Ermenilere karşı üniversitelerimiz (I) | ||||
08.01.2009 | ||||
osman.arikan_tr@yahoo.com | ||||
Kendi halklarından gayri tüm dünya halklarına; özellikle de Ermeni halkına karşı vicdanları pek hassas olan, kendilerine aydın sıfatını yakıştıran birtakım okumuşlarımızın gözleri aydın olsun, nihai amaçlarının ülkemizden toprak talebi olan Ermenilerin soykırım iddialarını gündeme getirmeyi başardılar Obama’dan önce . Osmanlı ilk toprak kaybını 300 yıl önce ( 1699 ) Karlofça anlaşması ile tanımış. Türkler Rumeli’den sürüldükten sonra, Sevr dayatmasıyla Anadolu’dan da sürülmelerine karar verilmiş. Gerisi malum; Atatürk, İstiklal savaşı, Cumhuriyet. Bugün Fransa gibi bir ülke; rahmetli Hasan Esat Işık’ın muhteşem direnişine sebep olan ilk Ermeni soykırım anıtını diktikten yaklaşık 40 yıl sonra parlamentosundan çıkardığı bir yasa ile ülkesinde Ermeni Soykırımı yoktur demeyi yasaklıyor ve Polonya’sından Arjantin’inine kadar onlarca ülke aynı yasayı parlamentolarından geçiriyorlar. Aynı veya sondan bir önceki adım ile ilgili yasa her yıl ABD senatosundan kıl payı dönüyor. Son başkan adaylığı yarışında Barack Obama ve Hillary Clinton seçmenlerinden oy isterken Ermeni soykırımını kabul edeceğini muştuluyordu onlara. Eksiğimiz nedir ki bizim; kazandığımız her savaştan sonra toprak yitiriyoruz? Şimdi sıra Doğu Anadolu’da mı? Biz ne zaman öğreneceğiz haklı olmanın yetmediğini, güçlü olmak gerektiğini? Ne zaman öğreneceğiz cephede kazanmanın yetmediğini, ilgili kamuoylarını kazanmanın gerekli olduğunu? Ne zaman öğreneceğiz Ermeni sorununu çözmenin yolunun Erivan hükümetinden geçmeyip ilgili hükümetler ve kamuoylarından geçtiğini? Bu büyük belayı defedebilme konusundaki önerimizden önce konunun tarihi geçmişini anımsatmayı doğru buluyorum. Yıl; 1820, (1) İzmir’e gemiden iki Amerikan misyoneri iniyor. Karaya ayak bastıktan sonra bunlardan Levi Parson isimlisi: “Bu günah imparatorluğunu tamamen yıkmak ahdim olsun” diye yemin ediyor fakat Osmanlı’yı yıkmaya ömrü yetmiyor. Ama onu gönderen karar alıcılar kararlarını vermişler bir kere. Anadolu’ya Amerikan misyonerleri akın etmeye ve misyoner okulları açmaya başlıyorlar İzmir ve İstanbul’dan başlayarak. Sonuç: 1850 den sonra 80’i highschool, 8’i yüksek kolej, 16’sı kız okulu olmak üzere açılmış okul sayısı 104’e ulaşıyor. Aynı dönemde İngiltere ve Amerika’nınkiler başta olmak üzere Ankara, Adana, Diyarbakır, Erzincan, Erzurum, Halep, İzmir, Muş, Sivas, Trabzon, Van ‘da yabancı konsolosluklar faaliyettedirler. Bu okulların öğrencileri; ağırlıklı olarak Ermeni olmak üzere bölgedeki Rum ve diğer gayrimüslim Osmanlı vatandaşı çocuklarıdır. Dikkatinizi çekerim bu tarihte Türkler, Ermeniler, Kürtler, Rumlar; iyi-kötü dikkat çekici bir sorun yaşamaksızın gül gibi geçinip gitmektedirler. Fakat su uyur düşman uyumaz demişler.. Amerikan okulları seçtikleri Ermeni çocuklarını belli bir yaştan sonra Amerika’daki okullara göndererek eğitimlerini tamamlatır. Öğrenim sonrasında bu çocukların bir bölümü Amerika’da kalıp Türkiye den ermeni kızları ile evlenerek Amerika’da yavaş-yavaş bir ermeni kolonisi oluşturmaya başlarlar. Bu arada iş için Ermenistan’dan ABD ve Fransa’ya göçler başladığı için bu ülkelerdeki Ermeni göçmen sayısı da hızla artar. Amerika’da kalmayıp yurda dönenlerin bir kısmı büyük sermayedar ve tüccar olurlar, diğer bir bölüm gence ise Anadolu’daki Amerikan okulları, kiliseler ve konsolosluklar sahip çıkar. Bunları ileride Ermeni -Türk ve Ermeni-Kürt çatışmalarında yönetici olarak kullanmak üzere papaz Levi Parson’un yemini doğrultusunda zehirlemeye başlarlar. Osmanlı iyice zayıflamıştır. Abdülhamit ülkeyi yabancı elçiliklerin istekleri doğrultusunda -güya- yönetmektedir. Azınlıklar üzerinde otoritesi kalmamıştır. Artık azınlıklar Türk veya Kürt hemşerisi ile arasındaki problemleri Anadolu’daki en yakın Amerikan konsolosluğu kanalı ile çözme yolunu tercih eder hale gelmiştir.
*1-ERMENİ MESELESİ -Bilal Şimşir |