fazla birşey
beklemeyerek) Shay in oynayıp oynayamayacağını sordu. Çocuk şöyle danışabileceği birilerine baktı ve sonra ‘Şu anda 6 sayı gerideyiz ve oyun sekizinci turunda. Herhalde takıma girebilir ben de onu dokuzuncu turda vurucu olarak sokmaya çalışırım’ dedi.

Shay büyük bir gayretle takımın yanına gitti ve yüzünde kocaman bir gülümseme ile takım t-shirtini giydi. Babası gözünde yaş, kalbi sıcak duygularla dolu onu izledi. Çocuklar oğlunun kabul edilmesinden dolayı babanın mutluluğunu gördüler. Sekizinci turun sonunda Shay’in takımı birkaç puan kazandı ama hala 3 sayı gerideydi. Dokuzuncu turun başında Shay eldiveni eline geçirdi ve sağ açık sahaya çıktı. Ona doğru hiç top isabet etmemesine rağmen oyunda olmaktan son derece mutluydu ve babasının ona tribünlerden el salladığını gördüğünde yüzünde kocaman bir gülümseme vardı.
Dokuzuncu turun sonunda Shay’in takımı yine puan kazandı. Şimdi bütün kaleler doluydu, oyunu kazanma şansı ortaya çıkmıştı ve topa vurma sırası Shay’e gelmişti.

Bu noktada Shay’in vurucu olmasına izin vererek oyunu kaybetme riskini mi almalıydılar? Şaşırtıcı bir hamleyle Shay’e sopayı verdiler. Herkes topa isabet ettirme şansının sıfır olduğunu biliyorlardı çünkü bırakın topa vurmayı Shay sopayı bile elinde tutmasını bilmiyordu.

Ama Shay sahaya çıktığında top atıcı, diğer takımın kazanma şanslarını bir kenara bırakarak Shay’e bu fırsatı tanıdıklarını görünce birkaç adım öne giderek yumuşak bir şekilde topu Shay’e doğru fırlattı. İlk topa Shay zorlukla sopayı savurdu ama ıskaladı. Atıcı tekrar birkaç adım öne doğru geldi ve topu yine yumuşak bir şekilde Shay’e doğru attı. Shay sopayı savurdu ve hafifçe topa dokunarak yere atıcıya doğru vurdu.

Oyun şimdi bitecekti. Atıcı topu yerden aldı ve ilk kaledeki adamına
kolaylıkla atabilecek ve Shay’i sobeleyerek oyunu bitirebilecekti.

Ama atıcı topu aldı ve ilk kaledeki adamının başının üzerinden diğer takım arkadaşlarının erişemeyeceği yere fırlattı.
Tribünlerdeki herkes ve iki takımda bağırmaya başladılar, ‘Shay, ilk kaleye koş, ilk kaleye koş!’ Shay hayatında hiç bu kadar uzağa koşmamıştı ama ilk kaleye gidebildi. Şaskınlıktan büyümüş gözleriyle yere çöktü.

Herkes bağırmaya devam etti, ‘İkinci kaleye koş, ikinci kaleye koş‘ Nefes nefese Shay zorlukla ikinci kaleye koşabildi. Shay ikinci kaleye geldiği sırada açık sahada diğer takımdan biri topu almıştı … takımın en küçüğü olan bu çocuk kahraman olma şansını elinde tutuyordu. Topu ikinci kaledeki adamına atabilirdi ama top atıcısının niyetini anladığından o da kasıtlı olarak topu üçüncü kaledeki arkadaşının başının üzerinden attı.

Herkes bağırıyordu, ‘Shay, Shay, Shay, bütün yolu koş Shay’

Karşı takımdan birinin yardım ederek onu üçüncü kaleye doğru döndürmesiyle Shay üçüncü kaleye koşabildi, ‘Üçüncüye koş! Shay, üçüncüye koş!’

Shay üçüncüye gelirken diğer takımdakı çocuklar ve seyirciler ayağa
kalkmışlardı ve bağırıyorlardı, ‘Shay, hepsini koş! Hepsini koş!’ Shay
hepsini koştu ve oyunu takımı için kazanan bir kahraman olarak herkes tarafından alkışlandı.

‘O gün’, dedi babası, gözlerinden yaşlar aşağıya doğru süzülerek,
‘iki takımdaki çocuklar da dünyaya bir parça sevgi ve insanlık getirmeyi başardılar’.

Shay bir sonraki yaza yetişemedi. O kış öldü. Bir kahraman olduğunu ve babasını mutlu ettiğini ve eve geldiğinde annesinin de gözyaşları içinde onu kucakladığını asla unutmadı.

Son NOKTA: E-mail ile hiç düşünmeden binlerce fıkra yolluyoruz, ama hayattaki seçimler konusunda mesaj olduğunda insanlar tereddüt ediyorlar.

Bunu size yollayan kişi hepimizin bir farklılık yapabileceği inancını taşıyor. Hepimizin her gün binlerce fırsatı olabiliyor ‘doğal olan şeyleri’ gerçekleştirmek için.

Bilgin bir adam bir zamanlar demişki: Her toplum, kendilerinden daha az şanslı olanlara nasıl davrandığıyla değerlendirilir.

Şimdi iki seçeneğiniz var:
1. Delete (Sil)
2. Forward (İlet)

Gününüz bir Shay günü olsun!

TURKIYEDE ENGELLILER ANADOLU LISELERINE ALINMIYOR.

Engellilere AB destekli proje

Adana Eğitim Gönüllüleri Derneği’nin Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü koordinasyonunda başlattığı Avrupa Birliği (AB) destekli ”Engelliler İçin Spor Projesi” ile, dünyada geliştirilen tekniklerin Türkiye’de uygulanması amaçlanıyor.

Adana Eğitim Gönüllüleri Derneği’nin Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü koordinasyonunda başlattığı Avrupa Birliği (AB) destekli ”Engelliler İçin Spor Projesi” ile, dünyada geliştirilen tekniklerin Türkiye’de uygulanması amaçlanıyor.

İl Milli Eğitimi Müdür Yardımcısı Rüstem Özcan, ÇEAŞ Anadolu Lisesi’nin toplantı salonundaki etkinlikte yaptığı konuşmada, 2005 yılından bugüne kadar Adana’da AB destekli çok sayıda çalışma geliştirildiğini belirterek, bu projeyle de beden eğitimi öğretmenlerinin, engellilerin spora daha aktif katılımı konusunda bilinçlendirilmesinin amaçladıklarını kaydetti.

Proje Genel Sekreteri Halim Tosun, oğlunun da engelli olduğunu, bu nedenle sorunlarını yakından bildiğini vurgulayarak, yüzde 70’i AB destekli, 270 bin Avro bütçeye sahip proje ile engellilerin spor faaliyetlerine katılımlarını artırmayı amaçladıklarını söyledi.

Projenin iki yıl devam edeceğini belirten Tosun, şöyle konuştu:

”Portekiz, İspanya, Finlandiya, Bulgaristan ve Türkiye’nin dahil olduğu bu proje ile engellilerin spora katılımı için dünyada geliştirilen tekniklerin paylaşımı esas alınıyor. Bu sayede yeni gelişen teknolojilerden kısa süre içinde biz de yararlanabileceğiz. Böylelikle engelliler spor etkinliklerine katılarak sosyal hayatta daha aktif rol oynayacak.”

Koordinatörlerinden Marta Lomrana ise proje ile engellilere fırsat eşitliği yaratmayı hedeflediklerini kaydederek, bu nedenle engelliler için geliştirilen teknolojilerin paylaşımının çok önemli olduğunu bildirdi.

Proje ile engellilerin spor faaliyetlerine katılımını artırmak için yeni bir eğitim rehberi hazırlayacaklarını anlatan Lomrana, ”Bu eğitim rehberi ile beden eğitimi öğretmenleri, engelli sporu konusunda daha detaylı bilgilendirilecek” dedi

Yeni Adana

ne derseniz deyin ister tuzak ister öyküyü biliyorduk deyin. Bu öyküyü daha önce bende yakınlarıma gönderdim biliyordum ama şimdi Milli Eğitim Bakanı olacak herifin gitmeden aldığı bir kararla engellilerin Anadolu liselerine alınmasını engelleyen kararnameden sonra Bu ("ayıbı" demek çok zor bu ondan da çok fazla şey ifade eden) davranışı protesto etmek amacıyla ben yine herkese gönderiyorum. - secimler

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir