10 Yaşındaki Amerikalı Çocugun Atatürk’e Mektubu ve Ata’nın Cevabı ;
————————————————————-
1923’te 10 yaşındaki Amerikalı bir çocuk Mustafa Kemal Paşa’ya bir mektup yazdı ve resim istedi. Türk tarihinin en karışık günlerinde çocuğa cevap yazan Gazi, bir de tavsiyede bulundu:Türkler hakkında her söylenene araştırmadan inanma!
Gazi Mustafa Kemal’in Cumhurbaşkanı seçildikten sonra yazdığı ilk özel mektubu Amerika’da bulduk. Mektup, Cumhuriyet’i kurduğu, gericiler ve vatan hainleriyle insanüstü bir mücadele verdiği günlerde, Atatürk’ün, 10 yaşındaki bir Amerikalı çocuğun mektubuna cevap verecek zamanı bulup, dış ilişkiler ve propagandaya gösterdiği önemi bir kere daha gösteriyor.
Bugün 85 yaşında olan ve ABD’nin küçük bir şehrinde yaşayan Curtis LaFrance, o zamanlar 10 yaşında bir çocuktu. Amerikan bağımsızlık mücadelesinin kahramnı, yeni kıtaya ‘özgürlük’ fikrini aşılayan Fransız Lafayette’in soyundan geliyordu. Özgürlük hikayeleriyle büyümüştü. Çok uzak bir ülkede, tam 9000 kilometre ötede, Anadolu’da verilen Kurtuluş Savaşı kanını kaynattı. ‘Angora'(Ankara) adlı küçük şehirde kurulan yeni devletin Reis’iyle yapılmış bir röportaj gördü bir gazetede. Heyecanlandı, etkilendi.
Yaşına başına bakmadan oturup – tesadüfe bakın ki, Cumhuriyet’in ilanından tam bir gün önce, 28 Ekim 1923 günü – Gazi Paşa’ya bir mektup yazdı. Bir imzalı fotoğraf istedi uzaktaki kahramanından. Pek umudu yoktu ama, çocukluk heyecanıyla bekledi yine de. Derken bir gün bir mektup getirdi postacı. İlk kez kendi adına yazılmış bir mektup. 10 yaşındaki ‘Mister’ Curtis LaFrance’a. Hem de kimden! Çocuk içgüdüsüyle uzaktan önemini anlayıp hayran olduğu Gazi Mustafa Kemal’den.
‘O zaman çok sevindim tabii ama hadisenin önemini yıllır sonra idrak ettim. Yaşım ilerledikçe heyecanım arttı, okuyup Atatürk’ün kim olduğunu anlayınca hayranlığım arttı. Ne kadar şanslı oluğumu çok sonraları anladım.’ Curtis’in, ilkokul son sınıf öğrencisiyken, babasının daktilosunda oturup yazdığı mektup şöyle :
‘Gazi Mustafa Kemal Paşa Angora-Türkiye
Sayın Efendim,
Ben 10 yaşında, Amerikalı bir çocuğum. Türkiye ve yeni hükümetine büyük ilgi duyuyorum. Siz ve Bayan Kemal hakkında bir röportaj okudum. Türkiye hakkında bir defterim var ve şimdiden siz ve Bayan Kemal hakkında birçok yazı ve resim topladım. Lütfen bir Amerikalı çocuğa bir küçük not ve bir imzalı fotoğrafınızı gönderin. Birgün, Türkiye’yi görebileceğimi umut ediyorum. Saygılarımla,
Curtis LaFrance’
Türk tarihinin belki de en zorlu dönemlerinde, Amerikalı küçük bir çocuğu ciddiye alan, vakit ayıran, oturup eliyle bir mektup yazan Gazi Mustafa Kemal, bir de bu mektubu İngilizce’ye çevirtip daktilo ettirmiş. Adeta Türkiye Cumhuriyeti’ nin hâlâ bugün bile uğrayacağı haksızlıkları önceden bilmiş ve 27 Kasım 1923 tarihli mektubunda Curtis’e şu nasihatte bulunmuş:
B>‘Türkiye Cumhuriyeti Riyaseti – Hususi
Ankara, 27.11.1339 (1923)
Mister Kurtis LaFrans’a
Mektubunuzu aldım. Türk vatanı hakkındaki alâka ve temenniyatınıza (iyi düşüncelerinize) teşekkür ederim. Arzunuz vechiyle (arzu ettiğiniz şekilde) bir aded fotoğrafımı leffen (ilişikte) gönderiyorum. Amerika’nın zeki ve çalışkan çocuklarına yegâne tavsiyem, Türkler hakkında her işittiklerine hakikat nazarıyla (gerçekmiş gibi) bakmayıp kanaatlerini mutlaka ilm; ve esaslı tedkikata (araştırmalara) isnad ettirmeye (dayandırmaya) bilhassa atf-ı ehemmiyet eylemeleridir (önem vermeleridir) . Hayatta nail-i muvaffakiyet ve saadet olmanızı (başarılı ve mutlu olmanızı) temenni eylerim.
Türkiye Reisicümhuru Gazi Mustafa Kemal’
LaFrance iş hayatına atıldıktan sonra Ankara’da Polatlı Belediyesi’ne itfaiye aracı sattığını, yıllar önce ise gemiyle çıktığı bir Akdeniz gezisinde İstanbul’u ziyaret ederek çocukluk hayalini gerçekleştirdiğini söylüyor.
85 yaşındaki LaFrance:
‘1938’de Atatürk’ün ölüm haberi geldiğinde 25 yaşında bir delikanlıydım.
Niye ağladığımı kimse anlamadı.’
+++++++++++++++++++
Atatürk ve Kayıp Kıta MU
Atatürk, elimide bulunan bazı tarihi verilerden hareket ederek ( Piri Reis Haritaları gibi ) Türklerin K. Kolomb’dan önce Amerika’yı keşfetmiş olabilecekleri tezi üzerinde durmuştur. Özellikle 1930’lardaki tarih ve dil çalışmaları sırasında bu yöndeki bazı ip uçlarıyla ilgilendiği anlaşılmaktadır. Örneğin, yine bir gece tarih ve dil üzerine çalışırken Amerika ve Türkler konusunda bir ip ucuna rastlamıştır. Sonrasını o sırada Atatürk’ün yanında bulunan yaveri Cevat Abbas Gürer’den dinleyelim.
Alıntı:
“Böyle bir gecenin yarısından sonra idi. Meşhur Rus alimiPekarsky’in Yakut Lügatını tetkik eden Atatürk’ün “EMERİK” kelimesine gözü ilişmişti.
Durdu ve kendi kendine gülmeye başladı. Derin bir haz ve neşe içinde gözlüğünü çıkardı. ‘Birer sigara ve kahve içelim’ emrini verdi. Meğer bulduğu ’emerik’ kelimesi Türk Yakut dilinde ‘denizle ayrılmış arazi parçasını’ ifade eden manaya geliyormuş. Haz veneşesi yaratan mütaalasını da acizden esirgemedi. Emerik kelimesinin Amerika’nın kaşiflerinin tarihiyle, Yakut Türklerinin kıdemleri tarihini mukayese ederek, ‘Amerika’nın adını büyük ecdad koymuştur ‘ dedi.
‘Evet; Kristof Kolomb’dan sonra Amerika’ya muhtelif zamanlarda dört defa seyehat eden floransalı gemici ‘Ameriko Vespuçi’ adına izafe edilen Amerika kıtasına Avrupa Kaşiflerinden çok evvel Asya’dan geçenlerin yeni tetkiklerle kıdemlerini ( kökenlerini ) biliyoruz.’ buyurdurlar” |
Yani Atatürk, “Amerika” adının, Ameriko Vespuçi’den değil, Yakut dilinde halen kullanılan Türkçe “Emerik” (Amerik) sözcüğünden geldiğini tespit etmiştir. Onun bu tespiti, III. Türl Dil Kurultayı üçüncü gün birinci toplantısında sunulan Genel Sekreterlik Raporunda şöyle ifade edilmiştir:
“Bu kıtaya Amerika isminin Ameriko Vespuçi’nın adına göre verildiği iddiasıyna karşı, daha bundan önce Nikaragua yerlilerinin Amerika adını kullandıklarını yine Avrupalı coğrafya ve tarih uzmanlarının kitaplarında buldukları, Yakut Lügatı’ndaEmerik kelimesine de hala yaşayan bir söz olarak rast geldikten sonra…”
Atatürk, yaptığı araştırmalar sonunda Amerika’yı Kolomb’dan önce Türklerin keşfettiğini, hatta Amerika’nın ilk yerli halkları arasında Türklerin olduğunu düşünüyor, bu düşüncesini her fırsatta dile getirmekten de çekinmiyordu. Örneğin, bir keresinde bu düşüncesini Amerikalı bir gazeteciyle paylaşmıştı.
Atatürk bir gece Ankara Palas’ta Kızılay’ın düzenlediği bir baloya katılmıştı. Bir süre sonra balo salonunda elinde viski bardağıyla dolaşan uzun boylu bir adam dikkatini çekmişti.
Adamın duruşundan bir yabancı olduğu anlaşılıyordu
Atatürk yavaş yavaş yaklaşan adama yaklaşmış ve önce yanında bulunan Tevfik Rüştü Aras’a: “Bu mösyö kimdir?” diye sormuştu.
Tevfik Rüştü: “Paşam amerikan Gazetecisidir” diye yanıt verince Atatürk, o gazeteciyle tanışmak istemişti.
Tanışmanın ardından Atatürk’le Amerikalı gazeteci arasında şu konuşma geçmişti:
Atatürk Amerikalıya: “Hangi Irktansınız ?“ diye sormuş.
“Amerikalıyım” yanıtını alınca.
“Hayır, siz Amerikalı Değil Türksünüz!” diye karşılık vermişti.
Amerikalı önce şaşırmış, bir yanlış anlaşılma olduğunu düşünerek yine “Ben Amerikalıyım” diye diretince Atatürk:
“Cristof Colomb’tan elli yıl önce Türkler Amerika’yı keşfetmişler!” diye söze başlayarak, müzelerimizde ceylan derisinden yapılmış Amerika haritalarının bulunduğunu, Amerikaya giderken rastlanan Kayık Adaları’nın Türkçe Olduğunu, Türkçede kayığa sandal da dendiğini, Kanarya Adalarının adının “KANARİ” olarak yazıldığını, Kanari’nin bizim Türkçede KANARYA olduğunu ve Amerikan yerli halklarının Bering yoluyla Orta Asya’dan Amerika’ya gittiklerini anlattıktan sonra Amerikalıya:
“Siz Amerikalılar Orta Asya’dan hicret ettiniz. Olsanız olsanız Türk olabilirsiniz.” diyerek sözlerini bitirmişti.
Amerikalı gazeteci şaşkındı.
Atatürkün tarihe olan ilgisini gördükten ve Amerikan tarihi hakkındaki ilginç sözlerini duyduktan sonra bir kaç günlüğüne geldiği Türkiye’de daha uzun süre kalmış; günlerce müzelerde incelemeler yapmış, kitaplar okumuş, notlar almış ve Amerika’ya gidince de:
“Biz Amerikalılar Türk’ten başka bir şey değiliz…” diye yazılar yazmıştı. Türk Gazeteleri de Amerikalının Yazılarını Türkçeye çevirerek yayımlanmışlardı.
Kaynak : Atatürk ve Kayıp Kıta MU 2 Köken Sinan Meydan S-60
__________________
Bir yanıt yazın