NACI KAPTAN
Rand Corporation Raporu ve ABD’nin Ilımlı islam Ağı
Merkezi California’da bulunan think-thank kuruluşu. CIA ile birlikte
çalışıyor. 1948 yılında kuruldu. Etkinliğini Soğuk Savaş döneminde
Sovyet bloğuna karşı geliştirdiği yerüstü ve yer altı stratejilerle
kanıtladı. Ilımlı Komünizm’i inşa ederek Sovyet Bloğun yıkılmasında
CIA ile birlikte başrolü oynadı.
Şimdi en önemli çalışması Müslüman ülkelere yönelik “Ilımlı İslam” projesi.
Elimizde Rand Corporation’un 2007 Raporları var. Raporun birinci
bölümünde, Soğuk Savaş döneminde Sovyet’lere karşı geliştirilen
strateji ve uygulamalara örnekler veriliyor. Bu bölümden öğreniyoruz:
*Mesela o zaman ABD yönetimi CIA eliyle, Venezuela petrol yataklarına
anti-sabotaj eylemleri düzenlemiş.
*Sovyetlere yönelik Rusça yayın yapan radyolar kurmuş.
*Komünizm karşıtı Rusça yayın ve kitapları desteklemiş.
*Kurduğu uydurma vakıflar aracılığıyla sivil toplum kuruluşlarını,
dernekleri ve gazeteleri desteklemiş.
*Gazetecilere maaş bağlamış.
*Bazı işçi sendikalarının liderlerinin yanına asistan adı altında CIA
ajanlarını yerleştirmiş. (Acaba şimdi Türkiye’de kaç tane böyle
asistan var?)
*CIA kendisi deşifre olmamak için, bazı tanınmış vakıfları kullanmış.
*Mesela Dünya Öğrenci Birliği’ni bizzat CIA kurdurmuş ve finanse
etmiş. Ancak “CIA parayı doğrudan değil de Rockceller ve Ford Vakfı
aracılığıyla” vermiş. (Türkiye’de de faaliyette bulunan Soros’un Açık
Toplum Vakfı acaba şimdi hangi ülkelerde kaç tane dernek, örgüt ve
vakıf veya gazeteyi bu yolla besliyor)
Soğuk Savaş döneminde amaç Ilımlı Komünizmi getirmekti. Ve Ilımlı
Komünizm (Glasnost), Sovyet Bloğunu yıktı.
Rand Corporation’un hazırladığı 2007 tarihli raporun başlığı ne garip ki;
“Ilımlı Müslüman Ağlar Oluşturmak”
CIA ve Amerikan yönetimine sunulan Raporda, Ilımlı Müslüman Ağ’ın
oluşturulması için desteklenmesi gereken gruplar bakın nasıl
sıralanmış:
*Liberal ve laik Müslüman entelektüeller!
*Genç ve Ilımlı Din Bilginleri!
*Ilımlı Toplumsal Liderler!
*Cinsiyet Eşitliğini Savunan Kadın Grupları!
*Ilımlı gazeteci ve yazarlar!
Bu bölümde en ilginç önerilerden biri de şu, rapordan aynen alıyoruz:
“ABD bu grup (ya da kişilerin) resmi ziyaretlere katılımlarını
sağlayarak, kendi kamuoylarında ve siyaset çevrelerinde daha iyi
tanınmalarını sağlamalı.”
Son dönemde birdenbire popüler olan entelektüelleri, ılımlı din
bilginlerini, dernekleri, gazeteci ve yazarları şimdi bir kere daha
düşünün. Ya da Amerikan karşıtı iken, Bilderberg toplantılarına
katılacak kadar ılımlılaşıveren siyasi, akademisyen ve
yazarları…Karşınıza bambaşka bir pencere açılacaktır.
