Millete kapalı, avutma-uyutma siyaseti

Sadi SOMUNCUOĞLU

Söze Ermenistan klasiğiyle başlayalım. Ermenistan’daki Kafkas Enstitüsü Direktörü Alexander İskandaryan, sınırın 16 Nisan’da açılacağını söylemiş. İskandaryan,  “Sınırın açılmasıyla kazançlarımız; ulaştırma kolaylaşacak, maliyetler azalacak, Avrupa ile doğrudan demiryolu hattımız olacak. Aynı zamanda denize ve Türkiye’nin Doğu illerine yol sağlayacak”  diye konuşuyor.
Wall Street Journal, Türk-Ermeni sınırının 16 Nisan’da imzalanacak anlaşmayla açılacağını duyuruyor. Gazete üst düzey bir Türk yetkilinin;  “ABD, Ermenistan ile anlaşmayı kolaylaştırmaya çalışıyor. İki ülke hükümetlerinin aralarında belirledikleri üç alanda; ” Sınırların açılması, diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edilmesi, iki ülke arasındaki gergin tarihe ait anlaşmazlık dahil, her ihtilafı ele alacak komisyonları oluşturulmaya uğraştıklarını “ ifade ettiğini yazdı. Haberde anlaşma tarihinin de, ABD Başkanı Obama’nın Türkiye ziyareti dikkate alınarak belirlendiğini bildiriyor. 
Her şey ne güzel planlanmış! Planın bir de içerisi var. Ona da bakalım:
Önce Gül’ü dinleyelim: Sınır açılacak mı sorusuna; ” Bu yazılanlar doğru değildir. Türkiye bütün komşularıyla ilişkilerini daha iyi duruma getirmek için iyi niyetle gayret sarf etmektedir. Komşuların da bu yönde arzuları vardı. Türkiye’nin uzattığı ele karşı yine iyi niyetli eller uzatılmaktadır. Bunlar bir süreçtir. Çalışmalar, görüşmeler sürüyor. “ cevabını veriyor.
Soru Ermenistan üzerine, ama cevapta Ermenistan’ın adı bile yok. Ama ” İyi niyetli “ komşular (kimlerse) var. Kısaca Gül, sınır  açılmayacak demiyor. 
Erdoğan’ı dinleyelim: ” Biz kimseye karşı soykırım mücadelesi başlatmadık. Ancak Ermeni diyasporasının başlattığı bir çalışma var. Bizim Türkiye olarak olmayan bir şeyi kabul etmemiz mümkün değil. Ama bu çözümün kilitli olduğu bazı konular var. 17 yılı aşkın bir süredir, Nice üçlüsü diye bir üçlü var, ABD, Rusya, Fransa. Dağlık Karabağ konusunu çözecek. Bu sorun çözüme kavuşmadıkça, bizim sağlıklı bir karar vermemiz mümkün değil. Biz altyapı oluşturacak adımlar attık. Şu anda yeni bir süreç başlıyor.  Son iki cümlesi hariç, ne güzel, ne doğru bir konuşma değil mi? Ama kazın ayağı böyle değil.  İkilimizin “Yeni bir süreçi” neye karşı başlıyor, özetleyelim.
– Haçlıların ve Ermenistan’ın (diyasporadan ibaret değil) saldırganlığının, sadece Azerbaycan’a değil, aynı zamanda Türkiye’ye yönelik olmasına,
– Toprak talebine; soykırım yalanını kabul et, tazminat ver demesine,
– Nice üçlüsünün, (ABD-Fransa-Rusya), Ermenistan yanlısı olmasına,
– Babacan’ın son Bakü seyahatinde, Dağlık Karabağ’dan vazgeçmesi için Azerbaycan’ı tehdit etmesinin büyük rahatsızlık yaratmasına rağmen.
Evet, Ermenistan bu haksız taleplerinden vazgeçmeden, (yani ön şartsız) biz sınırı açıp diplomatik ilişkiye geçerek görüşmelere başlayacağız. 
İkilimizin gevelediği bundan ibarettir.
Kardeş Azerbaycan’dan haysiyetli tavır
Gül Aliyev’i İstanbul’a gelmeye ikna edemeyince, devreye Hillary Clinton, girmiş. Zorlanınca,  “Obama silahını” kullanmış. ABD Başkanı’nın Aliyev’le  “ikili bir görüşme yapmaktan memnuniyet duyacağını” söylemiş, ancak “kandıramamış.” Aliyev milli tavrını koyup, İstanbul’a gelmiyorum demiş.
Peki Obama ne diyor? Ermeni iddialarını kabul edecek misiniz sorusu üzerine;  “Görüşlerim kayıt altındadır, değiştirmiş değilim.. Ama beni en çok heyecanlandıran Gül’ün liderliği altında, Ermenistan’da birçok müzakere yapılıyor olması. Bu müzakereleri izliyorum. Bunlar meyvelerini çok kısa sürede verebilir. Bundan sonra kendi görüşlerime değil, Türkiye’nin görüşlerine odaklanmak istiyorum. Sonuca çabuk ulaşılmasını sağlamaya çalışıyorum. Benim yapmak istediğim, şimdiye kadar son derece başarılı olan sayın Cumhurbaşkanı Gül’ün,  müzakerelere yardımcı olmasını sağlamaktır. ABD’nin bu konuyu saptırmasını istemiyorum.”
Her şey çok açık değil mi? Bugüne kadar ABD ve Ermenistan ne demişse, Türkiye bunların hepsini yapmaya hazır hale gelmiş. Obama bunları hızlandırmaya çalışacakmış.
Yine de Obama’ya teşekkürler. Gerçekleri bizim ikili gibi gizlemiyor, açıkça söylüyor. Daima olduğu gibi, biz yine doğru bilgileri, acı da olsa bir yabancıdan öğreniyoruz.
Bu bir Haçlı projesidir. Büyüklük taslayan ahmaklara ithaf olunur.

Wall street Journal - New York Times

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir