Sevgili dostlar, 29 Mayıs Cuma günü Kanal B’de Bekleme Odası programında PONTUS ile ilgili bir konu tartışılacak. Bilimsel araştırmacı sayın Halûk Tarcan bu konuda bizleri bilgilendirmeye devam ediyor. Onun verdiği bilgileri alarak bu programı izlemek çok önemli diye düşünüyorum… PONTUS
Ertan Kolday [ertankolday@gmail.com]
(Mahmut Goloğlu’unu Pontos kitabından-Ankara 1973) en kısa özet :
1840 / 1923
- 1840 Abdülmecit- Gülhane hattı humâyunu ile Pontos sorunu ortaya çıkar.
- 1856 Paris anlaşması… Dinler arası eşitlik ve Hürriyet…Hristiyan/ Müslüman ikiliği oluştu.Trabzon’un Maçka ilçesinde ilk Hristiyan/ Müslüman kavgaları ve tartışmaları başladı.
- 1895 Trabzon Metropoliti Hristomos Rumları kışkırtmaya başlar, Sümela manastırı
İstanbul Rum patrikhanesine bağlanır. Din adamları politikaya karışırlar
- Merzifon Amerikan koleji, ABD desteğini ulaştıran kuruluştur.(Ermenilere de ayni kolej ilk desteği vermiştir)
- 1908. Pontusçuluk çabaları hızla artıyor . Samsun’un, Pontus başkenti olacağından buradaki Pontusçular , daha sert ve yoğun çalışmalar yapıyorlar. RUM’ların yani Hristiyan Türklerinin,(Karaman Rumları gibi) Yunanlı Hristiyan olduğu iddiaları Yunanistan tarafından ortaya atılıyor .Yunanistan’ dan da 30bin göçmen getiriliyor
- 1912’lerde Pontusçuluk bir Yunan sorunu hâline getiriliyor.
- 1914. Seferberlikten istifade ile Rumlar ayaklanma ve casusluk için teşkilatlandılar Karadeniz kıyılarını işgal etmekte olan Ruslarla işbirliğine giriştiler.
- Trabzon’un işgali ile Pontus çeteleri Trabzon’un kasaba ve köylerinde katliam, yakma, yıkım ve yağmalara giriştiler.İşte bu, (savaşta, silâhlı isyan , düşmanla işbirliği , katil, yakma ,yıkma, yağma) tüm dünyada en büyük savaş suçudur. Pontusçular bu suçu işlemişlerdir…Ermeniler gibi…Şimdi, masumiyet çığlıkları atmaktadırlar …
- Tümüyle savunmasız olan Türk halkı ilk kere silâhlanmak ve organize olmak gereğinde kalmışlardır.
- 1917. Rus ihtilâli ile yalnız kalan Pontusçular, Rusların yerine Türk kuvvetlerinin gelmesiyle sinmişler ve fakat gizli yakma, yıkma ve casusluk çabalarına devam etmişlerdir.
- Trabzon metropoliti Hrisantos, Pontusçuları birliğe davet ediyor ve onları kışkırtıyordu.
- Trabzondaki Pontusçular halkın silâhlanması ve 1919’da 15 Kolordu komutanı Kâzım. Karabekir’in Trabzona gelmesiyle fena durumda kalmışlardı.
- Fakat Samsun bölgesindeki 16 Pontusçu çete felâket estiriyorlardı. Merzifon ve İstanbuldaki Pontus klüplerinden büyük moral yardım görüyorlardı: Önce Pontus kurulacak, sonra tüm Anadolu işgâl edilerek BİZANS ihya edilecekti.
- Hrisantos Paris Barış Konferansına biri muhtıra vererek , Rumların çoğunlukta olduğunu (Türk, Oflu, Sürmenli, kafkaslı vb..) gibi uydurmalarla ispat etmek istemişti. Gerçek sayılar 60bin Rum/ 317 bin Müslümandı.
- Yunanlılar Karadenizin Yunan gölü olduğunu İmâ için ona PONTUs EUXİNUS(pontus ÖGZİN-US)* adı vermişlerdi.
- Yunanlılar,tüm çabalarına rağmen Anadolu’da büyük bir ayaklanma başaramıyorlardı. Bazı Rumlar biz Hristiyan Türküyüz diyerek isyanı reddediyorlardı.
- Doğu Karadenizi vatandan ayırmak için bir bahane bulup İzmiri işgâl ettikleri gibi bu bölgeyi işgal etmek tek çare idi.Mondros antlaşmasına uyarak. İşgal devletleri bir nota vererek (eğer bu yörede asayiş sağlanmazsa işgal etmek gereğinde kalacaklarını) bildirdiler.
- Bunun üzerine saray, Bu bölgede asayişi sağlamak üzere Mustafa kemal paşayı 9’ncu Ordu müfettişi olarak görevlendirdi.
- 191 mayıs 1919 M.K. Paşa Samsun’a çıkıp duruma el koydu ve Yunan planı suya düştü.
- Hrisantos , Londra’dan yardım istedi 23.7.1919.. General Harbord bu sırada raporunu yazmaktaydı : Türkler bulundukları bölgelerde çoğunluktadırlar.
- Pontusçular yeniden ve bu kere intikam alırcasına ayaklandılar.Samsun / Amasya / Gümüşhane bölgesinde kan gövdeyi götürdü.
- Ermenilerin Trabzon’u istemeleri üzerine telaşlanan Pontusçular, çocukçasına bir manevra ile , Türklerle artık elele yaşamaya karar verdiklerini bildirdiler.(12.11.1919.)
- Yunanlılar bu ümitsiz durumda kendi başlarına bir çıkarma yapma çabaları içindeydiler.,
- Kars yöresinden 200bin kadar Rum getirme planları hazırlamakta idiler.
- Yunanistan’da 30 bin kişilik bir i kuvvet için 4 sınıfın askere alındığı bildiriliyordu.
- Trabzon’u savunmak için ise, bizde 5 ayrı gurup kuvvet hazırlanmış bekliyordu.
- O sırlarda imzalanmış olana SEVR şartlarında Pontus’un adı bile geçmiyor idi..
- 6.9.1920’de Yunan donanmasını harekete geçtiği,, İzmir’de 5bin kişilik bir kuvvetin gemilere bindirildiği öğrenildi.
- Samsun / Amasya bölgesinde Pontus çeteleri azgınlıklarını arttırmışlardı. Katliam, yıkım yağma yangın son haddinde idi.Merzifondaki Amerikan koleji elinden gelen yardımı yapıyordu.
- okullar, klüpler kiliseler de Pontusçularla Yunanlılar arasında askerÎ harekâtla ilgili bilgiler ele geçirildi.
- Samsun metropolit vekil, başpapaz istiklâl mahkemesine verildi bazı elebaşılar asıldı.
- 20.7. 1921 Yunan zırhlısı KILKIŞ ve bir Torpido, başta Trabzon olmak üzere Karadeniz kıyılarını bombardman ettiler.
- Sabırlar çoktan taştığından buna bir son vermek gerekti. Bir merkez ordu kuruldu ve Pontus çetelerine hücuma geçildi
- 1922 şubat ayında 3262 çeteci çarpışmada öldürüldü. 1841 yakalandı, 231 Rum mahkeme kararı ile asıldı, 24.511 Rum Anadolu içlerine gönderildi.
- Merkez Ordu kaldırıldı
- Fakat, teslim olmayan bazı çeteler sıyrılarak Yunan ordusuna katılmak istediler ,Nallıhan, Ilgaz ve Bolu’da katliam yaparak kaçarlarken
- Üstlerine iki alay ve Muhafız taburundan iki bölük gönderilerek zararsız hâle getirildiler.
İşte
Pontus katliamı(!) denen olaylar bunlardır.
Not : PONTUS ÖGZİN-US adındaki ÖGZİN, ÖGİZ kelimesinin düzenini bozulmasından oluşmuştur. ÖG-İZ , Ön-Türkçede (su örtüsü, akar su) anlamlarına gelir.. Us,On gibi son ekler ise doğrudan Ön-Türkçe’den Yunan ve Lâtin dillerine geçmişlerdir… Pontus, Lâtince köprü demektir. Yunanistan ile bu yörenin köprü oluşturması düşünülmüştür.
Karadeniz’in Ön-Türkçe adı OQ-OZ ULIQ KÖL’dür.
Halûk Tarcan Bilimsel araştırmacı ( CNRS-Paris /ulusal Bilimsel araştırma Merkezi)
Sorumlular :Yunanistan, ABD. Rusya, İngiltere ve aynı yolda yürüyen Hristiyan dünyası..
