İÇİNDEKİLER:
EĞİTİMLİ GÖÇMENLERE DE KAPILAR KAPANIYOR
MUTLAKA MESLEK EĞİTİMİ YAPIN
-ALMANYA
-DİTİB, UYUM KURSUNDA BAŞARILI
OLANLARA SERTİFİKA VERDİ
-E-SERTİFİKA PROGRAMLARINA KAYITLAR BAŞLADI
-ANADOLU ÜNİVERSİTESİNİN HAZIRLADIĞI E-SERTİFİKA
PROGRAMLARININ BAHAR DÖNEMİ KAYITLARI BAŞLADI
ALMANYA’DA ACİLEN TÜRK KÜLTÜR ENSTİTÜLERİNİ AÇMAK GEREKİYOR
-”YARINLARA GEÇ KALMADAN” ADLI TİYATRO OYUNU ALMANYA’DA SAHNELENDİ
-ALMANYA
-TÜRKİYE BÜYÜKELÇİLİĞİ KÜLTÜR MÜŞAVİRİ EROL ÖZÜDOĞRU’YA
”ITB ŞEREF İĞNESİ” VERİLDİ
-ABD, PKK’NIN İRAN KOLU PEJAK’I DA TERÖRİST ÖRGÜT İLAN ETTİ
ERMENİLERİN HEDEFİNDE
***
EĞİTİMLİ GÖÇMENLERE DE KAPILAR KAPANIYOR
4 Şubat 2009 / A.A.
İngiltere hükümeti, ülkedeki üniversite mezunları arasında işsiz sayısının yükselmesi üzerine, yurt dışından eğitimli göçmen alınmasına olanak tanıyan yasal düzenlemeleri değiştirmeye karar verdi.
Yeni düzenlemelerle, yurt dışından İngiltere’ye göçmen olarak kabul edilen eğitimli kişilerin sayısının sınırlandırılması öngörülüyor. Hükümetin, bu yaz İngiltere’deki çeşitli üniversitelerden mezun olan 400 bin gencin büyük bölümünün resesyon yüzünden işsiz kalma tehlikesi bulunduğunu göz önünde tutarak, puanlama sistemine göre ülkeye gelen yabancı göçmenlerin sayısına sınır getirme kararı aldığı bildirildi.
Göçmen Bakanı Phil Woolas, AB ülkeleri dışından İngiltere’ye ”puanlama sistemiyle” kabul edilen göçmenlerin İngiliz üniversite mezunlarının hakkı olan işleri almalarına göz yumamayacaklarını, bu nedenle eğitimli yabancı göçmen sayısına sınırlama getirme kararına vardıklarını ifade etti.
Hükümetin daha önce yaptığı planlama gereği 2009 yılı boyunca 10 ile 18 bin arasında yüksek düzeyde kalifiye sayılan yabancının ülkeye göçmen olarak kabul edilmesi ve iş aramak zorunda kalmadan, daha önce belirlenen kadrolara yerleştirilmesi öngörülüyordu.
***
MUTLAKA MESLEK EĞİTİMİ YAPIN
4 Şubat 2009 / Ahmet KÜLAHÇI
Alman Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Otto Kentzler, meslek eğitimi yapmayanların iş hayatına atılma şansı olmadığını belirtirken, kapılarının göçmen kökenli gençlere sonuna kadar açık olduğunu söyledi.
Alman Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Otto Kentzler, kapılarının mesleki eğitim yapacak göçmen kökenli kızlı erkekli gençlere sonuna kadar açık olduğunu söyledi. Almanya’da göçmen kökenli gençlerin oran olarak en fazla kendi bünyelerindeki işletmelerde mesleki eğitimi yaptıkları halde hala bu oranın çok düşük olduğunun altını çizen Otto Kentzler, hem gençlerin hem de ailelerin aydınlatılması için bir kampanya başlatacaklarını da söyledi. Otto Kentzler, Hürriyet’in sorularını şöyle yanıtladı:
Son yapılan bir araştırma, Almanya’da yaşayan Türklerin uyum sağlamak istemediği gibi yansıtıldı. Türklerin uyum sağlamak istemediği gibi bir intibanız var mı?
Ben sözkonusu araştırma sonuçlarını değerlendirmek istemem. Ancak şu ortaya çıkıyor ki, mesleki eğitim yapanların sayısı azalmaktadır. 10 yıl önce meslek eğitimi yapanların ve yapmak isteyenlerin sayısı çok daha fazlaydı. İşte bizi tedirgin eden ve harekete geçiren bu oldu. Biz bu alanda bir şeyler yapılması gerektiğine inandık. Yalnız kızlı erkekli gençlere değil, ailelere de ulaşılması gerektiği inancındayız. Mesleki eğitim tabii kolay değildir. Her şey kendiliğinden olmaz. Gençler kendileri de bir şeyler yapmalı.
Odanız tarafından hazırlanan “Uyum Atlası”nda 1993 yılında 56 bin geçmen kökenli genç mesleki eğitim yaparken önceki yıl bu rakamın 23 bine düşüğü yer almakta. Sizce bu neyden kaynaklanmakta?
Bunu ben de bilmiyorum. Zaten nedeniyi bilsek, çözümünü de bulurduk. Gerçekten mesleki eğitim yapma eğiliminin niçin düştüğünü bilmiyoruz. Ben bunu kendi işletmemde de görüyorum. Birkaç yıl önce Konya’da bir mesleki eğitim merkezi kurduk. Ben insanların coşkuyla meslek eğitimene sarıldığını gördüm. Yalnız gençlerin değil ailelerin de coşku yaşadığına tanık oldum. Bu coşkuyu Almanya’ya da taşımalıyız.
Yani, Almanya Türkleri daha mı az coşkulu..
Aileler değil, gençler ön planda olmalı. Onlar bu coşkuyu göstermeli. Konya’daki kaynakçılık ve otomobil sanayi dalında meslek eğitimiydi. Ben burada bu coşkunun eksikliğini hissediyorum. Bizim örnek insanlara ihtiyacımız var. Esnaf ve Sanatkarlar Odası olarak bizim gerçekten iyi yetişen, işini iyi bilen elemanlara ihtiyacımız var. Bu da ancak meslek eğitimi yoluyla mümkün. Dil önemli. Mesleki eğitim için dil önemli. Ama teknik terimlerle ilgili dil okula ek olarak da öğrenilebilir. Tabi doğru dürüst dil bilinmiyorsa mesleki eğitim yapmak da mümkün değildir. Bu nedenle ailelere de görevler düşmektedir. Aileler de yardım etmelidir.
Kapımızı çalın
Temel eğitim kurumlarının mesleki eğitime iyi hazırlamadığı yönünde iddialar var. buna ne dersiniz?
Okul herşeyi yalnız yapamaz. Şahıslar da bir şeyler yapmalı. Ben bir mesleki eğitim yapmak istiyorsam, bunu gerçekten istemem gerekir. Mesleki eğitim yapmak şık olduğu için yapılmamalı bu, istenildiği, arzu edildiği için yapılmalı. Seçtiğim mesleği istemeliyim. Aksi takdirde başarılı olma şansı yoktur veya yok denecek kadar azdır. Öğrenilen meslekte kendini geliştirme imkanı da var. Yüksek okula bile gidilebilir. Bunu oğlumda da gördüm. Başlangıçta eyvah acaba başarabilecek mi diye endişe ettim. Ancak kendisi şef olup benim yerimi almak istediğini kafasına koyduğunu söyleyince rahatladım. Çünkü bunun için çalışması gerektiğini biliyordu. Almanya’da 100ün üzerinde meslek dalı var. Keman yapımından piyano yapımına, fırın ustasından duvar ustasına, marangozuna kadar çeşitli alanlarda meslek eğitimi yapmak mümkün. Bu çeşitlikten yararlanılmalı. Bizim yanımızda bir şansınız var. Bize gelin. Kapılarımızı çalın. Kapımızı çalmaktan çekinmeyin. Bizim kapılarımız sonuna kadar açık. Çekinmeyin, kendinize güvenin.
Kampanya yapacağız
Devlet bakanı Böhmer, “isme değil, yeteneğe bakın” diyor. Ama göçmen kökenlilerin dışlandığı yönünde iddialar da var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bayan Böhmer haklı. Gerçekten isme değil, yeteneğe bakmalı. Bizde kimse isme bakmaz. Bizim için mesleki eğitim yapmak isteyenlerin arzulu olması ve yeteneği ön planda gelir. Gençleri ve aileleri bilgilendirmek için Dortmund’da böyle bir kampanya başlatmak istiyoruz. Önce bir yuvarlak masa oluşturup, hem işverenleri hem yerel yöneticileri hem de dini temsilcileri biraraay getirmek istiyoruz. Hep birlikte gençleri ve aileleri aydınlatmak için bir kampanya başlatacağız.
***
-ALMANYA
-DİTİB, UYUM KURSUNDA BAŞARILI
OLANLARA SERTİFİKA VERDİ
KÖLN (A.A) – 04.02.2009 – Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Eğitim Müdürlüğünün düzenlediği uyum kurslarına katılan başarılı kursiyerlere sertifikaları verildi.
Köln kentindeki DİTİB merkezinde düzenlenen sertifika töreninde konuşan DİTİB Eğitim ve Kültür Müdürü Işık Uğurlu, DİTİB’in kuruluşundan bugüne kadar kurslara 18 bin kişinin katıldığını belirterek, “Alman Göç ve Mülteci Dairesiyle yaptığımız ortak çalışmalarla Almanca ve Uyum Kursları düzenliyoruz. Porz ve Engelskirchen semtlerinde 28 kişinin katıldığı sertifika sınavında 21 kursiyerimiz belge almaya hak kazanmıştır. Bu da şunu gösteriyor, yüzde 75 başarı oranı yakalanmıştır” dedi.
Almanca kursları olarak 1986 yılında başlattıkları kursları artık uyum kursu olarak sürdürdüklerini ifade eden Uğurlu şunları söyledi:
“Merkezimizde Almanca kurslarının yanında, sosyal ve kültürel hizmetler de vermekteyiz. Ayrıca, seminer ve konferanslarla Almanya’da toplumlar arası uyuma, sosyal entegrasyona büyük katkı sağladık ve sağlamaya devam ediyoruz. Yine hizmetlerimize ek olarak yeni bir kurs açıyoruz. Haftada 3 gün boyunca sabah ve akşam olmak üzere pratik dil geliştirme kursu açıyoruz. Bu vesileyle başarılı kursiyerlerimizi tebrik ediyorum. Bundan sonraki hayatlarında başarılar diliyorum.”
DİTİB Genel Başkanı Sadi Arslan da eğitimde olduğu gibi sosyal ve kültürel alanda da başarılı olduklarını ifade ederek, “Eğitim süreci, insanın yaratılışından itibaren başlıyor ve eğitimi her zaman teşvik ediyoruz. Dinimizin ve diğer dinlerin ilk önceliği eğitimdir. Dinimizin ilk emri de okumaktır. Dinimizde de okuma sınırlandırılmamış, her bilgi talep edilmiştir. DİTİB olarak büyük bir mesafe aldık” diye konuştu.
Yabancı dilin büyük bir gereklilik olduğunu kaydeden Arslan, “Yeryüzünde binlerce dil ve millet vardır. İnsanların birbirlerini tanımaları için dinin önemi büyüktür. Farklı insanlarla yaşarken dil bilmek de zorunludur. Dil öğrenme artık yasalaştı. Sizlerin bu fedakarlığını çok faydalı ve boşa gitmeyen bir emek olarak görüyorum” ifadesini kullandı.
DİTİB’in eğitimde olduğu kadar, sosyal ve kültürel alanda da başarılı bir kurum olduğunu belirten Arslan, “DİTİB, uyuma örnek bir kuruluştur. Kurslara katılmak için bizleri tercihinizden dolayı sizlere teşekkür ediyorum. Dil unutmamak için devamlılık şarttır. Aldığınız bu eğitim başarısını kat kat artırarak devam ettireceğinize inanıyorum” dedi.
(KAR-HA-ALŞ)
***
-E-SERTİFİKA PROGRAMLARINA KAYITLAR BAŞLADI
-ANADOLU ÜNİVERSİTESİNİN HAZIRLADIĞI E-SERTİFİKA
PROGRAMLARININ BAHAR DÖNEMİ KAYITLARI BAŞLADI
ESKİŞEHİR (A.A) – 04.02.2009 – Anadolu Üniversitesinin (AÜ) kişisel gelişimini ve kariyerini ilerletmek isteyenlere yönelik hazırladığı e-sertifika programlarının bahar dönemi kayıtları, başladı. Kayıtlar, 20 Şubata kadar sürecek.
AÜ Rektörlüğünden alınan bilgiye göre, e-sertifika programlarına kayıt olabilmek için en az lise mezunu olmak gerekiyor. ÖSS’den yeterli puan alamayıp herhangi bir yüksek öğretim kurumuna yerleştirilememiş adaylar, e-sertifika programları ile dilediği alanda öğrenim görüyor.
Herhangi bir meslekle uğraşırken farklı bir alanda öğrenime ihtiyaç duyanlar da e-sertifika programlarına kayıt yaptırıp ilgi duydukları alanda öğrenim görebiliyor.
Ayrıca KOBİ’lerde yaptığı işe ait bilgilerini güncellemek isteyenler de e-sertifika programlarından yararlanabiliyor.
Bunların yanı sıra herhangi bir yüksek öğretim kurumuna kayıtlı olup farklı alanda kendini yetiştirmek isteyenlerin de ihtiyaçlarına cevap veren e-sertifika programları, öğrencilere farklı bakış açıları kazandırmayı amaçlıyor.
-SINAV MERKEZLERİ-
Bu dönemden itibaren e-sertifika programlarının sınavları 33 merkezde gerçekleştirilecek. Böylece katılımcılar sınava katılmak için şehir değiştirmek zorunda kalmayacak. Bahar dönemi e-sertifika programlarının sınavları, Adana, Afyonkarahisar, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bursa, Denizli, Diyarbakır, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, Erzurum, İstanbul (Anadolu), İstanbul (Avrupa), İzmir, Kahramanmaraş, Kayseri, Kocaeli, Konya, Malatya, Manisa, Mardin, Mersin, Muğla, Ordu, Sakarya, Samsun, Şanlıurfa, Tekirdağ, Trabzon, Van ve Almanya’nın Köln şehrinde (sadece Batı Avrupa e-sertifika programları için) yüz yüze gerçekleştirilecek.
Çok ortamlı öğretim olanağı sunulan e-sertifika programlarında katılımcılara yeni bir öğrenme hizmeti sunulmaya başlanacak. Açıköğretim Fakültesinin bazı derslerinde bu dönem uygulanmaya başlanan eş zamanlı e-danışmanlık hizmeti, e-sertifika programlarında da sunulacak.
Başlangıçta 8 derste yürütülecek bu hizmetle katılımcılar, öğretim elemanına, ders içeriğiyle ilgili sorularını sorabilecek ve yanıt alabilecek. Danışman tarafından yazılı, sözlü ya da çizimli olarak çözümlenen soruları ve yanıtları, bütün katılımcılar görebilme şansına sahip olacak.
-TÜRKÇE SERTİFİKA PROGRAMI-
Avrupa’da yaşayan Türklerin anadillerini geliştirmek ve Türkçe öğrenmek isteyen Avrupalılar için hazırlanan Türkçe sertifika programı bahar dönemi başvuruları da 2 Şubattan itibaren yapılabiliyor.
E-sertifika programlarının bahar dönemi kayıtları 20 Şubata kadar sürecek. Kayıtlar, ”www.tsp.anadolu.edu.tr/basvuru.htm” internet adresinden gerçekleştiriliyor.
(TAR-BER)
***
Doğan HIZLAN dhizlan@hurriyet.com.tr
ALMANYA’DA ACİLEN TÜRK KÜLTÜR ENSTİTÜLERİNİ AÇMAK GEREKİYOR
ALMANYA’da yayımlanan son araştırmalar, kesilen ödenekler, Türk kültürüne yatırımların durması, bizim acilen kültür enstitüleri projelerini gerçekleştirmemizi zorunlu kılıyor.
Almanya’da Türkçe’yi öğreten, Türk kültürünü, sanatını, edebiyatını tanıtan enstitüler açmak.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, yabancı ülkelerde Yunus Emre adını taşıyacak enstitülerin açılacağını söylemişti.
Ben bunun hemen yapılmasının şart olduğunu düşünüyorum, durum onu gösteriyor.
Geçen yıl Frankfurt Kitap Fuarı’nda onur konuğu olan bir ülkenin bıraktığı izlerin güçlenmesi için yeni atılımlar yapılmalı, yeni kültürel faaliyetler düzenlenmeli.
Estirilen rüzgárı bu kurumlar sürdürecek, yoksa bir esinti gibi unutulup gidecek.
Ben, Türkiye’nin onur konuğu seçilmesinden sonra buradaki ve oradaki Türklerin daha çok çalışmasından, çaba göstermelerinden yanayım, bunu savunuyorum.
Bakın her ülkenin ünlü adlarını taşıyan kültür enstitüleri var.
Almanların Goethe Enstitüsü, İspanyolların Cervantes Enstitüsü, Kübalıların Jose Marti Kültür Evleri var. O ülkelerin kültürünü, dilini temsil ediyorlar.
Eski ve yeni kuşaktan birçok dostum, arkadaşım burada İspanyolca öğreniyorlar.
Hiç kuşkum yok, Almanya’da yaşayan Türklerin de kendi dilleriyle ve kültürleriyle bağının kopmamasını böyle merkezler sağlayacaktır.
Almanlara gelince…
Türk dilini, Türk kültürünü, Türk edebiyatını öğrenmek için bu fırsatı değerlendireceklerdir. Ayrıca birçok iyi yazarımızın, şairimizin Almanca’ya çevrilmiş kitapları var, orada yaşayan edebiyatçılarımızın önemli eserleri bulunuyor.
Bu enstitütü, ilgiyi artıracaktır kuşkusuz.
Çünkü kırk yıldan fazla bir zamandır orada yaşayan Türkleri bu eserlerden tanıdılar. Orada yaşayan Türk edebiyatçıların kitaplarından hem Türkleri hem de onların kendilerine bakışlarının ne olduğunu öğrendiler. Türkler ve Almanlar eleştiri aynasına yansıyan yüzlerini bu kitaplarda gördüler. Enstitü eminim bağı daha da pekiştirecek, güçlendirecektir.
ŞAŞIRDIĞIM BİR KARAR
BERLİN’de Eyalet Senatosu’nun desteğiyle 1984 yılında kurulan, Türkçe oyunların sahnelendiği Tiyatrom, 160 bin Euro’luk maddi yardımın kesilmesi yüzünden nerdeyse kapanacak.
Tiyatrom’a verilen bu desteği Berlin Senatosu’nun kesmemesi şart.
Uyumdan söz eden bir ülkenin yetkilileri, dilini konuşmayan, dilindeki tiyatroyu seyredemeyen insandan nasıl bu davranışı bekleyebilir.
Eğer Waldor Vakfı, kira gelirlerinde müsamaha göstermese durum daha da vahim olacakmış.
Bir yıldır gönüllü çalışmalar yürüten yönetici Yekta Arman, Berlinli Türklerin de tiyatroya sahip çıkmasını istiyor.
Yekta Arman’ın çağrısına katılıyorum. Özellikle yabancı bir ülkede yaşayanlar, varlıklarının ispat belgesinin sanat olduğu gerçeğini unutmasınlar. Bir başka ülkede yaşayanların mutlaka kendi dillerini, kültürlerini yaşatmak için çaba göstermesi tartışılmaz bir gerçektir.
Eğer onlar bu tiyatroyu yaşatır, Türk kültürünün, edebiyatının tanınması için ekonomik katkıda bulunurlarsa, Almanların onlara bakışlarının değişeceğinden kuşkum yok.
Artık ülkeler, birbirlerini kültürleri aracılığıyla tanıyorlar.
* * *
ŞİMDİ, sivil toplum kuruluşları da, devlet de, orada yaşayanlar da tiyatronun kapanmaması için manevi ve maddi desteklerini esirgemesinler.
5 Şubat 2009
***
-”YARINLARA GEÇ KALMADAN” ADLI TİYATRO OYUNU ALMANYA’DA SAHNELENDİ
ANTALYA (A.A) – 04.02.2009 – Oyuncuları emniyet personelinden oluşan ”Yarınlara Geç Kalmadan” adlı tiyatro oyunu Almanya’da sahnelendi.
Antalya Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan yazılı açıklamada, Federal Almanya Cumhuriyeti Rheinland-Pfalz Eyaleti Mainz Yabancılar Uyum Meclisi Başkanlığı’nın müdürlüklerince yürütülen ”Güller Solmasın Analar Ağlamasın” kampanyası kapsamında sergilenen ”Yarınlara Geç Kalmadan” adlı tiyatro oyunun ülkelerinde sahnelenmesinin arzu edildiğini Dışişleri Bakanlığı kanalıyla bildirdikleri hatırlatıldı.
Açıklamada, İçişleri Bakanlığı ve Antalya Valiliği’nin onayıyla bu davet kapsamında Antalya Emniyet Müdürü Feyzullah Arslan başkanlığında Antalya Emniyet Müdürlüğü Tiyatro Kulübü’nün 24-31 Ocak tarihleri arasında Federal Almanya Cumhuriyeti Rheinland-Pfalz Eyaleti ile Baden-Württenberg Eyaleti’ne gittikleri kaydedildi. Açıklamada, oyuncuları emniyet mensuplarından oluşan ”Yarınlara Geç Kalmadan” adlı oyunun Mainz, Koblenz, Ludwigshafen ve Karlsruhe’de sahnelendiği ve oyunu toplam 2 bin 180 kişinin izlediği belirtildi.
Oyunun, Alman yetkililerce olumlu tepkiler aldığı vurgulanan açıklamada, ”Gerek organizasyonda yer alan görevliler ve yetkililer gerekse izleyiciler tarafından beğenilmiş, Türklerin yoğun olarak yaşadığı Almanya’nın diğer eyalet ve şehirlerle çevre ülkelerden Hollanda, Belçika ve Fransa’da da gösteriminin yapılmasının uygun olacağı, tiyatronun gösterildiği yerlerde Türk toplumu ile Alman yetkililer arasında diyalog kurmak için büyük fırsat olduğu belirtilmiştir” denildi.
(HK-ŞEN-KK)
***
-ALMANYA
-TÜRKİYE BÜYÜKELÇİLİĞİ KÜLTÜR MÜŞAVİRİ EROL ÖZÜDOĞRU’YA
”ITB ŞEREF İĞNESİ” VERİLDİ
BERLİN (A.A) – 04.02.2009 – Türkiye’nin Berlin Büyükelçiliği Kültür Müşaviri Erol Özüdoğru’ya Uluslararası Turizm Borsası (ITB) fuarı için yaptığı başarılı çalışmalarından ve katkılarından dolayı ”ITB Şeref İğnesi” verildi.
Özüdoğru, Berlin’de görev yaptığı 3 yıllık süre içinde Alman ve Türk turizmine yaptığı katkılarından dolayı Berlin Fuar İdaresi Müdürü David Ruetz tarafından ”ITB Şeref İğnesi” ile ödüllendirildi.
Berlin’de bu yıl 11-15 Mart tarihleri arasında düzenlenecek ITB’nin Müdürü Ruetz, Özüdoğru’yu makamında ziyaret ederek kendisine ödülle birlikte bir plaket verdi.
Ruetz, yaptığı konuşmada, Özüdoğru’nun Alman ve Türk turizmine sağladığı katkılarının yanı sıra fikir ve görüşleriyle İTB’ye yeni bir vizyon sağlanmasına ve fuarın gelecekte şekillenmesine de önemli katkılarda bulunduğunu söyledi.
