1. ABD’nin İstihbarat Kuruluşlarının, Senato’nun İstihbarat Komitesine sundukları “Tasnif Dışı” gizlilik dereceli 12 Şubat 2009 tarihli “Yıllık İstihbarat Değerlendirmesi Raporu (2009) “nda tespit edilen hususlar müteakip maddede sunulmuştur. Bahse konu raporun orijinal metni TEXT FORMATİNDA INGİLİZCE SAYFALARDA’te sunulmuştur.https://www.turkishnews.com/en/content/2009/02/27/annual-threat-assessment-of-the-intelligence-community/
2. Bahse konu raporda;
a. ABD’nin yakın dönemde önemli tehdit algılamalarından birisinin özellikle ABD’de de son dönemde yaşanan ekonomik krizin milli ve küresel boyutta yol açtığı jeopolitik yeni durumlar ile bunların ABD’nin stratejik menfaatlerine olan etkisi şeklinde ele alındığı, yaşanan son krizin ABD’nin küresel aktör rolünü önemli ölçüde sekteye uğrattığı,
b. Aşırı İslamcı grupların terörizm kapsamında en büyük tehdidi oluşturduğu, El Kaide gibi terörist grupların İslam Dünyasında özellikle son 1.5 yılda önemli ölçüde itibar kaybettiği gerçeğine rağmen yine de birçok Müslüman ülkede aşırı İslamcı grupların taban bulmaya devam ettiği,
c. Halkın bilinçlenmesi, Irak Güvenlik Güçlerinin kazanımları, Sons of Iraq ((SOI) grubunun ülke çapında etkin hale gelmesi, koalisyon güçleri ile süre giden işbirliği neticesinde, Irak’ta El Kaide’nin etkinliğini önemli ölçüde yitirdiği, Irak’ta istikrarın sağlanmasının bölgedeki diğer sorunların çözümünde önemli rol oynayacağı,
ç. Pakistan’ın Federal Yönetim Kırsal Alanlarında (Federally Administrated Tribal Areas-FATA), El Kaide üzerinde ABD, Pakistan ve koalisyon kuvvetlerinin yarattığı baskının örgütün etkinliğini kısmen azalttığı, örgütü farklı bir hayat alanı (Güney Asya, Afrika, Körfez Bölgesi vb) arayışına itebileceği, ancak hiçbir yerde FATA’da olduğu kadar hareket serbestisine sahip olamayacağı öngörüsü ışığında, özellikle son dönemde baskı içinde kalan El Kaide’nin güç toplamak, propaganda yapmak üzere FATA’da kalmaya devam edeceği, örgütün ABD’yi anavatanında ve deniz aşırı oluşumları/üslerinde vurmak konusunda eskisi kadar güçlü olmadığı, bununla birlikte müteakip hedeflerin ve niyetlerin belirsizliğini koruduğu, önümüzdeki dönemde ABD’nin yanı sıra İngiltere, Danimarka ile kısmen Fransa’nın da El Kaide için hedef teşkil edeceği,
d. ABD anavatanında içten büyüyen olası tehdidin (the Homegrown Threat) (içteki aşırı grup hücreleri) göz ardı edilmemesi gerektiği,
e. Lübnan’daki Hizbullah’ın, İsrail ile olan mücadelesine 2006 yılı yazında alınan dersler kapsamında daha etkin devam edeceği, Hizbullah’ın ABD’nin deniz aşırı unsurlarına potansiyel tehdit teşkil ettiği,
f. Ortadoğu’dan Güney Asya’ya kadar uzanan bir yay içinde istikrarsızlığın devam ettiği, sorunların çözümünde ABD’nin oynadığı geleneksel uzlaştırıcı rolün bölge ülkeleri tarafından genel olarak kabul gördüğü,
g. Ortadoğu’da İran’ın bölgesel bir güç olarak ortaya çıktığı, Irak’ta çözüm bekleyen mevcut sorunlar yanı sıra nükleer güç ve silaha sahip olmak dahil İran’ın beklentilerinin, Lübnan’daki durum ve Filistin-İsrail sorunlarının Ortadoğu’da kritik ilgi sahaları olmaya devam edeceği, İran desteğindeki Hamas ve Hizbullah’ın başta Lübnan olmak üzere bölgede artan etkinliği,
