24 Nisan’ın Ardından…

Ali CINAR
acinar@turkishjournal.com

Yaklaşık iki aya yakındır Türk-Amerikan toplumunda hareketlenmeler var. Tabii, bu hareketlenmelerin nedeni; “sözde Ermeni soykırımı”na karşı güç birliği ile Ermenilere sağlam bir cevap verme yarışı. Bilhassa, Amerika’nın doğu ve batı yakasında yaşayan Türkler, son iki aydır çok yoğun çalışıyorlar.

Amerika’daki Türkler için 24 Nisan tarihi önemli. Amerikan Başkanları,sözde Ermeni soykırımını anma günü bahanesi ile Amerika’da yaşayan Ermenilere anma bildirisi yayınlarlar. Bu sene,önceki dönemlerdeki Başkanlardan farklı olarak, Başkan Obama soykırım kelimesini direkt kullanmasa da, açıklamasına dikkatlice bakıldığında, “Türkler, Ermenileri katlettiler” gibi, olayı “felaket” olarak nitelendiren ağır kelimeler kullanmıştır. Ermenice, dolaylı olarak, soykırım anlamına gelen “Meds Yeghem” kelimesini kullandığı zaman, Türk kamuoyundaki tepki gecikmiştir.

1973’ten itibaren sözde Ermeni soykırımı sorununu terör ile tanıtmaya çalışan Ermeniler bu konuda zarar gördüklerini anlayınca, Türkiye’ye yönelik Ermeni faaliyetlerini, “Dört T” planı çerçevesinde uygulamaya koymuştur. Bu plan, sözde Ermeni sorunu’nun tüm dünyada Tanıtılması, sözde soykırımın Tanınması, Türkiye’den Tazminat alınması ve Toprak elde edilmesi aşamalarını içeriyor. Böyle bir amaç içinde olan Ermeni diasporasına ne bir Amerikan Başkanı ne de bir ülke alet olmamalıdır.

Başkan Obama açıklamasında, 1915 olaylarından bahsederken, Ermeniler tarafından katledilen Türkleri görmezden gelmesini asla kabul edemeyiz. Ayrıca, geçen ay Türkiye’ye gelerek, sıcak mesajlar verdikten sonra bu tür açıklamalar yapması,Türk-Amerikan ilişkilerini zedeleyeceği gibi, büyük bir güven sorunu ortaya çıkaracaktır.

Dışişleri Bakanlığımız, Obama’nın konuşmasında kabul edilemez yönler bulunduğunu bildiren sert bir açıklama yayınlamıştır. Ayrıca, 25 Nisan Cumartesi günü, Broadway gösteri salonlarının bulunduğu ve turistlerin bir numaralı uğrak yeri olan ünlü Times Meydanı’nda, Amerika’nın başarılı derneklerinden Young Turks tarafından “Ermeni Yalanlarına Son ve Şehit Diplomatlarımızı Anma” mitingi düzenlendi. Geçen seneye oranla daha çok kalabalığın olduğu mitingteki, düzenli yapılan program takdir topladı. İngilizce yazılı pankartların sunulduğu, ilk defa Amerikalı konuşmacıların çoğunluğunun olduğu bir miting izledik. Ayrıca, mitinge gelen vatandaşlarımızın bu yıl ilk defa, “Barış ve Gerçeğe Evet, Ermeni Terörüne, Nefretine ve Yalanlarına Hayır!” yazılı Türk bayraklı siyah tişörtler giymeleri dışardan mitingi izleyen ve gören Amerikalılar tarafından dikkat çekti.

ABD’nin eski başkanlarından Ronald Reagan’ın hukuk danışmanı Bruce Fein de konuşmasında, Ermeni iddialarının tamamen gerçek dışı olduğunu ve ABD Kongresinde Ermeni tasarısının imzaya açılmasının tamamen iç politik kaygılardan kaynaklandığını söyledi. Türkiye’de 5 yıl yaşamış olan, Bill Clinton’nun Kıbrıs konusundaki Danışmanı Robert Mckay ise, Amerikan medyasını eleştirerek, Türk arşivlerinin açık olduğunu ancak Ermenilerin kendi arşivlerini açmaktan aciz olduklarını hatırlattı.

Miting’te yanıma gelen Gürcistan asıllı bir Amerikalı, Türkiye’nin Ermenistan kapısını açmasının çok büyük tehlike arzedeceğini belirterek, Türklerin Amerika’da sesinin daha çok duyurulması gerektiğini üstüne basa basa söyledi.

Ayrıca, geçen hafta ,Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği’nin önüne gelen Ermenilerin gösterilerine anında cevap veren Türkiye’yi en iyi şekilde temsil eden Washington’daki tüm kuruluşlarımızı ve temsilcilerini tebrik ediyorum.

Şunu çok iyi bilmemiz gerekmektedir: Ermenilerin oyunu ile, Türk düşmanı olan sözde profesör Taner Akçam’ın Amerika’nın önemli üniversitelerinde Türkiye aleyhine konuşturulmasını, Kaliforniya’da Türkiye ile iş yapan firmaların cezalandırılması konusunda ortaya çıkarılan ve sunulan eyalet yasa tasarılarını, Amerikan medyasında asılsız Türkiye aleyhine çıkan çirkin iftiralarını kabul edemeyeceğimiz gibi, hele hele Kars antlaşmasını bile tanımayan bir ülke ile masaya oturup,sınır kapılarının açılma pazarlığı yapılması üzücüdür. Azerbaycan ile yaşanan son tatsız gerginlikleri anlatmama gerek bile yok.

Unutmayalım ki Ermenistan’a ne kadar yakın davranmaya çalışsak bile, gözünü kin ve nefret bürümüş ve dünyadaki Ermenileri yöneten bir büyük diaspora ile uğraşıldığı unutulmamalıdır.

Sonuç olarak, dünyanın neresinde olursak olalım, sözde Ermeni soykırımı konusunda iftiralar ve yalanlar her zaman karşımıza çıkacak. Bu nedenle, Türkiye’de yetişmiş ve daha sonra yurtdışına çıkarak yaşamaya başlamış çocuklarımızın ve yetişkinlerimizin, bu konuda çok ciddi bir eğitim alması ve bu eğitimin Türkiye’de başlaması çok önemlidir.

Türk dünyası olarak yerel ve ulusal çapta vali ve milletvekilleri ile düzenli görüşülmesi, Ermeni diasporasına karşı ciddi adımların atılması ve dünya kamuoyuna gerçeklerin daha etkili bir şekilde anlatılması hem ülkemiz için hem de Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceği için çok önemli ve birlik içinde hareket etmemiz gerekmektedir.

Taner Akcam

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir