Sabahattin ÖNKİBAR
Anayasal düzenimizin evrensel ilkeleri malumdur.
Bu ülkede kişi, zümre ve sınıf ayırımı yapılamaz.
Hal bu iken mülkün temeli olarak tanımladığımız adalet kavramı bu ülkede artık etnik ayırımcılığa temel yapılmıştır.
Yapan da şekil olarak yasama organının başındaki isim Köksal Toptan’dır.
Hayır yakından tanıdığımız ve hassasiyetlerini bildiğimiz Köksal bey bu kararı kendiliğinden değil Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın baskıları ile vermiştir.
Belli ki Sayın Gül, güzel şeyler olacak dediği Kürt mes’elesinde bir gölge oluşsun istemiyor.
Efendim olay malum: DTP’liler Anayasal emir olmasına rağmen devlete ve adalete meydan okuyarak ifade vermeye gitmiyor.
İşin teknik yönünü bilmeyenlere hadiseyi özet olarak hatırlatalım:
DTP’li vekillerden Ahmet Türk’ün, Selahattin Demirtaş’ın, Emine Ayna’nın, Sabahat Tuncel’in, Aysel Tuğluk’un ve Fatma Kurtulan’ın milletvekili olmadan önce işlediği bazı suçlar var.
Bu suçlar milletvekili seçilseniz bile yargılanmaktan muaf değil, yani dokunulmazlık bu suçlarla ilgili olarak yargılanmayı kapsamıyor.
Bu konuda Anayasanın ilgili maddesi (83 ve 14) aynen şunları söylüyor:
– “Milletvekili seçilmeden önce devletin ülkesi ve milletin bölünmez bütünlüğünü bozma suçundan hakkında soruşturma açılan vekil, yargılanmaya devam edilir.”
Evet Anayasa aynen bunları söylüyor.
Dahası,Yargıtay da DTP’lilerle ilgili suçlamaları dokunulmazlık kapsamında görmüyor. Bu konuda kesinleşen bir içtihadı var.
Peki bütün bunlara rağmen ne mi oluyor?
Biz ifade vermeyiz, kanun ve hukuk tanımayız deyip meydan okuyan DTP’lilere dokunulamıyor.
TBMM Başkanı, ifade çağrısında bulunan Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesine şu cevabı veriyor:
– “İfade alınmasını talep ettiğiniz milletvekillerine ulaşılamamıştır.”
Evet 70 milyonun ve hatta bütün dünyanın gözleri önünde böylesine dramatik bir tiyatro sergileniyor ve adalet kör göze parmak misali katlediliyor!
İyi de adalet bunun neresinde?
Bu ülkede Kürt olmanın ve etnik ayırımcılık yapmanın hukuk önünde imtiyazı mı var?
Lafı dolandırmadan söyleyeceğim Ankara’da adalet artık mülkün değil Kürdistan’ın temelidir.
Bir suç Anayasal emre rağmen bu şekilde korunup kollanıyor ve cezalandırılmıyorsa, o suç artık fiili olarak suç olmaktan çıkmıştır.
Evet bu ülkeyi bölmeye kalkışmanın bir müeyyidesi, şekilde görüldüğü gibi kalmamıştır..