02/07/2009
Bölgesel seçime hazırlanan Kuzey Irak’ta İran’dakilere benzer protestolar yapılırsa şaşırmayın. Bir zamanlar demokrasi feneri gibi nitelenen bölgede, Saddam’ın ardından iktidar sarhoşu olan Barzani ve Talabani aileleri özgür basını ve muhalefeti bastırıp, kayırmacılığa ve yolsuzluğa imza atıyor
Michael Rubin
İslam Cumhuriyeti demokrasi olmayabilir, fakat liderliği halk meşruiyetini sağlamak için daima seçime dikkat etmiştir. Ancak seçimlere yönelik arzu, liderlerin sonuçlarını kabul etmeleri anlamına gelmiyor.
Öfkeli milyonlar ülkenin dört bir tarafında sokaklara döküldü, bazıları ‘Diktatörü Ölüm’ sloganları attı.
Bu yaz seçim hilelerini protesto etmek için sokağa dökülenler İranlılardan ibaret kalmayabilir. 25 Temmuz’da Iraklı Kürtler uzun süredir ertelenen bölgesel seçimlerde oy kullanacak. Önemli siyasi şahsiyetler -Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani ve Kürdistan Yurtsever Birliği (KYB) lideri, Irak Devlet Başkanı Celal Talabani ilk kez ciddi yerel muhalefetle karşı karşıya. Kuveyt’in 1991’deki kurtuluşunun hemen ardından Iraklı Kürtler Saddam Hüseyin tiranlığına karşı ayaklandı. ABD, Fransa, Türkiye ve Britanya, Saddam’ın helikopterlerinin sivillere katliam yapmasını önlemek için Kuzey Irak’ta güvenli bölge oluşturdu. Ertesi kış Saddam Irak Kürdistanı haline gelecek olan bölgeden Iraklı yetkilileri çekti, Kürtleri aç bırakarak diz çöktürebileceğine inanıyordu. İşe yaramadı. Kürtler seçimleri örgütledi. Yaklaşık bir milyon insan oy kullandı. Barzani Talabani’yi yüzde 45’e 44 gibi kıl payı bir oy oranıyla geride bıraktı, küçük partiler de kalan oyu paylaştı. İktidar paylaşımı her zaman güllük gülistanlık gerçekleşmedi: Her iki lider de hükmetmeyi seviyor; ikisi de iktidar müptelası olup çıktı. Saddam tehdidi sürdükçe Kürtler bu suiistimalleri hoş görüyordu. Ancak Saddam’ın devrilmesi sonrası reform başarısızlığından dolayı hissedilen sabırsızlık giderek artıyor.
Kürt Bölgesel Yönetimi bir zamanlar bölgenin demokrasi feneri olarak nitelenebilirdi, fakat bugün bu tarifler muteber olmaktan uzak. İlk seçiminin üzerinden 17 yıl geçmişken Kürdistan, en fazla Mısır veya İran kadar demokratik, hatta Suriye veya Tunus’tan farkı yok. Yolsuzluk yaygın. Barzani hükümet bütçesini aile arpalığı gibi kullanıyor, 2007’de bir akrabasının Irak çapında faaliyet gösterecek cep telefonu şirketi ihalesini kazanması için hazineden yüz milyonlarca dolar aktardı.
Pek az kârlı iş Barzani veya Talabani aileleriyle sessiz ortaklık veya ödeme yapmadan kotarılabiliyor.
Kayırmacılık da yaygın. Barzani oğlunu bölgenin istihbarat servisinin başına atadı; Af Örgütü, Parastin adlı bu birimi işkenceyle suçluyor. Irak’ın kalanında medya demokrasinin motoru haline gelmişken, Kürt güvenlik birimleri bağımsız gazetecileri tehdit ediyor, bazı durumlarda öldürüyor. Bölge halkı artık bıktı. Bir zamanlar Talabani’nin yardımcısı olan Noşirvan Mustafa, rakip bir seçim listesi oluşturmak için eski KDP genel sekreteriyle çalışıyor. Önde gelen iki İslamcı parti, ilave bir reform listesi oluşturmak için laik muadilleriyle omuz omuza çaba harcıyor. Anketlerde bu iki meydan okuyucu liste de iyi durumda görünüyor.
Barzani ve Talabani endişeli. Açık seçim listelerine izin vermek yerine, parti listelerinin kapatılmasında ısrar ediyorlar, zira kayırmacılığa veya iktidar suiistimaline karşı tepkiyi önlemenin yolu bu. Rakip listeler güçlendikçe, güvenlik güçleri muhalif adayları tehdit ediyor. Parti yetkilileri apolitik bürokratlara, Barzani ve Talabani’yi desteklemezlerse işlerini kaybedeceklerini söylüyor. KDP güvenlik güçlerinin, gizli kalması gereken adaylık belgelerini teslim ettikten birkaç saat sonra muhalif adayları ziyaret edip bazılarını gözaltına almasının ardından KDP ve KYB’nin Bağımsız Seçim Komisyonu’yle anlaştığına dair yaygın bir inanç var.
İran liderleri gibi Kuzey Irak liderleri de demokrasiden dem vuruyor ama iktidar sarhoşu olmuş haldeler. Kürt Yönetimi yetkilileri de maaşlarıyla orantısız servetlere sahip. Sıradan Kürtler Barzani’ye ve akrabalarına ‘küçük Saddamlar’ diyor. ‘Küçük Rafsancaniler’ de denebilir. İran’daki gibi Iraklı Kürt yetkilileri de seçim öncesi göz korkutmaları rapor edebilecek bağımsız gözlemcilerin elini kolunu bağlama peşinde. Sonuçta görünen o ki Iraklı Kürt halkı değişim arıyor. Iraklı Kürtlerin İran’daki protestocular gibi seçme hakkı ve özgürlük için ayağa kalkıp kalkmayacağını ve güvenlik güçlerinin İranlı muadilleri gibi, demokrasiyi hak eden bir halkı hakkından mahrum etmek için silahları ve geceyarısı baskınlarını kullanıp kullanmayacağını zaman gösterecek. (Amerikan Girişim Enstitüsü’nde öğretim üyesi)
Bir yanıt yazın