(Not: Bir sonraki yazımızda inşallah Rand Raporu’ndan, bu amaç için
İslami grupların nasıl tahrik edileceği, aralarında nasıl ihtilaflar
çıkarılacağı, hangi yollarla kuşatma altına alınacağına yer vereceğiz.
Okuduğunuzda gerçekten çok şaşıracaksınız…Rand’ın önerileriyle
yaşadığımız gelişmelerin birebir nasıl örtüştüğünü göreceksiniz.)
Rand Corporation II ve Buzda Dans…
Bir önceki yazımızda CIA ile birlikte çalışan ve Amerikan yönetimine
strateji üreten RAND Corporation’un raporuna yer vermiştik. O
yazımızda “Ilımlı İslam Ağı Oluşturmak” için Amerikan yönetimi
tarafından desteklenmesi istenen gruplara yer vermiştik. Şimdi sırada
rapordan çok daha çarpıcı bir bölüm var.
Bakın Rand Corporation CIA ve ABD Yönetimine verdiği raporda Ilımlı
İslam için neler öneriyor:
Rapordan aynen alıntılıyoruz:
*Öncelikle modernistleri destekle, çalışmalarını yayımla, dağıt ve sübvanse et!
*Görüşlerini İslami eğitim müfredatına derc et!
* İslam gençliğine sekülerizm ve modernizmi bir karşıkültür seçeneği
olarak sun. (Popstar, Alaturka, Buzda Dans, BBG evi…Daha sayalım
mı!)
*İlgili ülkelerin medya ve müfredatı vasıtasıyla onlara ait İslam
öncesi ve İslam-dışı tarih ve kültür unsurları hakkında
bilgilenmelerini sağla. (Örneğin İran’da Zerdüştlüğü, Türkiye’de Şaman
inancını. Peki değerli okurlarımız siz Türkiye’de amacı ‘Şaman
İnancını yaygınlaştırmak ve Şaman değerlerini yeniden canlandırmak”
olan bir derneğimiz olduğunu ya da bir bakanlığımızın “Şamanizm ve
Neo-Şamanizm” konulu konferans düzenlediğini biliyor muydunuz!..
Bilmediğimiz ne çok şey var değil mi!)
*Fundemantalistlere karşı gelenekselcileri destekle.
*Gelenekselcilerle fundamentalistler arası anlaşmazlıkları körükle!
*Bu iki grup arasında ittifaka izin verme!
*Gelenekselci kurumlarda modernistlerin mevcudiyetini ve profilini
arttır! (Siz bunu yenilikçiler olarak da okuyabilirsiniz)
*Sufizmin yayılmasını teşvik edip popülerleşmesini sağla! (Aaaa… Ne
büyük tesadüf… UNESCO 2007’yi Dünya Mevlana yılı ilan etti.. Ama
onların istediği Mevlana bizim Mevlana’mız değil.)
*Fundemantalistleri kötü kahramanlar olarak değil, namert olarak sun!
*Aralarındaki ayrılıkları körükle!
*Din ile devletin İslam da da ayrı olabileceği ve bunun inancı
tehlikeye atmaktan çok onu tahkim edeceği fikrini destekle!
Daha ne desinler… (Bir sonraki yazımızda bizzat CIA tarafından
desteklenen medya kuruluşları ile sivil toplum örgütlerini isim isim
açıklıyacağız.. İlginç bağlantıları gördüğünüzde çok şaşıracaksınız.
Bizi izlemeye devam edin! 06.11.2007
Sarsıcı Rand Raporu’nu okumaya devam ediyoruz. Washington’da kurulu
Rand Corporation’un CIA ile birlikte çalıştığını yeniden hatırlatalım.
Soğuk savaş döneminde, ABD, Sovyet Bloğuna karşı “Yeşil Kuşak
Projesi”ni uygulamaya koydu. Bu proje NSC Drective 10/2 adıyla “en
yüksek gizlilik kodu” ile kodlandı. Bu çerçevede, “Office of Special
Projects” yani “Özel Projeler Birimi” kuruldu. Birim direk CIA’ya
bağlı olarak çalıştı.
Bu birimin en önemli aktivitelerinden birisi medya alanında oldu. O
dönem radyolar en etkin kitle iletişim araçlarıydı. Radio Liberation
(Özgürleşme Radyosu) ve Radio Free Europe (Özgür Avrupa Radyosu)
bizzat CIA tarafından finanse edildi. CIA deşifre olmamak ve
inandırıcılığını sağlamak için bu kurumlarda anadili Rusca olan
Rusları çalıştırıyordu! Nitekim bu iki kanal bir süre sonra Demir
Perde ülkelerinde en muteber radyo kanalları olarak ün kazandı!
Peki şimdi “Ilımlı İslam Projesi” için böyle bir çalışma var mı?
Evet var! Şu anda İslam ülkelerinde yayın yapan Radyo Sawa ve El Hurre
televizyonu bizzat Amerika tarafından fonlanıyor.
Rakam az değil. Rand Corporation’un raporuna göre; bu iki kanalın
Amerikan yönetimine maliyeti yıllık 700 milyon dolar!
Radyo Sawa 2002 yılında yayına başladı. Pop müzik ve haber kanalı. Şu
an Orta Doğu’da en popüler radyo istasyonlarından biri. Özellikle arap
gençler üzerinde etkili.
El Hurre televizyonu ise uydu üzerinden yayın yapıyor. Celal Talabani,
Barzani gibi isimlerin sık sık çıkıp mülakat verdiği bir kanal. Ne
garip; El Hurre’de; özgürlük demek. Daha doğrusu Hurre’nin kelime
anlamı “özgür kadın!” (Hatırlayalım Demir Perde ülkelerine yönelik
kurulan Radyo’nun adı da Radio Liberation, yani Özgürlük Radyosu’ydu)
Ama asıl can alıcı ayrıntıyı en sona sakladık:
Basın Yayın Genel Müdürlüğü kayıtlarına göre Radyo Sawa, Türkiye’de
Akredite Yabancı Basın kuruluşları arasında bulunuyor. Türkiye’de Irak
ve Suriye sınırına yakın güneydoğu illerimizde Arapça yayın yapıyor.
Ankara Temsilciliği’nin adresi Çankaya’nın Or-An semtinde.
Ama garip bir ayrıntı daha dikkatimizi çekti.
Radyo Sawa’nın Ankara temsilciliği ile El Jazeera Children’s Channel
yani El Cezire Çocuk Kanalı’nın Ankara bürosu aynı adres!
Radyo Sawa ile El Cezire Çocuk Kanalı’nın; temsilcisi de aynı kişi!
Bize çok ilginç geldi.. Sizce de öyle değil mi!
***
İstihbaratçıların Yeni Çalışma Alanı: Kuran
______________________________
Son günlerde Amerika’dan “Feminist Kuran meali yazıldı, İslamsız Kuran
meali yayınlandı” gibi haberleri yoğun olarak almaya başladık. Son
gelen haber ise istihbarat servislerinin harıl harıl “Kuran tefsiri”
yazmakta olduğu. Peki bu haberler ne anlama geliyor?
Bir süredir Amerika başta olmak üzere Batı’dan yeni Kuran meal ve
tefsirlerin yazıldığı haberleri geliyor. Bu tefsirler ve mealler
oldukça tepki çekecek tarzda kaleme alınıyor. Kimi tefsirlerde
Feminist ideolojiyi desteklemek adına Kuran olduğundan farklı
aksettiriliyor. İran asıllı ABD’li yazar Lale Bahtiyar’in mealinde,
‘İslam’, ‘din’, ‘ Müslüman’ kelimeleri geçmiyor.
