Fransa, Türkiye’nin zor ve uzun Avrupa Birliği yolculuğunda kazanılması gereken muhalif ülkelerden biri. Halkının büyük bir kısmı Türkiye’nin üyeliğine soğuk bakan bu ülkede önümüzdeki aylarda başlayacak olan “Türk Mevsimi”, Türkiye’nin tanıtımı için tarihî bir fırsat.
Fakat, ekonomik kriz “Türk Mevsimi”ni de vurmuş durumda. Sponsorluk taahhüdünde bulunan bazı Fransız şirketleri, mali durumlarını öne sürerek geri çekildi. Buna rağmen hazırlıklar devam ediyor. Fransız hükümeti, bazı şehirlerdeki Ermeni hassasiyeti nedeniyle ortaya çıkan engelleri aşmak için seferber oldu. Türkiye’yi “onur konuğu” olarak geri çeviren Paris Kitap Fuarı’nın ise yeni bir teklifle Türkiye’yi “özel konuk” olarak davet etmeye hazırlandığı öğrenildi.
Fransa, Türkiye’nin tarihten bu yana Avrupa’da en köklü ilişkilere sahip olduğu ülke. 1. François, Katolik Avrupa’yı karşısına alma pahasına Osmanlı ile ittifak yaptı ve “hain” damgası yedi. İlişki, zaman zaman yaşanan iniş çıkışlara rağmen 20. yüzyıla kadar hep iyi gitti. Fakat, bu tarihi mirasa rağmen Fransa, bugün Türkiye’yi en az bilen ve en önyargılı bakan ülkelerden birisi. 2009 yılında basılan ilkokul yardımcı ders kitaplarında hâlâ Türkiye’nin başkenti İstanbul olarak gösteriliyor.
1 Temmuz’da başlayıp 31 Mart’ta sona erecek olan “Türk Mevsimi”, Fransızlara Türkiye’yi anlatmak ve tanıtmak için büyük önem taşıyor. 2006’da Türkiye’de düzenlenen “Fransız Baharı”nın ardından ortaya çıkan proje kapsamında, dokuz ay boyunca ülke genelinde Türkiye konulu üç yüze yakın kültürel, sanatsal ve entelektüel etkinlik planlandı. Faaliyetler 1 Temmuz’da başlayacak fakat resmî açılışı ekim ayında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy yapacak. Ekimde, Paris’in ünlü kültürel mekanları Louvre Müzesi ve Grand Palais, Kaftanlar, Anadolu Medeniyetleri ve Çağlar Boyu İstanbul konulu sergilere ev sahipliği yapacak. Mevsim, ülkenin dört bir yanında düzenlenecek olan konferanslar, atölye çalışmaları ve konserlerle sürecek. Türkiye, etkinliklerin Paris’in dışına çıkarak diğer şehirlere de taşınmasını istedi.
Başbakanlık müdahil oldu
Fakat bu hiç de kolay olmadı. Türk ve Fransız dışişleri bakanlıkları himayesinde düzenlenen “Türk Mevsimi”nin Fransız organizatörü Culture France, taşrada düşünülen etkinlikler için mekan bulmakta sıkıntı yaşadı. Bazı belediyeler, kültür-sanat gündemi yoğunluğunu gerekçe göstererek girişimleri geri çevirdi. Özellikle Ermeni nüfusunun yoğun olarak yaşadığı bazı bölgelerdeki yerel yöneticilerin, sunulan projelere olumsuz cevap verdikleri öğrenildi. Sorunu çözmek için başbakanlık müdahil oldu. Geçtiğimiz günlerde, bu amaçla başbakanlıkta düzenlenen bakanlıklar arası ortak toplantı sonucunda valilere ve belediyelere yazı gönderilerek projeler için kolaylık sağlanması istendi.
Bunların başında, yoğun bir Ermeni nüfusunun yaşadığı Akdeniz kıyısındaki Marsilya şehri geliyor. Marsilya Belediyesi, başta “Ermeni hassasiyeti” nedeniyle ilgi göstermediği Foça’dan kalkacak olan Mare Nostrum gemisini Marsilya Limanı’nda ağırlamayı ve etkinliklere ev sahipliği yapmayı kabul etti. Marsilya şehrini, Foçalılar kurmuştu.
Bazı şirketler taahhütlerini geri çekti
Türkiye’nin 13 milyon Euro vermeyi taahhüt ettiği projeye Fransa ise 5 milyon Euro civarında katkıda bulunacak. Fransa’nın katkısının 2 milyon Euro’ya yakını, Türkiye’de yatırım yapan Fransız şirketlerinin sponsorluğuyla karşılanacak. Kriz, Mevsim’i de vurmuş durumda. Organizatörler, ekonomik kriz nedeniyle sponsorlukta planladıkları kadar başarılı olmadıklarını dile getiriyor. Peugeot ve iflas eden Dexia bankası, sponsorluklarını çekti. Taahhütte bulunan firmalar arasında Total, Areva, Accors ve BNP Paribas gibi şirketler, aslan payını üstlenirken Türkiye’de büyük yatırımları bulunan Renault’nun katkısını çok düşük düzeyde tuttuğu kaydediliyor. Projenin Türk Komiseri, IKSV Müdürü Görgün Taner, Fransa’nın Mevsim’in başarılı olması için seferber olduğuna dikkat çekerek, “Kriz olmasaydı çok daha iyi olacaktı.” dedi.
Türkiye, etkinlikler kapsamında 2010 yılında düzenlenecek olan Paris Kitap Fuarı’na “onur konuğu” olmak istemişti. Bu yönde başvurular yapıldı ve fuar idaresinden bir heyet, Türkiye’nin “onur konuğu” olduğu Frankfurt Kitap Fuarı’na giderek incelemelerde bulundu. Fakat ne olduysa, fuar idaresi Türk tarafına bir mektup göndererek, 2010’da hiçbir ülkeyi “onur konuğu” yapmayacaklarını bildirdi. Gerekçe olarak, önümüzdeki sene “onur konuğu” uygulaması yerine 30. yıllarını kutlayacaklarını gösterdiler. Ancak “Onur konuğu” olarak geri çevrilen Türkiye’nin “özel konuk” olarak davet edilebileceği ifade ediliyor. Tabii, başta küçük düşürülen Türkiye, bunu kabul ederse.
Ali İhsan Aydın