3 Haziran 2009 / Halil YETKİNLİOĞLU/LONDRA
Ankara Anlaşması çerçevesinde İngiltere’de iş kurmak isteyen ve Türkiye’den başvuru yapan Güler Kaşmaz’a bir yıllık oturma ve çalışma izni hemen verildi. Daha önce sadece İngiltere’ye girdikten sonra yapılan oturum ve çalışma başvurularına izin veriliyordu. Kaşmaz, İngiltere”ye gelmeden vize alan ilk girişimci oldu.
İNGİLTERE’de iş kurma amacıyla Ankara Anlaşması çerçevesinde Türkiye’den vize başvurusu yapan ve bu talebi reddedilen Güler Kaşmaz’ın davası sonuçlandı. İngiltere’de iş kurmak amacıyla geçen yıl çalışma ve oturma izni talebinde bulunan Kaşmaz’a bir yıllık iş vizesi verildi. Türkiye’den alınan bu ilk iş vizesi, Türk vatandaşlarının işadamı veya işkadını olarak İngiltere’ye gelmenin yolunu açtı.
Kaşmaz’ın iş kurma amaçlı olarak geçen yıl mayıs ayında yaptığı başvuru, İngiltere’nin İstanbul Başkonsolosluğu vize bölümü tarafından “Belli bir sermaye koyması gerekir ve Ankara Anlaşması’na dayandırılamaz” gerekçesiyle reddedilmesi üzerine Türk iş kadını, 13 Şubat’ta Kuddus Avukatlık firması aracılığıyla karara itiraz ederek konuyu mahkemeye taşıdı. Dava Kaşmaz lehinde sonuçlandı ve 12 aylık çalışma ve oturma izni verildi.
Dört yıl sonra süresiz
Kuddus Avukatlık firması avukatlarından Muhammed Abdul Kuddus, Başarat Ali ve hukuk danışmanı Hakan Camuz yaptıkları açıklamada, bunun Ankara Anlaşması kapsamında kapsamında, Türkiye”den yapılan başvuruya verilen ilk oturma ve çalışma izni olduğunu bildirdiler. Kuddus, “12 aylık ilk oturma ve çalışma izninden sonra 3 yıllık oturma ve çalışma izni verilecek. Asgari yatırım şartı aranmıyor. İyi projelendirilmiş her iş için vize alınabilecek” dedi. Ailesine ait kebap restoranına katkıda bulunmak üzere bir yıllık vizesini alan Kaşmaz’ın davasının önemli bir ilki oluşturduğuna dikkati çeken Camuz, müvekkilleri Güler Kaşmaz’ın üç yıllık iznin bitiminde de sürekli oturma ve çalışma iznine hak kazanacağını belirtti.
Ankara Antlaşması nedir?
Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) arasında 12 Eylül 1963 tarihinde Ankara Antlaşması (Ortaklık Anlaşması) imzalanmıştır. Bu antlaşmanın hedefleri şöyle: Türkiye’nin AET’ye üyeliği, işçilerin serbest dolaşımının gerçekleştirilmesi, sermayenin yerleşim (iş kurma) özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması ve hizmetin serbest dolaşımı (serbest meslek sahiplerinin hizmet sunma özgürlüğü). Ankara Anlaşması’nın 6’ncı maddesi uyarınca kurulan Ortaklık Konseyi, ortaklık kurallarının geliştirilmesi için çalışmış ve ek kararlar almıştır.
Ortaklık Konseyi’nin 1/80 kararının (19. Eylül 1980) 13’üncü maddesi taraf ülkelerde yaşayan işçilerin ve ailelerinin iş piyasasına girmelerine yeni engeller getiremeyecekleri karara bağlamıştır.
Avukat Memet Kılıç’ın yorumu:
1 Ocak 1973 tarihinde yürürlüğe giren Katma Protokol (KP), 62’inci maddesi uyarınca Ankara Anlaşması’nın ayrılmaz bir parçasıdır. KP, yerleşim hakkı, hizmet sektörü ve taşımacılık sektörünü düzenlemiştir. KP’nin 41’inci maddesi uyarınca, Türk vatandaşlarının hakları 1 Ocak 1973 tarihinden itibaren kötüleştirilmez.
İngiltere’de 1973 tarihinden önce iş yeri açan Türk vatandaşları ikamet izni alabildiklerinden, bu ülke Türk vatandaşlarına yeni bir sınırlama getiremez ve iş yeri açan Türk vatandaşlarına ikamet izni vermek zorundadır.
Almanya’daki durum
Ancak Almanya’da 1973 tarihinden önce de, iş yeri kurmak isteyen Türk vatandaşları vizeye tabi idiler (Vize muafiyeti iki aylık hizmet sunumları için geçerlidir). Bu nedenle kural olarak Almanya 250 bin Euro’luk yatırım ve en az beş kişiyi istihtam etme koşullarını aramaya devam edebilir. Ancak bunun da bir istisnası var: Türkiye Cumhuriyeti ile Alman İmparatorluğu arasında 12 Ocak 1927 tarihinde imzalanmış olan sermayenin dolaşınının kolaylaştırılmasına ilişkin anlaşma, Alman makamlarının takdir yetkisini sınırlıyor. Bu konuda hem bir Alman Danıştayı’nın 17.11.1980 tarihli kararı hem de Hessen Eyaleti İçişleri Bakanlığı’nın 1 Ağustos 2008 tarihli talimatı vardır. Yeterince ticari tecrübeye ve Almanca dilbilgisine sahip olan Türk müteşebbislerinin Almanya’da iş kurup ikamet izni almaları hayal değil bir haktır.
Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD) 20 Eylül 2007 ve 19 Şubat 2009 tarihlerinde verdiği kararlar ile, Türk vatandaşlarının Avrupa Birliği (AB) dahilindeki bazı haklarının, Katma Protokol’ün (KP) yürürlüğe girdiği tarihten itibaren (1 Ocak 1973), sonraki yasalar ile kötüleştirilemeyeceğini hükme bağladı.