20 ülkenin istihbaratı toplandı
Dünya Bülteni’nin ortaya çıkardığı diğer bir gelişme ise 20 ülkenin
istihbarat biriminin ABD’nin florida eyaletinde 4-7 Mart tarihleri
arasında düzenledikleri ‘Seküler İslam Zirvesi’nde modern bir tefsir
yazmak için bir araya geldiği… Amerika’da düzenlenen toplantıya 20
ülkenin istihbarat uzmanları iştirak etti. Zirve, ABD’nin Florida
eyaletinin St. Petersburg kentinde 4-7 Mart tarihleri arasında
gerçekleşti. Toplantı iki bölüm halinde düzenlendi: Biri 4-5 Mart
tarihleri arasında entelektüeller arasında yapılan bir toplandı idi.
Diğeri ise yine aynı yerde 5-7 Mart tarihleri arasında 20 ülkenin
istihbaratı arasında yapılan toplantıydı. Her iki toplantı da “Secular
Islam Summit / Seküler İslam Zirvesi” adı altında gerçekleşti.
Araştırma merkezleri, araştırmacılar ve uzmanlar bu toplantıya
çalışmaları ve araştırmaları ile büyük destek vermek için canhıraş
uğraştılar.
Neyi hedefiyorlar?
Peki Kuran üzerinde yapılan bu tahrif çalışmaları neyi hedefliyor?
İyibilgi’ye konuşan gazeteci yazar Turan Kışlakçı şunları söylüyor:
“Bu plan içinde bir plan aslında. Önce İslamiyet’i radikal bir terör
ideolojisi olarak sunan Amerika ve yandaşları, şimdi de kendilerince
bu terörü önlemek için Kuran’ı değiştirmeye kalkıyor. Hedefleri İslam
dünyası içinde yeni bir kültürel savaş başlatmak.
BOP’un kutsal kitabı
Daha önce yaptıkları işgaller, piyasaya sürdükleri yarısı ayetlerden
yarısı kendi propagandalarından müteşekkil “Gerçek Furkan” uydurmacası
hiç bir şekilde İslam dünyasınca benimsenmedi. Yeni bir taktikle Büyük
Ortadoğu Projesi’ne kutsal kitap hazırlıyorlar. Ilımlı İslam’ın ılımlı
Kuran’ı olsun istiyorlar. Bazı yayınevleri ve gazeteler -ki bunların
başında ‘El Hayat’ gazetesi geliyor- bu propaganda için kullanılıyor.
Tabi paravan din adamları da var bu projenin içinde. ”
Bu din adamlarının kimler olduğu konusunda iyibilgi’ye bilgi veren
Kışlakçı şunları beyan ediyor: “İslam dünyasından bu çalışmalara
destek veren isimler Batı tarafından özellikle seçilmiş gibi
görünüyor. Çünkü bu isimler İsrail’in Filistin’e işgaline sessiz
kalan, destek olan ve kendi kültürleri ile savaş içine girmiş
kişiler.” Peki, Kuran gerçekten tahrif edilebilir mi? Kur’an’da
Allah’ın Kur’an’ı koruma altına aldığı ve kıyamete kadar koruyacağı
yazılı. Şu ana kadar Kur’an üzerinde gerçekleştirilen tüm değiştirme
çalışmaları başarısız oldu.
İşte paravan din adamları
İstihbarat ekiplerinin Kuran toplantılarına katılan isimler ise Ayaan
Hirsi Ali, Magdi Allam, Mithal Al-Alusi, Shaker Al-Nabulsi, Nonie
Darwish, Afshin Ellian, Tawfik Hamid, Shahriar Kabir, Hasan Mahmud,
Wafa Sultan, Amir Taheri, Ibn Warraq, Manda Zand Ervin, Banafsheh
Zand-Bonazzi. Zirveye iştirak eden kişilerin ülkeleri ise şunlar:
Mısır, Suudi Arabistan, İran, Irak, Ürdün, Pakistan, Bangladeş.
27.03.2007
www.iyibilgi.com
Bir yanıt yazın