Raporun orijinali
Avrupa Konseyi’ne göre, Almanya’da göçmenlere, özellikle de Türk, Müslüman, çingene ve siyahlara karşı ırkçılık ve ayrımcılık yapılıyor.
ntvmsnbc
Güncelleme: 10:16 TSİ 26 Mayıs. 2009 Salı
Kayhan KARACA
STRASBOURG – Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nin Irkçılık, Yabancı Düşmanlığı ve Hoşgörüsüzlükle Mücadele birimi olan ECRI, Almanya hakkındaki dördüncü denetim raporunu bu sabah Strasbourg’da açıkladı. Alanında Avrupa’nın devletlerarası referans organı olan ECRI’nin raporunda, Almanya açısından çarpıcı, hatta utandırıcı olacak yorumlanabilecek gözlem ve bulgulara yer veriliyor.
Bunların başında Alman vatandaşlık kanunu geliyor. Almanya’nın, Alman vatandaşı olmak isteyen AB vatandaşları ve İsviçrelilere mevcut vatandaşlıklarından vazgeçme zorunluluğunu 28 Ağustos 2007 tarihinde kaldırdığını hatılrlatan ECRI’ye göre, vatandaş olmak için gerekli kriterleri yerine getiren diğer göçmenler, mevcut vatandaşlıklarından vazgeçmek zorunda bırakıldıkları için çoğu zaman Alman vatandaşı olamıyorlar. ECRI bu nedenle, Alman makamlarından, topraklarında yaşayan yabancıların uyumunu kolaylaştırmak amacıyla çifte vatandaşlığın kapısını açmasını istiyor.
ECRI’ye göre, ülkede Alman uyruklu olmayanların yaklaşık 3’te 2’si 10 yıldan fazladır, yüzde 20’sinden fazlası ise 30 seneyi aşkın süredir Almanya topraklarında yaşıyor. Ülke nüfusunun 7 milyondan fazlası Alman uyruklu değil. Alman uyruklu olsun ya da olmasın şu an Almanya’da yaşayan her 5 kişiden 1’i de göçmen kökenli. Bu gerçeklerin son yıllarda Alman makamları tarafından da kabullendildiğine vurgu yapan ECRI, Almanya’nın nihayet kendisini bir göç ülkesi olarak tanımlamasının memnuniyet verici olduğunu söylüyor.
BAZI ÖĞRETMENLER TÜRKLERE AYRIMCILIK YAPIYOR
ECRI’nin dikkat çektiği bir diğer önemli konu eğitim. ECRI’ye göre Almanya’da göçmen çocuklarının eğitim sistemindeki başarı oranı Alman uyruklulara oranla oldukça düşük seyrediyor. Genel olarak göçmen kökenli erkeklerin yüzde 62,6’sı, kadınların ise yüzde 51,3’ü okul ya da mesleki eğitimlerini başarıyla bitiriyor. Bu oran göçmen kökenli olmayan erkekler arasında yüzde 88, kadınlarda ise yüzde 73,4. Almanya’da öğretmenlerin öğrencilerin yönelimleri konusundaki önemine de işaret eden ECRI, kimi Alman sivil toplum kuruluşlarının verilerine dayanarak, bazı öğretmenlerin özellikle Türk ve Müslüman çocuklara yönelik olumsuz tutumunu dile getiriyor. ECRI, bu öğretmenlerin bilinçli olarak göçmen çocuklarını “kendileri için daha kolay olur” gerekçesiyle alt sınıflara yolladıklarını ve bunun da göçmen çocuklarına ayrımcılık anlamına geldiğini vurguluyor. ECRI, bu alanda Almanya’dan, öğretmen ve diğer okul personelini kültürel çeşitlilik konusunda eğitmesini istiyor.
Raporda, Türk ve Müslümanların maruz kaldığı ırkçı ve ayrımcı eylemlere de ayrıntılarıyla yer verilmekte. Almanya’da yaklaşık 3,5 milyon Müslümanın yaşadığı hatırlatılarak, bu grubun, güncel yaşamda, başta konut, eğitim ve dini özgürlükler olmak üzere birçok alanda ayrımcılık gördüğü belirtiliyor. Raporda, ülkedeki Müslümanların yüzde 10’unun mallarının bilinçlice tahrip edildiği, yüzde 3’ünün ise fiziki şiddete uğradığı yönünde istatistikler de yer alıyor. Müslümanların cami inşasında yaşadığı sorunlar, Müslüman kadınların kamu kurumlarında türbanla çalışabilmelerine getirilen yasaklar ve 11 Eylül olayları ardından Alman toplumunda Müslümanlara yönelik olumsuz tutum ve söylemler de raporda dile getirilenler arasında. ECRI, Alman İslamı Konferansı (DIK) kurulmasını ise Müslümanların Alman toplumuna uyumu açısından olumlu bir adım olarak değerlendiriyor.
TÜRKLER ALMANYA’DA SEVİLMEDİĞİNİ HİSSEDİYOR
ECRI, ülkede yaşayan 2 milyon 700 binden fazla Türkün de Türk adı taşıdıkları veya Almanca ana dilleri olmadığı için özellikle iş ve konut alanlarında ayrımcılık gördüğünü söylüyor. Ülkedeki “Alman uyruklu olmayan en önemli topluluk” olarak yeni ulusal entegrasyon politikalarından etkilendikleri belirtilen Türklerin yarısından fazlasının, Almanya’da sevilmedikleri ve yeterince temsil edilmedikleri hissine sahip olduğu da aktarılan bilgiler arasında. ECRI bu nedenle, Alman makamlarından hem Türkler hem de diğer göçmen toplulukların Almanya’da kendilerini rahat hissedecekleri bir ortamın yaratılmasını istiyor. Raporda Müslümanlar ve Türklerin dışında ırkçılık ve ayrımcılığa maruz kalan diğer toplulukların başında siyahlar ve çingeneler örnek gösteriliyor.
Rapor, Almanya’da göçmenleri hedefleyen politik söylem ve bu çerçevede neonazi propagandaya da parmak basıyor. Aşırı sağcı partilerin yerel seçimlerde kaydettikleri sonuçları temel alan ECRI, ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve Yahudi aleyhtarlığı yapan siyasi hareketlerin yasaklanması konusunda Alman makamlarını destekliyor. Alman siyasilerden de azınlık gruplarına ve Alman uyruklu olmayanlara karşı basmakalıp olumsuz söylemlerden kaçınmaları uyarısında bulunuyor. ECRI’nin Alman resmi makamlarının verilerini temel alarak aktardığı verilere göre, ülkede 4 bin 400 neonazi ile “şiddete başvurabilecek aşırı sağcı kültüre sahip” 10 bin kişi bulunuyor. ECRI, ülkedeki büyük siyasi partilerin ırkçı söylem ve çağrışımlardan kaçındıklarını belirtmekle birlikte, Müslümanlar hakkındaki bazı söylemlerin sadece güvenlik ve uyum noksanlığı üzerinde yoğunlaştığını, bu yaklaşımın da “endişe verici” olduğunu kaydediyor.
ALMANYA YANIT VERMİYOR
Mülteciler ve iltica başvurusunda bulunanların durumlarına da değinilen raporda, iltca işlemleriyle uğraşan memurlara özel eğitim verilmesi, havalimanlarında yapılan iltica başvurularında başvurucuya mutlaka hukuksal yardım sağlanması ve mülteci statüsü elinden alınacak bir kişinin durumunun titizlikle incelenmesi isteniyor.
ECRI, çocukların aile birleşiminden faydalanabilmeleri için koyulan yaş sınırının da 16’dan 18’e çıkarılmasını ve aile birleşimi için uygulanan kriterlerin ayrımcılığa yol açmadıklarının görülmesi için devamlı kontrol edilmelerini de istiyor.
Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 47 Avrupa ülkesindeki ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve ayrımcılık eğilimleri hakkında düzenli raporlar hazırlayan ve tavsiyelerde bulunan ECRI bundan önce Almanya hakkında 1998, 2001 ve 2004 yıllarında 3 rapor daha yayımlamıştı. Almanya ECRI’nin son raporuna bu aşamada yanıt vermemeyi tercih etti.
Bir yanıt yazın