Sadi SOMUNCUOĞLU
ABD-Irak güvenlik anlaşması çerçevesinde ABD askerlerinin şehirlerden çekilmesiyle beraber, Irak’ın kuzeyinde bombalı suikastlar hız kazandı. Türkmen şehirleri kan gölüne döndü. Bu bağlamda 20 Haziran 2009’da Kerkük’e bağlı Tazehurmatu ilçesinde bombalı saldırıda 84, Kerkük Şurca bölgesinde 30 Haziran 2009’da 32, Telafer’de 9 Temmuz 2009’da 2 ayrı saldırıda 34, aynı gün Musul’da 8, Bağdat’ta 9 kişinin öldürülmesi, 400’den fazla kişinin yaralanması, çok ciddi bir planın uygulamaya konduğunu gösteriyor.
Bu katliamlarla ilgili olarak Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Türkiye’nin Irak’ta barış ve istikrarın biran evvel tesisine ve bu çerçevede Irak’ın küçük bir örneği olan Kerkük’te farklı etnik ve dini grupların barış ve ahenk içinde bir arada yaşamasına büyük önem verdiğini.. Bu zor günlerinde kardeş Irak halkı ve devletinin yanında olduğumuzu bir kez daha ilan etmek istiyoruz.” denildi.
Türk Dışişlerinin “barış ve istikrarın tesisini”, (ABD güçleri çekildiğine, o bölgede sadece Peşmergeler bulunduğuna göre) kimden istediği anlaşılamamıştır. Yine bugüne kadar “Türkmen şehri Kerkük” resmi ifadesinin yerine, “Irak’ın küçük bir örneği olan Kerkük’te farklı etnik ve dini gruplar” dan bahsedilmesi, “Irak’ın bütünlüğü” ve “Türkmen” siyasetinin kökten değişmekte olduğunu göstermektedir.
Siz önce bu bombalı suikastların nerelerde yapıldığını hafızanıza yazın. Sonra, bir gazetecinin şu sorularını okuyun: “Haziran ayı ortalarında çok üst düzeyde bir yetkili, bir gece yarısı özel uçakla Erbil’e gitti mi?.. Gitti ise kim veya kimlerle görüştü?.. Birkaç gün sonra yıllardır sır gibi saklanan ” Kürdistan Anayasa “ taslağının, Barzani Parlamentosu’na sunulup, kabul edilmesinin o görüşme ile bir ilgisi var mı?.. Kerkük başta olmak üzere Türkmen bölgelerini Barzani’ye bağlayan bu sözde Anayasa’ya tepki gösterilmeyeceği güvencesi verildi mi?..” (acikistihbarat.com-Meyyal Uygur)
Yukarıdaki soruların cevabı “evet” ise;
-Irak kesin olarak bölünecek demektir.
-Türkmen şehirleri Barzani’ye verilecek, Türkmenler azınlık olacaktır.
Bu bilgilerin ışığında, 25 Temmuz’da yapılacak seçimlerde referanduma sunulacak olan Barzani anayasasına bakalım.
-Anayasa’nın 7. maddesinde; “Kürtler kendi geleceklerini belirleme irade ve hakkına sahiptir” deniyor.
– İkinci maddesinde; Kürt bölgesinin sınırları şöyle belirtiliyor: “Dohuk, Süleymaniye, Erbil, Kerkük ve Musul vilayetine bağlı Akre, Sihan, Sincar, Zummar, Basika, Eski Kalek, Mahmur, Diyala kentine bağlı Hanekin ve Mendeli.”
Demek ki, Barzani Bağdat’ı dikkate almadan, Türkmenleri de kapsayacak şekilde sınırlarını genişletiyor. Hatta Anayasayla Sevr’e atıfta bulunarak, Türkiye topraklarını da sahipleniyor.
Bunlardan da önemli olan, Türkiye’nin ABD ve AB isteklerine uygun olarak, Barzani yönetimi ile münasebetlerini normalleştirmesidir. Bunun en somut örneğini petrol anlaşmasında gördük. Bağdat Hükümeti, petrol dahil Irak Devleti adına muhatabınız biziz demesine rağmen, Ankara Erbil’i tercih ederek, anlaşmayı imzalamıştır. Böylece petrolünü Akdeniz’e indiren Barzani, dünyaya çıkmış, Irak’ta öncelikli muhatap olmuştur. Bu işbirliğinin her alana yayılarak, daha da artacağını açıklamaktadır. Normalleşme, Irak’ın bölünmesi, Barzani’nin devlet olmasıdır.
Eski ABD planı gündemde mi?
ABD düşünce kuruluşu Uluslar arası Kriz Grubu, Türkiye ile Barzani yönetimi arasında bir federasyon kurulmasını teklif etmiş. ABD bu eski planını, önce Başbakan Süleyman Demirel’e anlatmış. (Sadi Koçaş’ın hatıraları.) Ama olmamış. 1991’de Cumhurbaşkanı Özal’a teklif etmiş. Özal dört elle sarılmış, ama Başbakan Yıldırım Akbulut ve TSK, kesin olarak karşı çıktığı için gücü yetmemiş.
Şimdi, bu eski plan tekrar ısıtılarak, bir hayli de olgunlaştırılmış halde, hükümetin önüne konmuştur. Hesap belli. Türkiye evet derse; 1. Irak’ı bölen ülke olacak, 2. Türk üniter/ milli devlet yapısı yıkılarak, federasyona geçilecek, 3. Bölünme sırası Türkiye’ye gelecek. 4. Irak ve Türkiye’deki parçalar birleştirilerek, 10 milyonluk “yeni İsrail kurulacak.” 5. İran ve Suriye’deki parçaların da yapıştırılması için uğraşılacak
Hiç şaşmayın. Emperyalistler Türkiye’ye “günahlarını verecek olsalar, kırk defa düşünürler.” Unuttunuz mu?
Bir yanıt yazın