Arslan BULUT
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın Türkiye’ye yaşattığı Ermenistan fiyaskosu konusunda, yazık ki CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın ortaya koyduğu tavır genelde doğru olmakla birlikte, özelde hatalıdır! Baykal, dünkü grup konuşmasında Ermenistan ile ortak tarih komisyonu kurulmasını kendilerinin de desteklediğini hatırlattı. İşte hata budur.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise yanında meseleyi çok iyi bilen Deniz Bölükbaşı gibi bir uzman bulunduğu için bu defa püf noktasını iyi yakaladı. Bahçeli, Başbakan’a hitaben şu soruları sordu:
“İki ülke arasında çeşitli konuları ele almak amacıyla kurulması öngörülen ortak komisyonlarda Türkiye’nin 1923 Lozan Antlaşması ile tescil edilen Misak-ı Milli sınırlarını tartışmaya açıp yeniden müzakere mi edeceksiniz? Aynı şekilde müzakere masasında Doğu Anadolu topraklarının bir bölümünün Batı Ermenistan olup olmadığı da mı ele alınacaktır?
Sonuçsuz kalacağı baştan bilinen bir tarih komisyonu kurulması karşılığında sınırın açılmasını ve diplomatik ilişki kurulmasını Türkiye’nin çıkarları, onuru ve haysiyeti ile nasıl bağdaştırabiliyorsunuz?”
* * *
Türkiye’nin başına sarılmak istenen bu belayı görenlerden biri de Avukat Gülseren S. Aytaş’tır.
Aytaş, Bush, Hillary Clinton ve Obama’nın bir kavram değişikliği ile Türkiye’nin diplomatik pozisyonunu değiştirdiklerini, “Ermenistan’ın soykırım iddialarından vazgeçmesi” şartının yerine “Ankara-Erivan ilişkilerinin normalleştirilmesi” cümlesini getirdiklerini, Türkiye’nin de bunu kabul ettiğini, bunun bir makas değişikliği olduğunu belirtiyor.
Ermenistan da zaten Nisan ayı başında, “Anlaşmaya göre diplomatik ilişkiler kurulacak, sınır çizgisi karşılıklı olarak tanınacak ve açılacak ve de soykırımın tartışılacağı bir komisyon oluşturulacak” açıklamasını yapmıştı.
Aytaş, 23 Nisan gecesi, Türk Dışişleri’nden “İki ülke arasında bir yol haritası belirlendi” açıklaması yapılmasının da Türkiye’nin “Milli Egemenlik Bayramı”nda kendi milli egemenliğini tartışmaya açması anlamına geldiğini söylüyor ve ekliyor:
“Ermenistan ve diğer devletler Türkiye’nin komisyon kurulması teklifini sonuçlarına uyulması şartıyla kabul etmiştir. Bu durum Türkiye’nin soykırım sanığı sandalyesine oturtulması gibidir ki Ermenistan’ın hedefi de budur.
Ermeni suçlamaları, müzakere veya yargılama konusu yapılırsa Türkiye’nin 1921 Kars Antlaşması ve 1923 Lozan Barış Antlaşması’ndan doğan hakları yok farz edilmiş ve BM Sözleşmesi’nin 33’üncü maddesi ve devamında tanımlanan devletlerarası bir uyuşmazlığın olduğu, dolayısıyla bu uyuşmazlığın çözülmesi gerektiği kabul edilmiş sayılacaktır. Türkiye, komisyon veya yargılama sonuçlarına uyma yükümlülüğü altına girecektir.
Oysa Ermenistan 1921 Kars Antlaşması ile bağlıdır ve hukukî geçerliliğini tartışma hakkına sahip değildir.
Hiçbir uluslararası komisyonun veya mahkemenin de Türkiye’yi Ermeni iddiaları sebebiyle yargılamaya hakkı ve yetkisi yoktur.”
İşte Baykal’ın görmediği tuzak budur! Baykal, dış politika danışmanlarını bir an önce değiştirmeli, meselenin uluslararası hukuk boyutunu, bir de Gülseren S. Aytaş’tan dinlemelidir!
* * *
Konuyla ilgili ciddi mücadele veren Türk kadınlarından biri de ABD’de öğretim üyesi olan 37 yaşındaki Prof. Dr. Hande Özdinler’dir.
Özdinler, “Amerikan Meclisine sunulan sözde Ermeni soykırımı yasa tasarısının ilk maddesindeki ‘1915-1919 yılları arasında’ kısmı çıkarılmış onun yerine ‘1915-1923 yılları arasında’ibaresi getirilmiştir. Bu değişiklik yenidir! Sözde soykırım yılları, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet’i de içine alacak şekilde genişletilmiştir. Yani hedefleri Atatürk’ü ve Türkiye Cumhuriyeti’ni yargılamaktır” uyarısında bulunuyor.
Bir yanıt yazın