Hayvan Hakları Savunuculuğunda Milliyetçilik Olmaz !

Hayvan Hakları

Dünyada dil , din , ırk , milliyet kavramının dikkate alınmadığı ve herkesin ne olursa olsun tek bir dava için ittifak kurduğu en büyük birlik hayvan haklarının korunmasıdır.

Bu konuda bilinçli olarak mücadele eden hayvan hakları savunucusu arkadaşlarımız asla birbirleri arasında bir önyargı taşımazlar. Hepsinin ortak amacı vardır , Birleşmiş Milletlerde kabul edilen Hayvan Hakları Evrensel beyannamesinde bildirilen kurallara uymak ve uymayanları uyarmak. Çünkü varolmak bir haktır. Hayvanlar mal değil , candır.

Bir diğer değişle hayvan haklarının savunulması , onlara eziyet edilmemesi için  mücadele eden iyi bir Alman bizler için hayvanlara kötü davranan bir Türkten daha önde gelir. Ya da onların hakkını sonuna kadar savunan bir Brezilyalı köylü , hayvanları zehirlemeyi alışkanlık haline getirmiş bir belediye başkanımızdan benim için daha makbuldür.

Çünkü hayvan haklarını savunanlar tek bir amaç için birleşmişlerdir , o da hayvanların insanlardan eziyet görmemesi , sömürülmemesi ve bu dünyada onların da yaşama haklarının savunulması ve bizlerle beraberce yaşamalarıdır. Çünkü bu dünya hepimizindir.  İşte bu nedenle hangi ulustan olursa olsun bir çok hayvan hakları savunucusu haklı olarak eziyet merkezlerine dönüşen hayvanat bahçelerine , sirklere , kürk giyenlere , petshoplara , tüm bunları eğitim programlarına almayan devlet politikalarına karşıdır. Bunun için elbirliği içinde  mücadele ederiz ve asla insanları milliyetlerinden ya da dinlerinden dolayı aşağılamayız.

Ancak bizler arasında kopukluk yaratmak ve kendi içimizde çelişkiler yaratmak için genelde hayvan sevmeyenler ya da bizleri anlamak istemeyenler tarafından yaratılan kamuoyu ise “önce onlar kendi hayvanlarını kurtarsınlar , sonra bize yardım etsinler” şeklindedir. Yani bir İspanyol hayvan sever ülkemizde bir hayvana yardım ettiğinde , gitsin önce kendi ülkesinin boğaları kurtarsın denmesi çok komik ve arabesktir . Ya da bir Kanadalı hayvan hakları savunucusu Çin’deki köpeklerin derilerinin kürk olmak için yüzülmesine karşı çıktığında , önce kendi ülkesindeki fokları kurtarsın dendiği zaman da bunu diyene  herkes güler. Bir hayvan hakkı mücadelesine girildiğinde , Kanadalısı , Çinlisi ,  Türkü , İngilizi , İtalyanı bu önyargılara sahip değildir. Gerekirse kendi ülkesinin sisteminin de  düzelmesi için uluslararası arkadaşlarıyla , dernekleriyle hep beraber mücadeleye baş koyar , kendi hükümetleri ve idari makamları üzerinde baskı yaratırlar.

İki Halk Arasında Adalet

Çünkü insanın olduğu her yerde hayvanlara karşı zulüm ve işkence vardır. Hayvanlar için ülke sınırı yoktur. Devletlerin izlemiş oldukları yanlış politikalardan dolayı o ülkenin bireyleri suçlanamaz. Tıpkı bizim belediyelerimizin her yaz aylarında hayvancıklarımızı zehirleyerek , barınak adı verilen odacıklara tıkarak yapmış olduğu işkencelerden biz hayvan hakları savunucularının hiç kabahati olmaması gibi. O takdirde bu belediyeleri uyarmak için bütün dünya ile elbirliği içinde olmamız , ulusalcı düşünceden ayrı olduğumuz , devletimizi sevmediğimiz anlamına da gelmez. Bir Kanadalı hayvansever de emin olun foklar öldürüldüğünde en az bizim kadar üzülür , bir Japon hayvan hakları savunucusu da yunuslar insafsızca katledildiğinde  ya da sirk hayvanı olmak için dış ülkelere pazarlandığında bir Türk hayvan dostu kadar üzüntü duyar.

Bu mücadeleyi milliyete , ırka , dine dile bağlamak çok yanlıştır. Hepimiz kendi ülkelerimizdeki mevzuatın geliştirilmesi için daha iyi mücadele ederken de hep bu uluslararası arkadaşlarımızdan da önyargısız bir şekilde destek alırız, destek veririz.  Afrika’daki filleri kurtarırken de , ayıları Çin’deki vahşet kamplarından kaçırırken de , kürkleri için yakalanan vizonların kafesleri gizlice açılırken de  kimse kimsenin dinine diline milliyetine bakmaz. Sevinçler farklı dildedir , ama gözyaşları aynıdır.

Aslında mücadele  bu işte hayvanlara karşı düşman olmuş , onları ” mal ” gibi görmeye devam etmek isteyen egolarından kurtulamamış kendisini hala geliştirememiş o vahşi insana karşı yapılır.

Dünyada en büyük ittifak işte o zaman kurulur.

Av. Ahmet Kemal Şenpolat
HAYVAN HAKLARI FEDERASYONU
YÖNETİM KURULU BAŞKANI


Yazıları posta kutunda oku


“Hayvan Hakları Savunuculuğunda Milliyetçilik Olmaz !” için 2 yanıt

  1. Birimza avatarı

    ,Hayvan severlere ınsanlar yardım etmek yerıne durmadan saçma sapan bahaneler ile engel olması zaten akıl alıcı bir sey degıl aciz gibi ..yok önce ınsan önce bılmem ne gıbı sacma kavramları öne sürmelerı bence onların aslında bır bahanelerı olmadıgı anlamına gelır sadece kendılerını kandırıyorlar
    ülkede zaten hayvanlar yeterınce zor durumdalar bu hayvanlara iişlerını güçlerını bırakarak herhangı bır kurumdan destek almadan yada alarakda olsa destek verenlere engel olunması akla ve mantıga asla sıgmayacaktır kanunların eksıklıgı ınsanlarda vıcdansızlıga yol açmamalıdır ınsanın ılk korkması gereken kendı vıcdanıdır..

  2. tayfun avatarı

    Hayvanlara işkence eden insanların zaten bir piskolog tarafından mutlaka kontrol altına alınması gerekiyor.Bu işkence olayları aslında geçmişten gelen bir gelenek gibi bir şey çuvala koyup atmalar sopa ile dövmeler dedeler’den torunlara geçti .cinsel istismar zaten çok eskiden gelen resmen bir adet gibi bir durum ülkemizde son zamanlarda sosyal ağlardan daha çok kullanımı ile bu tip olaylar daha fazla gündeme gelmeye başladı aynı zamanda iyi bir tepki olarak insanlar artık hayvanlara daha fazla yardımcı olmaya başladılar hayvanlara işkence sosyal ağlar sayesinde rahatça şikayet edilebiliyor ama şikayet etmek bir işe yarasada ülkemizdeki yasalar bu durum karşısında çok aciz durumda 625 Tl den başlayan fiyatlar var hayvana şiddet karşı avrupa’nın bir çok ülkesinde 20.000 € 2 yıl hapis ile başlıyor 300.000 € 2 yıl hapis’e kadar gidiyor
    Her seçim öncesi bir çok vaad veriliyor ama malasef hiç birisi yerine getirilmiyor tam aksine hayvanseverlerin işleri daha fazla zora gidiyor zaten hayvanseverler diğer vatandaşlar tarafından darp ediliyorlar ve buna benzer bir çok zorluk çıkartılıyor bu insanlara umarım zamanla bu durumlar düzelir hayvana işkence ülkemizde bir son bulur tek istediğimiz bu..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir