Gelinen noktada, neredeyse her şey Fon ile yapılacak anlaşmaya odaklandı. Uzun süredir, ‘anlaşma tamam, rakamı tartışıyoruz, 30 milyar dolardan aşağısı kurtarmaz’ haberleriyle yatıp kalkıyoruz. Bu rakam Türkiye için büyük para. İki ay kadar önce BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, bir Avrupa ülkesindeki bankalarda Türklere ait 60 milyar dolar para olduğunu söyleyince yer yerinden oynamıştı. Fakat Amerika pek konuşulmadı. Şimdi bu ülkede sadece Hazine kâğıtlarına yatırılan paranın Türkiye’nin IMF’den beklediği miktardan daha fazla olduğu ortaya çıktı.
ABD Hazine Bakanlığı’nın son verilerine göre, şubat ayı sonu itibarıyla Türkiye’de yerleşik yatırımcıların elinde tuttuğu Amerika Hazine tahvillerinin tutarı 32,4 milyar dolar. Türkiye, bu rakamla ABD Hazinesi’ni finanse eden ülkeler arasında 18. sırada yer alıyor. Söz konusu paranın kime ya da hangi kurumlara ait olduğu ise bilinmiyor. Gelinen noktada anlaşılan o ki, dışarıda 100 milyar doların üzerinde para olduğu tahminleri hayali değil.
Burada dikkati çeken nokta, krizin Türkiye’de hissedilmeye başlamasıyla birlikte, krizin esas kaynağı olan ABD’ye yeniden yöneliş yaşanması. Ekim 2008 ile Şubat 2009 arasında 4,5 milyar dolarlık alım yapılmış.
ABD’nin Türkiye’ye ilişkin verileri 2002 Ocak ayından başlıyor. Ve bu tarihteki tutar da 8,2 milyar dolar. Aynı yılın sonundaki rakam ise 13,5 milyar. Zaman içindeki iniş çıkışların ardından nihai rakam 32 milyar doları geçmiş. Türkiye, bu rakamla ABD Hazinesi’ni finanse eden önemli ülkeler arasında yer alıyor. Tablodan da görüleceği gibi, ABD Hazine kâğıdı alan ülkeler, genelde cari açık problemi olmayan, döviz geliri yüksek ülkeler. Bu yönüyle Türk yatırımcılar ilginç bir durum sergiliyor.
ABD Hazinesi, kurtarma paketlerinin maliyetiyle bütçedeki açık büyüdükçe daha fazla tahvil ihraç ediyor. Ettikçe de karşılığını görüyor. Dünya çıkardığı tahvillere ilgi göstererek ABD’yi finanse etmeye devam ediyor. En başta Çin var. Eylül 2008’e kadar lider Japonya idi. Çin’in alımlarındaki hızlı artış sebebiyle Japonya ikinci sıraya gerilemiş. Şu an Çin kamu ve özel kesiminin elinde tuttuğu ABD Hazine kâğıtlarının tutarı 744,2 milyar dolar.
Çin hükümeti, rekabet gücünü artırmak, ihracatı teşvik için kendi iç piyasasından dolar topluyor, para biriminin değerini düşük tutuyor. Aldığı dolarları da ABD Hazine tahviline yatırıyor.
Son yıllarda Çin ve Doğu Asya ülkelerinde oluşan tasarruf fazlası, ABD’ye yönelmişti. Bunun sonucunda ABD kâğıtlarına olan talep arttı. Ve krize rağmen bu yöneliş devam ediyor. Öyle ki, krizin patlak verdiği Ekim 2008’de yabancıların elinde 2 trilyon 980 milyar dolarlık hazine tahvili bulunurken bu rakam 2009 Şubat ayında 3 trilyon 162 milyar dolara çıktı. Yani bir yandan ABD’nin borçlanma ihtiyacı artarken diğer yandan bu ihtiyacı karşılayan yabancıların ABD Hazinesi’ne olan güveni pek değişmedi. Ocak ayında küçük bir gerileme yaşansa da toparlanma kısa sürdü. Bunda, Hazine kâğıdı dışındaki yatırım araçlarına olan güvenin zedelenmesi de etkili oldu.
Tekrar Türkiye’ye dönecek olursak, bir yandan IMF’den para beklerken bir yandan yurtdışındaki 10 milyarlarca doları ülkeye çekememenin sıkıntısıyla karşı karşıya olmamız manidar. IMF’den beklediğimiz paradan daha fazla bir tutar, ABD Hazine kağıtlarında ve bu parayı ABD kullanıyor. Bankalardaki paralar ve diğer yatırım araçları buna dahil değil. Anlaşılan o ki, yurtdışında 100 milyar doların üzerinde para olduğu tahminleri hiç de hayalî değil.
