Yaşasın ülkenin bütünü kucaklamanın ötesin de kilometrelerce uzaklara kadar ulaşacak sesimiz… “Türkiye’nin sesi” radyosuna dil çeşitliliğine dâhil edilmiş Ermenice…
Ve kısa aralıklarla yayın hayatına başlayan ve başlayacak olan TRT atakları huzurumuzda…
Ermenice TV, Radyo…
Kürtçe TV, Radyo…
Arapça TV, Radyo…
Yunanca TV, Radyo…
Peki;
Kıbrıs’ı gözünü kırpmadan teslim edecek yönetim de izleyecek mi bu kanalı?
Yıllardır soykırım suçlaması ile ülkemizi karalayanlar, sonunda Türkleri ayağıma getirdim diye keyiflenenler de dinleyecek mi yayını?
Kadını cinsel ihtiyaçlarını giderecek bir mal gibi gören, çeşitlilik olsun diye üç-beş kadını kendine köle yapan Araplarda görecek mi etkilerini?
Sırf korkuları uğruna, baskılar neticesinde PKK’nın gözbebeği DTP partisine oy verenlerde aydınlanacak mı?
Dağlarda keklik avlar gibi Kınalı kuzularımızı şehit edenler de duyacak mı sessimizi?
Sata sata bitmiyor bu ülke diye serzenişte bulunan Maliye Bakanına gelir kaynağı olacak mı bu yayınlar?
TRT Şeş beklenen amaca ulaştı mı?
Tüm bu sorulara cevap verilmesini isteyerek ve Anayasa ve TRT yasalarını yineliyorum;
(…)
I. Devletin şekli
MADDE 3. – Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Türkiye Radyo Televizyon Kanunu (2954 sayılı)
TÜRKİYE RADYO VE TELEVİZYON KANUNU
YAYIN ESASLARI:
Madde 5 – Genel yayın esasları şunlardır:
b) Atatürk ilke ve inkılâplarını kökleştirmek, Türkiye Cumhuriyetinin çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkmasını öngören milli hedeflere ulaşmayı gerçekleştirmek,
d) Devletin bir kişi veya zümre tarafından yönetilmesini veya sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde egemenliğini sağlamak yahut Devleti ve Devlet otoritesini ortadan kaldırmak veya dil, ırk, din ve mezhep ayırımı yaratmak yahut sair herhangi bir yoldan bu kavramlara ve görüşlere dayanan bir Devlet düzeni kurmak amacı güden rejim ve ideolojilerin “propagandasına” yer vermemek,
f) Türk milli eğitiminin temel görüş, amaç ve ilkelerine uymak,
g) Kolayca anlaşılabilir, doğru, temiz ve güzel bir Türkçe kullanmak, (…)
“Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına” ve “Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu genel yayın ilkelerine” aykırı olmasına rağmen yasalar çiğneniyor.
İktidar sahipleri “teğet” sözünü çok benimsemiş olmalı ki kanunlarımızı da “teğet” geçiyor.
Kanal açılan devletler ile ortak projeler üretip ülkeler arasındaki diyalogun geliştirilmesi amaçlanıyormuş. Eğitim, öğretim ve kamuoyu oluşturarak halklar arasında köprü kurulacakmış.
Daha ülkemizde kardelenler okutulamıyor, okumak yerine evlenin deniyorken,
Tamirhanelerde çalışan çocuk işçilerimize çözüm bulaşamamışken,
Ermeni soykırımı yasasının kabul edilmesine ilişkin tavrımızı koyamamışken,
Ve kucaklamanın bütününü sağlayamamışken,
Bu çıkışın anlamı ne?
Önce kendi kapımızın önünü temizleyelim!
Açtığımız kanallarla gerçekleri anlatıyoruz, devletimizi tanıtıyoruz, savunusu yapılırsa da hiç şaşırmayacağım.
Hatırlatmak isterim ki, Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti devletini ve gücünü dünyaya ispat etmiştir. Tüm yazışma ve konuşmalarını, yayınları da “Türkçe” yapmıştır. Kanunlar yok sayılarak işine geldiği gibi siyaset yapılarak yapılan bu yöndeki kalkışmalar Türkçemize ihanettir.
Türkçe yardım istiyor imdat çığlıklarını atıyor, sesimi duyan var mı? Bana sahip çıkın diyor! Oltanın çengeline takılmış bir balık gibi can çekişiyor. Bölünme ve parçalanma çizgisinde gelgit yaşıyor.
Hayat mücadelesine yenik düşmemesi için. Acilen, Türkçeyi kurtaracak kahramanlar aranıyor…
Nuran TALAY
talay.nuran@gmail.com
Yazıları posta kutunda oku