Fatih ALTAYLI
Üç gündür bekliyorum, büyük medyadan birisi sesini çıkaracak mı diye..
Tıs yok. Çıt yok.
Bırakın medyayı, yargıdan ses yok, Türkiye’yi yönetenlerden ses yok.
Hafta sonunda televizyonlardan DTP’nin “Güvencinlerin iş başına getirildiği” kongresini izledim. İzlemez olaydım. Kongre tam bir PKK kongresiydi. Kandil dağında yapılsaydı, bundan farklı, bundan öte yapılamazdı. Abdullah Öcalan ve Murat Karayılan’ın kardeşleri kongre salonunda kendilerine ayrılan özel bir bölümde oturdular. Parti önderliğini temsilen.
Dört bir yanda Öcalan posterleri, PKK’nın askeri ve siyasi kanatlarının afişleri vardı. 20 bin kişi ‘Öcalan’a özgürlük’ diye bağırdı. Ve daha vahimi, çok daha vahimi DTP Kongresi boyunca çalınan, salondakilerin halay çektiği, bir dakika bile susmayan bir “Türküydü”. İşte bu türkü kanımı dondurdu.
Türkünün adı “Oramar türküsü” Öyle herhangi bir türkü değil. Yeni bir türkü. Türküyü yazan kim biliyor musunuz? Dağlıca Baskını’nı düzenleyen teröristler. DTP Kongresi boyunca çalınan bu türkü bir Dağlıca baskını güzellemesi. Kendilerince baskını anlatıyorlar. Gerilla dedikleri teröristlerin Dağlıca’ya nasıl geldiğini, Türk askerini nasıl vurduğunu, silahların nasıl konuştuğunu, askerlerimizin nasıl çaresiz kaldığını anlatan ve Dağlıca Baskını’nı yapan teröristlerin övüldüğü, Dağlıca Baskını’nı kutsayan bir türkü. Ve bu “Terör türküsü” DTP Kongresi boyunca fon müziği olarak durmaksızın çalındı.
Ve üç gündür bekliyorum, kimseden ses seda çıkmadı. Bırakın gazeteleri, savcılardan bile çıt çıkmadı. Sadece basın savcılığı, basın suçları açısından bir inceleme başlatmış. Teröre methiye düzülüyor, Dağlıca Baskını’nı yapan teröristler övülüyor ve kimsenin kılı kıpırdamıyor!
Niye?
Ben bilmiyorum. Kimse çıkıp da “DTP legal bir parti” demesin. Legal partilerin terörü övme, kutsama hakkı olamaz. İşçi Partisi’ne terör suçlaması yapılıyor, DTP ise terör türküleri çalıyor.
İş mi bu!
Ve bütün bunlar Ankara’nın göbeğinde oluyor. Ankara’da bir spor salonu Kandil Dağı’na çevriliyor.. Tınan yok. Terör türküleri, Öcalan posterleri Ankara’nın göbeğinde. Öcalan’ı Türkiye’ye getiren Albay ve İmralı’nın bağlı olduğu orgeneral hapiste.
Bunlar birbiriyle doğrudan bağlantılı gelişmelerdir diyemem ama ilgi çekici bir durum olduğu net bir şekilde ortadadır. Türkiye’nin içinde bulunduğu süreci ve gideceği yönü de anlamamızda yardımcı olan bir tespittir. Türkiye’yi yönetenler, Türkiye’nin geleceğini şekillendirenler, ister asker olsun, ister sivil, ister bürokrat olsun ister siyasetçi bu durumun farkında mıdır onu da bilmiyorum.
Ancak böyle giderse Türkiye önümüzdeki 20 yıl içinde ciddi bir toprak kaybıyla karşılaşacaktır. En az ikiye bölünecektir. Hatta bölünmeden de öte bir durum söz konusudur. Bugünün “Terörle mücadele kahramanlarını n” yarın bir gün “Savaş suçlusu” olarak aranması bile ihtimal dahilindedir.
Türkiye şimdiye kadar hiç karşılaşmadığı bir tehditle karşı karşıyadır. Ve ne yazık ki, bu tehdidi idrak edebilecek bir “Dingin kafa” Türkiye’de ortalıkta görünmemektedir.
Bugün Türkiye’nin sorumlu mevkilerinde oturanlar, tarih önünde bu hesabı verecektir!
Bir yanıt yazın