NÜRNBERGER NACHRICHTEN: “BİRLİK PARTİLERİ OBAMA’YA KIZGIN”
ANKARA, 08/04(BYE)— Almanya’da yayımlanan Nürnberger Nachrichten gazetesinin 7 Nisan 2009 tarihli internet sayfasında, Harald Baumer imzasıyla ve yukarıdaki başlık altında yer alan Berlin çıkışlı yorumun çevirisi şöyledir:
–Türkiye ve AB Hakkındaki Açıklamalar
Almanya’da Kavga Konusu Oldu–
Federal hükûmeti temsil eden üç parti birçok konu hakkında kavgaya tutuşur. Fakat konulardan biri hakkında özellikle kavga etmeye bayılırlar. O da, ellerinden gelse CDU ve CSU partilerinin çıkmaz ayın son çarşambasına erteleyecekleri ve SPD’nin çok daha geniş bakabildiği Türkiye’nin AB katılım meselesi. ABD Başkanı Barack Obama’nın Türkiye gezisi esnasında da Almanya’nın iç politik tartışmalarına madde başlıkları belirleyeceği üzerine bahse tutuşulabilirdi.
Bu görevi nefis bir şekilde de yerine getirmiştir. Obama’nın, Türk meclisine hitaben yaptığı konuşmada ABD’nin “güçlü” bir biçimde Türkiye’nin AB katılımından yana olduğunu belirtmesi, yeni bir siyah-kırmızı (CDU-SPD) horoz dövüşünün fitilinin yakılmasına yetti bile. Almanya’nın Avrupa Parlamenteri Elmar Brok (CDU) Obama’nın tutum almasına (“Bu bizim meselemiz”) çıkıştı.
Yeni NATO Genel Sekreteri konusunda patlak veren son sıkıntılar bile Türkiye’nin hâlâ tam üyeliğe hazır olmadığını bir kez daha göstermiştir. Bu açıklama,Federal Meclis Birlik Partileri Grubu Dış Politika Sözcüsü Eckart von Klaeden’ye (CDU) ait. Klaeden bir kez daha, partisinin çıkardığı “imtiyazlı ortaklık” kavramını oyuna soktu. Fakat bu kavram Türkiye açısından sadece bir oyalama olarak algılanıyor.
–Gloser Karşı Atağa Geçiyor–
SPD tarafındaysa Nürnbergli Almanya Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı ve AB Bakanı Günter Gloser sazı eline aldı. Gloser, “CSU, en ufak bir olayda dahi üyelik müzakerelerinin kesilmesini ve Türkiye’yi böylelikle de kabaca geri çevirmeyi teklif ediyor. Böyle davranarak Avrupa için önem arz eden bölgedeki güvenliği ve İslam dünyasıyla köprü işlevi gören önemli bir ortakla ilişkilerimizi tehlikeye atmış oluyor” diye konuştu.
Birlik partileri ve Sosyal Demokratlar arasında bir barışıklıktan söz etmek mümkün değil. İki taraf da ancak federal meclis seçimleri sonrasında diğer ortaktan kurtulma ve tek başına karar mercisi olma hesapları yapıyor. Oysa bilinmesi gereken bir husus var: Almanya’nın bu konuda sadece bir oy hakkı bulunuyor ve diğer Avrupa ülkelerinin sonraki tutumları da çok tartışmalı hâlde.
Hem federal hükûmette hem de AB’de, Obama’nın çıkışından fazla kafa karışıklığı ithal etmek istenmiyor. Hükûmet Sözcüsü Thomas Steg, ABD’nin bu konudaki tavrının uzun zamandır bilindiğini ifade etti. Steg, üstelik müzakerelerin daha uzun yıllar alacağı ve zaten hâlihazırda “ucu açık” olarak bilinmesi gerektiğini hatırlattı.
Türkiye’nin can alıcı AB katılım meselesi Almanya’da –tümüyle ekonomik kriz tarafından bastırılmadıkça- seçim kampanyası malzemesi hâline getirilebilir. CSU sıralarından gelen son derece öfke içerikli açıklamalar bunun işaretini vermeye başladı bile. CSU Genel Sekreteri Alexander Dobrindt, şefi Horst Seehofer’nin bilgisi ve onayı dâhilinde yine şöyle dedi: “Türkiye’ye her defasında kucak açıp açmamak gerektiğini kendime sorup duruyorum. En dürüstü üyelik müzakerelerini derhal kesmek olurdu.”