Günümüzde , İlk startı veren Vatikan’dır. Bir önceki Papa” Ttürkiyede demokrasi vardır” Misyonerler ve özellikle Trakt’lar( el ilânları) ile Pontus sorununu canladırılmasını önermiş ve bu uygulamaya konulmuştur. Bundan sonrası ise kiliseler arası işbirliğidir… buradan da uluslararası sorun hâline getirilmeye ikinci bir Soykırımı sorunu yaratılmaya çalışılmaktadır.
Takatiğmiz , savunma değil hücum olmalı bu gerçekler tüm detaylarıyla ortaya çıkarılmalı ve Osmanlı imparatorluğunun barış denegsini bozan, Yunanistan, ABD, İngiltere ve rUsya’dan hesap sorulmalı , Pontus çetecilerinden yaptıkları tahribat için tazminat ve hayatta olanlar varsa mahkemeye verilmenlidirler…. Fakat, ayıp olmasın , küstürmeyelim pısırık politikasıyla kısa sürede topraklarımızı kaybederiz.
Ben -direkt- Atatürk çocuğuyum, Atatürk bu benim hakkımdır der ister ve alırdı… Ülkesine iftira ve hakareti aynen iade ederdi Onun için 1935’te “13 milyonluk fakir Türkiye’nin büyük saygınlığı” vardı. Türklere hürmet edilmesini öğretmişti. Asla taviz vermemişti.
Bugün 70 milyonuz ve mükemmel donanmış 5 ordumuz, her alanda yetişmiş kafalar var!? Hâlâ mı suskunluk, niçin, neden ve nasıl???????
H.T.
00000000000000000000000000000000000000000000000000000
PATRIKHANE FITNESI VE “PONTUS RUM DEVLETI HAYALI”
Ilk, orta, lise ve hatta Harp Okulu’nda, Hukuk Fakültesi’nde okutulan Tarih kitaplarinda Birinci Dünya Savasi’nin sebebi olarak Sirp Prensi’nin katili, Alman-Ingiliz rekabeti olarak gösteriliyordu. ABD Texas El Paso’da ABD Kuvvetleri Hava Savunma ve Füze Okulu’nda iken tatil günlerimi El Paso Kütüphanesi’nde geçirirdim ve bazi notlar çikarmisim. Geçenlerde arsivimi düzenlerken bu notlardan biri elime geçti: “Birinci Dünya Savasi, Bati medeniyetine yabanci olan Osmanli Türkleri’nin, Avrupa’dan kovulmasi ve Balkanlar’in müslümanlardan temizlenmesi için baslatildi… Türkler’i Avrupa’da birakmak Bati medeniyetine karsi islenmis bir suçtur. (ABD Baskani Roosevelt)”
Birinci Dünya Savasi’ndan sonra Kibris, Ege Adalari ve Balkanlar’dan Anadolu’ya göç baslatilip yerine Hiristiyanlar dolduruldu. 10 Ocak 1923’te Lozan Konferansi’nda Ismet Inönü biraz direnseydi Patrikhane’nin Istanbul disina nakli için hazirlik yapmislardi. Ama Yunan kültürünün asiri hayrani Ismet Pasa diger delegelerin arzusunu hiçe sayarak Patrikhane’nin Istanbul’da kalisini kabul etti. Lozan’da bütün delegeler Patrikhane’nin siyasi kimliginden uzaklasarak sadece dinî faaliyetlerde bulunmasini kabul ettiler. Lozan’da agirligini hissettiren ABD gözlemcisi Richard Child ve Ingiliz Heyeti Baskani Lord Curzon Ismet Pasa’ya: “Türkiye’nin iç ve dis ticari faaliyetlerinin ve bankacilik hizmetlerimizin yaninda, sanatta ve sosyal hayatta batililasmasinda Yahudi, Rum ve Ermeniler tarafindan yürütüldügünü, bunlarin sinirdisi edilmesi halinde Türk ekonomisinin felce ugrayacagini ve bu kadar büyük kitleyi sinir disi etmeye Türkiye’nin hakki olmadigini söyleyip Ismet Pasa’yi ikna ettiler. Anadolu’dan Yunanistan’a göç eden Rumlar’in çogu Türk asilli Ortodoks idiler. Yine Amerika El Paso Kütüphanesi’nden aldigim notlar arasinda Istanbul’da 15 yil yasamis Amerikali Amiral Colby Mehester’e göre: “O tarihte çogu Istanbul’da yasayan ve Patrikhane tarafindan korunan 30 casus Türkiye’de bulunuyordu.” Batili dis politika uzmanlarina göre: “Türkiye’ye basta Orta Asya Cumhuriyetleri olmak üzere bütün Rusya Federasyonu bünyesinde ve özellikle Kafkas ülkelerinde Ortadogu’da, Avrupa’da ve Yunanistan, Bulgaristan, Romanya ve yine Yugoslavya’da bulunan ve çogu Türk asilli olan müslüman topluluklara Türkiye tarihi ve tabii sorumluluklari bakimindan sahip çikabilse yeterli lobicilik faaliyetlerini yürütebilse dünya devletleri nezdindeki agirligi ve itibari bir kaç misli artacak.
Patrik Bartholomeos Selanik ve Iskeçe’de dört günlük ziyaret esnasinda Yunan Içisleri Bakani Teodoros Pangolos ile görüstü. patrikhane ile Yunanistan, Amerika Ortodoks kilisesi Baspiskoposlugu’na Spiridon’un tayinine tepki göstermis ve Yunan Disisleri Bakanligi’nin her yil yaptigi ödenek kesilmisti. Görüsmeden sonra Pangolos “Patrikhane’nin varligi faaliyeti ve ilgisine tesekkür ederim” derken Bartholomeos ise: “Pangolos’tan Yunanistan’i Patrikhane’ye ilgisinin gelecekte de devam edeceginin teminatini aldim” demistir. Pangolos ayrica “Patrikhane’nin günümüzde ruhî ve zihnî ihtiyaçlara cevap vermek için büyük imkanlari vardir. Buna paralel olarak helenizmin kültürel kisiligimizin temel unsurlarindan olan geleneklerimizin korunmasini saglayan bir müessese olarak Patrikhane’den ümitleri vardir” demistir. Heybeliada’daki papaz okulu 1971 yilinda askeri dönemde çikarilan özel üniversiteleri yasaklayan, devlet üniversitesine dönüstüren kanun ile kapatilmistir. Sonradan özel üniversitelerin devlet denetiminde olma sartiyla açilmasina izin verilmisse de Patrikhane, devlet denetimine karsi çikmaktadir. Su andaki Patrik Heybeliada Papaz Okulu’nu yeniden gündeme getirmistir. ABD’ye iki aylik ziyaretinde bunu Clinton basta olmak üzere Türkiye’de sikayet edecektir. Imam Hatipler’in orta kismi kapatilmistir. Yakinda Heybeliada Papaz Okulu fakülte hatta üniversite olarak açilirsa sakin sasirmayin. Çünkü Cezayir daha dogrusu Suriye’deki gibi mezhep ve ateist azinliga dayali dikta rejim pesinde olan bazi güçler dinlere degil Islam’a düsmandir.
Bizans Imparatorlugu hayali ile yanip tutusan Fener Rum Patrigi Bartholomeos ile birlikte Rahmi Koç, uluslararasi silah tüccari Aga Han, Dünya Yahudi Cemaatleri temsilcileri, bir yigin Yunanli çevre bilimci ve isadamlarindan mütesekkil 400 kisilik bir heyet “Bilim ve Çevre Sempozyumu” adi altinda Karadeniz’i kurtaralim slogani ile Pontus hayali gündeme getirildi. Bu heyetin süper lüks “Eleftherios Venizelos” adli gemi ile yolculuklari ayri bir mesajdir.
1996 yilinin 15 Agustos’unda Kutsal Sümele Yortusu’na denk gelen Karadeniz Helen topluluklari 1. Kongresi yapilmistir. 20 Eylül 1997’de ise Karadeniz’i kurtaralim slogani ile Pontus gündeme getirildi. Yorgo Andreadis kitap gelirlerini ve Yunanistan’daki bir vakif Sümela Manastiri’na, Foça Müzesi’ne yardim ediyor ve Tonya Lisesi’ni birinci bitirene burs veriyor. Gemideki 400 kisiyi devlet bakani karsiladi. Bu 400 kisi Ayasofya ve Bizans eserlerini gezdikten sonra Patrikhane’ye gittiler. Türkiye Cumhuriyeti kanunlarina ve Türkiye’nin taraf oldugu (Lozan dahil) uluslararasi anlasmalara göre Istanbul Valiligi ve Fatih Kaymakamligi’na bagli Rum kökenli 3 bin civarinda vatandasin dini lideri olmasi gerekirken 270 milyon Ortodoks’un lideri rolünü oynamaktadir. Yunanistan S-300 füzeleri ile güneyden gösterip kuzeyden vurmaktadir. Patrik’in burnu dibinde Haliç dururken Trabzon’da isi ne? Kaldi ki, Karadeniz Trabzon’dan kirlenmiyor! Karadeniz turu aslinda Megalo Idea turudur. Odessa’da Fener Patrigi Bartholomeos ile Rus Otodoks (Moskova) Patrigi Alexy II “ortodoks birligi” için görüsmüslerdir. Baris treninin yapamadigi bu sempozyum ile yapilmistir. Amaç Karadeniz’i temizlemek degil Ortodoks dünyasina mesaj vermektir. Türk-Ortodoks Patrikhanesi Baskani Selçuk Erenerol, “Bartholomeos’un niyeti ortodoks dünyasinin lideri olmaktir. Bu sempozyum da çevre kilifi adi altinda düzenlenmis ekümenlik zirvesidir” demistir.
Selanik’te düzenlenen 4. Dünya Pontus Helenizm Kongresi basarisizlikla neticelenmistir. Kuzey Yunanistan, Güney Yunanistan, Avrupa Pontuslular ve eski Sovyetler Birligi’nden göç eden Pontuslular’i temsil eden dernekler katilmistir. Yunanlilar’in eski Yunanlilar ve Bizans’la ilgisi olmadigi gibi Pontus’la ilgisi yoktur. Amerikali yazar Alfred Duggan King of Pontus isimli kitabinda “Pontus Krali’nin hiç birinin Yunanlilar’la ilgisi yoktur. Hepsi kendilerini Anadolulu saymislar, Anadolu’nun bütünlügü ve bagimsizligi için çalismislardir” demektedir. Milliyetçi gençler sempozyuma degil Yunanistan’in Pontus’u yeniden kurma amacina hizmet ettigi için tepki göstermislerdir. Istanbul ve Çanakkale Bogazlari’ni tek idare altinda özerk kurulus teklifinin altinda da da Bizans hayali vardir. Fener Ortodoks Patrigi, 19 Ekim 1997’de bir ay süren bir resmi gezi yapacaktir. ABD Baskani Bill Clinton ve Disisleri Bakani Madeleine Albright ile görüsecek. ABD’de 1.5 milyon Rum azinligi vardir. Beyaz Saray’da 3 saat kalacak olan patrige Kongre “Altin Madalya” verecek. Beyaz Saray ve Kongre’de sayili devlet adami için düzenlenen bir agirlama programi hazirlanmistir.
Fener Rum Patrikhanesi’nin uluslararasi nitelikte organizasyon yapmasina “patrigin ekümenlik kimligini tescil olur” gerekçesiyle bugüne kadar izin verilmiyordu. 1997 yilinda Rahmi Koç’un ve Edinburg Dükü Prens Philip’in (Yunan asillidir) himayesinde Patrikhane’nin “Çevre Toplantisi” adi altinda uluslararasi bir toplanti yapmasi için gayret harcandi. Içisleri Bakani’nin vermedigi izni Süleyman Demirel’in sagladigi sayiasi vardir. Heybeliada’daki toplanti “Patrikhane’nin bagimsizligi için adim” olarak degerlendirildi.
