CNN TÜRK Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ali Birand ile ABD Dışişleri
Bakanı Hillary ‘un yaptığı röportajın tamamı…
BİRAND: Başkan Obama Türkiye’ye geliyor. Türkiye’ye bir NATO
müttefiki olduğu için mi geliyor, yoksa bir Müslüman ülke olduğu için
mi? Yani Türkiye’ye İslam dünyasına seslenmek için mi gelecek?
CLİNTON: Başkan Obama’nın Türkiye’ye gelecek olmasından büyük
memnuniyet duyuyorum. Biz de on yıl önce kocamla geldiğimizde
ülkenizde büyük bir konukseverlik görmüştük. Başkan Obama, Türkiye’ye
bir müttefik, bir ortak ve bir dost olarak geliyor. NATO’da iyi
müttefikiz. Afganistan ve terörle mücadelede iki ortak olarak hareket
ediyoruz. Karşılıklı öğrenci ziyaretlerinde büyük artış var. Hatta
bugün öğrendiğime göre, facebook’u en çok kullananlar Türk ve
Amerikalı gençlermiş. Başkan Obama da ABD’nin Türkiye’ye olan bu
taahhüdünü tekrarlayacak. Pek çok ortak noktamız var.
OBAMA, İSLAM DÜNYASINA SESLENECEK Mİ?
BİRAND: Türkiye’den İslam dünyasına seslenmeyi düşünüyor mu?
CLİNTON: Buna henüz karar verilmedi. Türkiye’ye gelince Türk halkına
seslenecek. Türkiye laik anayasası olan bir demokrasidir ve İslam’ın
laiklik ve demokrasiyle pekala bir arada yaşayabileceğ
ini gösteren
bir modeldir. Türkiye bu açıdan muhteşem bir örnek.
BİRAND: Türkiye’yi nasıl görüyorsunuz? Bundan önceki ABD
yönetimlerinde “Ilımlı İslam” dendiği oluyordu. Siz de bu
terminolojiyi kullanacak mısınız?
CLINTON: Hayır, hayır… Hiçbir ülkeyi dini aidiyetine göre kategorize
etmiyoruz. Biz Türkiye’yle ilişkilerimizi geliştirmek ve
derinleştirmek istiyoruz. Türkiye aynı anda pek çok şeydir.
Türkiye’nin pek çok vasfı var. Türkiye’nin en çok beğendiğim yönü,
toplumunun ve demokrasisinin canlılığıdır. Türkiye tamamıyla olmamakla
birlikte büyük ölçüde Müslüman bir ülke ve böyle bir ülkede pek çok
toplum katmanının hep birlikte ileri doğru hareket ediyor olmasını çok
heyecan verici buluyoruz. Biz ilişkimizin Türk halkıyla olmasını
istiyoruz.
TÜRKİYE GÜVENİLİR MÜTTEFİĞİMİZ
BİRAND: Demokrasi ve laikliğe vurgu yapıyorsunuz. Türkiye’nin daha çok
İslam dünyasına ve İslami değerlere kayabileceği yolunda kaygılarınız
var mı? Böyle olursa sizin tepkiniz ne olur?
CLİNTON: Benim görüşüm şu: Türkiye güvenilir bir müttefik ve dost
olduğunu kanıtlamıştır. Şu an Türk halkının Amerika’ya olumsuz
baktığını biliyorum. Ama bunlar bizden önceki 8 yılda alınan bazı
kararların sonucudur. Ben 1999’da eşimle buraya geldiğimde çok iyi
hatırlıyorum ki Türk halkı Amerika’ya çok sıcak bakıyordu. Yeniden
bunu görmek istiyoruz. Çünkü o kadar çok ortak yönümüz var ki… Ve
Türkiye’nin bir bölgesel ve küresel lider olarak pek çok önemli konuda
oynamakta olduğu rol bizim de çok desteklediğimiz bir husustur. Türk
ve Amerikan halkları arasındaki olumlu duyguları artırmak istiyoruz.
Hükümetlerimiz arasındaki ilişki de kuvvetli. Bunu daha da
geliştireceğiz.
BİRAND: Başbakan Erdoğan, sizin gelişinizden önce bakanlığınızın
hazırladığı insan hakları raporunu size şikayet edeceğini söylemişti.
Çünkü bu raporda kendisi basın özgürlüğüne dönük tehditlerde bulunduğu
ve bazı medya grupları üzerindeki baskılar nedeniyle eleştiriliyor.
Size bu konuda şikayetçi oldu mu?
ERDOĞAN’IN ŞİKAYETİNE GÜLDÜ
CLİNTON : (Gülerek) Evet. Bu konuyu açtı
BİRAND: İnanamıyorum…
CLİNTON: Evet açtı. Dostlar arasında da böyle olması gerekir. Eğer
böyle bir şikayeti olup da bana açmamış olsaydı, bu dürüst bir ilişki
olmazdı. İşte o zaman kaygı duyardım. Ben kendisini belediye başkanı
olduğu 1996 yılından bu yana beri tanıyorum. New York’ta da kendisiyle
pek çok kez görüştüm. Kendisine ve Türkiye’de yapmak istediklerine
büyük saygım var.
BİRAND: Peki tepkiniz ne oldu?
CLINTON: Ben de dedim ki, biz her yıl bu raporu yayımlıyoruz.
