19 Mayıs 2009, Salı Hürriyet
Zeynel Lüle
Gerek Avrupa seçimleri, gerekse Avrupa’nın bazı kentlerinde önümüzdeki aylarda yapılacak olan seçimler öncesi bir hatırlatma yapmakta fayda var. Avrupa Parlamentosu’nda bir zamanlar “Türkiye Dostluk Gurubu” kurulmuştu. Bu gurup, 3-4 ayda bir toplanıyor, ama daha da önemlisi bol bol Türkiye’ye gidip “tatil” yapıyordu.
Üstelikte bu gurubun başkanlığını Werner Langen isimli Hıristiyan Demokrat bir Alman parlamenter yapıyordu.
O zamanlar Türkiye’ye karşı insan hakları ve demokrasi alanında “sert” eleştiriler getiren Yeşiller ve Sosyalistlere karşı bu gurubun üyeleri aslanlar gibi savaşıyor, Türkiye’nin ekonomik potansiyeli ve stratejik öneminden söz ediyorlardı.
Türk diplomatlar ve siyasiler ise Hıristiyan Demokratların bu tutumundan son derece memnunlardı.
Türkiye’ye insan hakları konusunda tepki gösteren Yeşillerin bir bayan ferdine “fahişe”, erkek ferdine ise “terörist” diyorlardı.
Langen ve adamlarını ise bağırlarına basıyorlardı.
XXX
“Dostluk Grubu” üyelerinin tamamı Hıristiyan demokrat kökenliydi.
Türkiye’de insan hakları ihlallerinin yoğun olduğu, demokrasinin “gıdım gıdım” işlediği yıllardaydık.
Henüz AB ile gümrük birliği anlaşması imzalanmamıştı. Türkiye o yıllarda “Susurluk dönemini” yaşıyordu.
Her gün birileri evlerinden alınıp öldürülüyor, faili meçhul cinayetler sınır tanımıyordu.
Bu gurup ve bağlı oldukları Hıristiyan Demokratlar, insan hakları ihlallerinden pek söz etmiyor, gümrük birliğini sonuna kadar savunuyorlardı.
Bu ihlalleri gündeme getiren diğer siyasi guruplara karşı “Türkiye savunucusu” oluyorlardı.
Werner Langen ve ekibinin AB’deki konumu, “Türkiye’nin katıksız savunucuydu”… Türkler son derece memnundu. Bu insanları Türkiye’ye davet ediyor ve hoş tutuyorduk.
XXX
Gel zaman, git zaman gümrük birliği onaylandı.
Onaylandı ama, Türkiye de rahat durmadı.
“Gümrük Birliği bize yetmez. Biz üyelik istiyoruz” diye tutturdu.
Ama bu kadarı da fazlaydı. AP içindeki Türkiye Dostluk Gurubu dağılıverdi. Üyelik diye dayatmakta nereden çıkmıştı. O dönemde “imtiyazlı ortaklık” düşüncesi, bizim “dostluk grubunun” kafasında gümrük birliğiydi… O kadar.
Türklerle gül gibi geçinip giden AP içindeki katıksız Türkiye savunucuları, bir anda değişiverdi.
Werner Langen ve adamları, Türkiye’ye karşı en sert konuşmaları yapan parlamenter oluvermişlerdi. Bir anda akıllarına Türkiye’nin sorunları geliverdi. Türkiye’de “insan hakları” sorunu vardı. Ermeni soykırımını bile tanımamıştı. Kıbrıs’ı işgal etmiş ve askerini hala çekmemişti… Türkiye’nin Avrupa’da bu bakımdan yeri yoktu.
Türkiye insan hakları sorunu teker teker çözümler ve demokratik adımlarını hızla atmaya başladıkça, Hıristiyan Demokrat ve Türkiye’nin “eski dostları” daha da sert muhalefet eder olmuşlardı. Bu kez roller değişmişti. Yeşiller ve Sosyalistler Türkiye’yi destekliyor, Hıristiyan Demokratlar ise tam tersi “düşmanlık” yapıyordu.
Eski fahişe ve teröristler, Türkiye’nin katıksız savunucusu olmuşlar, eski Türkiye’nin dostları ve ülkedeki tatil beldelerinin beş kuruş para harcamayan “müdavimleri” “düşmanca” tavır içine girivermişlerdi.
İşte Hristiyan Demokratlar budur… Biline…
Bir yanıt yazın