BÜYÜK SAHNEDE TÜRKİYE

DER TAGESSPİEGEL: BÜYÜK SAHNEDE

BERLİN, 07/04 (BYE) — Tirajı günde 149 bin 431 olan liberal eğilimli Der Tagesspiegel gazetesinin 7 Nisan 2009 tarihli sayfasında, Thomas Seibert imzasıyla ve yukardaki başlık altında yayımlanan yorumun çevirisi şöyledir:

—Obama’nın Türkiye Ziyareti, Ülkenin Artan Önemini
Vurguluyor—

ABD Başkanı Barack Obama, Türkiye’nin AB’ye alınmasını talep ediyor ve Ankara ile İstanbul’a gerçekleştirdiği iki günlük ziyaretiyle Boğaz’daki müttefikin stratejik önemini vurguluyor. Bu arada, Anders Fogh Rasmussen’in yeni genel sekreter olarak atanmasına direnen, daha sonra da onayını siyasi tavizler karşısında satın aldıran Türkiye, NATO müttefikini zor durumda bırakıyor. Türk başkentinde Pakistan ile Afganistan Devlet Başkanları güvenlik konularını görüşmek üzere biraya geliyorlar.

Batı’daki birçok devletin işine gelmese de, bu gelişmeler yeni realiteleri yansıtıyor. Türkiye uluslararası sahnedeki siyasi rolünü giderek güçlendiriyor. Bu yüzden, Obama’nın ziyaretinin sadece Türkiye’ye yönelik olmadığı söylenebilir. Amerikan Başkanı böylece, İslam dünyası ile iyi ilişkilere önem verdiğini yansıtıyor. Erdoğan’ın dindar-muhafazakar hükümeti yönetiminde Müslüman, ancak laik bir yapıya sahip olan Türkiye, İslam dünyasında lider rolünü üstlenmiş bulunuyor.

Türk-Amerikan ilişkileri kesinlikle sorunsuz değil. Ancak, anlaşıldığı kadarıyla Obama hükümeti, bu görüş ayrılıklarının, Türkiye’yi ABD ve Batı’ya bağlama hedefinden saptırmasına izin vermemekte kararlı, ki bu da kimseyi şaşırtmıyor: Türkiye geçtiğimiz yıllarda Orta Doğu’da arabulucuk yaptı ve bu şekilde zorlu, ancak önemli olan İran ve Suriye gibi komşularıyla ilişkilerini düzeltti. Bugün Türkiye, Batılı devletlerin temas kurması zor olan ülke ve gruplarla görüşebiliyor.

Geçtiğimiz yıllarda güçlü bir şekilde büyüyen ekonomisiyle Türkiye, dünyanın en büyük 20 endüstri devleti arasındaki yerini aldı. Ayrıca halihazırda BM Güvenlik Konseyi üyesi. Öte yandan ülke, Batı’nın enerji tedariki için bir enerji kavşağı olma yolunda. Erdoğan, Türkiye’nin dış politikasını “Başka ülkeler ne der?” düşüncesiyle yönlendirdiği dönemlerin artık geride kaldığını vurguluyor. Bu, dış dünya tarafından her zaman hoş karşılanmıyor. Erdoğan’ın zaman zaman telkin ettiği gibi, Türklerin bölgede artan etkisi Ankara’nın otomatikman AB üyeliği hakkına sahip olacağı anlamına da gelmiyor.

Ancak Türkiye’nin, uluslararası alanda siyasi bakımdan beş yıl öncesinde olduğundan çok daha güçlü olduğu bir gerçektir. Bu gerçek gerçi ABD tarafından farkedildi, ancak AB tarafından şimdiye değin farkedilmedi. Halbuki bu gelişme AB için önemlidir. Zira, Türkiye’nin başka bölgeler üzerindeki etki ve ilgisi, Ankara’nın dışpolitikası üzerinde Avrupa’nın rolünün giderek azalmasına yol açmaktadır. Bu yüzden de Avrupalıların AB katılım müzakerelerine işaretle Türkiye üzerinde etkili olma olanakları giderek azalmaktadır. Bu durum, Kıbrıs sorunu için olduğu kadar Türkiye’nin NATO’daki davranışı konusunda da geçerlidir.

AB’nin nüfuz kaybı orta vadede, Türklerin AB’ye katılım sürecinin her iki taraftan yarı gönüllü sürdürülecek bir formaliteye dönüşmesiyle sonuçlanabilir. Böyle sonuçlanması halinde Avrupalılar, Türkiye’yi gerçekten AB’ye almak isteyip istemedikleri şeklindeki nahoş sorudan kurtulacaktır. Ancak AB, uluslararası sahnede Türkiye’yi görmezden gelebileceği umuduna kapılmamalıdır. (BEBM/NP/YB)

DER TAGESSPİEGEL: BÜYÜK SAHNEDE - obama trump meeting

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir