ABD’yi çok yakından takip eden MHP Milletvekili Prof. Mithat Melen, yeni bir dünya düzeni kurulduğuna dikkat çekerek, Türkiye’nin kendi önemini bilmesi gerektiğini düşünüyor. Melen, Obama’nın bir nutkunda ‘Soykırım olmuştur’ diyeceği yönünde duyumlar aldığını söyledi.
NAGEHAN ALÇI
AKP’li Suat Kınıklıoğlu ve Cüneyt Yüksel ile birlikte ABD’de birtakım görüşmeler yaptınız. Neydi bu ziyaretin ana teması?
Onu bir ayıralım öncelikle. Ben zaten Amerika’ya gidiyordum. Dört yerde konuşmam vardı. 1,5 ay önceden bu konuşmalar ayarlanmıştı. Bir tanesi önemli düşünce kuruluşlarından CSIS’te, diğeri Georgetown Üniversitesi’nde, öbürleri de New York’taki Colombia ve Dowling üniversitelerindeydi. Sonra araya Başbakan’ın Davos krizi girince hem Türk-Amerikan Dostluk Derneği hem de meclis başkanı birlikte bir şey organize etmemizi istedi.
Üçlü program sizin konuşma programınıza mı eklemlendi?
Evet, Kınıklıoğlu ve Yüksel de zaten Atlanta’ya başka bir toplantı için gidiyorlardı, Washington’da birleştik. Üç gün beraber olduk.
Kimlerle görüştünüz?
Dışişlerinin önemli isimlerinden Matt Bryza ve Daniel Fried, birkaç kongre üyesi, Senato danışmanları ve Yahudi lobileriyle görüştük. Aşağı yukarı 22-23 Yahudi lobisi var. Hepsi büyükelçiliğe geldiler. Bir basın toplantısı yaptık.
EN BÜYÜK SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ MECLİS
Bu randevuların hepsi Davos üzerine mi alındı?
Evet, bunlar büyükelçiliğin ayarladığı randevulardı. Meclis’e bu dönemde önemli görevler düşüyor. Ben bunu sürekli anlatmaya çalışıyorum. En büyük sivil toplum örgütü Meclis. İlişkilerin yürütülmesinde bizlerin öne çıkması lazım. Çünkü milleti temsil ediyoruz. Bunun da kurumsallaşması şart.
Sanırım özellikle bizim gibi sivil toplumun pek gelişmiş olmadığı ülkelerde parlamentonun böyle bir görevi üstlenmesi özellikle önemli, değil mi?
Evet, bunun nasıl olacağı üzerine epeyce kafa yoruyorum. Çünkü Dışişleri kendi görevini yapacak, parlamento kendi görevini. Parlamentonun ne yaptığına bakmak lazım.
Ne yapıyor?
Hiçbir şey. Koordine değil iletişim stratejisi yok. Bunun için bir kuruma ihtiyaç var.
Nasıl bir kurum?
Mesela ABD’de National Endowment for Democracy var, IRI var, bunlar Amerikan Kongresi’nden destek alarak araştırma yapıyorlar. Bizim de dünya meselelerinde bir ortak sese kavuşmamız lazım. Bir tüzük değiştirme komisyonumuz var. Ben onlara izahat verdim. Böyle bir çalışma yapacağız.
Yaptığınız görüşmelere dönelim. Neler konuşuldu?
Ben daha çok ekonomi üzerinde durdum, çünkü şu an dünyanın bir numaralı meselesi bu. ABD toparlanmazsa ardından Avrupa da toparlanamayacak ve biz bundan çok etkileneceğiz. Bir de ABD ile stratejik ortak olabilmemiz için öncelikle ekonomik ilişkilerimizi artırmamız lazım. Çünkü ekonomi ilişkilerimiz hiçbir şey değil. Karşılıklı olarak birbirimize bağımlı hale gelmek önemli.
Öyle ama iki ülke arasındaki ekonomik meseleleri konu bir türlü gelemiyor. Şimdi Türkiye’de bir panik var. Başbakan’ın Davos çıkışı ABD ile aramızı bozar mı diye endişe ediliyor. Bu endişede haklılık payı var mı?
Türkiye ABD’nin belki de 10. meselesi. Hele Davos. Orada mesele bile değil. Ama Amerika’da başka bir şey var: Orada seçim eşittir para. Lobiler ciddi biçimde para yağdırıyor ve bu paralar karşılığı sözler veriliyor. Mesela Ermeni lobisi Obama’nın seçim kampanyasına ciddi paralar verdi, karşılığında söz aldı.
Onun karşısında Yahudi lobisi bize arka çıkar deniyor. Çıkacak mı?
Yahudi lobileri Davos’tan çok iyi istifade ettiler. Birdenbire Türkiye’deki Yahudiler üzerinde baskı var, demeye başladılar. Oysa benim İstanbul’da çok Yahudi arkadaşım var. Hiçbiri böyle bir baskıdan bahsetmiyor.
DÖNER BIÇAĞIYLA MAÇA GİDEN ÜLKEYİZ
Ama Yahudilere karşı sloganlar atılıyor, onların dükkanlarından alışveriş etmeyin diyen pankartlar asılıyor.
Evet, birkaç münferit olay oldu. Ben bunları tasvip etmiyorum ama bunu genele yaymak doğru değil. Döner bıçağı ile maça giden bir ülkeyiz biz.
İşte böyle şiddete meyilli bir ülkede provokasyon özellikle tehlikeli sonuçlar doğurmaz mı? Örneğin Neve Şalom’un sokağını kapatmışlar. Tehlike yoksa neden yaptılar bunu?
İşte bizim polis önlem alıyor ama öyle bir baskı olduğunu zannetmiyorum. Bu ülkede her fikirden adam var. Bütün mesele bu fikirlerin fiiliyata dönüşmesi.
Tam da bu yüzden hassaslaşılıyor sanırım. İkinci bir 6-7 Eylül korkusu yok mu hala?
Türkiye ikinci bir 6-7 Eylül geçirecekse o zaman bu Meclis’i de kapatalım, bu demokrasiyi de tatil edelim. Böyle bir tehlike yok. İnsaf artık. Bundan korkuyorsak 50 senedir boşuna uğraşmışız.
Sizce Yahudiler korkmuyorlar mı?
Eğer korkuyorlarsa biraz aşırı. O zaman hepimiz korkalım. Güngören’de olan neydi? Bu ülkede düzene karşı bir hareket varsa hepimize karşı var. Sadece Yahudilere değil. Huzursuzluk varsa hepimize var. Bunları objektif söylüyorum. Ben ne AKP’liyim ne de Erdoğan’ı tutuyorum. Erdoğan’a karşı olmak başka, bunu böyle kullanmak başka. Ben Türkiye’nin meselesine destek veriyorum.
Yani ABD’deki Yahudi lobisi bu işi abartarak kendi lehine mi çevirmek istiyor?
Evet.
Neden? Ne anlatıyor lobi?
Artık bize yardım etmeme fikrindeler. Size karşı çıkmayız ama yardım da etmeyiz diyorlar. Halbuki karşı çıkmamak başka yardım etmemek başka.
ABD DÜNYAYA RÜŞVET VERDİ
ABD ekonomisini düzeltmekle meşgul olduğu için dış politikaya öncelik vermiyor şu sıralar. Bu, dünya kendi kendine kalacak anlamına mı geliyor?
Yeni bir dünya kuruluyor. ABD Başkan Yardımcısı Biden’ın Münih’teki Güvenlik Konferansı’nda yaptığı bir konuşma var. O konuşma çok önemli. Krizin geleceğini ekonomi ile uğraşan herkes biliyordu. ABD 6 trilyondan 600 trilyonluk bir zenginlik yarattı. Bunu da tüm dünya ile paylaştı. Yani bir nevi dünyaya rüşvet verdi. Şimdi bu 6 trilyonu kurtarmaya çalışıyor. Kurtarırsa işler yine düzene girer ancak şimdiye kadar 4,5 trilyonunu
kurtarabildi.
Bunu kurtarmaya çalıştığı için mi dış dünyaya karşı çok yumuşak konuşuyor?
Tabii esas sebep o. Dışarıya ağırlığını verecek enerjisi yok.
Bu da Rusya’nın çıkışı ile sonuçlanabilir mi? Son dönemlerde Moskova Washington’a açık açık meydan okuyor, Washington alttan alıyor.
Rusya hiçbir şey yapamaz. Petrol fiyatları bir düştü borsasını bir hafta kapamak zorunda kaldı. Keza Çin öyle. Hala tek güç var. Gelecek 30 yıl içinde de bilimsel olarak başka güç olmayacak.
ABD’nin Afganistan’daki savaşa ağırlık vermesi ile Türkiye-İran ve Afganistan rotası önümüzdeki dönemde ağırlık kazanacak. Bu bizim için ne değiştirir?
Biz farkında değiliz ama Türkiye çok önemli. Soyunduğumuz arabuluculuk gibi şeyler iyi karşılanıyor. Biz her şey kişisel zannediyoruz. Şimdi ABD ile ilişkilerin düzelmesi ya da bozulmasını liderlerin kişiliğine indirgiyoruz. Oysa öyle değil. Erdoğan’ı tutmaları gerekmiyor. Önemli olan kurumsal bir ilişkilerinin olması. Bakın Türkiye yükselen bir pazar. Kendi gücünü anlaması ve uluslararası kuruluşlarda daha çok söz sahibi olmak lazım.
HER GÜN KAPILARINI ÇALMALIYIZ
Bu saatten sonra yapılacak bir şey var mı?
Geç kalmış bile olsak TBMM olarak orada bulunmak gerekiyor. Her gün gidip Yahudi lobilerinin, Ermenilerin, Kongre’nin kapısını çalmak şart.
Profesyonel lobi şirketleri varken bunu neden siz yapasınız?
O da ayrı bir iş. Lobi şirketleri size yardım eder ama insanlar artık bire bir temastan hoşlanıyor. Sizi karşılarında görmek istiyorlar. Parlamentolar arası ilişki çok önemli hale geldi.
4 Kongre üyesi soykırım için yeni bir tasarı hazırlamışlar, imzalı destek arayışı başlatmışlar. Bu tip tasarılara karşı şimdiye kadar ‘soykırım yoktur’ diye bir tasarı hazırlığı yapıldı mı?
Ne mantıklı bir soru! Hayır yapılmadı. Neden yapılmadı? Senin lobi şirketin ne yapıyor? Maalesef Türkiye’nin iletişim stratejisi yok.
Bu bize neye mal olacak? Nisanda tasarı geçecek mi? Obama Türkiye ile ilişkilerini riske atabilir mi?
Edindiğim intibaya göre böyle bir tasarı gündeme gelmeyecek ama Obama çıkıp bir nutkunda birkaç laf edebilir. ‘Soykırım yapılmıştır, Türkiye’nin dikkatini çekerim’ diyebilir. Ermenilere borcunu böyle öder. Konuştuğum bir takım insanların ağzında böyle bir olasılık vardı.
O zaman süreç nasıl işler?
Temsilciler Meclisi Obama’nın konuşması üzerine konuyu yeniden gündeme getirir. Böyle bir noktada Yahudilerin tutumu önemli. Onu şimdiden kestirmek güç. Ama başkan bahsetti diye birdenbire meclisten geçebilir. Öyle olursa 55 ülkede hemen kabul edilir soykırım.
Bir yanıt yazın