ğ. Gaza’yı kontrol eden Hamas ile Lübnan’da giderek güçlenen Hizbullah’ın, Filistin-İsrail gerginliğini tetiklemeye devam edeceği,
h. Afganistan’daki durumun ciddiyetini koruduğu, ülkenin doğusu, güneyi, kuzeybatısında Taliban’ın etkili olduğu, Taliban destekli uyuşturucu ticareti, Afganistan üst düzey yöneticilerinin karıştığı rüşvet olayları dahil olmak üzere istikrarsızlık ve intihar saldırıları neticesindeki terör ve güvensizlik ortamının öncelikle Pakistan’ın kendi sınırında alacağı tedbirler ile normalize edilebileceği,
ı. Kitle imha silahlarının üretilmesi ve yayılması konusunda, Kuzey Kore ile koordineli yürütüldüğü düşünülen İran’ın Nükleer Silah geliştirme çalışmalarının, balistik füze programı ile birlikte önemli bir endişe kaynağı olduğu,
i. Teröristler tarafından geçmişte kullanılan biyolojik ve kimyasal ajanların önümüzdeki dönemde de ciddi anlamda tehdit oluşturacağı,
j. Yükselen Asya Ülkelerinde, Hindistan ve Çin’in dikkat çektiği, Japonya’nın dünyanın en büyük ikinci ekonomisi ve ABD müttefiki olmaya devam edeceği, Güney Kore ve Tayvan’ın da bölgede diğer dikkat çekici aktörler olacağı,
k. Hindistan-Pakistan arasında geçmişten kaynaklanan kontrollü gerginliğin Mumbai Olaylarında olduğu gibi tehlikeli boyutlara gelebileceği,
l. Kuzey kore’nin sahip olduğu nükleer gücü diplomatik caydırıcılık bazında kullanmaya devam edeceği,
m. Rusya’nın bölgesel bir güç olarak önemini korumaya devam edeceği, Çin, İran ve Venezüella ile açılımlar yaptığı, Gazprom vasıtasıyla başta Avrupa ülkeleri olmak üzere Ukrayna üzerinde sadece ekonomik güç unsuru kullanmak suretiyle güç gösterisinde bulunduğu, ABD’nin Ukrayna ve Gürcistan için NATO üyeliği konusundaki girişimleri ve füze savunması programlarına tepki göstermeye devam edeceği,
n. Kosova’nın Sırbistan’dan ayrılarak bağımsızlığını ilan etmesi, Sırbistan’daki AB seçimleri, Hırvatistan ve Arnavutluk’a NATO üyeliği konusunda teklif yapılması, Bosna’daki mozaik etnik yapıdan kaynaklanan çalkantılar vb olayların Balkan ülkelerindeki istikrarsızlığı artıracağı,
o. Güney Amerika Latin ülkelerinde yeşeren demokrasilerden Brazilya, Şili, Meksika, Kolombiya ve Peru’nun ekonomik güç olarak ortaya çıktığı, Brezilya’nın bölgesel güç haline geldiği ve Arjantin ve Şili ile birlikte Güney Amerika Birliği adımları attığı,
ö. Afrika’nın son dönemde ekonomik ve politik gelişme gayretlerine rağmen, etnik, ekonomik açıdan yaşanan sıkıntılar, kaynakların yetersizliği, insan hakları ihlalleri ve salgın hastalıklar paralelinde ciddi gerginliklere sahne olduğu, korsanlık, uyuşturucu kaçakçılığı vb suçların giderek arttığı,
p. Bankacılık, teknoloji ve hükümet kuruluşlarına yönelik siber saldırılar, iklim değişikliklerinin yarattığı çevresel etkiler, açlık ve kötü yaşam koşullarının tetiklediği küresel sağlık problemleri kapsamında farklı tehdit algılamalarının mevcut politik, ekonomik tehdit algılamalarını zaman zaman gölgede bıraktığı
şeklinde değerlendirmelere yer verilmiştir.
Bir yanıt yazın