Sempozyuma katilanlari tasiyan Yunan gemisinin adinin Venizelos olmasi elbette rastlanti degildir. Venizelos, 1919’da Anadolu’yu isgal için Yunan ordusunu Izmir’e yollayan basbakandir. Ayni tarihte Rumlar’i ayaklandirip Pontus devletini kurmak için Trabzon ve Samsun’a 100 subay yollayan kisidir. Fener Rum Patrikhanesi öncülügünde 20-28 Eylül 1997 tarihinde gerçeklestirilen “karadeniz’i Kurtarma Çevre Kirliligi” kilifi sempozyumunun ardinda Pontus hayali bulunuyordu. Devletin resmi haber ajansi (A.A)’nin bir haberine göre sempozyuma katilanlara Karadeniz’i “Pontus Gölü” olarak gösteren haritalar dagitilmistir. bu haritada yer alan kentler rumca isimlerle gösterilmistir. Trabzon “Trapezus olarak gösterilmektedir. Sempozyum’u düzenleyen komite tarafindan dagitilan programda Fener Rum patrigi evrensel (ekümenik) patrik olarak gösterilmektedir. Inancini yasamaktan baska bir gayesi olmayan bürokratlara kiyim yapanlar ve kiyim için emir verenler bu ihanet belgesi karsisinda susmaktadirlar. Trabzon’da Rum Halk oyunu (Pontia Dansi) yapan ekip yoktur. Bu dünya kamuoyunu aldatmak için bir yalandir. Sempozyum’da Ortodoks patrigi Bartholomeos için “the ecumenical patriarch” (Evrensel patrik) tabiri kullanilmistir. Yunan Istihbarat Teskilati Pontus propagandasi için bu sempozyum senaryosunu hazirlamistir. Venizelos Gemisi’nin Pontuslu Rumlar’in göç ettigi Batum, Yalta, Odessa, Köstence, Varna ve Selanik’e gitmesi manidardir. Bu teskilat, amacinin disina tasarak dagittigi haritalarda Karadeniz’i “Pontus Gölü” olarak göstermesi düsündürücüdür. Ege’yi gaflet ve hatta bazilarinin ihanet derecesine varan ihmalleriyle Yunan Gölü yaptiranlar simdi de Karadeniz’in “rum Gölü”ne dönüsmesi hayaline Bati’ya sirin görünmek ugruna seyirci mi kalacaklar? S-300 füzelerine gösterilen hassasiyetden daha fazla Patrikhane’ye dikkat edilmelidir.
Padisah Ikinci Mahmud’un fermani ile idam edilen Patrik II. Gregorios’un (Nisan 1821) rus Çari Ikinci Nikola’ya yazdigi mektup özetle söyledir: “Türkler’i maddeten ezmek ve yikmak mümkün degildir. Türkler, Müslüman olduklari için çok sabirli ve mukavemetlidir. Gayet magrurdurlar ve izzet-i iman sahibidirler. Bu hasletleri, dinlerine bagliliklarindan, kadere riza göstermelerinden, an’anelerinin kuvvetinden, padisahlarina olan ita’at duygularindan gelmektedir. Türkler zekidirler ve kendilerini müsbet yolda sevk ve idare edecek reislere sahip olduklari müddetçe de çaliskandirlar. Onlarin bütün meziyetleri, hatta kahramanlik ve secâ’at duygulari da an’anelerine olan bagliliklarindan, ahlâklarinin saglamligindan gelmektedir. Türler’de evvelâ ita’at duygusunu kirmak ve ma’nevi baglarini parçalamak, din saglamligini zayiflatmak icâp eder. Bunun da en kisa yolu, millî geleneklerine ve manevîyatlarina uymayan harici fikirler ve hareketlere alistirmaktir. Manevîyatlari sarsildigi gün, Türkler’in kendilerinden seklen çok güçlü, kalabalik kuvvetler önünde zafere götüren asil kudretleri sarsilacak ve maddî vâsitalarin üstünlügü ile yikmak mümkün olabilecektir. Bu sebeble Osmanli Devleti’ni tasfiye için mücerred olarak harp meydanlarindaki zaferler kâfi degildir. Yapilacak olan; Türkler’e birsey hissettirmeden, bünyelerindeki tahribati tamamlamaktir.”
Kur’an-i Kerim kurslari ile Imam-hatipler’in kapatilmasinda Patrikhane’nin rol oynadigi söylenmektedir. Patrik her gittigi yerde ve Patrikhane’yi ziyaret eden her Batili devlet adam ve digerlerine; “devletin kontrolü disinda çok sayida dinî egitim kurslari bulunmakta, 5200 Kur’an-i Kerim kursunda 290 bin ögrenci egitim görmektedir” sözleri bilhassa Ingiliz heyeti ve diger Batili ülkelerce Türkiye’deki yetkililere ve bazilarina baski yapilarak Imam-Hatipler’in orta kismi kapatilmis ve Kur’an-i Kerim kurslarinin çogu kapatilmistir
1993 Agustos’unda “Sümelali Meryem Ana Vakfi”nin düzenledigi toplantida konusan o tarihteki Yunan Basbakani Mitsotakis sunlari söylemistir: “Anadolu’daki helenizmin bu bölgedeki köklerinden kopmasindan 70 yil sonra, milletimizin tarihinde bir daha böyle bir trajedi yasamamasi için dua etmeliyiz. Dedelerimiz, Pontus topraklarina dönüs hayalini size miras birakarak öldüler. Bu mirasi kalbinizin içinde koruyun. Pontus’u ve kökeninizi asla unutmayin. Kaybedilmis vatanin anasi, helen irkinin en güzel idealleri ile bagdasmistir…”
Son Karadeniz’i Kurtarma maskeli gezi ve sempozyumu yukaridaki sözlerin isigi altinda degerlendirmek gerekir. Patrikhane ile ilgili yillardir basinda yazarlar gerekli ikazlarini yapmislar, ama hükümetler bu ikazlara kulak asmamislardir. Kiymetli yazarimiz Ahmet Kabakli, 12 Agustos 1993 tarihli “Ortodoks Ajani Yakovas” baslikli yazisinda: “Günlerden beri, Ayhan Songar (rahmetli) ve Özfatura dostlarimla birlikte, dünya ortodoks ittifakindan, bize gelmis ve gelecek olan kötülükleri yaziyoruz… Hükümet, derhal en sert tavrini takinarak, Fener Patrigi Bartholomeos’a haddini bildirmelidir. Ayrica ABD ortodokslari ile Yunanistan ve Sirbistan’in kara cübbeli ajani olan (Türkiye’den vatana ihanet dolayisiyla kovulmus) Yakovas’i da artik Türkiye’ye sokmamalidir…” Maalesef bu gibi ikazlara ragmen Patrik’in ekümenik sevdasina seyirci kalinmistir.
1990 yilinda Patrik Dimitrios’un ABD gezisi krize sebeb olmustu . Bartholomeos’un 2 aylik ABD gezisi ise basimiza nice dertler açacaktir. Fener Patrigi Selanik’te Devlet Baskani töreniyle bizzat Yunan Cumhurbaskani tarafindan karsilandi. Patriklerin ekümenik olmak için faaliyetleri ciltlerle izah edilebilir.
1994 yilinda bir sempozyumda Türk Ortodoks patrigi Selçuk Erenerol sunlari söylemisti: “Barhtolomeos, ekümenikal patrik ünvanina sahip oldugu takdirde, ilk icraat olarak ruhban okulunu (Halki Teoloji Okulu) açacaktir. Ruhbanlar için Türkiye Cumhuriyeti vatandasi olma mecburiyeti kalkacak, dolayisiyla disaridan ögrenci ithal edecekler. En korkulan nokta ise bunun Vatikan usulü olmasidir. Bu noktaya gelindigi an “Istanbul bizimdir” deyip mal varliklarini talep edecekler. Zaten Istanbul için Konstantinopol lâfini kullanmalari da bugünlere hazirlik yaptiklarini gösteriyor. Atina’da Istanbul’daki Rum mal varligi ile ilgili çalismalar vardir. Münasip zamanda La Haye Adalet Divani’na gideceklerdir. 1995’den sonra Ortodoks Fener Rum Patrikhanesi “han” olmustur. Yunanistan eski kralinin torununun vaftiz merasimi, ayinler perdesi altinda ABD Disisleri Bakan Yardimcisi Richard Holbrooke, Rus gizli Istihbarat (KGB) sefi Sergei Stepasin, Uluslararasi Rotary Klübü Baskani Bill Huntery ve bu klüb üyeleri, Rusya’dan 5 kisilik milletvekili heyeti, ABD Rum lobisi ileri gelenleri, Vatikan’dan kardinal Cassidy, Vatikan Hiristiyanlarinin Birligini Gelistirme Komisyonu Baskani Kardinal Edward Cassidy baskanliginda bir heyet, (FIM) “Fortier Intershin in Mission” uluslararasi Esgüdüm Komitesi Toplantisi ve yüzlerce ziyaretçi…
Lozan’da Patrikhane’nin sadece dinî bir kurum hüviyetinde kalacagina dair taahhüt üzerine Patrikhane Istanbul’da birakildi. Lozan öncesi Cumhurbaskani Mustafa Kemal, Fransiz Le Journal Gazetesi’ne verdigi beyanatta: “Bir fesat ve hiyanet ocagi alan, ülkede ayrilik ve ihtilaf tohumlari saçan, Hiristiyan hemsehrilerimizin huzur ve refahi için de ugursuzluk ve felaket sebebi olan Patrikhane’yi artik topraklarimizda barindiramayiz…” Türkiye disinda Türkiye aleyhine yapilan gösterilerde ortodoks kilisesi ve papazlar ön safta yer almaktadirlar.
“Kartelci Basin”, “Din, Bilim ve Çevre” maskeli sempozyuma tepki gösterenleri ilkellik ve gericilikle suçlarken; pontus ve bizans hayallerini hortlatma amaci tasiyan ve belgelerle (haritalarla) ispatlanan bu hareket karsisinda susmus, dolayli olarak destek vermistir. Yunan “To Vima” gazetesinde 20 Eylül 1995 tarihli “Patrikhane ve Türkiye’nin Gerçek Siyasi Çikarlari” baslikli yazi sinda; “BM, Avrupa Parlamentosu, Dünya Kiliseler Birligi Konseyi, dünyadaki bütün ortodoks kiliseler, ABD Baskani, Papa (Vatikan), Patrikhaneyi ortodokslarin merkezi olarak kabul ediyorlar…” diyerek Türkiye’nin de bu gerçegi kabul etmesini istemektedir. Maskeler düsmesine ragmen yetkililer halen uykudadirlar. Trabzon’da Patrik’e tepki gösterenler bu vatani seven genç kisilerdir. Asil onlari kinayanlarin halleri utanç vericidir. Günaydin Gazetesi’nde “papaz”in Istila Seferi”, “Papazi Bakan Karsiladi” ve “Sevr’e Direnis Suç Oldu” mansetleri yüzlerce yaziya bedeldir. Venizelos Gemisi’nin ilk olarak Trabzon’a gelisi dagitilan haritada pontus devletinin baskenti Trabzon gösterildigi içindir. Ve su anda bölgede yasanan terör olaylari bu zemini hazirlamak, bölgeden Dogu ve Güneydogu Anadolu’da oldugu gibi halki göçe tesvik ederek bilahare buralara Rum ve Ermeniler’i yerlestirmek içindir. Bu katliamlari gerçeklestirenler Rum, Ermeni asillidirlar. Çok sayida Kibrisli Türk’ü katleden EOKA’nin kurucusu Grivas, tegmen iken Venizelos’un Samsun ve Trabzon’a Pontus için yolladigi 100 subaydan biridir. Venizelos gemisinde bulunun Avrupa Komisyonu Baskani Jacgues Santer, bir Yunan hayrani olup Türkiye’yi Yunanistan’in bir parçasi gibi gören bir Türk düsmanidir .
Devlet kadrolarindan inançli ve inanci geregi namaz kilan, içki içmeyen ve haramlardan sakinanlara rejim düsmani gözüyle bakilarak cumhuriyet tarihinde görülmeyen kiyim yapilmaktadir. Bu ise Türkiye üzerine ilahi gazaba davetiyedir. Bazilari Türkiye’yi Cezayir, dogrusu ise Suriye misali bir diktaya götürmek isterken; milletlerarasi siyasi ringte Türkiye üzerinde gözü ya da hesabi olanlar son raunt için Türkiye üzerine hazirlanan yüzlerce senaryo içinde rol almaktadirlar. Islam’a ve onu yasayanlara düsman gibi görünenler istemiyerek te olsa, art niyetli olmasalar da fiilleri; Yunanistan’in Megalo Idea’sina, Rusya’nin ortodoks kusatmasina, Suriye’nin Büyük Suriye (Iskenderun ve bazi illerin Suriye’ye ilhakina) Büyük Ermenistan, Nil’den Firat’a Büyük Israil projelerine yardim etmekle esdegerdir. Dis politika bir satranç oyunudur. Türkiye’de Islamiyet ve Islamiyet’i yasayanlar hizla tasfiye edilirken, Yunanistan siyasî satrançta ortodoks dinini ve din mensuplarini, Patrik dahil dindarlarini ön plana çikartmistir.
Patrik Bartholomeos Anayasa, Lozan Antlasmasi, 3335 Sayi ve 26.3.1997 tarihli yasa, 2908 sayili Dernekler Kanunu, Türk Medeni Kanunu’na göre kurulan Vakiflarin eylemlerini düzenleyen 25.7.1970 tarih ve 7-1066 sayili Tüzük’e göre Bakanlar Kurulu’nun izni olmadan uluslararasi faaliyetler yapamaz. Ama Patrik bu yasalari çignemekte serbesttir. Hayatini bu ülkeye adayan bir aydin, namaz kildigi için kiyima ugrarken Patrik’ten Devlet Bakani, Trabzon’daki gösteri için özür dilemektedir.
Mustafa Necati Özfatura
Kaynak: Islam dergisi, 05/98
Bir yanıt yazın