CB TALAT İLE KAHVALTI
Dün Cumhurbaşkanımız Mehmet Ali Talat bizleri kahvaltıya davet etti.
Bizler dediğim, yaklaşık aynı yaş yelpazesinde olan ve adına yurtsever veya vatansever denilen düşünce tarzında yazılar yazan köşe yazarları, araştırmacılar ve yorumcular.
Kendilerinden tek tek izin almadığım için isimlerini burada belirtemeyeceğim ama gazetelerde köşe yazıları, makale veya yorum okuyanlar ile televizyonda siyasi tartışma veya politik konuları irdeleyen programları seyredenlerin çok yakından tanıdıkları saygın ve elit düşünürler ile yazarlar.
Eminim hepsini çok iyi tanımaktasınız.
Tabii konu da Orams davası idi.
Cumhurbaşkanımız geçen günkü yazımdan dolayı benim canıma okuyacak düşüncesi ile gittim kahvaltıya. Niyetim en uzağa oturmaktı ama hemen sol yanında buldum kendimi.
Kahvaltılı toplantımız veya kahvaltılı aydınlatılmamız çok samimi bir havada ve bence de çok verimli geçti. Keşke Sayın Cumhurbaşkanı bu tür toplantıları düzenli bir şekilde belirli bir sıklıkta düzenlese ve bizler de bilgiler alıp, sorular sorabilsek.
Cumhurbaşkanlığında görevli Hukukçular da katıldılar kahvaltıya ve kendilerine yöneltilen her soruya Cumhurbaşkanının izni ile yanıt verdiler. Bazı konulara da açıklama getirdiler.
Sayın Cumhurbaşkanı, istediğimiz her konuda zaman kısıtlaması olmadan kendisi veya ekibi ile çekinmeden temas kurabileceğimiz ve sorular sorabileceğimiz konusunda kişisel garantisini de verdi.
Bence bu çok önemli.
Bazı önemli bilgileri yabancı basından almak yerine belli ki artık cumhurbaşkanlığından alabileceğiz.
Tabii ki, yazılabilenler ve yazılmaması gerekenler kuralına da harfiyen uyarak.
Zaten dünkü kahvaltılı toplantıda da Sayın Cumhurbaşkanı bazı konu ve detayları, hepimizi tek tek ve kişisel olarak tanıdığı, karakterimizi de bildiği için yazılmamak kaydı ile yani basının tabiri ile “Off the record” olarak bizlere aktardı.
Elbette ki bu bilgiler sadece bizde kalacak. Kural böyle.
Zamanı gelince de, açıklanmasında artık çekinilecek bir durum olmayanlar Cumhurbaşkanının izni ile yazılarımızda veya yorumlarımızda yerini alıp, halkımızın bilgisine gelecek.
Dünkü kahvaltılı toplantının en önemli anlarından bir tanesi, ben dahil neredeyse tümümüzün doğru bildiği ama yanlış yorumladığı “İngiliz İstinaf Mahkemesi”nin Orams davasının temel taşlarından birisini oluşturan “10.cu Protokol” ile ilgili ABAD’dan yorum istenmesinin perde arkasının açıklandığı andı.
Sayın Cumhurbaşkanı, konu gündeme ilk defa geldiği vakit ABAD’a başvurulduğu takdirde gelebilecek olan yanıtı kestirebildiğini ve bu nedenle de kesinlikle ABAD’dan yorum istenmesine karşı çıktığını belirtti.
Bu aşamada Türk tarafının avukatı Bayan Cheryl Blair Cumhurbaşkanımız Talat’a tavsiyede bulunmuş ve Rum tarafının başvuru istemesi, Türk tarafının da istememesi durumunda ABAD yargıcı olan Yunanlı Vasilios Skouris’in kendi istediği şekil, form ve sorularla ABAD’a başvuracağını ve başvurunun da tamamen Rum istekleri ve soruları doğrultusunda olacağını belirmiş.
Başvurunun içeriğine Türk tarafının taleplerinin de konabilmesi için bu aşamada “Evet” denmesinin daha doğru bir yaklaşım olacağını tavsiye etmiş Bayan Blair.
Bayan Bliar’in bu tavsiyesi üzerine de Cumhurbaşkanımız ister istemez, kötünün daha da kötüsünü belki önleyebilirim düşüncesi ile de “Evet” talimatını vermiş.
Bizlerin de yazdığı ve söylediği gibi “Evet” talimatı Cumhurbaşkanımız tarafından verilmiş ama “Avukat Cheryl Blair’in tüm itirazlarına rağmen” değil, tam tersine Bayan Blair’in “Evet denirse daha iyi sonuç alabiliriz” tavsiyesi üzerine “Evet” denerek, ABAD’dan 10.cu Protokol konusunda yorum talep edilmiş.
Doğrusu, benim kelime ve yorumlarımla aynen bu şekilde.
Prof. Dr. Ata ATUN
Bir yanıt yazın