“Ermenilere hukuki zemin hazırlamak!”

Arslan BULUT

Ermeni iddiaları konusunda, Türkiye’nin  “Ortak Tarih Komisyonu Tuzağı”na düşürülmek istendiğini iki Türk kadınının; Av. Gülseren Aytaş ve Prof. Dr. Hande Özdinler’in bakış açılarını yansıtarak incelemiştik. Konuyla ilgili yine bir kadın akademisyenden önemli bir mektup aldım. Kadınların, Türkiye’ye kurulan tuzakları, erkeklerden önce fark ettiğini bu vesileyle bir defa daha görmüş olduk.


Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Öğretim Üyesi, Doç. Dr. Meltem Dikmen Caniklioğlu, mektubunda şöyle diyor:
“Sayın Arslan Bulut
Bundan birkaç yıl önce Asılsız Soykırım İddiaları İle Mücadele Hukuk Araştırma Grubu bünyesinde bir süre çalıştım ve Adalet Bakanlığı’na bazı raporlar hazırladım. Bu konuda izlenen stratejiyi, bugünkü yazınızda belirttiğiniz sebeplerle hatalı bulduğum için komisyondan çıkartıldım.
Türkiye’nin bir Ermeni meselesi olmadığı, dolayısıyla çeşitli platformlarda bu konuda kendini savunma pozisyonuna düşmemesi gerektiğini defalarca, gerekçeleriyle anlattım. Hazırladığım raporlar, Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Maksut Mete’nin masasında kaldı, beni dinlemek bile istemediler.


Malta sürgünleri konusunda, kendi kaderini tayin konusunda, Birinci Dünya Savaşı sonrasında yapılan yargılamalarla ilgili, BM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Alfred De Zayas’ın 1915 olaylarını soykırım olarak niteleyen raporu ile ilgili çeşitli çalışmaları, istek üzerine yaptım ve tüm bu süreçte dedim ki; ‘Bizi yanlış minderde güreştirerek enerjimizi tüketiyorsunuz, bu çalışmaların Türkiye’ye hukuk ve siyaset düzleminde kazandıracağı hiçbir pratik fayda yoktur. Lozan Antlaşması ile tescil edilen Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş statüsünün gerisine düşmek ve uluslararası hukukun hiçbir şekilde uygulayamayacağı yaptırımları gönüllü olarak kabul etmek, Türkiye’ye ihanettir.’


İddiası olan taraf iddiasını ispatla mükelleftir. Hukukun bu en basit ve en temel ilkesi karşısında, cinayet işlemeyen maktulün yerini gösteremeyeceğine göre, bırakalım Ermeniler iddialarını ispatlasın.
Uluslararası hukukun şemsiyesi altında sağlam bir şekilde durmamız gerekli ve yeterlidir.
Komisyonlar kurmak, hakeme gitmek, Adalet Divanı’na başvurmak gibi yöntemler, Türkiye’yi bu kuruluşların vereceği kararlara mahkûm kılacağından tehlikelidir.
Bu kadar basit ve açık bir gerçeği görmek ve sizin deyiminizle tuzağa düşmemek için çok zeki olmaya gerek yoktur, asgari bir mantık yürütmek ile ulaşacağımız sonuç budur.
Merhum Gündüz Aktan ve şimdi de Deniz Baykal gibi politikacılarımız, kasıtlı olarak gündemde tutulan bu yapay mesele ile ilgili olarak niçin bu hataya düşmektedirler? (…)
Komisyondaki tarihçilerden Hikmet Özdemir de aynı mağrur ve kendinden emin ifade ile ‘tarafsız ve objektif bir çalışma yapmamız ve ne varsa ortaya dökmemizi’ öğütlediğinde çok şaşırmıştım.


Son görüşmemizde Adalet Bakanlığı Müsteşarı Maksut Mete’ye ‘Siz, toprak ve tazminat taleplerinin karşılanmasına bir hukuki zemin hazırlamamız konusunda bizden yardım istiyorsunuz’ dedim, çok bağırdı ve ‘Lütfen size verilen işi yapın’ dedi, ben de ‘Bir karış toprak ve bir kuruş tazminat vermeyeceğinize söz verin, biz de işimize bakalım’ diye cevap verdim, bir daha da bu kişileri görmedim.
Şimdi YÖK Denetleme Kurulu üyesi olan Prof. Dr. İlyas Doğan ile aynı grupta çalıştık, o da bu çatışmaların şahididir. İşte böyle Arslan Bey, bu apaçık gerçekleri görenler var ama kimse onları dinlemiyor, sorun bu!
Siz lütfen yazmaya devam ediniz. Selâm ve saygılarımla.”

Arslan BULUT - hikmet ozdemir

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir