AP VE ERMENİ SOYKIRIM İDDİALARI

Yorum: Ömer Engin LÜTEM, Emekli Büyükelçi.

Turkish forum Danışma kurulu üyesi


Avrupa Komisyonu her yıl, Avrupa Birliğine aday ülkeler için bir “İlerleme Raporu” hazırlar. Bu raporda aday ülkenin Avrupa Birliği ile ilişkileri, üyelik için siyasi ve ekonomik kriterler karşısındaki durumu ve taahhütlerini yerine getirme kapasitesi incelenir. Sonra bu rapor, görüşlerini bildirmek üzere Avrupa Parlamentosuna gönderilir. Parlamento da bu konuda bir tavsiye kararı kabul eder.

Avrupa Parlamentosu daha 1987 yılında “Ermeni Sorununa Siyasi Bir Çözüm” başlığı altında bir tavsiye kararı kabul etmişti. Ermeni terörünün hemen sonrasında alınan bu kararda Parlamento Ermenilerin soykırıma uğradığı savını kabul ediyor, Türkiye’den de kabul etmesini istiyor, kabul etmemesinin Birliğe üye olmasını engelleyeceği bildiriliyordu. Türkiye aynı yıl üye olmak için başvurmuştu. Bu karar üyelik için Türkiye’den istenen tavizlerden biriydi, ayrıca terörü sona erdirdikleri için militan Ermenilere verilen bir ödül niteliğindeydi. O dönemde Türkiye’nin üyelik başvurusu kabul edilmediğinden bu tavsiye kararının b,r sonucu olmadı.

Türkiye’nin ikinci kez başvurusundan sonra adaylığı 1999 yılı Aralık ayında kabul edildi ve 2000 yılından itibaren de Türkiye için İlerleme Raporları hazırlanmaya başladı. Avrupa Parlamentosunun bu raporlara ilişkin olarak, bir yıl hariç, kabul ettiği tavsiye kararların da soykırım iddiaları doğrudan veya 1987 yılı kararına gönderme yapılarak temas edildi.. Bu arada Avrupa Parlamentosunun yetkileri genişletilmiş ve yeni üyelerin kabulü parlamentonun olumlu görüşüne bağlanmıştı. Diğer bir deyimle, ileride Türkiye’nin üyeliğe kabulü hakkında bir antlaşma imzalanırsa bunun önce Avrupa Parlamentosu tarafından onaylanması gerekecekti. Parlamentonun da 1987 yılı tavsiye kararını dikkate alarak, onay vermeden önce Türkiye’den Ermeni soykırım iddialarını kabul etmesini istemesi olasıydı.

2006 yılı tavsiye kararının alınması sırasında Ermeni soykırım iddiaları nedeniyle Parlamentoda derin görüş ayrılıklarının meydana çıktığı görüldü. Muhafazakâr Grup, Ermeni soykırımı iddialarından yararlanarak Türkiye’nin üyeliğini önlemeye çalışıyor, Sosyalistler, Liberaller ve Yeşiller ise, büyük çoğunluğu bu iddialara inanmakla birlikte, bunları Türkiye’nin adaylık yolunda ilerlemesine engel olmasını istemiyorlardı. 26 Eylül 2006 tarihinde 2005 yılı ilerleme raporuyla ilgili Tavsiye Kararı, büyük tartışmalar sonunda oylandı ve bu metinde, üye olabilmesi için Türkiye’nin n Ermeni soykırım iddialarını tanıması koşulu yer almadı. 2006 ve 2007 yılı kararlarında da bu konuya yer verilmesi.

Kısa süre önce kabul edilen 2008 yılı Tavsiye Kararında, Ermenilerin büyük gayretlerine rağmen bu konuya değinilmedi. Türkiye- Ermenistan ilişikleri hakkındaki 37. maddede:

– Cumhurbaşkanı Gül’ün Erivan’a yaptığı ziyaretten duyulan memnuniyet ve bu ziyaretin iki ülke ilişkilerinin normalleştirmesine yardım edeceğinin ümit edildiği,

– Ermenistan ile olan sınırını açması ve bu ülkeyle siyasi ve ekonomik ilişkiler kurması için Türkiye’ye çağrıda bulunulması,

– Geçmişle ve günümüzle ilgili olarak bir uzlaşma süreci başlatmaları ve geçmiş olayların açıkça ve samimi bir şekilde tartışılmasına izin vermeleri için Türkiye ve Ermenistan Hükümetlerine çağrıda bulunulması,

hususları yer aldı.

Görüldüğü gibi metinde “soykırım” sözcüğü yoktur. “Soykırımı” tanımadığı takdirde Türkiye’nin Avrupa Birliğine üye olamayacağı da yoktur. Sadece geçmiş hakkında bir uzlaşma (veya barışma) süreci başlatılmasından ve geçmişin açıkça tartışılmasından bahsedilmekte ve bu husus için yalnız Türkiye’ye değil Ermenistan’a da çağrıda bulunulmaktadır.

Bu haliyle söz konusu madde Türkiye için kabul edilebilir öğeleri içermektedir. Buna karşın, normal ilişkiler kurulması için Türkiye ile yaptığı yoğun müzakerelerle çelişkili olarak soykırım iddialarının diğer ülkeler tarafından tanınması için çaba sarf etmekte ısrar eden Ermenistan’ın bu maddeden memnun değildir.

Avrupa Birliğindeki Ermenistan ve Ermeni Diasporasının çıkarlarının kollanması Türkiye’nin adaylığının kabul edilmesinden hemen sonra, 2000 yılında kurulmuş olan “Adalet ve Demokrasi için Avrupa-Ermeni Federasyonu” adını, taşıyan bir sivil toplum örgütü tarafından yerine getirilmektedir. Örgütün bu konuda Ermeni görüşleri açıklamanın yanında bir baskı grubu olarak hareket ettiği görülmüştür. Bunun en son kanıtını, Avrupa Parlamentosunun Türkiye Raportörü Bayan Ria Oomen-Ruijten’in, Türkiye raporunda Ermeni soykırım iddialarına yer vermediği takdirde, Ermeni Lobisinin, yeniden Avrupa Parlamentosuna seçilmesini önlemekle kendisini tehdit ettiklerini söylemesi olmuştur. Hiç şüphesiz bu olayın Ermeni lobisi için bazı olumsuz sonuçları olacaktır.

Sonuç olarak Avrupa Parlamentosunun soykırım iddiaları hakkında tutum değiştirmekte olduğu görülmektedir. Ancak bu değişme söz konusu iddiaların asılsız olmasından ileri gelmemektedir. ABD’de olduğu gibi Avrupa kamuoyu da genel olarak bu iddialara inanmaktadır. Bu tutum değişikliğinin kökeninde yüz yıl kadar eski bir olayın, Avrupa savunması ve Avrupa Birliğinin Orta-Doğu ve Kafkaslar politikaların uygulanması için Türkiye’ye ihtiyaç duyduğu günümüzde bir önceliği bulunmadığının nihayet Avrupa Parlamentosunun çoğunluğu tarafından anlaşılmış olması bulunmaktadır.

Avrupa Komisyonu her yıl, Avrupa Birliğine aday ülkeler için bir "İlerleme Raporu" hazırlar. Bu raporda aday ülkenin Avrupa Birliği ile ilişkileri, üyelik için siyasi ve ekonomik kriterler karşısındaki durumu ve taahhütlerini yerine getirme kapasitesi incelenir. Sonra bu rapor, görüşlerini bildirmek üzere Avrupa Parlamentosuna gönderilir. Parlamento da bu konuda bir tavsiye kararı kabul eder. - logo

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir