Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), Dünya Türk Girişimciler Kurultayı’na katılım onayı veren, yurtiçinde ve yurtdışında Türk iş dünyası temsilcilerine yönelik bir anket çalışması düzenledi. Ankete göre, Türkler işbirliği olanaklarını değerlendiremiyor ve Türk lobisinin yeterince etkin olmadığı düşünülüyor.
ANKA
İstanbul– Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), Dünya Türk Girişimcileri Kurultayı’na katılım onayı verenler arasında bir anket çalışması düzenledi. Ankete, yurtdışında ve yurtiçinde ticari faaliyette bulunan ve Barbados Adası’ndan Küba’ya, Japonya’dan, Kenya’ya dünyanın çeşitli coğrafyalarından Kurultay’a katılmak üzere Türkiye’ye gelen 173’ü yurtdışından 233 işadamının aktif olarak katıldı.
Anket katılımcıları arasındaki yurtdışında yaşayan ve Türkiye’de ticari faaliyetlerini gerçekleştirip yurtdışında iş yapan Türk işadamlarının yüzde 44.9‘u yurtdışında, Türk ekonomisi ve Türk malına ilişkin yerleşik bir imaj olduğu kanısına katılmıyor. Buna karşılık yüzde 35.7‘lik bir kesim Türk malına ilişkin olumlu bir imajın, yüzde 19.4 ise olumsuz bir imajın hakim olduğuna inanıyor. Türk işadamları, Türkiye’nin yurtdışında ihracat konusunda yakalayacağı başarının, markalaşma ve imaj yaratma yoluyla gerçek anlamda gerçekleşebileceğini, aksi takdirde, yıllar geçtikçe, bazı istisnalar dışında, yurtdışındaki iş adamları açısından iş hayatında bir kısır döngü yaşanmasının muhtemel olduğunu kaydediyorlar. Bölgeler bazında Türk malına ve imajına ilişkin yorumlara daha yakından bakıldığında, Türk imajının varlığı konusunda söz konusu bölgelerde yerleşik işadamlarının verdiği yanıtlar dikkat çekici. Asya Pasifik bölgesinde yüzde 76.9‘luk oranla yerleşmiş bir Türk malı imajı oluşmadığı görüşü ortaya çıktı. Avrupa’da yüzde 41.5 ile genel olarak olumlu bir imajın mevcut olduğu belirtilirken, Amerika’da yüzde 100‘lük oranla yerleşmiş bir imajın mevcut olmadığı görüşü hakim. Körfez’de ise yüzde 62.5‘lik oranla olumlu bir imaj olduğu ifade ediliyor.
Türk işadamı birbirine destek olamıyor
DEİK anketinde, bireysel girişimciliğin yanı sıra Türk iş dünyası temsilcilerinin birbirine destek olarak işbirliği olanaklarını değerlendirme oranını ve bu noktadan doğabilecek sinerji ortamı sorgulandı. Buna göre ankete yanıt veren 233 kişinin yüzde 54.2‘si Türklerin dağınık bir görünüm sergilediğini, ortak hareket edemediğini düşünüyor. Ankette, “Türkiye’nin 2009 yılında dış politika konusunda öncelikleri ne olmalıdır?” konusuna verilen yanıtlar da dikkat çekici. Ankete verilen yanıtlara göre, Türkiye, dış politikada yüzde 19.8 ile AB üyeliğine, yüzde 19.3 ile Rusya ilişkilerine, yüzde 15.3 ile ABD’nin Irak’tan çekilmesi ve Kuzey Irak sorununa, yüzde 13.2 ile Afrika ve Latin Amerika’ya ekonomik anlamda yapılacak açılımlara, yüzde 9.7 ile Kıbrıs sorununa, yüzde 8.8 ile Kafkasya’ya, yüzde 7.4 ile sözde Ermeni soykırımına yüzde 6,5 ile ise İsrail-Filistin sorununa eğilmeli.
233 kişinin yanıt verdiği ve Türk iş dünyasının gerek Türkiye’nin yurtdışındaki genel imajı gerekse ekonomik ilişkileri konusundaki düşüncelerine ilişkin bir portre çizmeyi amaçlayan DEİK anketinde yer alan “Türk lobisinin yurtdışında yeterince etkin olduğuna inanıyor musunuz?” sorusuna yüzde 75.8 oranında Türk lobisinin yurtdışında yeterli güce ve etkinliğe sahip olmadığı yanıtı verildi. Diğer taraftan yüzde 16.6 Türk lobisinin yeterli düzeyde etkin olduğundan emin olmadığını, yüzde yurtdışında Türkiye’nin etkin bir lobiye sahip olduğunu belirtiyor.
Yurtdışındaki Türklere destek şart
DEİK anketinde yer alan “Türkiye’nin ‘Yurtdışında Yaşayan Türkler’e yönelik politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna yanıt verenlerin yüzde 67.9 gibi ezici bir çoğunluğu konuya ilişkin düşüncelerini “Türk vatandaşlarının yurtdışında bazı konularda destek alabildiği doğrudur, ancak daha çok geliştirtebileceğini düşünüyorum” sonucu ortaya çıktı. Yüzde 25.7‘lik bir oran, böyle bir politikanın varlığından bile haberdar değilim derken, sadece yüzde 6.4‘lük kesim, “Türkiye, yurtdışında yaşayan Türklerin talep ve ihtiyaçlarına imkânları ölçüsünde destek olmaktadır” yanıtını verdi.
Türk iş dünyasına yönelik olarak Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) tarafından gerçekleştirilen ankete yanıt veren 233 kişinin yüzde 58.6‘sı Türkiye ekonomisinin 2009 yılında en az yüzde 1 oranında küçüleceğine inanıyor. Ekonomik rakamlar konusunda yorum yapan Türk iş dünyası mensupları arasında bulunan yüzde 17.2‘lik bir kesim, ekonominin yüzde 0,1 ila 1 aralığında büyüyeceğini, yüzde 14.5‘lik bir oranda ise ekonominin yüzde 1‘den daha fazla büyüyeceğini, yüzde 9.7‘lik bir oranda ise büyüme ya da daralmanın yaşanmayacağı belirtiliyor.
Türkiye’nin krizden kurtulmak için hangi önlemleri alması gerektiğine ilişkin katılımcıların yüzde 38.7‘si krizin reçetesinin, iş gücü üzerindeki vergilerin kaldırılması, enerji fiyatlarının düşürülmesi yanıtını verdi. Katılımcıların yüzde 25.4‘ü iç tüketim verilerinin kaldırılması gerektiğine inanırken, yüzde 11.8‘i IMF ile anlaşılmalı diyor. Türkiye krizden etkilenmiyor diyenler oranı ise yüzde 0.4.
Türkiye’yi de etkileyen küresel krizin sona ermesini dört gözle bekleyen Türk iş dünyası temsilcilerinin yüzde 57.5‘i Türk ekonomisinin 2010’dan itibaren kendisini toparlamaya başlayacağını düşünüyor. Yüzde 23,6‘lık bir kesim iyileşmenin ancak 2011 yılında itibaren başlayabileceğine inanırken, iyileşme bu yıl içerisinde başlar diyenlerin oranı yüzde 17.2 oldu. Türkiye’nin krizden etkilenmediği kanısında olanların oranı ise yüzde 1.7‘ler seviyesinde bulunuyor.