Eğer bir anlaşma olabilecekse, üzerinde mutabakata varılabilecek “Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’nin “Anayasa”sının, kaleme alınmasının çalışmaları başlamak üzere.
“Anayasa Yazıcı” Ekiplerinde kimlerin yer alacakları yavaş yavaş belirlendi. Zaten bir grup bunu görüşmeye başladı bile.
“Anayasa Yazıcı”larının görevi, Cumhurbaşkanı Talat ve Hristofyas arasında sürmekte olan müzakerelerde, üzerinde mutabakata varılan anlaşmaları anayasa dilinde maddelere dönüştürüp kağıda dökmek.
Anayasanın temellerini bir yerde Cumhurbaşkanı Talat ile Hristofyas atacak demektir.
Tabii her şey düşünüldüğü ve arzu edildiği gibi giderse.
Eylül 2008’den beri süre gelmekte olan görüşmeler sonrasında şu anda üzerinde mutabakata varılmış 30 ortak metin var.
Bu 30 ortak metin “Siyah” ile yazılmış durumda.
“Siyah” ile yazılmış metin demek, o metinle ilgili herhangi bir şerh veya çekince yok demektir.
Eğer metin “Kırmızı” ile yazılmış ise, o metinle ilgili Türk tarafını önerileri var demektir.
Eğer metin “Mavi” ile yazılmış ise, o metinle ilgili Rum tarafını önerileri var demektir.
Gruplar şimdi bu “Kırmızı”yla yazılmış Türk çekinceleri ile “Mavi”yle yazılmış Rum çekincelerini üzerinde çalışıyorlar ve mutabakata varılanları da “Siyah”a çevirip yok ediyorlar.
Mutabakat olmazsa, metin nereye kadar üzerinde bir anlaşma sağlanmışsa o hali ile tekrar Cumhurbaşkanlarının önüne gidiyor.
Aynen dönme dolap gibi.
Cumhurbaşkanlarından çalışma ekibine, Çalışma ekibinden Cumhurbaşkanlarına gidip geliyor söz konusu metin.
Her seferinde küçük de olsa bir kelime, bir öneri veya ortak yeni bir mutabakat üzerinde anlaşılıp metin tekrar diğer ilgili gruba gidiyor ve söz konusu başlık Cumhurbaşkanları ile çalışma grubu arasında gide gele gide gele ve her seferinde de bir kısmı törpülenerek son halini alıyor.
Son halinde tarafların bir itirazı veya çekinceleri yoksa “Siyah” ile yazılıp “Üzerinde Mutabakata Varılanlar” dosyasına konup bir sonraki anlaşmaya geçiliyor.
Aslında Annan Planı’da son 38 yılın mutabakatları üzerine kurulmuştu ama Annan Planının özelliği “Muğlak” olmasıydı.
Annan Planı “Yapıcı Muğlaklık” olarak da tanımlanabilir ve bu hiçte yanlış olmaz.
Müzakereler sonunda gerçekleşecek olan “Adada mevcut iki devletin birleşmesi” olacaktır.
Mevcut Rum Devletinin, yani 1963 yılında silah zoru ile gasp edilmiş ve zoraki mutasyona uğratılmış “1960 Kıbrıs Cumhuriyeti”nin uluslararası statüsü devam ederken yani, BM üyeliği, AB üyeliği ve uluslararası birçok Kurum, Kuruluş, Komisyon üyelikleri ile Büyük elçilikleri devam ederken, KKTC devleti de mevcut halinin süreğenliği içinde “Uyum Süresi” geçirerek yeni devlete temel oluşturacak.
Her iki devletin Uluslararası Anlaşma niteliği taşıyan anlaşmaları listelenecek ve yeni devlete uyarlanacak.
İçerdeki mevzuat “Yeni” ve “Siyah” ile yazılmış anayasa açısından incelenecek ve uyumu sağlanacak.
Yeniden düzenlenen hususlar kalacak, buna karşın iç düzenlemeler baştan sona elden geçirilerek “Yeni Anayasa”ya uyarlanacak ve yumuşak bir şeklide geçişleri sağlanacak.
Ne demek tüm bunlar.
Örnek olarak “Güneyde mal bırakmış olan Türkçe ana dilli kişilerin KKTC’de aldıkları ve adına “eşdeğer mal” denilen mülklerinin tapuları, bu mülkün 1974 öncesi sahiplerinin ana dili Rumca iseydi, bu mülk, yeni anayasa uyarınca belli kıstaslarla, KKTC yasalarının uyumu sonrasında Güneyde mal bırakmış olan Türkçe ana dilli kişilerin adlarına tescil edilecek.
Biraz karmaşık gibi ama değil.
Özetle “eşdeğerci” kuzeyde tuttuğu malın büyük bir kısmına sahip olacak…
Anayasa çalışmaları aynen bu mecrada…