Özüdoğru da “Şeref İğnesi”nin dünyada çok seçkin turizmci ve devlet görevlilerine verildiğine işaret ederek, bu nedenle böyle bir ödül almaktan büyük mutluluk duyduğunu söyledi.
Berlin’deki görev süresi içinde yoğun çalışmalar yaptıklarını belirten Özüdoğru, Türkiye’nin tanıtımı için yoğun çaba harcadıklarını ifade etti. Özüdoğru, ”Her yönetici, ekip arkadaşlarıyla yaptığı çalışmalarla başarıya ulaşır. Dünya turizminde her geçen yıl büyük ivme kazanan ve büyüyen Türk turizminin daha da ileri gideceğinden kimsenin şüphesi olmasın” dedi.
Almanya ve ITB’nin kendileri için çok önemli olduğunu kaydeden Özüdoğru, ”David Ruetz arkadaşımla İTB’de Türk turizmi için çok uyumlu bir çalışma ortamı yakaladık. Bu yıl kongre ve 2010 yılında da fuarın partner ülkesi biz olacağız. Bu nedenle sorumluluklarımız daha da arttı” dedi.
(EA-HA-MCT)
***
-ABD, PKK’NIN İRAN KOLU PEJAK’I DA TERÖRİST ÖRGÜT İLAN ETTİ
WASHINGTON (A.A) – 05.02.2009 – ABD Hazine Bakanlığı, terör örgütü PKK’nin İran kolu
Pejak’ı da terörist örgüt olarak ilan etti.
ABD Hazine Bakanlığından yapılan açıklamada, bu karar doğrultusunda varsa Pejak’ın ABD’deki kaynaklarına el konulacağı ve Amerikan vatandaşlarının Pejak ile iş yapmasının yasaklandığı bildirildi.
Terör ve finans istihbaratıyla sorumlu ABD Hazine Bakan Yardımcısı Stuart Levey, “Bu kararla, Pejak’ın, PKK ile olan terörist bağlantısını ortaya koyuyoruz ve Türkiye’nin vatandaşlarını saldırılara karşı korumasını destekliyoruz” dedi.
Açıklamada, Pejak’ın İranlı Kürtlere hitap edecek şekilde kurulmasına bizzat terör örgütü PKK’nın elebaşılarınca karar verildiği anlatıldı.
Bu çerçevede İranlı Kürt kökenli beş PKK mensubuna, PKK’dan bağımsız, ancak onunla ittifak görüntüsü içinde olacak şekilde 2004’te Pejak’in kurdurulduğu belirtildi. Pejak’in 40 kişilik “merkez komitesi” üyelerinin de PKK elebaşılarınca belirlendiği kaydedildi.
Nisan 2008 itibarıyla Pejak’in denetiminin, PKK elebaşılarında bulunduğuna da işaret edildi.
İran güvenlik güçleri, terör örgütü PKK gibi kuzey Irak’ta üsleri bulunan Pejak’lı teröristlerle zaman zaman çatışıyordu.
(UE-OK-MOC)
***
ERMENİLERİN HEDEFİNDE
MUAMMER ELVEREN/PARİS
Fransa’da 2001 yılında çıkan sözde Ermeni soykırımını verdiği desteği sorgulayan eski Kültür Bakanı Jack Lang, Ermeni diyasporasını ayağa kaldırdı.
Lang, 11 Ekim 2008 günü ’Tarih için Özgürlük Hareketi’ üyesi tarihçilere yaptığı konuşmada, “Meclisin 2001’de çıkardığı, tırnak içinde söylüyorum ’Ermeni soykırımı’ yasasına oy verdim. Evet bu oyu verdim çünkü ahlaki ve tarihi bir tamir eylemi olduğunu düşünüyordum. Şimdi aynı şekilde davranır mıydım bilmiyorum. O zaman Ulusal Meclis’te Dışişleri Komisyonu başkanıydım. Bu yüzden iki defa suçluyum, çünkü hem başkan hem de milletvekiliydim” demişti.
Bir yanıt yazın