Eskişehir-Ankara arasında hızlı trenin hizmete girmesi bana Sultan Aziz’in “Memleketime demiryolu yapılsın da isterse sırtımdan geçsin” sözünü hatırlattı…
Sanayi inkılâbı sırasında süratli ulaşım araçlarına ihtiyaç duyulması, demiryolu fikrini geliştirdi. İngiliz mühendis George Stephenson’un 1830 yılında Liverpool- Manchester arasında uygulamaya soktuğu tren seferleriyle demiryolu tarih sahnesine çıktı. Demiryolu kısa sürede diğer Avrupa ülkelerine yayıldı. 1836’da Osmanlı Devleti’nde de demiryolu yapımı gündeme geldi. İngiliz Albayı Chesney İskenderun ile Birecik arasıda bir demiryolu hattı yapılmasını planladı, ancak uygulamaya sokamadı. Demiryolu tarihimizle ilgili en önemli araştırmaları Vahdettin Engin, Ali Akyıldız, Ufuk Gülsoy ve Cemil Öztürk gibi Marmara Üniversitesi tarihçileri önemli araştırmaları yapmıştır. DEMİRYOLU SIRTIMDAN GEÇSİN Osmanlı topraklarındaki ilk teşebbüs başarısız olmuştu ama Osmanlı padişahları ve devlet adamları demiryoluna çok büyük ilgi gösterdiler. 1861 ile 1876 yılları arasında tahtta bulunan Sultan Abdülaziz tren yolu hattının saray bahçesinden geçmesi söz konusu olduğunda, “Memleketime demiryolu yapılsın da isterse sırtımdan geçsin, razıyım” demek suretiyle demiryoluna verdiği büyük önemi göstermişti. Osmanlı topraklarında ilk demiryolu İngilizler tarafından İskenderiye-Kahire arasında 1853-1856 arasında yapıldı. Osmanlı yönetimi, 1855 Ekimi’nde, demiryolu inşası için Avrupa sermaye çevrelerine çağrı yaptı. Bu çağrı üzerine harekete geçen Avrupa sermaye çevrelerini başlangıçta kısa mesafeli ve kendi ticari çıkarlarına hizmet edecek demiryollarını yapmaya başladılar. 66 kilometrelik Köstence-Çernavoda demiryolu 1860’da, 224 kilometrelik Varna-Rusçuk hattı ise 1866’da hizmete girdi. Anadolu’da ilk demiryolu 1856-1866 yılları arasında İzmir-Aydın ve İzmir- Turgutlu arasında inşa edildi. Osmanlı Devleti’nin asıl istediği hat olan Rumeli Demiryolları’na 1869’da, Baron Hirş adlı Yahudi bir bankere imtiyaz verilerek başlandı. Ancak Siyonizm’in en büyük destekçilerinden olan Baron Hirş suiistimalleriyle devlet hazinesini soydu. 2000 kilometre olarak planlanan hattın 1279 kilometresi 1875 yılına kadar peyderpey hizmete girdi. Baron Hirş’in suiistimalleri Osmanlı yönetiminin yabancı şirketlere olan güveni sarsmıştı. Bu yüzden devlet kendi imkânlarıyla demiryolu yapmak istedi. İlk olarak devlet imkânları ile Haydarpaşa-İzmit ve Mudanya- Bursa arasında demiryolu yapılmaya başlandı. Ancak sermaye yetersizliği ve demiryolu inşaat ve işletmesinde yeterli teknik elemanlara sahip olunamaması yüzünden işler planlandığı gibi gitmedi. Bağdat’a kadar uzaması düşünülen hattın ancak Haydarpaşaİzmit arasındaki 91 kilometrelik kısmı 1873’te bitirilebildi. Diğer hatlar ise yarım kalmıştı. Yapılan büyük masraflara rağmen bilgisizlik ve tecrübesizlik yüzünde başarısız olunmuştu. Harcanan para da dışarıdan alınan borçlardı. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı ve ardından dış borçların ödenememesiyle demiryolu inşasını gündemden düşürdü. DEMİRYOLU SEFERBERLİĞİ 1876’da tahta çıkan Sultan İkinci Abdülhamid de Sultan Abdülaziz gibi demiryolu yatırımlarına büyük önem vermekteydi. Devlet imkânları yetersiz olduğundan, yabancı sermayeye ihtiyaç duyuldu. Bu dönemde İngilizler’in yerini Almanlar almıştı. Ancak tek bir yabancı ülkeye bağımlı kalmamak için, İngiltere ve Fransa’ya da demiryolu imtiyazları verilmişti. Bu dönemde 5792 kilometre demiryolu yapıldı. iNÖNÜ DÖNEMiNDE DEMiRYOLLARI UNUTULDU Osmanlı döneminde 8334 kilometre demiryolu yapılmıştı. Bu demiryollarından sınırlarımız içerisinde kalarak Cumhuriyet dönemine intikal eden demiryolu uzunluğu ise 4138 kilometredir. Cumhuriyet’in ilk yıllarında hızla demiryolu yapılmaya devam edildi. 1940 yılında demiryolu uzunluğumuz ise 7381 kilometreyi bulmuştu. İnönü döneminden itibaren demiryolu yapımı aksatıldı. 1940 ile 1950 arasında sadece 300 kilometre demiryolu yapılmıştı. |
Bir yanıt yazın