İÇİNDEKİLER:
TÜRKE VİZE KALKMALI
EN GÜÇLÜ ADAYLAR ARASINDA
2 ALTIN VE 8 BRONZ MADALYA KAZANDILAR
-ALMANYA PARLAMENTO HEYETİ TBMM’DE…
SİPAHİLER KADERLERİNE TERK EDİLDİ
AVRUPA’DA KUTLU DOĞUM HAFTASI
***
TÜRKE VİZE KALKMALI
11 Nisan 2009 / Celal ÖZCAN
Avusturya Yeşiller Partisi Milletvekili Alev Korun, Avrupa Adalet Divanı’nın Avrupa’da vizesiz seyahat kararının AB’nin kurucu ülkelerinde uygulanması gerektiğini söyledi. Korun, Avusturya’nın bu sözleşmenin dışında kaldığını, ancak AB’de tek tip bir uygulamanın doğru olacağını vurguladı.
Avusturya Yeşiller Milletvekili ve İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Alev Korun, Avrupa Adalet Divanı’nın Türkler için Avrupa’ya vizesiz seyahat kararının bir an evvel uygulanmasını talep etti. Bu kararın AB’nin kurucu ülkeleri için geçerli olduğunu, Avusturya’nın 1995’te AB’ye girdiğini belirten Korun, ancak AB ülkelerinde tek tip uygulamanın en doğrusu olacağını söyledi.
Avusturya ilgisiz
Alev Korun, konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “Vizesiz Avrupa konusunda Avusturya kamuoyunda maalesef bir tartışma yok. Burada yayınlanan Türkçe dergi ve gazeteler böyle bir tartışmayı kamuoyuna taşımaya çalışıyor. Ama Avusturya basını bu konuya yer vermedi şimdiye kadar. Bu konuda Avusturya’daki durum Almanya’dan farklı.
Türkiye ile AB ülkeleri arasında 1973’te imzalanan Katma Protokol’de eski hakların korunması diye bir hüküm var. Bir Avrupa ülkesi AB’ye girdiği tarihten itibaren Türk vatandaşlarının haklarıyla ilgili yasaları sertleştiremez veya bu tür yasalar çıksa bile Türk vatandaşlarını bağlamaz. AB’nin kurucu üyelerinden olan Almanya Türkler için vizeyi bu sözleşmeden sonra koymuş bulunuyor. O nedenle vize uygulamasının Türk vatandaşlarını bağlamaması gerekiyor.”
Avusturya sonra girdi
Avusturya’nın 1995’te Avrupa Birliği’ne girdiğini hatırlatan Korun, “Avusturya Türk vatandaşlarına 1991 yılında vize uygulaması başlattığı için anlaşmanın bu hükmü Avusturya’da maalesef büyük bir değişiklik yaratmayacak. Ama bizim görüşümüze göre Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda, Belçika, Lüksemburg gibi, AB’nin bütün kurucu ülkelerine tüm Türk vatandaşlarının vizesiz girme hakkı olması lazım. Çünkü sözleşme imzalandığında bu ülkelerin Türklere vize uygulaması yoktu. Vize uygulaması daha sonra konuldu. Bu da Türk vatandaşlarının AB’deki haklarının kötüleştirilemeyeceği maddesine aykırı.”
Tek tip uygulama
AB’de tek tip uygulamanın doğru olacağını belirten Korun konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Hukuki olarak baktığımızda Avrupa Adalet Divanı’nın kararı Avusturya için geçerli görünmüyor. Ama AB’nin tek tip uygulama içinde olması elbette mantıklı olur. Schengen Sözleşmesi var. Bu anlaşmayla Türk vatandaşları Almanya’ya vizesiz girebilirlerse, aslında Almanya’dan Avusturya’ya geçme hakları da var. O nedenle Almanya’ya vizesiz girip Avusturya’ya vizeli girmek saçma bir durum olur.
Biz ama Yeşiller olarak eğer vize kalkmazsa, Avusturya’da özellikle Türkiye’deki gençlerin, okul öğrencilerinin daha fazla Avrupa’yı tanımalarını sağlamak için öğrenci değiş tokuşu gibi projelere ağırlık verilmesinden yanayız. O nedenle vize olsa bile, vizenin bir eziyete dönüşmemesi. Şu bir gerçek, bir AB üyesi ülkeye vize almak Türk vatandaşları için büyük bir eziyet durumuna dönüşmüştür. Tüm belgelere rağmen vize talebi reddedilebiliyor. Bütün bu eziyet ve insan onuruna aykırı olan uygulamaların kaldırılması gerekiyor.”
Almanca şartına karşıyız
Avusturya’nın da Almanya gibi Türkiye’den aile birleşimi konusunda Almanca şartı getirilmesini istediğini belirten Yeşiller Partili Milletvekili Alev Korun, şöyle dedi:
“Biz Almanya’daki deneyimlerden de yola çıkarak, bunun büyük ölçüde aile birleşimini engellemek amaçlı bir uygulama olduğu düşüncesindeyiz. Tabii ki, buranın anadili Almanca’ysa, burada yaşayan herkesin Almanca bilmesi gerekir. Biz Yeşiller de bunu talep ediyoruz. Ama bu uygulama Almanya’da uygulandığı şekliyle Avusturya’da uygulanmamalıdır. Bu, kırsal kesimden aile birleşimiyle gelecek olanların aile birleşimi yapamayacağı anlamına geliyor.
Avusturya Kızıl Haç Kurumu’nun bu konuda yaptığı incelemede, çok açıkça ‘Almanya’daki bu uygulama büyük ölçüde aile birleşimini engelleyen bir uygulamadır’ şeklindeki tespit dikkati çekiyor. Biz de Avusturya Yeşiller Partisi olarak aynı nedenle bu uygulamaya karşıyız. Bir de burada masraf söz konusu. Yurtdışında Almanca öğrenmek için kurs ücretli ve tüm masraflar bu kişilerin üstüne yükleniyor. Biz insanların buraya geldikten sonra Almanca kursuna gitmelerinden yanayız.”
Şirvan Ekici: Çalışma grubu oluşturuldu
Avusturya’da Halk Partisi’nden (ÖVP) Viyana Eyalet Milletvekili Şirvan Ekici, vizesiz Avrupa kararıyla ilgili AB ülkelerinin bir çalışma grubu oluşturduğunu ve çalışma grubundan iyi bir sonuç çıkmasını beklediğini söyledi.
Ekici şöyle dedi:
“Avrupa Adalet Divanı’nın kararı Avusturya’yı kapsamıyor. Ama AB ülkeleri bu konuda bir çalışma grubu oluşturmuş bulunuyor. Bu çalışma grubunun içinde Avusturya da var. Çalışma grubu kararın AB ülkelerini nasıl etkileyeceği, tek ülkelere etkisinin nasıl olacağı, bunun ne tür gelişmelere yol açacağı, hangi alanları kapsayacağı gibi soruları inceliyor. Bu nedenle çalışma grubunun incelemesini ve vereceği kararı beklemek lazım.”
***
EN GÜÇLÜ ADAYLAR ARASINDA
13 Nisan 2009 / A.A.
Kapadokya Peri Bacaları, dünyanın yeni tabiat harikasının en güçlü adayları arasında bulunuyor. İnternetteki, 250’den fazla turizm ve seyahat dergileri tarafından yapılan son düzenlemede, 2011 yılında açıklanacak olan dünyanın yeni 7 tabiat harikası için dünya genelinde 21 bölge belirlendi.
Aralarında peri bacalarının da bulunduğu 21 aday bölgenin, dünyanın yeni 7 tabiat harikasına en güçlü adaylar olduğu vurgulandı. Değerlendirmede, peri bacalarının, 60 milyon yıllık bir jeolojik geçmişe sahip olduğu, ayrıca 2 bin yıl önce hristiyanların ilk kiliseleri bu bacalar içinde kurdukları belirtildi.
***
2 ALTIN VE 8 BRONZ MADALYA KAZANDILAR
13 Nisan 2009 / A.A.
Kanada’nın Toronto kentindeki tek Türk okulu Nil Akademi’nin öğrencileri, katıldıkları Bilim ve Teknoloji Fuarı’nda 2 altın ve 8 bronz madalya kazandılar.
Toronto Üniversitesi tarafından her yıl düzenlenen ve 150 bilim adamının jüri üyesi olarak görev yaptığı Toronto Bilim ve Teknoloji Fuarı (Sci-Tech Fair) adlı bilim olimpiyatlarına, bu yıl 500’ün üzerinde proje katıldı.
Nil Akademi öğrencilerinden Kenan Süleymanov ve Bekir Büyükkocabaş, kahve atıklarından yağ ve bu yağdan da biodizel üretilmesini konu alan ”Kahve Atığı Mucizesi” isimli projeleriyle 2 altın madalya kazandılar. Okulun diğer öğrencilerinin projeleri de jüri tarafından 8 bronz madalyayla ödüllendirildi.
Öğrencilerinin aynı projelerle gelecek hafta ABD’nin Teksas eyaletinde yapılacak bilim olimpiyatlarına katılacaklarını belirten Nil Akademi Genel Koordinatörü Sükan Alkin, ”Okulumuz, geçen yıllarda da katıldığı matematik, biyoloji ve çevre olimpiyatlarında dereceler kazandı. Gelecek yıldan itibaren yalnızca proje üretecek öğrencilerimizi olimpiyatlara hazırlamak üzere özel bir öğretmen ekibi kuracağız. Amacımız, okulumuzu önce Ontario daha sonra da Kanada genelinde en başarılı okullardan biri yapmaktır” dedi.
Öte yandan aynı okuldan Esma Başkurt’un da mart ayında eyalet genelinde yapılan bir tasarım yarışmasında birincilik kazandığı ve tasarımının bu yılki avlanma izin belgelerinin üzerinde kullanılmaya başlandığı kaydedildi.
***
-ALMANYA PARLAMENTO HEYETİ TBMM’DE…
ANKARA (A.A) – 13.04.2009 – TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercan, Almanya Parlamentosu Avrupa İşleri Komisyonu Türkiye Raportörü Thomas Bareiss ve beraberindeki heyeti kabul etti.
Dışişleri Komisyonundaki görüşme, görüntü alınmasının ardından basına kapalı olarak devam etti.
(NEC-MAH)
***
SİPAHİLER KADERLERİNE TERK EDİLDİ
13 Nisan 2009 / Mehmet UZUN
2. Viyana kuşatması sırasında 1683 yılında Hannover Prensliği Ordusu’na esir düşüp Hannover’e getirilen ve 1691’de vefat eden Osmanlı Sipahileri Mehmed ile Hasan’nın mezarları Hannover Askeri Andreas Mezarlığı’nda kaderine terk edilmiş şekilde duruyor.
Almanya’da Aşağı Saksonya Eyaleti’ne bağlı Hannover kenti eski askeri mezarlığı Andreas’ta iki Osmanlı Sipahisi yatıyor. 318 yıldır Hannover Andreas Mezarlığı’nda yatan Osmanlı Sipahileri Şemdinlili Derviş Mehmed ile Hasan’nın mezarları bakım istiyor. Şu anda bir park olarak kullanılan mezarlıkta yatmakta olan iki Osmanlı askerinin mezarları adeta kaderine terk edilmiş olarak duruyor.
Sahip çıkalım
Sosyal Demokrat Partili (SPD) Hannover Büyükşehir İl Genel Meclis Üyesi ve Aşağı Saksonya Türk Toplumu Başkanı Alptekin Kırcı, önceki gün Osmanlı Sipahileri’nin mezarlarını ziyaret ederek dua okudu. Mezarların bakımsız olduklarını gören Kırcı, “Bu mezarlara sahip çıkmamız ve gereken önemi vermemiz gerekiyor” dedi. Mezar taşlarının onarılması, mezarların belirgin bir hale getirilmesi için çalışacağını belirten Alptekin Kırcı, “Burada çok sayıda anıt mezar var. Yetkililer izin verirlerse bu mezarlara bakım yaptırabiliriz. Bunun için diğer Türk kuruluşlarından da destek gerekli. Bunlar artık birer anıt mezar. Atalarımız yıllar önce buraya gelmiş. Bu mezarları sahipsiz bırakmamalıyız” diye konuştu.