NEDEN ABD TAHVİLİ?
32,4 milyar dolarlık ABD Hazine tahvilinin kimlere ait olduğu belli değil. Bunun içinde kamuya ait olan kısım var mı, yok mu bilemiyoruz.
Hazine’nin geçen hafta gerçekleştirdiği, 10 yıl vadeli global dolar tahvili ihalesinde 1,5 milyar dolarlık satış yapmıştı. Tahvilin “getirisi” yüzde 7,6 oldu. Benzer vadedeki ABD Hazine tahvillerine kıyasla 447,9 baz puanlık “getiri” farkı söz konusu. Dünyada eşi çok az olan bir oran bu. Bu sebeptendir ki, tahvilin yüzde 37’si Türkiye’deki alıcılara satılırken, yüzde 43’ü ABD, yüzde 20’si de Avrupalı yatırımcılara gitti.
Bu kadar yüksek getiriye ve istikrara rağmen Türkiye’de yerleşik yatırımcıların, para sahiplerinin ABD Hazine tahvillerine yoğun ilgi duyması ilginç. Evet, ABD kâğıtları gelişmekte olan ülkeler için her şeye rağmen güvenli bir liman durumunda. Bu tahviller dünyanın en likit, istenildiğinde kolayca nakite çevrilebilen yatırım aracı. Ayrıca bu kağıtlar dünyanın her yerinde teminat olarak kabul ediliyor. ABD kağıtlarının kredi ve ihalelerde teminat olarak kabul edilmesi, yurtdışında iş yapan Türk şirketleri için tercih sebebi olabilir ama bu kadar büyük bir tutarın, yine de izaha ihtiyacı var.
Bunun dışında başka sebepler de olabilir. Bunu öğrenebilmek için önce kimlerin bu kâğıtlara yatırım yaptığını bilmek gerekiyor. Bu konuda kamuoyunu aydınlatmak da, ilgili mercilere düşüyor. Türkiye, bu kriz ortamında IMF’den kredi almak için uğraşırken kimlerin, neden ABD kâğıtlarını tercih ettiğini bilmek herkesin hakkı.
0000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000
|
Türkiye’nin zenginleri, ABD’ye 32 milyar dolar borç verdi |
|
|
Küresel krizin etkilerini yaşamaya başlayan Türkiye, önce “Varlık Barışı” ile dışarıdaki dövizlerin Türkiye’ye getirilmesini sağlamaya çalıştı. Aylarca bu tartışıldı ama arzu edilen netice alınamadı. Bir süredir de IMF’den alınacak krediyi ve miktarını tartışıyoruz. Belli bir kesim ısrarla “IMF” diyor. |
|
|
Gelinen noktada, neredeyse her şey Fon ile yapılacak anlaşmaya odaklandı. Uzun süredir, ‘anlaşma tamam, rakamı tartışıyoruz, 30 milyar dolardan aşağısı kurtarmaz’ haberleriyle yatıp kalkıyoruz. Bu rakam Türkiye için büyük para. İki ay kadar önce BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, bir Avrupa ülkesindeki bankalarda Türklere ait 60 milyar dolar para olduğunu söyleyince yer yerinden oynamıştı. Fakat Amerika pek konuşulmadı. Şimdi bu ülkede sadece Hazine kâğıtlarına yatırılan paranın Türkiye’nin IMF’den beklediği miktardan daha fazla olduğu ortaya çıktı.
ABD Hazine Bakanlığı’nın son verilerine göre, şubat ayı sonu itibarıyla Türkiye’de yerleşik yatırımcıların elinde tuttuğu Amerika Hazine tahvillerinin tutarı 32,4 milyar dolar. Türkiye, bu rakamla ABD Hazinesi’ni finanse eden ülkeler arasında 18. sırada yer alıyor. Söz konusu paranın kime ya da hangi kurumlara ait olduğu ise bilinmiyor. Gelinen noktada anlaşılan o ki, dışarıda 100 milyar doların üzerinde para olduğu tahminleri hayali değil.
Burada dikkati çeken nokta, krizin Türkiye’de hissedilmeye başlamasıyla birlikte, krizin esas kaynağı olan ABD’ye yeniden yöneliş yaşanması. Ekim 2008 ile Şubat 2009 arasında 4,5 milyar dolarlık alım yapılmış.
ABD’nin Türkiye’ye ilişkin verileri 2002 Ocak ayından başlıyor. Ve bu tarihteki tutar da 8,2 milyar dolar. Aynı yılın sonundaki rakam ise 13,5 milyar. Zaman içindeki iniş çıkışların ardından nihai rakam 32 milyar doları geçmiş. Türkiye, bu rakamla ABD Hazinesi’ni finanse eden önemli ülkeler arasında yer alıyor. Tablodan da görüleceği gibi, ABD Hazine kâğıdı alan ülkeler, genelde cari açık problemi olmayan, döviz geliri yüksek ülkeler. Bu yönüyle Türk yatırımcılar ilginç bir durum sergiliyor.
ABD Hazinesi, kurtarma paketlerinin maliyetiyle bütçedeki açık büyüdükçe daha fazla tahvil ihraç ediyor. Ettikçe de karşılığını görüyor. Dünya çıkardığı tahvillere ilgi göstererek ABD’yi finanse etmeye devam ediyor. En başta Çin var. Eylül 2008’e kadar lider Japonya idi. Çin’in alımlarındaki hızlı artış sebebiyle Japonya ikinci sıraya gerilemiş. Şu an Çin kamu ve özel kesiminin elinde tuttuğu ABD Hazine kâğıtlarının tutarı 744,2 milyar dolar.
Çin hükümeti, rekabet gücünü artırmak, ihracatı teşvik için kendi iç piyasasından dolar topluyor, para biriminin değerini düşük tutuyor. Aldığı dolarları da ABD Hazine tahviline yatırıyor.
Son yıllarda Çin ve Doğu Asya ülkelerinde oluşan tasarruf fazlası, ABD’ye yönelmişti. Bunun sonucunda ABD kâğıtlarına olan talep arttı. Ve krize rağmen bu yöneliş devam ediyor. Öyle ki, krizin patlak verdiği Ekim 2008’de yabancıların elinde 2 trilyon 980 milyar dolarlık hazine tahvili bulunurken bu rakam 2009 Şubat ayında 3 trilyon 162 milyar dolara çıktı. Yani bir yandan ABD’nin borçlanma ihtiyacı artarken diğer yandan bu ihtiyacı karşılayan yabancıların ABD Hazinesi’ne olan güveni pek değişmedi. Ocak ayında küçük bir gerileme yaşansa da toparlanma kısa sürdü. Bunda, Hazine kâğıdı dışındaki yatırım araçlarına olan güvenin zedelenmesi de etkili oldu.
Tekrar Türkiye’ye dönecek olursak, bir yandan IMF’den para beklerken bir yandan yurtdışındaki 10 milyarlarca doları ülkeye çekememenin sıkıntısıyla karşı karşıya olmamız manidar. IMF’den beklediğimiz paradan daha fazla bir tutar, ABD Hazine kağıtlarında ve bu parayı ABD kullanıyor. Bankalardaki paralar ve diğer yatırım araçları buna dahil değil. Anlaşılan o ki, yurtdışında 100 milyar doların üzerinde para olduğu tahminleri hiç de hayalî değil.
NEDEN ABD TAHVİLİ?
32,4 milyar dolarlık ABD Hazine tahvilinin kimlere ait olduğu belli değil. Bunun içinde kamuya ait olan kısım var mı, yok mu bilemiyoruz.
Hazine’nin geçen hafta gerçekleştirdiği, 10 yıl vadeli global dolar tahvili ihalesinde 1,5 milyar dolarlık satış yapmıştı. Tahvilin “getirisi” yüzde 7,6 oldu. Benzer vadedeki ABD Hazine tahvillerine kıyasla 447,9 baz puanlık “getiri” farkı söz konusu. Dünyada eşi çok az olan bir oran bu. Bu sebeptendir ki, tahvilin yüzde 37’si Türkiye’deki alıcılara satılırken, yüzde 43’ü ABD, yüzde 20’si de Avrupalı yatırımcılara gitti.
Bu kadar yüksek getiriye ve istikrara rağmen Türkiye’de yerleşik yatırımcıların, para sahiplerinin ABD Hazine tahvillerine yoğun ilgi duyması ilginç. Evet, ABD kâğıtları gelişmekte olan ülkeler için her şeye rağmen güvenli bir liman durumunda. Bu tahviller dünyanın en likit, istenildiğinde kolayca nakite çevrilebilen yatırım aracı. Ayrıca bu kağıtlar dünyanın her yerinde teminat olarak kabul ediliyor. ABD kağıtlarının kredi ve ihalelerde teminat olarak kabul edilmesi, yurtdışında iş yapan Türk şirketleri için tercih sebebi olabilir ama bu kadar büyük bir tutarın, yine de izaha ihtiyacı var.
Bunun dışında başka sebepler de olabilir. Bunu öğrenebilmek için önce kimlerin bu kâğıtlara yatırım yaptığını bilmek gerekiyor. Bu konuda kamuoyunu aydınlatmak da, ilgili mercilere düşüyor. Türkiye, bu kriz ortamında IMF’den kredi almak için uğraşırken kimlerin, neden ABD kâğıtlarını tercih ettiğini bilmek herkesin hakkı.
|
KADİR DİKBAŞ |
|
|