Tamamiyle anlıyorum… Ben de siyasetten geliyorum. Hiçbir siyasetçi
basının kendisini eleştirmesinden hiçbir zaman hoşlanmaz. Ben de
bunları yaşadım. Ama bütün olarak baktığımızda Türkiye ifade
özgürlüğü, din özgürlüğü ve insan hakları alanında muazzam gelişme
gösterdi. Bundan gurur duyuyoruz.
BİRAND: Rapor basın özgürlüğünün demokrasinin temeli olduğunu söylüyor…
CLINTON: Basın özgürlüğü canlı bir demokrasinin unsurlarından biridir.
Kamu hayatında olan bizler basında olan sizlerden hep şikayetçi
oluyoruz. Bu bir ….
BİRAND: Benden şikayetçi misiniz yani?
CLINTON: Hayır, hayır, sizden şikayetçi değilim…. Amerikalı gazeteci
olmadığınız için sizden şikayetçi değilim. Ama anlıyorum… Bu
(politikacılarla basın arasındaki) gerilim doğal bir gerilim ama
gerekli bir gerilimdir.
İSTANBUL – ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Ankara Kalesi’ndeki
Rahmi Koç Müzesi’nde çekilen “Haydi Gel Bizim Ol” programının özel
bölümüne konuk oldu. Müjde Ar, Çiğdem Anad, Pınar Kür ve Aysun
Kayacı’nın birlikte sunduğu program, yarım saat kadar sürdü.
Sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve öğrencilerin de katıldığı
programda, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’a toplam 11 soru
Mehmet Ali Birand ( 1941)
1941 yılında İstanbul’da doğdu. Türkiye’nin önde gelen TV yorumcularından biri olan Mehmet Ali Birand, Türkiye’nin durumu ve politikası ile ilgili 8 kitap yazmıştır. Türk Ordusu’nun yapısı, 12 Eylül askeri darbesi, 1974 Kıbrıs Çıkartması ve Türk-Yunan ilişkisini anlatan kitapları İngilizce, Almanca ve Yunanca’ya çevrilmişti. Birand kariyerine 1964’te Türkiye’nin önde gelen gazetelerinden Milliyet’te başlamış, 1972’de aynı gazetenin avrupa editörü olup Brüksel bürosunu açmış ardından da 1984’te Milliyet Moskova bürosunu kurmuş, doğu ve batıyı bu başkentlerden izlemişti. Mehmet Ali Birand 1985 yılında ülkenin en popüler TV programı sayılan 32.Gün’ü başlatmıştır. 32.Gün uluslararası olayları anlatan programların öncüsü olmuş ve bugüne kadar da devam etmiştir. 32.GÜN, Türk kamuoyuna dış dünyayı açmış ve en karmaşık konuları basit bir dille anlatmaşı başarmıştır. Bağımsızlık ve liberal bakış açısıyla tanınan 32.Gün programında dünya liderleri Mitterand, Chirac, Saddam Hüseyin, Gorbaçov, Yeltsin, Putin, Arafat, Kohl, Scroder ve Teacher Mehmet Ali Birand’ın konukları arasındadır. Türk politikacılarda düzenli olarak 32.Gün’de yer almışlardır. Haber, yorum ve kitaplarıyla 35 yıldan fazla Türkiye’nin gözü ve kulağı olan Birand’ın uzmanlık alanı, Türkiye-AB ilişkileri, Kürt sorunu, Kıbrıs ve Türk-Yunan ilişkileridir. Bu konularda yüzden fazla Uluslararası ve yerel konferansta konuşmuştur. TV programcısı ve yazar olarak ulusal ve uluslararası ödüller kazanan Birand, Fransa’nın “Chevalier de L’Ordre National de Merite” ünvanına sahiptir. Mehmet Ali Birand, daha önce Milliyet ve Sabah gazetelerinde köşe yazıları yazmış, CNN TÜRK’te, Türkiye’nin Kıbırs ve AB ilişkilerini etkileyen Manşet programını hazırlamıştır. Posta’da köşe yazarlığına devam etmekte ve Kanal D’nin Haber merkezini hem yönetmekte, hem de Ana Haber Bültenini sunmaktadır. 32.Gün programı Kanal D’de devam etmektedir. Evli ve bir çocuk babasıdır. Çok iyi derecede İngilizce ve Fransızca bilmektedir. ESERLERİ 32. Gün “Aman kimselere söz vermeyin de, yine beraber olalım…” Türkiye on yıldır Mehmet Ali Birand’ın bu sözleriyle dünyaya açılıyor. Tam on yıldır Türkiye televizyonlarında “32. Gün” haberciliği yaşanıyor. Bu kitap, 32. Gün’ün bu on yıllık zirve serüveninin hikayesi, Mehmet Ali Birand’ın kaleminden okuyacağınız bu hikaye, aynı zamanda bu ekolün, zirveden zirveye, ödülden ödüle, başarıdan başarıya koşan bir ekran klasiğinin hikayesi.Ayrıca son on yılın önemli liderleriyle yüz yüze yapılan görüşmelerin bir tutanağı niteliğinde. Thatcher’dan Kohl’e, Kaddafi’den Yeltsin’e, Gorbaçov’dan Özal’a, Mitterrand’dan Demirel’e uzayıp giden büyük bir portreler galerisi… İşte “on yılın perde arkası”! |
Bir yanıt yazın