İki dilde kitabe
Alman-Türk İşadamları Derneği Başkanı Celal Mermertaş, Osmanlı Sipahileri’nin mezarlarını ilk olarak 1980 yıllarda eğitim için Almanya’ya gelen Dr. Yetkin Güran tarafından ortaya çıkarıldığını ve 2000 yılında Başkonsolos Mehmet Emre’nin talimatıyla onarıldığını söyledi. Mezarların bir kaç kez tahrip edildiğini anlatan Mermertaş, “Biz de Hannover’de iki Osmanlı askerinin mezarı olduğunu duyduğumuzda çok şaşırdık.
Zaman zaman gidip dualar okuduk. Devrilen mezar taşlarını yerlerine diktik. 2000 yılında yapılan girişimlerle onarıldı. Mezarların yanına hem Türkçe hem de Almanca yazılı kitabe konuldu. Kitabe de mezarda yatan kişilerin kısa geçmişi yazılı. Bu mezarlar bence de onarılmalı ve sahip çıkılmalı” dedi.
Hannover Şura Başkanı Avni Altıner ise Osmanlı Sipahileri’ne ait mezar taşlarında daha önce Osmanlıca yazılar bulunduğunu, ancak şimdi birinde hiç yazı olmadığını, diğerinde ise Almanca yazı bulunduğunu belirtti.
Esir düşmüşler
Yapılan araştırmalar göre, Şemdinlili Derviş Mehmed ile Hasan, 2. Viyana Kuşatması sırasında Hannover Prensliği askerlerine 1683 yılında Tuna kıyısındaki Çiğerdelen Mevkii’nde esir düştüler ve Welfen Prensi Georg Ludwig tarafından Hannover’e getirildiler. Hannover Prensi Düşes Sophien hizmetinde sarayda çalışan ve yakışıklıklarıyla ün yapan iki Osmanlı askeri dinlerini değiştirmeyip kendi geleneklerine göre yaşadılar.
Saray tarafından sevilen Osmanlı Sipahileri’ne baskı uygulanmadı. Mehmed ve Hasan 1693 yılında kısa aralıklarla vefat ettiler. Prens Sophien iki Türk Sipahisi’ni o zamanlar yalnızca rütbeli askerlerin defnedildiği Königs Worterplatz Meydanı’nda bulunan Andreas Askeri Mezarlığı’na gömülmelerini istedi. İki Osmanlı askeri 1691 yılından beri aynı yerde yatmaktadır.
Kitabe yazısı
2000 yılında Hannover’de yapılan Expo Fuarı sırasında onarılan mezar taşlarınan yanına Türkçe ve Almanca kitabe kondu. Kitabe’de şu ifadeler yer aldı:
“Burada Viyana kuşatması muharebelerine katılan ve Tuna kıyısındaki Çiğerdelen Mevkii’nde Hannover birlikleri tarafından savaş tutsağı düşürülen Osmanlı Sipahileri Mehmed ve Hasan yatmaktadır. Welfen Prensi Georg Ludwig’in eşliğinde Hannover Sarayı’na getirilmişler ve bu sarayda öldükleri 1691 yılına kadar hizmet vermişler. İslami usullere göre defnedilmişler. Bu kitabe onların ve bu topraklar altında yatan tüm Osmanlı Türk askerlerinin onurlu anısına atfedilmiştir.”
***
AVRUPA’DA KUTLU DOĞUM HAFTASI
13 Nisan 2009 / A.A.
Kutlu Doğum Haftası Avrupa etkinlikleri, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’nun da katılımıyla, Belçika’nın Anvers kendinde düzenlenen açılış programıyla başladı.
Yaklaşık 15 bin kişinin katılımıyla Anvers Spor Salonu’nda düzenlenen etkinlikte konuşan Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, İslam Peygamberi Hz. Muhammed sevgisinin yeni kuşaklara aktarılmasının önemini vurguladı.
Bu yılki Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinde Hz. Muhammed’in aile ve sevgisini öne çıkaracaklarını anlatan Bardakoğlu, ”Allah’ın emaneti olan eş ve çocukların” haklarının gözetilmesini istedi. Bardakoğlu, din ve dil ile birlikte ailenin toplum ve birey için ”koruyucu kalkan” görevi gördüğüne dikkati çekti. Belçika basınının yoğun ilgi gösterdiği Kutlu Doğum Haftası Avrupa açılışında, Kuranı Kerim, ilahiler, kasideler ve ezan okundu.
Bir yanıt yazın