Rauf R. DENKTAŞ
rdenktas@kibris
ABD Dışişleri Müsteşar Yardımcısı Sn. Bryza Güney ve Kuzey Kıbrıs Devletlerine yaptığı kısa ziyaretten sonra (tabii kendileri Kıbrıs Cumhuriyetine ve Türk cemaatının temsilcilerine diyecektir) temas ettiği iki liderden övgü ile bahsetmiş ve adadan, görüşmelerden memnuniyet izhar ederek ayrılmıştır. “Uzlaşma ABD’nin çıkarlarına da uygundur; erken bir zamanda sonuç bekliyoruz. ABD’den yardım istenirse varız” gibi altın sözler de söylemekten geri kalmamıştır.
ABD’nin Kıbrıs konusunda 1955’lerden bu yana Yunan Lobisinin istemi doğrultusunda Rum-Yunan yanlısı politikasını bilmemiş olsaydık Bryza’nın sözlerini de “her diplomatın beylik sözleri” diye geçiştirebilirdik. Halbuki ABD’nin Acheson Planı ile somut hale gelen görüşünü ve açıklanmış olan arşivlerindeki yaklaşımını bildiğimiz için Sayın Bryza’nın temaslarından sonra “görüşmeler istediğimiz kanalda yürümektedir ve bizim çıkarlarımız da gözetilmektedir” anlamına gelen sözleri bizi ciddi surette tedirgin etmiştir. Hele, Türkiye’nin her işine karıştıkları halde, “Türkiye büyük bir ülkedir, baskı yapamayız” demesi, Ermenistan kapısından girip, “Kürdistan Kapısından” çıkacak kadar gereksiz fakat anlamlı bir yağlama olmuştur çünkü ABD’nin Türkiye’den Kıbrıs konusunda istedikleri kabul edilemez bir baskıdan başka bir şey değildir. Bu isteklerin bir kısmı da Sn. Bryza tarafından açıklanmıştır. Kısaca bir bakalım:
1- Türkiye mükellefiyetlerini yerine getirsin! Yani Bryza , Türk Hükümetine AB’nin de ısrarla üzerinde durduğu gibi sicili kanla, terörle dolu, unvanı gaspla elde edilmiş bir Rum idaresini “meşru Kıbrıs Hükümeti” olarak tanı ve limanlarını Kıbrıs bayrağına aç, AB üyesi Kıbrıs’a diğer AB üyelerine uyguladığın muameleyi uygula, eşit davran. 1960 Antlaşmalarında Garantilenen ortaklık Devletini, Türk halkının eşit egemenlik hakkını, egemenlikte ve bağımsızlıkta eşit ortak olarak ayrı seçme ve seçilme hakkını, 1963’den bu yana Türklere yapılanları, nüfus mübadelesini unut, Rum hegemonyasına boyun eğ ve Annan Planında yaptığın gibi Kıbrıs Türklerini “yoldaş liderlerin Kıbrıslılar olarak icat etmekte oldukları “tek halk,tek egemenlik, tek devlet” formülünü kabul etmeğe zorla demektedir kibarca ve diplomatça!
2- Türkiye önerilerine Rumların kabul edebilecekleri bir şekil versin ! Yani, Annan Planı gibi bir planı Rumların da kabul edebilecekleri şekilde Rumların evet diyebilecekleri tavizlerle süsle, ayrı egemenlik, ayrı devlet, fazla toprak istemekten, Garantilerden vazgeç. Bunlarda ısrar uzlaşmazlıktır ve ABD’nin çıkarlarına uygun değildir. Türkiye olarak görüşmeleri desteklemeğe devam et, “KKTC yaşamalıdır, ortaklık iki devlet arasında olmalıdır, iki kesimlilik sulandırılmamalıdır, Garantisiz olmaz” diyenleri de susturacak tedbirleri al!
3- Kıbrıs Hükümetinin petrol arama hakkının karşısına çıkma; bu hak egemen Kıbrıs Devletinin hakkıdır, sen karışamazsın!
Sn. Bryza liderlerden ve görüşmelerin seyrinden memnun olarak ayrıldığına ve yakın bir gelecekte uzlaşma da beklediğine göre, yukarıda sıraladığım ABD çıkarlarına hizmet edilmekte olduğunu tespit etmiş olmalıdır diye düşünmekte haksız mıyım?
Ayni düşüncede olan kuruluşların açıklamaları karşısında Sn. Cumhurbaşkanı Talat’ın yapması gereken tek şey bu güne kadar titizlikle devam ettirdiği gizliliği bozarak halka görüşmeler hakkında ayrıntılı bilgi vermektir. “Gerçekleri” Rum basınından öğrenmeye çalışanlar belki de Sn. Talat’ı feci şekilde eleştirmekle kendisine haksızlık yapmaktadırlar. Gerçeklerin açıklanması gerçekçi değerlendirmeler
yapılmasına yardımcı olacaktır. Bugün buna büyük ihtiyaç vardır.
Sn. Bryza’nın görüşmelerden memnuniyet izhar etmesi hayra alamet değildir. Ayni döneme rast gelen diğer ziyaretçilerin de beyanatları KKTC’ne sahip çıkılmasını isteyenler tarafından endişe ile karşılanmıştır. Bu gelişmeleri sessizlikle ve “bakalım ne olacak” demekle geçiştirmenin sonu iyi olmaz.