Son günlerde Avusturya’da İslam konusu ciddi bir şekilde gündemi işgal etmeye başladı. Bunun bir kaç nedeni var.
Kendi içinde ciddi sorunlar barındıran Avusturya İslam Cemaati’nden (Islamische Glaubensgemeinschaf t in Österreich – IGGIÖ) (1) kaynaklanan sorunlar.
İslam’ın giderek Avusturya’da taraftar toplaması ve 2. büyük bir inanç olmasından dolayı bunun getirdiği tedirdinlik,
İslam Cemaati idari erkinin Avusturya iç barışı için tehlike olmaya başladığı kaygısı.
Bunları alt alta yazdığımızda ortaya şöyle bir sorun çıkıyor. İslam dini hem giderek güçlenmekte ve taraftar toplamakta hem de İslam Cemaatinin çoğunluğunu temsil etmeyen bir faaliyet göstermekte. Bununla ilgili aşağıda Profil dergisinde yayınlanan haberler var. Profil dergisi dışında diğer gazeteler de İslam konusuna ciddi bir şekilde dikkat çekmekte ve adeta ‘’Nereye sürükleniyoruz?” demektedirler. Basının konuya eğilmesi ve siyasilerin konu hakkında çeşitli açıklamalarda bulunması da gösteriyor ki İslam konusu Avusturya’da önümüzde ki dönem gündemin üst sıralarında yerini koruyacağa benziyor.
Ancak burada yer almayan diğer bir ayrıntı da İslam dini Avusturya’lılar arasında yani Hristiyan bir topluluk içinde de giderek çekim merkezi olmaya başlamasıdır. Kapitalist üretim ilişkileri sonucu birikmiş sorunlara kendine özgü modellerle çözüm önerileri getirmesi ve bunların kabul görmeye başlaması İslam Cemaatini ciddi bir güç (2) haline getirmiş, kamuoyunda kendisinden daha sık söz edilmesine sebep olmuştur.
İslamın çekim merkezi olması açıkça dile getirilmese de en çok Kilise çevrelerini ve Batı Avrupa’nın en güçlü inanç kolu olan Katolik Kilisesini rahatsız etmektedir. Avrupa’nın Hollanda ve Danimarka başta olmak üzere İslam dini ve bu dinin Peygamberi Hz. Muhammed’i aşağılayan karikatürlere yer vermesi, siyasilerin bunu ‘’İfade özgürlüğü” olarak açıklayıp gerilimin devam etmesine dolaylı olanak sunması İslama inananları rahatsız ediyor, zaman zaman karşılıklı protestolara neden oluyordu. Bu protestoların bir kısmı Müslümanlara sözlü sataşma, Cami’lere yanıcı madde atmak, camlarını kırmak, müslümanlara ait mezarları çizmek veya kırmak gibi yasadışı alana sıçrarken, yasal alanda da hakaret içeren karikatürler, İslamı rahatsız eden yorumlar ve değerlendirmelerle kendini gösteriyordu. Bu konuda yabancı düşmanı bir parti olan Avusturya Hürriyetçi Partisi (FPÖ) milletvekillerinden bayan Susanne Winter (3), İslam dini ve Hz. Muhammed hakkında söylediği kışkırtıcı sözler söyleyerek ortamı germiş, bundan dolayıda dokunulmazlığı kaldırılmış ve yargı önüne çıkmıştı. Peygamber Hz. Muhammed hakkında ‘’sübyancı” anlamında sözler söyleyen Bayan Milletvekili bundan dolayı 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Bütün bunlar gündemi sürekli meşgul ederken İsrail’in Gaza’ya yaptığı saldırılarda ülke gündemine oturmuş, Viyana’da hem İsrail yanlısı hemde Filistin yanlısı guruplar ayrı ayrı gösteriler yapmıştı.
Avusturya dinamikleri bu şekilde yer edinirken ülkede en çok tarışılan Islamische Glaubensgemeinschaf t in Österreich ( IGGIÖ) ile ilgili Profil dergisi konuya geniş yer verdi. Özetleyerek sunacağımız bu yazıdan başka Viyana Alevi Kültür Birliği (VAKB) Yönetim Kurulu üyelerinden Şahin Sarı da Profil dergisine bir demeç vererek konu hakkında Alevilerin görüşünü yansıtmaya çalıştı.
2 Şubat tarihli Profil dergisinde: ”Allah Büyük” başlığı ile Otmar Lahodynsky ve Martina Lettner imzalı yayınlanan yazıda (Sayfa 14-19) şöyle deniyor.
Anas Schakfeh ve 1997’den beri başkanlık ettiği İGGİÖ, Avusturya’daki İslam dini konulu bir doktora çalışmasının ‘’Falter” gazetesinde yayınlanmasıyla ağır eleştirilere hedef oldu. 300 İslam dini öğretmeni arasında yapılan araştırmanın sonuçları endişe vericiydi. Araştırmada her 5 öğretmenden biri demokrasi ile İslam’ın bağdaşmadığını düşünüyor. Araştırmayı yapan Mouhanad Khorchide öğretmenlerden % 22’si ‘’fanatik tutumları onaylıyordu” diyor.
Din öğretmeni olan ve İslam Dini Pedagoji Akademisi’nde (IRPA) çalışan Khorchide, ‘’Zamanında İslam ülkelerinden getirilen öğretmenler sorun oluyor. Genç öğretmenler de öğrencileri sorunlarına eğilmek yerine, onlara Kuran sureleri ezberletiyor ‘’ diyor.
Eleştirilere bakılacak olunursa, İslam Cemaati’nin 1912’de resmen tanınmış olması, Eğitim Bakanlığı Diyanet İşleri Dairesi’nin elini kolunu bağlıyor. Avusturya’da Hıristiyanlar gibi Müslümanlar da dahil olmak üzere bütün dinlerin özerkliği var. Öğretmenlerin, kitapların ve tedrisatın seçiminden sadece IGGİÖ sorumlu. Devlet ve eyaletler toplam 400 öğretmenin ayda 500 bin Euro’yu bulan maaşlarını ödüyor. Buna ayrıca 8 uzman müfettişin maaşı ve ders malzemesi masrafları da ekleniyor.
Endişeler üzerine Eğitim Bakanı Claudia Schmied geçen Cuma günü, ‘’Avusturya’da din özgürlüğü güvencesi var, ama bu ancak Avusturya yasalarının başladığı yere kadar” dedi. 1949’da çıkarılan din dersi yasası bu konuda bir açık kapı bırakıyor: Yasada din dersinin ‘’yurttaşlık eğitimine aykırı düşmemesi gerektiği” yer alıyor. Schmied şimdi ‘’gerçek durum hakkında genel bir kanıya sahip olabilmek için” müfettişlerin raporlarını istetti. Bu hafta içinde Schakfeh ile bu konuda görüşecek.
Türkiye’nin Avusturya Büyükelçisi Selim Yenel ‘’Profil” ile yaptığı söyleşide son derece sert bir dil kullandı ve ‘’Uzun zamandan beri Türk velilerden İslam Cemaati tarafından atanan öğretmenler hakkında şikayetler alıyorum. Bu şikayetleri hep Avusturya makamlarına ilettim, bu konuda hiç bir şey yapılmadı” diyor. Yenel, din öğretmenlerinin öğrencileri dövdüğü, Hıristiyan öğrencilere mesafeli olma ve kadınların elinin sıkılmamasının öğütlendiği duyumlarından yakınıyor.
Yenel, IGGiÖ’nün personelinden de memnun değil. ‘’Cemaatte çeşitli görevleri Milli Görüş, ya da Müslüman Kardeşler gibi gruplar üstleniyor” diyen Yenel, tüm Avusturya’da mescitleri ve dernek lokalleri bulunan Türk ATİB Derneği’nin İslam Cemaati’nde oy hakkına sahip olmadığına işaret ediyor. Yenel ‘’Avusturya İslam’ı yanlış bir şekilde öğretme ve yorumlama konusunda İslam Cemaatini özgür bırakıyor” diyor.
Cemaatin tüm Müslümanları temsil etme özelliğinden bile şüphe ediliyor: Yeşillerin Parlamenteri Alev Korun, Müslümanların yalnızca % 1’inin IGGiÖ’nün oy kullanma hakkına sahip olduğunu belirtiyor. İslam konusunda yayınlanan ‘’Özel Avusturya Modeli” isimli yeni bir kitaba göre, Avusturya’da yaşayan 400 bin Müslümandan sadece bini bu hakka sahip. Bu çok temsili bir sayı değil.
ÖVP’nin Entegrasyon Sözcüsü Şirvan Ekici ise laik zihniyetteki Müslümanlar, Şiiler ve diğer Müslüman azınlıkların çoğunluğu Sünni olan IGGİÖ’de temsil edilmediklerini söylüyor. Aleviler ise Cemaate hiç alınmıyor. Suriyeli Schakfeh kimin Müslüman kimin Müslüman olmadığına bizzat karar veriyor. İslam Enformasyon ve Dokümantasyon Merkezi (IIDZ)’in sonradan İslam dinine geçen Yukarı Avusturya (OÖ) Başkanı Günther Ahmed Rusznak geçen yıl çok sayıda şikayette bulundu. Rusznak, Cemaatin yasalara uygun kurulmadığını, karşılıklı kontrol işlevi görmesi gereken mercilerin kısmen aynı kişlerden oluştuğunu belirtiyor ve ‘’Devletin artık birşeyler yapması gerekiyor. İslam Cemaati bir paralel toplumun oluşmasını teşvik ediyor” diyor.
Eleştiriciler bundan 8 sene önceki son seçimlerde bazı eyaletlerde tek bir liste kullanıldığını, çoktan yapılması gereken yeni seçimlerin ise yeni Anayasa’daki bir şekil hatası yüzünden iki kez ertelendiğini söylüyorlar.
Schakfeh 2007’de orduda da 2 imamın görevlendirilmesini istemiş ve verdiği isimler, Federal Ordu Savunma Dairesi tarafından incelenip İmamlardan birinin yanlış bir ünvan kullandığı için Viyana Eğitim Müdürlüğü tarafından görevden alınmış olduğu, diğerinin ise ekstremist olduğu için Almanya’daki Anayasa’yı Koruma Dairesi’nin dikkatini çektiği ortaya çıktı. Schakfeh bu kişileri haklarında edinilen bilgiler daha duyulmadan tavsiye ettiğini öne sürdü.
‘’İslam’da yasak olanlar ve izin verilenler” isimli ders kitabıyla da buna benzer bir sorun yaşandı. Muhafazakar Mısırlı vaiz Yusuf Karadawi tarafından 1960’ta yayınlanan kitap, yıllarca ders kitabı olarak kullanıldı. Eşcinsellere ölüm cezasını, itaatkar olmayan kadın ve çocuklara ‘’dayak” layık gören, başörtüsü takmadan sokağa çıkan makyajlı kadınları ‘’günahkar” olarak tanımlayan kitap, gelen şikayetler üzerine o zamanki Eğitim Bakanı Gehrer’in Schakfeh’den bu kitabın artık kullanılmaması nı istemesi üzerine tedrisattan çıkarıldı. Schakfeh burada da, Bakanlığın müdahalesinden önce kitabın artık okutulmamaya başlandığını vurguluyor.
Kendisi ile iyi ilişkileri olan politikacılar, Suudi Arabistan Büyükelçiliği’nde danışman olarak da çalışan Schakfeh’e artık mesafeli bakmaya başladılar. Viyana Belediye Başkanı Haeupl önlem alınmasını istedi. Başbakan Faymann gerekirse yasa değişikliğinden yana olduğunu ifade etti.
Parlamento eski Başkanı Khol ‘’Suudi Arabistan Büyükelçiliği’ne yakınlığı dolayısıyla zaten son derece hassas bir pozisyonda olan Schakfeh’den Cemaat içindeki köktendinci güçlere karşı daha sert bir tutum sergilemesini istedi. Khol öte yandan devletin de gücünü göstermesi gerektiğine işaret etti.
IGGiÖ’nün entegrasyon sorumlusu , SPÖ’lü Viyana Belediye Meclisi üyesi Omar al-Rawi bile ilk kez Schakfeh’i hafifçe eleştirerek, onun söz konusu araştırmadan yazdan beri haberdar olduğunu ve daha o zamanlar harekete geçmesi gerektiğini söyledi. Viyana Üniversitesi İslam Dini Pedagojisi Enstitüsü’nün Başkanı Ednan Aslan asıl sorunun Sahakfeh’in birçok görevi birden üstlenmiş olmasından kaynaklandığını tahmin ediyor. Uzman profesör bu konuda ilk adım olarak, din dersleri de dahil olmak üzere çeşitli alanlar için farklı komisyonların kurulmasını tavsiye ediyor.
İslam dernekleri de İslam Cemaati’ni açıkça eleştiriyor. Türk Kültür Derneği’nin ardından Avusturya Liberal Müslümanlar İnisiyatifi (ILMÖ) isimli bir dernek de Schakfeh’in istifa etmesini istedi. Schakfeh zaten gelecek seçimlerden sonra kendiliğinden bu ‘’görevden çekilmek” istiyor. ‘’Ondan sonra rahatlayacağım” diyor (4).
Profil Dergisinin aynı sayısına demeç veren Viyana Alevi Kültür Birliği Yönetim Kurulu üyesi Şahin Sarı ise ‘’Aleviler İslam’ın bir parçasıdır ve bu ülkede tanınmak isteniyorlar”dedi. Avusturya’da 60 bin civarında Alevi bulunduğunu belirten Sarı, IGGIÖ’nin kimin İslam olup olmamayacağına karar veremeyeceğini söyledi. Ve Alevi öğrencilerin Avusturya’da % 95 civarında olan kısmının velileri tarafından Sünni İslam din derslerine gönderilmediklerini belirterek Alevilerin İslam anlayışında modern ve çağdaş olduklarını söyledi. Alevi kızların turban takmadıklarını, Kuran’ın kendileri için bir yasa kitabı değil inanç olduğunu belirtti.
Öğrencilik yıllarında devam ettiği din dersinde bir gün futbol oynadığı ve derse geç katıldığı için öğretmeni ile sorunlar yaşadığını ve öğretmenin kiminle top oynadığını sorguladığına değindi.
özetleyerek röpertajını sunduğumuz VAKB YK üyesi Şahin Sarı (5) ayrıca derneğin Dış İlişkilerden sorumlu üyesidir.
Dipnotlar :
1- İslam Cemaati (Islamische Glaubensgemeinschaf t in Österreich – IGGIÖ) Avusturya’da İslamı resmi olarak temsil eden kesim olmasına rağmen İslam nüfusunun az kesimini temsil etmekte, yönetiminde de Türkler söz sahibi değillerdir.
2- İslam dini resmi istatistiklere göre 2008 yılında 3. büyük inanç gurubu olmaktan çıkarak 2. sıraya yerleşti. Ülkede en büyük inanç gurubu ise Hristiyan Katoliklerdirler.
3- FPÖ Milletvekili bayan Susanne Winter’in aynı partinin Gençlik Kolları Yönetimde olan oğlu da aynı şekilde İslam Dinine hakaret etmiş ve yargı önüne çıkmıştı.
4- Tercümede yararlanılan kaynak, Türkiye Cumhuriyeti Viyana Büyükelçiliği Basın Müşavirliği basın bilgilendirme birimi,
5- VAKB YK üyesi Şahin Sarı uzun yıllardan bu yana Avusturya’da bulunduğu ve bu ülkede eğitim aldığı için lisan sorunu olmadan iletişim kurabilmekte ve bir çok platformda bulunmaktadır.
Kazım Balaban / Viyana / 8 Şubat
Bir yanıt yazın